Sosyal Medya

Kemal Öztürk: Hocalarımıza soruyorum; emin belde olmaktan çıkan Suud’a hac için gitmek halen farz mıdır?

Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, hocalara ve din alimlerine bir soru yöneltti. Öztürk, "Emin devlet, emin belde olmaktan çıkan Suud’a, hac için gitmek halen farz mıdır? Kutsal toprakların, emin insanlar ve devlet tarafından yönetilmesi vacip midir, değil midir?" diye sordu.



Öztürk'ün "Mekke ve Medine’nin statüsü deÄŸiÅŸmeli" baÅŸlığıyla (11 Ekim 2018) yayımlanan yazısı ÅŸöyle:
 
Ä°lk defa umreye gitmiÅŸtim. 15 yıl önceydi. Ä°lk giden her Müslüman gibi heyecanım çok yüksekti. Mekke’yi ilk gördüÄŸümde iki ÅŸeyin ÅŸaÅŸkınlığını yaÅŸamıştım:
 
Biri, Ä°slam dünyasının her yanından gelen ve “ümmet” dediÄŸimiz topluluÄŸu oluÅŸturan dünya Müslümanlarının fakirliÄŸi ve periÅŸan haliydi.
 
Ä°kincisi ise kirlilik, düzensizlik ve kargaÅŸa içinde kutsal ÅŸehirleri yöneten Suud devletinin, hacı adaylarına uyguladığı mezhep baskısıydı.
 
Bu iki ÅŸey o manevi ortamda beni rahatsız etse de, ibadete kendimi vererek unutmaya çalıştım. Lakin her yıl gittiÄŸimde, fakirlik ve pejmürdelik içinde görünen Müslümanların durumu deÄŸil de, Suud rejiminin Vahhabi mezhebine göre ibadet yapmam için uyguladığı baskı beni rahatsız ediyordu.
 
Neden Mekke ve Medine Vahhabi mezhebine göre yönetilir?
 
Mekke’ye doÄŸru el açıp dua edenlere, Kabe’nin örtüsüne sarılıp aÄŸlayanlara, Peygamberimiz’in huzurunda gözyaşı dökenlere Suudlu polisler müdahale ediyor, “Haci haram” diyerek nezaketsizce fiziksel müdahalede bulunuyordu.
 
Sonunda Medine’de Peygamberimiz’in mescidinde, bana yapılan bu müdahalelerden birine karşı tepki verince, polisler o kutsal mescidin içinde beni tartaklayıp, tutuklamak istediler.
 
Peygamberimiz’in huzurunda, mescidin içinde arbede yaÅŸanmasına neden olduÄŸum için utanç duydum. Ama oradaki polisler hiç de utanmadan beni tartaklamaya ve götürmeye kalktılar.
 
Suçum, Peygamber’in huzurunda gözyaşı dökmek ve buna müdahale eden polise direnmek!
 
Eminim, umre ya da hacca giden herkes Suud polislerinin bu müdahaleleriyle karşılaÅŸmıştır. Ancak ben o gün ÅŸunu not etmiÅŸtim defterime:
 
‘Neden Vahhabi mezhebine göre burada ibadet etmek zorundayım? Neden Mekke ve Medine bu kadar pislik içinde, bu kadar düzensiz ve periÅŸan halde? Neden bütün tarihi mirasımız, hatıralarımız, tarihi eserlerimiz “ÅŸirk!” denerek Suud rejimi tarafından yıkıldı ve kimse ses çıkarmadı? Neden Ä°slam alemi için kutsal bu topraklar ortak bir komisyon tarafından yönetilmiyor?
 
Mekke Medine olmasa Suud'ın itibari kalmaz
 
Suudi Arabistan devleti, Mekke ve Medine’nin statüsünü ve yönetim ÅŸeklini tartışmayı, Allah’ın varlığını tartışmaktan daha tehlikeli görür! Ä°nanın bunu sadece toprak egemenliÄŸi açısından düÅŸünmüyor. Suud rejimi, tüm meÅŸrutiyetini ve saygınlığını bu iki kutsal ÅŸehrimizin varlığından alır. Müslümanlar “Kutsal Topraklar” dediÄŸinde, Suud rejimi de bundan pay alır kendine.
 
