Mahfi Eğilmez: Türklerin Türk ekonomisine güveni azalıyor
Ekonomist Mahfi Eğilmez, kendi sitesinde kaleme aldığı son yazısında her zaman konuşulan “yabancı yatırımcıların Türk ekonomisine güveni” tartışmalarına tam tersi açıdan baktı. Eğilmez, “Türklerin Türk ekonomisine güveni azalıyor” dediği yazısında, bu konuyu tablolarla destekledi.
İşte Eğilmez’in o yazısı:
Bir ülkenin ekonomik durumuna duyulan güveni ölçmenin çeşitli yolları vardır. Mesela kurlar bu güvenin bir göstergesidir. Bununla birlikte kurlarda güven dışı etkiler de söz konusu olabilir. O nedenle güveni ölçebilmek için çeşitli kurumlar anketler düzenler ve bu anketlerdeki gelişmelere göre ekonomiye duyulan güvenin artış yönünde mi azalış yönünde mi olduğu izlenir.
TÜİK’in sektörel güven endeksleri adıyla düzenlediği anketlerin sonuçları bu bağlamda önemli bir gösterge oluşturuyor. Sektörel Güven Endeksleri 0-200 aralığında değer alıyor, endeksin 100’den büyük olması sektörün mevcut ve gelecek döneme ilişkin iyimserliğini, 100’den küçük olması ise kötümserliğini gösteriyor.
2018 yılının anket sonuçları aşağıdaki tablo ve grafikte gösteriliyor.
Tablo ve grafik bize sektörel güven endekslerinde özellikle Temmuz ayı sonrasında önemli düşüşler olduğunu gösteriyor.
TÜİK’in tüketici güven endeksi; aylık olarak tüketicilerin kişisel mali durumları, genel ekonomiye ilişkin mevcut durum değerlendirmeleri ve gelecek dönem beklentileri ile yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçülmesini amaçlıyor. Türkiye çapında 4.884 haneye uygulanana endeks 0 ile 200 aralığında değer alıyor. Endeksin 100’den büyük olması tüketici güveninde iyimser, 100’den küçük olması tüketici güveninde kötümser durum olduğunu gösteriyor.
2018 yılının anket sonuçlarına bir tablo ve grafik eşliğinde bakalım.
Bu anket sonuçları da aşağı yukarı sektörel güven endeksleriyle aynı sonucu gösteriyor. Tüketicinin güveninde Temmuz ayından sonra hızlı bir düşüş görülüyor.
Merkez Bankası, İktisadi Yönelim Anketi adını taşıyan anketiyle imalat sanayinde faaliyet gösteren işyerlerinin ülke ekonomisine yön veren üst düzey yöneticilerinin beklentilerini izleyerek, imalat sanayinin kısa dönemdeki eğilimlerini yansıtacak göstergeleri üretmeye çalışıyor. Hesaplama, anketin ilgili sorusuna toplam cevap verenler içerisinde, pozitif ve negatif cevap verenlerin yüzdelerinin farkı alınarak yapılıyor.
2018 yılının anket sonuçlarına bir tablo ve grafik eşliğinde bakarsak şöyle bir görünüm çıkıyor.
Reel kesim güven endeksinde 2018 yılında yaşanan gelişmeler de önceki anketlerle paralel bir görünüm sergiliyor: Temmuz ayından sonra hızlanan bir kaybı gerilemesi söz konusu.
Merkez Bankası’nın güven ölçmekte uyguladığı anketlerden birisi de Finansal Hizmetler Güven Endeksidir. Bu anketin amacı, Türkiye’deki finansal kuruluş yöneticilerinin geleceğe yönelik beklentilerinin izlenerek, finansal hizmetler sektöründeki gelişmeleri yansıtacak göstergelerin üretilmesidir. Hesaplama, anketin ilgili sorusuna toplam cevap verenler içerisinde, pozitif ve negatif cevap verenlerin yüzdelerinin farkı alınarak yapılıyor.
2018 yılının anket sonuçlarına bir tablo ve grafik eşliğinde bakarsak şöyle bir görünüm çıkıyor.
