Sosyal Medya

Gençleri tek ayak üstünde bekletip, asker selamı verdirmek ne demek?

Daha birkaç ay önce Safiye İnci adlı bir genç kızın Anıtkabir’de çektiği ve sosyal medyada paylaştığı Atatürk’e hakaret videosunu, ardından kızın mahkemeye düşmesini ve ceza almasını tartışıyorduk. Bu olayın üzerinden çok geçmedi, benzer bir hadise medyaya düştü.



Gazetelere göre, Atatürk’ün büstüne saldırıp, hakaret ederken çektirdiÄŸi videoyu sosyal medyada paylaÅŸan Yusuf Saba ve videoyu çeken arkadaşı H.Ç. polisler tarafından yakalandı ve büstün karşısında tek ayak üstünde bekletilip büste asker selamı vermek zorunda bırakıldı. Gözaltına alınan ikili, çıkarıldıkları mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. FotoÄŸraftan, tıpkı Safiye Ä°nci gibi henüz çok genç oldukları anlaşılan ikili, büyük ihtimalle Safiye Ä°nci’nin çarptırıldığı cezaya çarptırılacak, “Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret” suçundan 2 yıl 6 ay ceza alacak.
 
Elbette, Yusuf Saba ve arkadaşı sonuncu örnek olmayacak, tıpkı Safiye Ä°nci’nin ilk olmadığı gibi… Çünkü, bazıları kabul etsin ya da etmesin bu ülkede Atatürk’ü sevmeyen insanlar var ve o insanlar kendileri hoÅŸlanmadıkları gibi çocuklarını da Atatürk karşıtlığıyla yetiÅŸtiriyorlar. Bu durumu ve bu insanlardan kurtulmanın mümkün olmadığı gerçeÄŸini kabullenmek, bu ülkenin neredeyse 100 yılını aldı. Hatta, çocuksu, tepkisel, anlamsız, aptalca Atatürk protestolarına verilen koca koca mahkeme cezalarına bakınca, durumun 100 yıla raÄŸmen kabullenilmediÄŸi sonucuna bile varabiliriz.
 
Elbette aramızda, Atatürk devrimlerinin dindar insanların preslenerek seslerinin kısılması pahasına yapıldığını, yeni devlette ulus bilincinin kurulduÄŸu temellerin amaçlanan sonucun aksine toplumu ayrıştıran kötü tohumlar anlamına geldiÄŸini düÅŸünenler olabilir. Dindarlığın gerileyip sınıfsallığın artmasının ülkeye arzu edilen fayda yerine pek çok zarar getirdiÄŸine inananlar da bulunabilir.
 
Ama anlamadığım ÅŸu; bu insanlar çocuklarına Atatürk’ün büstüne ya da heykeline zarar vermenin, ne ülkeye ne kimseye bir faydası olmayacağını, onun yerine beÄŸenmediÄŸini deÄŸiÅŸtirmenin tek yolunun ülkeye faydalı olmak için çalışmak olduÄŸunu neden öÄŸretmezler de, kindar ve aklı bir karış havada çocukları kendi ayaklarına sıkmak üzere sokaklara salarlar.
 
Hayattaki her iÅŸe gerektiÄŸi gibi, Atatürk’ü sevmemeye de bir parça seviye gerektiÄŸi neden anlaşılmaz bir türlü mesela. Sevmediklerimiz ve sevdiklerimizi siyah ve beyaz görmek ÅŸeklindeki iki boyutluluktan kurtulup, yanlış bulduÄŸumuz adımlarının yanı sıra, tarihi bir ÅŸahsiyet olan Atatürk’ün KurtuluÅŸ Savaşı’nda pek çok cephede komutanlık yapmış baÅŸarılı bir asker de olduÄŸu sözgelimi neden belletilmez çocuklara…
 
Öte yandan, bir de devletin düÅŸtüÄŸü büyük acziyet var, zira gerçek bir tehdit içermeyene gösterilen her aşırı ÅŸiddet bence acziyet belirtisidir. Polislerin yaptığı gibi mesela, en fazla nasihat, tekdir edilmesi gereken gençleri tek ayak üstünde bekletip, asker selamı verdirmek ne demek? Devlete düÅŸen, usulünce yetiÅŸtirilmemiÅŸ, belli ki muhakeme yeteneÄŸi de geliÅŸmemiÅŸ birkaç gencin attığı taÅŸlara karşılık, onlara koca koca kayalar mı fırlatmaktır? Eskiden ıslah etmekten anlaşılan buydu ve ülke ıslah cezası almış, cezasını da çekmiÅŸ ama ıslah olmak bir yana daha da bilenmiÅŸ olarak toplum içine karışan vatandaÅŸlarla dolayazmıştı. Merak konusu olan ise ÅŸu; hala mı?
 
Evet doÄŸru, Atatürk bu ülkeyi ve ulusu bir arada tutmak için Cumhuriyet tarihi boyunca üst üste koyulmuÅŸ her ÅŸeyin sembolüdür. Osmanlı’nın artık olmayışının, onun yerini yeni ve farklı dinamiklerle iÅŸleyen modern bir devletin almasının; hukukun da, kurumların da, ekonominin de eskisinden farklı iÅŸlediÄŸinin; yeni düzende dinsellik yerine sekülerliÄŸin tercih edildiÄŸinin; hedefin muasır medeniyetler denilen Batılı ülkeler seviyesi olduÄŸunun sembolü. Her devlet varlığını devam ettirmek için mitlere ve efsanelere ihtiyaç duyar ve Atatürk ismi de Cumhuriyet’in mitidir, efsanesidir. Olmak da zorundadır, zira ortak kabul görme ihtimali olan baÅŸka bir isim yoktur. Dolayısıyla bu mitin korunmak istenmesi ve bu uÄŸurda koruma yasası çıkartılması bir yere kadar anlaşılır.
 
Fakat mesele ÅŸu ki, ortada gerçek bir tehdit yokken gösterilen bu ÅŸiddetin özgüvensizlikten baÅŸka bir anlamı yok. Ä°ÅŸin ilginç yanı bu acziyet sadece Kemalist vesayetin baskın olduÄŸu dönemlerde geçerliydi diye düÅŸünürken; AK Parti’nin 16. iktidar yılında da devam ediyor.
 
Oysa ne gereÄŸi var ki, Atatürk heykeline hakaret etmenin, Anıtkabir’de hakaret videosu çekmenin; aynı ÅŸekilde ne gereÄŸi var ki hakaret edeni tek ayak üstünde tutmanın ya da hapis cezasına çarptırmanın… Kendini bilmezliÄŸin panzehiri kendini bilmezlik deÄŸildir ki…
 
Özlem Albayrak - Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.