Sosyal Medya

Kürsü

Taha Kılınç: Filistin topraklarında yerleşimcilerin yarattığı terör tarihe geçecek

Taha Kılınç: Yeni Şafak



Birkaç ay önce, bir Filistin seyahati sırasındaydı. Tel Aviv Ben Gurion Havaalanı’ndaki iÅŸlemlerimiz -çoÄŸu kez olduÄŸu gibi, yine- fazlasıyla uzamıştı. Grubumuzdan bazılarını içeride tuttular, kalanlar dışarıda bekledi, derken normalde planladığımızdan epey geç bir vakitte dışarı çıkabildik. Havaalanında mescit olmadığı için, ikindi namazını yolda kılmak daha makul olacaktı. Arap ÅŸoförümüzün, “Ben müsait bir camide dururum” sözü üzerine, hareket ettik.
 
Normalde hep yaptığımızdan farklı olarak, bu kez ilk durağımız el Halil ÅŸehri olacaktı. Kudüs’e daha fazla vakit ayırabilme adına, böyle bir tercihte bulunmuÅŸtuk. Normalde el Halil’e müstakil bir zamanda Kudüs’ten gidip-gelmek adettendir, ama bu da zaten toplamda üç gün olan seyahatin Kudüs ayağındaki süreden eksiltmek demektir. El Halil’i Kudüs yolunda hızlıca ziyaret edebilirsek, vakti mümkün olan en iktisatlı ÅŸekilde kullanmış olacaktık.
 
GüneÅŸ gurûba doÄŸru yaklaşırken, trafikten ötürü, ÅŸoförümüz bizi söz verdiÄŸi camiye yetiÅŸtirmekte zorlandı. GirdiÄŸi ara yollarda da durabilecek müsait bir yer yoktu. El Halil merkezindeki Halîlurrahman Câmiî’ne de yetiÅŸemeyeceÄŸimiz artık belli olunca, ÅŸehre yaklaÅŸtığımız bir noktada otobüsü durdurup yol kenarında namazları eda edelim dedik. GörünüÅŸte Filistinlilere ait bir mahallenin kıyısında mola verdik, otobüsün gölgesine seccadeleri serdik. Abdesti olanlar hızlıca namazlarını eda etti, olmayanlar da bagajda yüklü içme sularını kullanarak namaza hazırlandılar.
 
Tüm bunlar olurken, evlerin arasından bir kadın, bağıra-çağıra üzerimize doÄŸru gelmeye baÅŸladı. Kadının başı örtülüydü, bu haliyle kendisini Filistinli zannedebilirdik. Fakat beraberinde sürükleyip getirdiÄŸi otomatik silahlı Ä°srail askerine bakınca, kadının bir Yahudi yerleÅŸimci olduÄŸunu anlamakta gecikmedik. -Ä°branice olarak- gayet çirkin ve ölçüsüz bir tarzda, burada namaz kılamayacağımızı ifade ediyor, namaz kılanları uzaklaÅŸtırması için de yirmili yaÅŸlardaki askere direktifler veriyordu.
 
Yahudi yerleÅŸimci kadın böyle bağırırken, bizim grup da namazlarını çoktan bitirmiÅŸti. Ses üzerine çevreden toplanıp gelen Filistinliler bize destek çıktılar, biz otobüse binerken kadın da yanındaki askerle beraber geldiÄŸi deliÄŸe dönüp gitti.
 
Yaklaşık iki saat sonra Halîlurrahman Camii’ni ziyaret edip Kudüs’e doÄŸru devam ederken, ÅŸoförümüz, kestirme olacağından Kiryat Arba Yahudi yerleÅŸiminin içine girdi. Ortalık sakindi, otobüsümüz ana caddeler boyunca herhangi bir engelle karşılaÅŸmadan ilerledi. YerleÅŸimin güneydoÄŸu kapısından çıkarken, genç bir asker otobüsü durdurdu. Bu, normalde pek rastlanan bir uygulama deÄŸildir, hele de çıkışta. Otobüsteki insanların ülkelerini sorup “Türkiye” cevabını alınca, telsizle bir yerleri aradı, uzunca konuÅŸtu. Sonra ÅŸoföre “Türklerin artık bundan sonra buralardan geçmesi yasak, bu son olsun” dedi. Geçmemize izin verdi, çıktık.
 
