Sosyal Medya

Kürsü

İbrahim Kiras- Prens bunu niye yaptı?

Ä°brahim Kiras- Karar



Cemal Kaşıkçı cinayetinin Suudi Arabistan yönetimine pahalıya mal olacağı, inkâr ve örtbas arayışlarının sonuç vermeyeceÄŸi, çünkü mızrağın çuvala sığmayacağı çoktan anlaşıldı. Son olarak ABD BaÅŸkanı Trump’ın -Suudi Kralıyla bir görüÅŸme yaptıktan sonra- ilk günlerdeki tutumuyla çeliÅŸme pahasına “serseri unsurların iÅŸlediÄŸi bir cinayet olabileceÄŸi” görüÅŸünü gündeme getirme giriÅŸimi sonuçsuz kaldı. BaÅŸta Amerikalılar olmak üzere dünya kamuoyu bu tezi “satın almadı”. Ülkesinde önümüzdeki ay yapılacak Kongre ara seçimlerine hazırlanan Trump da hemen eski pozisyonuna döndü.
 
Bu arada olay günü Ä°stanbul’a gelip gittiÄŸi ortaya çıkan 15 kiÅŸilik “infaz timi” içinde yer alan kiÅŸilerin çoÄŸunun Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın yakın çevresinden oldukları ve üst seviyede görevlerde bulundukları bilgisi artık çuvala sığması mümkün olmayan bir mızrak. Bu durum bir yana, mevcut ÅŸartlar itibarıyla böylesi bir misyonun halihazırda kendi başına kral yetkileri kullanan kudretli veliahtın emri veya onayı olmaksızın yapılabilmesinin “siyaseten” mümkün olmadığı da ortada.
 
Dolayısıyla Veliaht MbS’nin siyasi geleceÄŸinin belirleneceÄŸi bir süreç yaÅŸanıyor bugünlerde. Ancak mesele yalnızca adı geçen genç prensle ilgili kiÅŸisel bir konu deÄŸil; Suudi Arabistan devletinin bölgesel rolüne dair politik tercihler de etkilenebilir bu geliÅŸmelerden.
 
***
 
Åžimdiki kralın en küçük oÄŸlu olmasına raÄŸmen siyasi hırsı, kiÅŸisel becerileri ve özel iliÅŸkileri sayesinde ülke yönetimini fiilen ele almış bulunan MbS’nin siyasi konumunu korumak ve güçlendirmek yolunda izlediÄŸi siyaset tarzı ise ciddi problemler doÄŸurmaya müsait görülüyordu başından beri. Zira belki de gençliÄŸinin verdiÄŸi fevrilik ve tecrübesizlik yüzünden genç ve hırslı prens “güç temerküzü”nün adeta sınırlarını zorlayan bir siyaset uyguluyordu. Hem içeride hem de kendi arka bahçesi baÅŸta olmak üzere bölgede. Siyasi, ekonomik, kültürel aktörlerin tamamını “yönetmeye” yönelik bir tutumu vardı. Bu aktörlerden herhangi biriyle “iÅŸbirliÄŸi” yaparak amacına ulaÅŸmayı tercih etmiyordu.
 
Suudi Arabistan zaten çok katı bir merkeziyetçi sistemle yönetiliyor. Mutlak monarÅŸinin hüküm sürdüÄŸü bu ülkede meclis, siyasi partiler ve hatta bağımsız kurumlar mevcut deÄŸil. Yani bağımsız yargı, bağımsız medya, üniversite, iÅŸ dünyası, sivil toplum vs. yok. Her ÅŸey kralın iki dudağının arasında. Böyle olunca kamu otoritesinin denetlenmesi vs de sözkonusu deÄŸil. Ama tabii bu bizim dışarıdan gördüÄŸümüz tablo. Mekanizmanın iç iÅŸleyiÅŸinde farklı aktörlerin belirli ölçülerde rol sahibi oldukları söylenmek durumunda. Çünkü ne olursa olsun tek kiÅŸi bu kadar büyük bir makinayı kendi başına çalıştıramaz. Hiç deÄŸilse yardımcılara ihtiyacı vardır.
 
Bugüne kadar bu tarz bir iÅŸbirliÄŸi mekanizması iÅŸleyegeldi Suud’da. Riyad’da siyasi partiler yok ama hepsi de kurucu hükümdarın soyundan gelen birkaç bin “prens”in mensup oldukları iktidar öbekleri var. Özellikle de geniÅŸ ailenin içindeki küçük klanlar. Sözgelimi bugünkü kralın da mensubu olduÄŸu Sudayri klanı. Bu klanın en güçlü rakibi olduÄŸunu söyleyebileceÄŸimiz Faysal ailesi vd…
 
Suud Hanedanı dışında da bazı bölgelerde etkisi ve gücü olan feodaller var ayrıca. Bir de dini otoriteler. Ama hiçbirinin gücü tahttaki kralın gücü karşısında bir kıymeti harbiye ifade etmiyor. Hatta bunların tamamını bir araya getirseniz bile durum deÄŸiÅŸmiyor.
 
Bunun farkında olan genç ve hırslı prens bu unsurlara liderlik ederek mevcut iÅŸbirliÄŸi mekanizmasını sürdürmek yerine bunların lokal veya kısmi iktidar alanlarını da iyice daraltıp zayıflatarak mutlak bir otorite kimliÄŸiyle hepsine hükmetmeyi politik yöntem olarak tercih etti.
 
Belki baÅŸka bir yöntem seçecek durumda deÄŸildi. Çünkü resmen tahtta oturmadığı için taht yetkilerini fiilen kullanma imkanını ancak bu yolla temin edebilirdi. Devlet terörüyle… Bir yanda, hanedan mensubu prenslerin hapsedilip malvarlıklarına el konulması gibi güç gösterileriyle… Öbür yanda da bazı bölge ülkelerinin yönetimlerine Suud’un arka bahçesi olduklarının sert ve kaba usullerle hatırlatılmasıyla…
 
***
 
Ne var ki hırslı genç prensin izlediÄŸi “liderlik yerine hegemonyaya dayalı” bu siyasetin uzun süreli olma imkân ve ihtimali yoktu. Çünkü en zayıf iktidar en az ortağı olan iktidardır aslında. Çünkü güç taşınması gereken bir yüktür aynı zamanda. Tek bir kiÅŸi veya tek bir zümre tek başına taşıyamaz bu yükü. Siyasi liderlerin yapması gereken “dengeli bir paylaşım” gerçekleÅŸtirerek bu yükü dağıtmak, böylelikle iktidar mekanizmasını yönetme rolünü muhafaza edebilmektir. Yani dağıtma ve paylaÅŸtırma yetkisini…
 
Suud’un hırslı prensi giriÅŸtiÄŸi iktidar konsolidasyonu hamlesini kısa bir sürede tamamlayıp yeniden iÅŸleyen bir iktidar mekanizması kuramadığı için devlet terörüyle ve hatta devlet kavramıyla anılamayacak derecede kaba yöntemlerle, düpedüz haydutlukla “sorun çözmeye” devam etmek zorunda kaldı.
 
Bütün dünyanın nefretini uyandıran ve Prens’in siyasi ömrünü bitirecek gibi görünen konsolosluk cinayeti böylesi bir siyaset yolunun doÄŸal sonucu olarak görülmeli.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.