Ali Babacan’la Mehmet Şimşek’in dün verebildiği güveni, yabancı yatırımcıya bugün veremediğimizi kendi ağzıyla söylüyor

PiÅŸkinin zoruna bak, sanki McKinsey’in her üç ayda bir denetim yapacağını ben uydurmuÅŸum, iftira ediyormuÅŸum gibi bir de ukalalık taslıyor, “Yerinde olsam insan içine çıkamazdım” diye üste çıkma cevvalliklerinde.

Utanmazlığı bilmem ki zaten. DoÄŸruluÄŸundan adım gibi emin olduÄŸum ÅŸeyi bile ihtiyatla konuÅŸur, yanılma payı bırakırım. Nerede kendi gibi bile bile, milletin gözünün içine baka baka, büyük bir rahatlıkla, gümbür gümbür yalan söylemek...

Onun yerine de benim yüzüm kızarmasın mı, yer yarılsa da içine girsem diye bu geniÅŸlikten onun adına utanıp sıkılmak da bana düÅŸmesin mi...‘Åžirreti an utanmanı hazırla’ dense yeri...

McKinsey’i denetim ÅŸirketi sanıyormuÅŸum da, ben önce denetim ile danışmanlığın farkını tastamam öÄŸrenmeliymiÅŸim de...Araya ‘fehmet muhterem’ gibi emir kipinde laflar da atarak çalım satıyor ki bilmeyen de dile o biçim hakim zannetsin.

Bakan Albayrak’ın aÄŸzından dökülen ÅŸu cümleye baksın bakalım. McKinsey, dediÄŸi gibi ‘sadece danışmanlık hizmeti sunan bir kuruluÅŸ’ muymuÅŸ; denetim yapacak mıymış, yapmayacak mıymış görsün. Anlayabilirse, o sonucu nereden çıkardığımı da fehmediversin.

Ä°fade ÅŸöyle: “Maliyet ve DönüÅŸüm Ofisi için uluslararası yönetim ÅŸirketi McKinsey ile çalışmaya karar verdik. 16 bakanlıktan temsilcilerin bulunduÄŸu bu ofis, tüm hedeflerimizi ve sonuçlarımızı her çeyrekte kontrol edecek...”

Ha, muğlaklık var mı, var. Ama ben miyim şartları muğlak, ben miyim detayları belirsiz bırakan?

Ayrıca daha kontrol kelimesinin kontrolör, denetim, denetçi, denetmen, teftiÅŸ ve müfettiÅŸ kelimeleriyle birbirlerinin yerine geçecek kadar anlam akrabası olduÄŸunu bilmiyorsan niye girersin ki bu iÅŸlere...

***

McKinsey anlaÅŸmasını millete kanıksatma memurluÄŸuna madem soyunmakta ısrarcı, bari ödevini çalışsın arkadaÅŸ, lügat karıştırsın biraz.

“Bakan Albayrak’ın elini güçlendirecek ‘dış çıpaya’ ihtiyacı olduÄŸunu, Avrupa’dan gelen açıklamaların verecekleri krediden ziyade, ‘üçüncü ve güvenilir bir tarafın desteÄŸini’ göstermesi bakımından çok önemli olduÄŸunu” yazan kendisi deÄŸildi sanki.

Hatta, Albayrak isterse McKinsey’i hiç açıklamazdı, çaktırmadan çalışırdı, ÅŸimdi homurdananların ruhu bile duymazdı. Ama duyurarak “yabancı yatırımcıyı direkt etkileyen, dışarıdaki ‘güvensizlik algısı’nı (dağıtmayı) dikkate aldı” ÅŸeklindeki süper argüman, kendisinden çıkmadı sanırsın.

Ali Babacan’la Mehmet ÅžimÅŸek’in dün verebildiÄŸi güveni, yabancı yatırımcıya bugün veremediÄŸimizi kendi aÄŸzıyla söylüyor ama senden geri duyunca deliye dönüyor.

Vaktiyle ‘faiz lobisi ve küresel tefeci çeteleri’ olarak da mimlediÄŸi yabancı yatırmcıya güvence vermeye çalıştığımızı ifÅŸa eden kendisi. Bu teminat için, ‘ezanımızı susturup bayrağımızı indirmek isteyen Haçlı’ Avrupalıların desteÄŸine, ‘din düÅŸmanımız olup bize dolarla saldıran, ekonomik savaÅŸ açan’ Amerikalıların kefaletine ÅŸiddetle ihtiyaç duyduÄŸumuzu kim daha açık söyleyebilirdi ki!...

Ama bizi ıhtırma projesinden niye vazgeçtiklerini Almanlara, Amerikalılara soracakmışız, onlar zordaysa bize neymiÅŸ; ‘Allah kimseyi düÅŸürmesin’ dedirten bir gülünçlük...

Babacan’la ÅžimÅŸek, McKinsey’den daha yerli ve milli deÄŸil miydi sorusuna da maskarası çıkarcasına bozuluyor.

Hem Merkez Bankası’nın bozulan bağımsızlık algısını telafi için baÅŸka yol yok muydu, hepsi McKinsey’e mi çıkıyordu derseniz, daha da yerinden zıplıyor. 

Hiç savunmasa daha iyi...

Abullabut yani anlayışı ve bilgisi kıt demiÅŸtim. Fakat Türkçesi de son derece kıt çıktı, tat vermiyor be.