Kürsü
Yusuf Ziya Cömert- Kaşıkçı suikasti: Böyle bir şey olamaz!
Follow @dusuncemektebi2
Yusuf Ziya Cömert- Karar
Bazı ÅŸeyleri iÅŸitince ‘olmaz’ dersiniz. Yapılamaz. Hiçbir mantığı yok. Niye olsun ki? Niye yapsın ki?
Türk-Arap Medya DerneÄŸi BaÅŸkanı Turan Kışlakçı Suudi KonsolosluÄŸu önünde kendisinden çok emin bir ÅŸekilde Kaşıkçı’nın konsolosluÄŸa girdikten bir süre sonra öldürüldüÄŸünü kesin bir ÅŸekilde söyleyince de, içimden bir ses ısrarla, “Yok canım, olmamıştır öyle bir ÅŸey. Saçma!” diyordu.
Neden?
Turan Kışlakçı’ya itimat etmiyor muydum?
Hayır. Turan’la Yeni Åžafak yıllarında teÅŸrik-i mesaimiz oldu. Turan’ın herhangi bir manipülasyonun içinde olacağını asla düÅŸünmem. Ä°timat ederim.
Fakat, biz gazetecileri bazen haber kaynağımız yanıltabilir.
Acaba öyle bir ÅŸey mi oldu?
Yani bazı yetkililer, yanlış bilgi mi verdiler?
Bir müddet devam etti kuÅŸkularım.
Konsolosluk dediğin yer, sınırları belli bir yer.
Ä°çindeki personel de belli.
Resmi bir yer orası. Güvenilmesi gereken bir yer.
Cinayet işleyeceksen orada işlemezsin. Orayı bulaştırmak istemezsin.
Devletler, kendi hudutları dışında cinayet işlemiyorlar mı? İşliyorlar.
Birtakım tetikçiler kullanıyorlar.
Hedefe koydukları kimseleri ıssız bir köÅŸede infaz edip ortalıktan kayboluyorlar.
Ondan sonra araÅŸtırmalar, soruÅŸturmalar, mesele yıllar içinde gündemden düÅŸüyor, kaybolup gidiyor.
Resmi makamlarının mesul tutulacağı bir mekanda, bir ortamda yapmıyorlar pis işlerini.
Halbuki, Cemal Kaşıkçı resmi bir iÅŸlem yaptırmak için, randevulu, saatli dakikalı, herkesin gözü önünde girmiÅŸ konsolosluÄŸa.
Çıktığını gören olmamış.
Evet, yazdıklarıyla, konuştuklarıyla Suudi rejimini rahatsız ediyor.
Ama dünyanın bildiÄŸi, tanıdığı bir gazeteci.
Washington Post gibi önemli bir Amerikan gazetesinin yazarı.
Böyle bir gazetecinin öldürülmesi mutlaka bütün dünyada yankı bulur.
Yani, ne kadar gözü dönmüÅŸ olursa olsun, bir devlet, baÅŸka türlü yapması mümkün olan bir infazı, gidip adeta herkesin gözü önünde, bir konsoloslukta yapmaz.
Tamam, kapalı kapılar ardında ama, belli bir mekan.
Yarın oraya iÅŸiniz düÅŸtüÄŸünde, orada bir cinayet iÅŸlendiÄŸi hatırınıza gelmez mi?
Cinayetin soÄŸuk yüzü içinizi ürpertmez mi?
Ben, ‘böyle bir ÅŸey olamaz’ derken yanlış düÅŸünmüÅŸüm.
Cemal Kaşıkçı, gerçekten, Suudi Arabistan konsolosluÄŸunda öldürülmüÅŸ.
Ä°çimdeki ÅŸüphe, kafamdaki istifhamlar, Turan Kışlakçı’nın bilgi aldığı kaynaklardan doÄŸrulanınca ortadan kalktı.
Fiilen, bir Suudi suikast timi Ä°stanbul’a gelmiÅŸ ve cinayeti iÅŸlemiÅŸ.
Kaşıkçı, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman’ın hedefinde bir gazeteci.
Peki neye güveniyor olabilir bu kirli, vahÅŸi cinayeti iÅŸleyen kuvvet?
Paraya.
Paranın, çaÄŸdaÅŸ dünyada en yüksek, her ÅŸeyin uÄŸruna feda edilebileceÄŸi en üstün deÄŸer olarak kabul edilmiÅŸ olmasına.
Dün bir Trump röportajı seyrettim.
Kaşıkçı’nın öldürülmesini önemsiyor.
Fakat, böyle bir cinayet sebebiyle Suudi Arabistan’la yaptıkları silah ticaretinin zarar görmesine gönlü razı deÄŸil.
Röportajdan çıkan netice, tamam, bir ÅŸeyler yaparız, hepten sessiz kalmayız ama, fazla bir beklentiye girmeyin.
Trump’ın sözleri, ‘paranın gücü’ dediÄŸimiz gerçeÄŸin bir göstergesi.
Maalesef, bu gerçek insanların olduÄŸu her yerde hükmünü icra ediyor.
Ne olur bundan sonra?
Dünya ayaÄŸa mı kalkar?
Zannetmiyorum.
Muhtemelen, paranın gücü, suikastin hikayesinin ticari, siyasi, medeni iliÅŸkilere zarar vermeyecek ÅŸekilde yazılmasını saÄŸlar.
Cinayet, derin, karanlık, gayrı resmi mihraklara yıkılır.
Resmi sorumlular hikayenin dışında kalır.
‘Böyle bir ÅŸey yapılamaz’ derken yanıldığım gibi bu fikrimde de yanılmak isterim.
Henüz yorum yapılmamış.