Finansal hizmetler güven endeksi burada değerlendirmeye aldığımız diğer anketlerden farklı olarak inişler ve çıkışlar gösteriyor. Önceki anketlere benzerlik gösteren yanı Temmuz ayı sonrasında hızlanan güven kayıpları olarak görünüyor.
TÜİK tarafından her ay yayınlanan Ekonomik güven endeksi, tüketici ve üreticilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini özetleyen bir bileşik endekstir. Endeks, tüketici güven endeksi ve mevsim etkilerinden arındırılmış reel kesim (imalat sanayi), hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörleri güven endekslerinin alt endekslerinin ağırlıklandırılarak birleştirilmesinden oluşuyor. Ekonomik güven endeksinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliği göstermektedir.
2018 yılının anket sonuçlarına bir tablo ve grafik eşliğinde bakarsak şöyle bir görünüm çıkıyor.
Tablo ve grafik, ekonomiye duyulan güvende yılbaşından itibaren önceleri daha yavaş, Temmuz’dan itibaren de hızlanarak artan bir güven kaybı yaşandığını ortaya koyuyor.
YABANCILARIN TÜRK EKONOMİSİNE GÜVENİ AZALIYOR
Buraya kadar Türkiye’de Türk üretici ve tüketicilerle yapılan anket sonuçlarını ele aldık. Bir de yabancıların ekonomiye nasıl baktığını görelim. Bunun en kestirme yolu riskleri ölçen CDS primlerine bakmaktan geçiyor. CDS primleri, yukarıya aldığım güven ölçen endekslerden farklı olarak her gün sürekli yayınlanıyor. O nedenle ötekilerle aynı bazda ele alabilmek için CDS primlerini de aylık ortalamalara dönüştürerek aşağıdaki tabloyu hazırladım (CDS primleri içim kaynak: https://www.bloomberght.com/cds/turkiye-cds)
2018 yılına ilişkin aylık ortalama CDS primlerini tablo ve grafik olarak gösterelim.
Risk artışı güven azalmasının, risk düşüşü ise güven artışının yansımasıdır. Bu durumda Türk varlıklarına yatırım için risklerin derecesini gösteren CDS primindeki gelişme bize yabancıların Türkiye’ye duydukları güveni gösterecek demektir. Yani bu tablo ve grafikte diğerlerinden farklı olarak artışlar güven azalışını veriyor.
Burada da yılbaşından itibaren başlayan bir güven kaybı söz konusu olmakla birlikte Temmuz ayından sonra güven kaybındaki hızlanma görülebiliyor.
TEMMUZ AYINDAN SONRA HIZLANAN GÜVEN KAYBININ ALTINDA NE YATIYOR
Merkez Bankası faiz artırımları konusunda çok sorulan bir soru vardır: Merkez Bankası faizi artırdı da ne oldu? Bizde genellikle Merkez Bankası faiz artırımlarına eşlik eden birtakım risk artırıcı açıklamalar ve olaylar söz konusu olduğu için bu sorunun yanıtını doğru biçimde vermek pek de mümkün olmaz. Buna karşılık Merkez Bankası faiz artırmazsa ne olur sorusunun yanıtı yukarıdaki tablo ve grafiklerden çok net bir biçimde görülebiliyor. Hatırlanacağı üzere Merkez Bankası 24 Temmuz 2018 günkü Para Politikası Kurulu toplantısında faizlerin artırılmaması kararını almıştı. İşte o karar sonrasında ekonomide güven kaybı en üst noktalara ulaşmış görünüyor.
Bir ekonominin doğru ekonomi politikası uygulamaması başka bir şeydir doğru politika uygulamayacağı mesajı vermesi başka bir şeydir. İlki bir hatayı gösterir, hata düzeltilebilir. O nedenle sonuçları sıkıntı yaratsa da hata düzelince tamir edilebilir. İkincisi çok daha sıkıntılı bir durumu gösterir, çünkü orada hatada ısrar var demektir. Türkiye, bir süredir ikinci durumda bulunuyor.
Henüz yorum yapılmamış.