Sosyal Medya

Güncel

Cemal Kaşıkçı nerede?

Yasin Aktay - Yeni Åžafak



üÅŸünce derinliÄŸiyle, siyasi duruÅŸuyla, meselelere dertli, dirayetli ve basiretli yaklaşımıyla gerçek bir entelektüel olan Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’deyken başına gelenler, hiç eÄŸip bükmeden söyleyelim, sadece ona karşı deÄŸil, Türkiye’ye karşı bir operasyondur. Türkiye’nin de olayı böyle görmesi bir zarurettir ve ÅŸu anda da bu zaruretin mucibince hareket ediliyor.

Türkiye makamları açısından Kaşıkçı’nın kiÅŸisel olarak ne kadar tanındığı veya tanınmadığı hiç önemli deÄŸil. Zaten son zamanlarda ABD’de yaÅŸamakta olan Kaşıkçı dünyaca ünlü büyük bir entelektüel olsa da Türkiye’ye sessiz sedasız gelip gidiyordu. Bazen bir konferans, bazen bir toplantı için geldiÄŸinde Türkiye’de görünüyordu, ama oturumu ABD’de idi. Åžimdi başına gelenlerden dolayı anlaşıldı ki, Türkiye’den bir Türk vatandaşı hanım ile de niÅŸanlanmış ve son zamanlardaki geliÅŸ sıklığı biraz da buna baÄŸlıymış.

Peki, bunu neden söylüyorum? Åžunun için: Kaşıkçı, Suudi makamları tarafından Türkiye’den talep edilen bir suçlu deÄŸildi. Evet, muhalif olduÄŸu sır deÄŸildi, ama muhalefeti onu ülkesine karşı suçlu kılan türden deÄŸildi ve hakkında açılmış ve Türkiye’ye bildirilmiÅŸ bir dava yoktu. Aslında yakın zamanlara kadar Salman bin Abdülaziz döneminde bile çıktığı televizyon kanallarında “iktidara yakın gazeteci-yazar” ÅŸeklinde tanıtılıyordu.

Çünkü o dönemde ilan edilen “S. Arabistan için 2030 vizyonuna”, Yemen’deki Kararlılık Fırtınası operasyonuna ve diÄŸer birçok dış politikaya açık destek veriyordu. Aslında Suud yönetiminin Kaşıkçı’yla yollarını ayırması ilk etapta yönetimi eleÅŸtirmesi deÄŸil, Trump’ı eleÅŸtirmesi üzerine gerçekleÅŸti. Salman yönetimi ABD’nin Trump yönetimini eleÅŸtiren Kaşıkçı’nın S. Arabistan yönetimini temsil etmediÄŸini duyurduÄŸu anda ismi muhalif olarak anılmaya baÅŸlandı. Buna raÄŸmen Kaşıkçı hakkında Ä°nterpol’e bildirilmiÅŸ bir arama kaydı bulunmuyordu.

Dolayısıyla Türkiye’den resmen istenmemiÅŸ, Ä°nterpol kaydı olmayan birinin Türkiye tarafından S. Arabistan’a karşı faaliyetlerine destek olmak üzere barındırılması gibi bir durum söz konusu deÄŸil. Kaşıkçı’nın Türkiye’deki varlığı FETÖ’cü yazar bozuntularının ABD’deki veya Almanya’daki varlığı gibi bir ÅŸey deÄŸildi. Bu karşılaÅŸtırmayı yapanlara karşı bu yolu hemen ÅŸöyle bir kapatalım önce, araya sızma olmasın. Ortada Türkiye’nin S. Arabistan’a karşı Almanya veya ABD’nin Türkiye’ye yaptığı türden bir yanlış yok.

