Kürsü
Abdurrahman Dilipak- Dilipak hata yaparsa!
Follow @dusuncemektebi2
Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit
Ben aciz bir kul’um. Hani derler ya “abd-i aciz”, “pür taksir”. Risalet dışında masumiyet iddiasındaki insanlardan korkarım. Biz hatasız olsaydık, Melek olurduk. O zaman Allah da baÅŸka bir ümmet yaratırdı.
48. yıla giriyorum, hemen hemen her gün yazıyorum. Hata yapmadım demem mümkün mü? Bütün yanılgılarım, çeliÅŸkilerim sadece “kiramen katibin”in zabtında deÄŸil, basılı materyaller ÅŸeklinde zabıt altında.
Neyse ki, “Dilipak yanıldığında onu düzelten, uyaran, hakikati söyleyen kardeÅŸleri var”. Bu büyük bir zenginlik ve mutluluk benim için.
Bazan Arapça ayetlerin lafzını Latince yazıyorum, saÄŸolsunlar uyarıyorlar. Mesela, Yahudilerin, Sina’dan Kudüs’e yolculuÄŸu ile ilgili Tih çölü yolculukları ile ilgili, ben konuyu Sina’daki baÅŸlangıcı ile anlatmıştım. Oysa orada bir de Kudüs bölgesindeki güçlü ve zalim bir toplulukla savaÅŸmaları konusunda bir emir vardı. Onlar savaÅŸmaya yanaÅŸmadılar. 40 yıl o çölde dönüp / döndürülüp durdular.
Ayette mealen bu olay ÅŸöyle anlatılıyor: 5/20-21. Mûsa, kavmine ÅŸöyle dedi: ‘Ey kavmim! Allah’ın size olan nimetini düÅŸünün. Ä°çinizden peygamberler yetiÅŸtirdi ve sizi hükümdar yaptı, milletlerden hiç birine vermediÄŸini size verdi. Ey kavmim! Allah’ın size yazdığı kutsal topraÄŸa girin. Ardınıza dönmeyin, yoksa kaybedenlere dönersiniz’. 22. Onlar: ‘Ey Mûsa! Orada zorba bir toplum vardır. Onlar oradan çıkmadıkça, biz asla oraya girmeyiz; eÄŸer onlar oradan çıkarsa, biz de gireriz’ dediler 23. Korkanların arasından Allah’ın kendilerine iyilikte bulunduÄŸu iki kiÅŸi: ‘Üzerlerine kapıdan yürüyün; oradan girerseniz, üstün gelirsiniz. EÄŸer inanıyorsanız Allah’a güvenin’ demiÅŸti. 24. ‘Ey Mûsa! Onlar orada oldukça, biz asla oraya girmeyeceÄŸiz. Sen ve Rabbin gidin, savaşın. Biz burada oturacağız’ dediler. 25. Mûsa: ’Rabbim! Ben ancak kendime ve kardeÅŸime sahibim. Artık, bu yoldan çıkmış toplulukla bizim aramızı ayır’ dedi. 26. Allah: ‘Orası kırk yıl onlara yasaktır. Yeryüzünde ÅŸaÅŸkın ÅŸaÅŸkın dolaÅŸacaklar. Sen yoldan çıkmış toplum için tasalanma’ dedi.”
Elbette sözkonusu olan ayetse elbette benim de daha dikkatli olmam gerek.
Ä°nsanlar eleÅŸtiriler karşısında ne kadar öfkeli. Yaptıklarından ne kadar eminler, nasıl bir kibir içindeler.. Söz de dinlemiyorlar.
Firavun ne diyordu: (Araf 123) “Firavun dedi ki: Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç ÅŸüphesiz ÅŸehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduÄŸunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz!”
Ona benzemememiz gerek. Hiç kimse benim gibi inanmak, benim gibi düÅŸünmek zorunda deÄŸildir. Çünkü ben de baÅŸkaları gibi inanmıyor ve düÅŸünmüyor olabilirim.. Hal böyle iken, birbirimizi dinlemeye anlamaya çalışalım, tabii, galiz söz, küfür ve tehdit sözkonusu deÄŸilse.. Buna raÄŸmen, mesela benim 100 fikrimden 99 fikrime katılmasanız da 1’ini reddetmeyin, bana olan öfkeniz, bir hakikati inkara ve düÅŸmanlığa vesile olmasın. Aynı ÅŸekilde, 100 fikrimden biri doÄŸru olmasa, onu kabul etmeyin ve o fikrimin eleÅŸtirilmesine engel olmayın. “O kadar da kadı kızında da olur” demeyin. Ben de öyle yapıyorum ve yapacağım inÅŸallah..