EÄŸer Mekke ve Medine olmasa, Suud, Kuveyt gibi, BirleÅŸik Arap Emirlikleri gibi, Bahreyn gibi, petrolü, parası olan ama saygınlığı, gücü olmayan ülke konumuna düÅŸer.
 
Bu nedenledir ki, Riyad ne zaman bu tartışma açılsa, deliye dönmüÅŸ deve gibi kaçar oradan.
 
Bunu tartışmadığı gibi, kutsal toprakların periÅŸan halini düzeltmeyi, iyileÅŸtirmeyi de beceremez.
 
Mekke ve Medine'nin statüsünü neden tartışmalıyız?
 
Åžimdi Mekke ve Medine’nin statüsünü yeniden tartışmak gerekiyor. Sadece mezhebi baskı, kötü yönetim, beldenin periÅŸan edilmesi deÄŸil sorunumuz. Artık Suud, konsolosluÄŸunda adam öldüren, onu parçalara ayırıp ortadan kaldıran bir devlet olmakla suçlanıyor. Yani “emin” bir devlet deÄŸil artık.
 
Åžimdi kim, Ä°stanbul’daki Suud konsolosluÄŸuna vize için gitse, aklına bu binada adam kesildiÄŸi gelecektir. Benim gibi Suud rejimini eleÅŸtiren gazetecilerin umre ya da hacca gitmesi halinde can güvenliÄŸi tehlikede demektir.
 
Kim Suud’un Cemal Kaşıkçı gibi yabancı gazetecileri, yazarları, ilim adamlarını muhalif olduÄŸu gerekçesiyle “kesmeyeceÄŸini” garanti edebilir? Hiç kimse veremez. Nitekim Cemal Kaşıkçı, kaybolmadan üç gün önce verdiÄŸi demeçte, ülkesinde keyfi olarak insanların tutuklandığını, ortadan kaybolduÄŸunu söylemiÅŸti.
 
Prens Selman rejimi iktidarda olduÄŸu sürece, Suud’un hiçbir konsolosluÄŸu, büyükelçiliÄŸi ve toprakları güvenli deÄŸildir. O topraklara giden hacıların can güvenliÄŸi tehlikededir. Bir infaz timi elçiliÄŸe ya da kutsal topraklara giden herhangi bir kiÅŸiyi kaçırıp, Cemal Kaşıkçı gibi yok edebilir.
 
Peki din alimlerimize, hocalarımıza soruyorum: Emin devlet, emin belde olmaktan çıkan Suud’a, hac için gitmek halen farz mıdır? Kutsal toprakların, emin insanlar ve devlet tarafından yönetilmesi vacip midir, deÄŸil midir?
 
ABD tarafından esir alınmış bir devlet özgür deÄŸildir
 
Mekke ve Medine’nin statüsü bir de ABD-Suud iliÅŸkisi nedeniyle deÄŸiÅŸmek zorundadır.
 
Trump, tüm dünyanın gözü önünde, “biz olmazsak iki hafta iktidarda kalamazsın, paraları öde kral” diyerek, Suud Kralı’nı aÅŸağıladığı gibi, haraca baÄŸladığını, esir aldığını, ABD kontrolünde olduÄŸunu göstermiÅŸ oldu.
 
Yani kutsal toprakların bulunduÄŸu ülkenin yönetimi, ABD tarafından zorla esir alınmışsa, orada can ve mal güvenliÄŸi, özgürlük söz konusu olabilir mi? Yarın ABD, Mekke ve Medine’nin güvenlik nedeniyle kapatılmasını istese, bu rejim ona karşı gelemeyecek derecede esir durumdadır.
 
Ä°ÅŸte bu nedenlerle, bu iki kutsal ÅŸehir, Ä°slam ülkelerinin ortak yöneteceÄŸi özerk bir yapıya dönüÅŸmeli. Suud rejimi de diÄŸer ülkeler kadar söz sahibi olmalı.
 
Mekke ve Medine Müslümanlara aittir, Suud hanedanlığına deÄŸil. O yüzden periÅŸan haldeki kutsal ÅŸehirlerimizin bir an önce özerk bir yapıya kavuÅŸması için Müslüman ülkelerin harekete geçmesi gerekir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.