Åžoförümüzün anlattığına göre, bizi namaz kılarken “yakalayan” yerleÅŸimci kadın -anlaşılan evlerine yakın bir noktada durmuÅŸtuk-, hızlı bir ÅŸekilde civardaki Yahudi yerleÅŸimlerinin genel komutanlığına ulaÅŸarak ÅŸikâyette bulunmuÅŸ. Onlar da Türk kafilelerin yerleÅŸimlerin içinden ve çevresindeki yollardan geçiÅŸini yasaklamış. Filistin’e sonraki gidiÅŸlerimde de bu yasak devam ediyordu.
 
***
 
1967’de Batı Åžeria ve DoÄŸu Kudüs’ün Ä°srail tarafından iÅŸgal edilmesinden sonra uygulamaya konan “yerleÅŸim siyaseti”, Filistin topraklarının gasp edilerek kolonileÅŸtirilmesini ve demografik manzarasının tamamen YahudileÅŸtirilmesini hedefliyor. Ä°lki 1968’de el Halil’de kurulan Kiryat Arba -evet, tam da içinden geçtiÄŸimiz yer- olmak üzere, iÅŸgal altındaki topraklarda irili-ufaklı çok sayıda yerleÅŸim birimi bulunuyor bugün. Batı Åžeria’daki yerleÅŸimci sayısının 500 bini geçtiÄŸi tahmin edilirken, DoÄŸu Kudüs ve çevresinde de en az 200 bin Yahudi yerleÅŸimci yaşıyor. Uluslararası camia tarafından “illegal” olarak kabul edilen yerleÅŸimlerin inÅŸası, Ä°srail yönetimi “uluslararası hukuk” mefhumunu ciddiye almadığından, hızlı bir ÅŸekilde sürüyor.
 
Bir yerleÅŸimci terörist tarafından 4 Kasım 1995 akÅŸamı Tel Aviv’in göbeÄŸinde vurularak öldürülen Ä°srail BaÅŸbakanı Yitzhak Rabin’den sonra ve onun yerine göreve gelen Benyamin Netanyahu (ilk baÅŸbakanlığı 1996-1999), yerleÅŸim siyasetine azgınlık derecesinde sürat kazandıran bir siyasetçi. Bu durumun üç sebebi var: 1) Rabin’in akıbetine uÄŸramaktan feci ÅŸekilde ürküyor, 2) YerleÅŸimcileri siyasî tabanı olarak görüyor, 3) Ä°ÅŸgali yerleÅŸimler üzerinden sürdürmeyi, Ä°srail’in geleceÄŸi açısından hayatî derecede önemli buluyor.
 
GeçtiÄŸimiz hafta Batı Åžeria’nın Nablus kenti yakınlarında sakin bir ÅŸekilde araba kullanırken, yerleÅŸimcilerin attığı kaya parçaları sonucu başından yaralanarak ruhunu teslim eden Filistinli anne ÂiÅŸe Muhammed Radi (45), Ä°srail’deki bu “yerleÅŸik terör”ün son kurbanı oldu. Netanyahu hükümetinin soruÅŸturma açıldığını söylemekle yetindiÄŸi trajedi, elbette ne ilk, ne de son olacak… Kendi Yahudi baÅŸbakanını bile öldürmüÅŸ bir gözü dönmüÅŸlükten söz ediyoruz, Müslümana mı merhamet gösterecek?
 
***
 
Her devletin bir ömrü var. Ve bazı faktörler de, bu ömrün kısalmasına yardımcı oluyor. Belki biz göremeyeceÄŸiz ama, Filistin topraklarında -siyaset eliyle- kanser hücreleri gibi yayılan yerleÅŸimler ve yerleÅŸimcilerin yarattığı terör, Ä°srail’in ömrünü kısaltan ana unsurlardan biri olarak tarihe geçecek.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.