Benim fikirlerimizi benimsemeniz beni eleÅŸtirmenize, beni eleÅŸtirmeniz, doÄŸru söz ve iÅŸlerimi kabul etmenize sebeb olmasın. Ben de böyle yapacağım. Farklılıklarımıza raÄŸmen barış içinde bir arada yaÅŸamayı öÄŸrenelim.
Bugün iyi olan yarın yanlış bir iÅŸ yapabilir. Bugün yanlış iÅŸler yapan biri yarın doÄŸru ÅŸeyler de yapabilir. Adil ÅŸahidler olmamız gerek. Sevgimiz - saygımız eleÅŸtiriye, öfkemiz, merhametimize mani olmamalı. Yani sevgimiz nefretimizden, merhametimiz öfkemizden büyük olmalı.
Aynı imana sahip olanlar müttehid, aynı ilkelere sahip olanlarla müttefik, deÄŸer üreten herkesle nimet-külfet dengesine dayalı itilaflar gerçekleÅŸtirmeliyiz.
Bizden olanı eleÅŸtirebilmeli, bizden olmayanların hikmet ihtiva eden söz ve eylemlerine sahip çıkacak bir erdeme sahip olmalıyız.
Fikrimiz ya da bulunduÄŸumuz yer hakikatin kaynağı ve ölçüsü deÄŸildir. Bize hayır gibi gelen ÅŸeyde ÅŸer, ÅŸer gibi gelen ÅŸeyde hayır olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir. Yoksa birileri kendi fikrini hakikatin kaynağı ve ölçüsü kabul edip, kendi zannını baÅŸkalarına emrederse, bu baÅŸkalarını terbiye etme ve onlar üzerinde hüküm koyma iddiası anlamına gelir. Bunun bizim geleneÄŸimizdeki karşılığı da “Ä°lahlık ve Rablik”tir. Biz kimsenin Ä°lahı ve Rabbi deÄŸiliz. Kimse de (Allah’tan baÅŸka) bizim Ä°lahımız ve Rabbimiz deÄŸildir.
Biz, bizi eleÅŸtirenlerin fikirlerini, eÄŸer iftira, hakaret, galiz bir mesaj içermiyorsa, ifsata sebeb olmayacaksa onları da söyleyelim.
Bir karar verirken istiÅŸare ve ÅŸûra yapalım. Ä°stiÅŸare ayetinin nazil olduÄŸu zamanı, mekanı düÅŸünün. Sözkonusu taraflar peygamber ve gençler. Dahası, ortam savaÅŸ ÅŸartları.
Dinle ey nefsim: Ä°stiÅŸare ve ÅŸûra farz! Ä°ÅŸ verirken ehliyet ve liyakat farz. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı olacağız. Zalim babamız da olsa, mazlum düÅŸmanımız da olsa, bu böyle. Bir topluluÄŸa olan düÅŸmanlığımız bile bizi onlar hakkında adaletsizliÄŸe sevk etmeyecek. Bu farz! Kim bu kuralları ihlal ederse o zalimlerin ta kendileridir ve o iÅŸte hayır da yoktur. Allah da o iÅŸi yapanı da, o iÅŸi de boÅŸa çıkartır.
Günde 40 kez, “Bana Hakkı Hak, batılı batıl göster, Hakta toplanmayı nasib et, bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uÄŸrayanların deÄŸil” diyoruz da, sonra da çıkıp kendimiz gibi düÅŸünmeyenleri tedip etmeye kalkıyoruz.
Bazı iÅŸler öyle bir hal almaya baÅŸladı ki, Allah’ın emrine uymazsanız haram, resulün sünnetine uymazsanız mekruh, benim gibi düÅŸünmezseniz dinden çıkarsınız, haÅŸa sümme haÅŸa!
Hak’kın hatırını, halkın, müstekbirlerin, mütrefinlerin, “muhteriz muktedirler”in heva ve heveslerinden daha üstün tutmadan gerçek iman edenlerden olamayız.
Ben hatasız bir kul deÄŸilim. Zaten hatasız kul olmaz! GeçmiÅŸte hatalarım olmuÅŸtur, gelecekte de olacaktır. Hata yaptığımı anladığımda düzeltirim inÅŸallah. Ä°nÅŸallah nefsimin oyununa gelmem. Ä°nÅŸallah kusurlarımdan dolayı Allah ve sizler de beni affedersiniz. Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.