Güncel
HAMAS, uzlaşmaya mı; yeni bir ‘savaş taktiği’ne mi yöneliyor?
Selahaddin E. Çakırgil - STAR
12 Ekim günü, Fatih Camii’ndeki Cuma namazından sonra, camiin büyük avlusunda, Ä°nsanî Yardım KuruluÅŸu’nun (IHH) davetiyle, çoÄŸu gençlerden oluÅŸan büyük bir kitlenin katıldığı bir tezahürat vardı, ‘Filistin direniÅŸçileri’ne desteÄŸin haykırıldığı..
‘Kudüs’ün, Gazze’nin, bütünüyle Filistin’in asla unutulmayacağını’ yansıtan pankartlar, flamalar arasında; IHH BaÅŸkanı Bülent Yıldırım’ın konuÅŸması her zaman olduÄŸu gibi heyecan yüklüydü. Bülent Bey, ‘Bana, sen bir Ä°nsanî Yardım KuruluÅŸu’nun başındasın, Filistin’deki direniÅŸle niye ilgileniyorsun?’ diye soruyorlar’ diyor ve cevaben, ‘Evet, öyledir ama, mazlumların seslerinin boÄŸulmak istendiÄŸi bir yerde, direniÅŸçilerin safında olmak da bir ‘insanî yardım faaliyeti’dir. Ve ben o noktada bir direniÅŸçiyim!’ karşılığını veriyor özetle ve, ‘Yazık ki, Filistin konusunda Türkiye yöneticileri dışında, Müslüman dünyasındaki diÄŸer rejimlerin bir ÅŸey yapmadığını görüyoruz. Onlar kapandıkları saraylarında zevk’u safâ içinde, izzetsiz bir hayat sürmeye devam edebilirler. Ama, bu sorumsuzluklarının hesabını vereceklerdir’ diyor; bu sözler de gençlerin coÅŸkulu ‘tekbîr’ sadâlarıyla kesiliyordu, sık sık..
O heyecan ve inanç yüklü gençleri, Almanya’da Müslümanların her meselesiyle ilgilenen Düsseldorf- Velbert’den Ali Oral’la birlikte manevî bir haz alarak temâÅŸa ettik..
***
Bu arada yakın zamanda Kudüs’e gittiÄŸini söyleyen bir kardeÅŸle de sohbet ediyoruz. ‘Kudüs’ü gördükten sonra, o mücadelenin vargücümüzle desteklenmesi gerektiÄŸi konusundaki kanaatinin daha bir pekiÅŸtiÄŸini, Filistin Müslümanlarının onca imkânsızlığa raÄŸmen 70-80 yıldır, direnmelerinin insanı, çok derinden düÅŸündürdüÄŸünü; ama yazık ki, ya uzaklık ve maddî imkânsızlık ya da Ä°srail rejimiyle diplomatik irtibatsızlık yüzünden baÅŸka Müslüman toplumlardan Kudüs’e gelen kimsenin olmadığını gördüm. Halbuki, bu ziyaretlerle yokluklar içindeki insanlara sadece ruhî deÄŸil, ekonomik destek de verilmiÅŸ oluyor’ diyor. Ve, ‘Kudüs’e gitmek, sionist Ä°srail rejimini tanımak mânâsına gelir, gidilmemeli’ diyenlerin, oradaki Müslümanların daha da yalnızlığa terk edileceÄŸini düÅŸünmeleri gerektiÄŸini hatırlatıyor.
Bu konudaki zıd görüÅŸmelerin her ikisinin de kendi içinde bir mantığı var elbette.. Ama, öncelik, Filistinli kardeÅŸlerin uzun soluklu mücadelelerini, ellerindeki taÅŸla bile olsa sürdürmelerindeki ruhî direnci korumaktadır herhalde..
***
Ancaak, sözün bu noktasında, ‘Ä°slamî Mukavemet Hareketi /HAMAS'ın Gazze Sorumlusu Yahyâ es-Sinvar’ın AA bültenlerinde 4 Ekim günü yer alan ÅŸu sözlerine de kulak verelim. Sinvar, ‘HAMAS olarak artık savaÅŸmak istemediklerini, Ä°srail ile bir anlaÅŸmaya hazır olduklarını’ belirtiyor!
Halbuki, HAMAS, El’Feth’in uzlaÅŸmacı siyasetlerine protesto olarak da ortaya çıkmıştı. Åžimdi ise, Sinvar’ın, sionist ‘Yedioth Ahronoth’ ile Ä°talyan ‘La Repubblica’ gazetelerinin muhabirine söyledikleri, acı olduÄŸu kadar düÅŸündürücü de..
‘Kim elindeki sapanlarla, nükleer güce sahip bir devlete karşı koyabilir? Ben, Ä°srail ile asla savaÅŸmam demiyorum, ancak bu ÅŸekilde daha fazla savaÅŸmak istemiyorum. Åžimdi, tek isteÄŸim ablukanın kaldırılması, halkımı korumak, haklarını savunmaktır. Ama herhangi bir saldırıya mâruz kalırsak, kendimizi savunacağız’ diyor.
***
Åžimdi, bu can sıkıcı sözler üzerine, ‘Bu arkadaÅŸ, mücadele etmek gücünü rûhen yitirmiÅŸ..’ diye söylenebiliriz, ama, aynı ÅŸartlar altında biz olsak, ne yapabiliriz?
***
Hz. Ali’den rivayet edilen bir savaÅŸ taktiÄŸinde, ‘EÄŸer, hasmın kılıcı güçlü ve uzun, seninki zayıf ve kısa ise kılıç savaşına devam etme; hasmına, sana kılıç sallayamayacak kadar sokul! O zaman, senin bıçağın, onun kılıcından daha fazla iÅŸ görür..’ deniliyor.
Henüz yorum yapılmamış.