Kaşıkçı ülkesini ÅŸu anda yönetenleri eleÅŸtiriyor olsa bile kendi ülkesine karşı bir suçluluk duygusu içinde deÄŸil. Ülkesini seviyor, eleÅŸtirilerini de ülkesinin iyiliÄŸi için yapıyor, her ÅŸeye raÄŸmen yöneticilere karşı eleÅŸtirilerinde son derece ölçülüydü. O yüzden kendi ülkesinin Ä°stanbul’daki konsolosluÄŸuna kendi ayağıyla gitmekte son tahlilde bir sakınca görmüyor. Son zamanlarda ülkesindeki son derece keyfi tutuklamalarda ölçünün iyice kaçmış olduÄŸunu biliyor ve bunun kendisini de bir ÅŸekilde etkileyebileceÄŸini bekliyor ama yine de Ä°stanbul’da bunu yapabileceklerini beklemiyor.

KonsolosluÄŸa gidiÅŸ sebebi ise gayet insani ve medeni bir iÅŸlem için. Türkiye’yi kendisi için yeterince güvenli bulduÄŸu halde Türkiye içinde kendi ülkesine ait birkaç dönümlük bir alanda o güveni hissetmemiÅŸ olacak ki, girmeden önce niÅŸanlısına sıkı sıkı tembih etmiÅŸ. “Başıma bir ÅŸey gelirse” diye, gerekli vasiyetleri bile yapmış.

Bu vasiyetten benim payıma düÅŸenin ne kadar ağır bir sorumluluk olduÄŸunu tahmin edersiniz. Beni arayan niÅŸanlısından bu sözleri ilk duyduÄŸum andan itibaren giderek artan bir mahcubiyet duygusuyla dolu olduÄŸumu söyleyeyim. Nedenini anlıyorsunuz…

Ülkemde bir tedirginlik, bir güvensizlik yaÅŸayan çok deÄŸerli bir misafirimizin, hani olmaz ya, yine de, başına gelebileceÄŸinden çekindiÄŸi bir ÅŸey karşısında bana yüklediÄŸi emanet, açıkçası duyduÄŸum anda beni karmaşık duyguların yanı sıra büyük bir telâÅŸa soktu. Cemal Kaşıkçı’nın başına bir ÅŸeyler gelmiÅŸ olmalı ve benim bunu öÄŸrendiÄŸim anda acilen bir ÅŸeyler yapmam gerekiyordu.

Tabi önce ne olduÄŸunu anlamam gerekiyor. O telâÅŸ içinde bir kaç dakika titreyen parmaklarım telefonda uygun isimleri aradı. Aradıklarımın bir kısmına ilk denemede ulaÅŸamadım. Neyse kısa süre içinde bilmesi gereken herkes bildi, o saat itibariyle kaçırılması halinde alınması gereken bütün tedbirlerin en üst düzeyde alındığı bilgisi bile geldi.

Görünen kadarıyla saat 13.00 sularında konsolosluÄŸa girdiÄŸi hem niÅŸanlısı Hatice Hanım’ın beyanı hem de kamera görüntüleriyle sabit olan Kaşıkçı’nın konsolosluktan normal yollarla çıktığına dair hiçbir görüntü yok.

Anormal bir yol, içi görünmeyen arabalarla çıkarılmış olabileceÄŸidir ki, bu durum kesinlikle konsolosluÄŸun sorumluluÄŸunda olan bir durumdur ve tabii ki izaha muhtaçtır.

Veya elimizde kalan tek ihtimal, Kaşıkçı’nın hâlâ konsoloslukta tutulduÄŸudur.

S. Arabistan makamları ise tam tersini söylüyor ama durumu izah edemiyorlar. Üstelik Kaşıkçı’nın kaybolduÄŸu ilk iki gün bütün yetkililerin sırra kadem basmış olması, ulaşılmaz olması da aynı olayla baÄŸlantılı olarak izah edilmesi zor baÅŸka bir konu haline gelmiÅŸ oldu. Bakalım bu mızrak bu çuvala nasıl sığdırılacak?

Nasıl sığdırılırsa sığdırılsın, alem deÄŸerinde bir entelektüel-alimin öncelikle evine, sevenlerine saÄŸ salim dönmesi saÄŸlanmalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.