Kültür dünyamızı ayakta tutan yayıncılık sektörü, bugünlerde zorda. Döviz kurlarının artmasıyla birlikte özellikle kitap kâğıdının ithal edilmesi baÅŸta olmak üzere yayıncılıkta kullanılan birçok malzemenin maliyetlerinin artması, tercüme eserlerin telifinin döviz üzerinden olması krizin derinleÅŸmesinin baÅŸlıca sebeplerinden. Bunların üzerine bir de kitaptan alınan vergiler eklenince, yayınevi sahipleri basılmayı bekleyen birçok dosyayla birlikte krizden çıkmanın yöntemlerini arıyor. Eleman azaltmaya gidiyor, basılacak kitaplar yeniden gözden geçiriliyor, baskı adetleri kısıtlanıyor, az satan yazarların kaliteli ürünlerini basmak yerine, popüler eserleri tercih etme yoluna gidiliyor. Bu durumun, kendi yağında kavrulan küçük ölçekli yayınevlerinin hayatta kalmasını güçleÅŸtirmesi bir yana, popülerliÄŸin de niteliÄŸin önüne geçmesine sebep olma ihtimali var.
Ä°nternet çağının kitap okumayı ciddi oranda etkilediÄŸi bir dünyada, kitaba yatırım hiçbir zaman azalmadı. Türkiye’ye baktığımızdaysa, son yıllarda ataÄŸa geçerek piyasada ciddi geniÅŸleme saÄŸlayan yayın sektörü, kriz sebebiyle 1 ay içerisinde fark edilir oranda geriledi. Ekonomik krizin kültür hayatımızı çölleÅŸtirmemesi için alınması gereken acil önlemler var. Bunların başında uzun vadede yerli kâğıt üretimi gelirken, kısa vadede nakit akışının saÄŸlanması, düÅŸük faizli kredi imkanı, KDV’nin kaldırılması, kütüphanelere kitap alımı veya sponsorluk imkanları konuÅŸuluyor. YaÅŸanan krizin meydana getirdiÄŸi tahribatı ve alınabilecek önlemleri yayıncılarla konuÅŸtuk.
YAYINCILIK SEKTÖRÜ ÅžÄ°MDÄ°DEN GERÄ°LEDÄ°
Yayın sektörü olarak geçen yıl 11. sıradayken, 16. sıraya gerilediÄŸimizi söyleyen Türkiye Yayıncılar BirliÄŸi Ä°kinci BaÅŸkanı Fahri Aral, yerli kâğıt üretiminin teÅŸvik edilmesi ama öncelikle KDV oranlarının düÅŸürülmesi gerektiÄŸini belirtiyor. “Döviz kurundaki artışın yayıncılık sektörüne yansımasıyla kitaplarda yüzde 30-40’a varan bir maliyet artışı görülüyor. Sadece kâğıt deÄŸil, yayınlamayla ilgili her türlü araç dövize baÄŸlı olarak arttı. Bunun yanı sıra çeviri eserlerle ilgili telif anlaÅŸması sorunumuz da var. Çeviri eserlerde telif ücretleri döviz üzerinden ödenir ve parayı ya peÅŸin alırlar ya da yarısını peÅŸin alıp öbür yarısını kitap çıkmadan önce isterler. Bu büyük bir maliyet artışına sebep olduÄŸu için, bir süre dışarıda çok satan kitapları alamayacağımız anlamına geliyor.
Yayın sektörü yılbaşından bu yana yüzde 80 gibi bir artış yaÅŸadı. Oysa Türkiye 80 milyonluk bir ülke ve kitaba hasret. Gazetelerin tirajları düÅŸmüÅŸ olabilir ama kitap satışları bundan bir sene önce, eskiye nazaran çok iyi durumdaydı. Yayıncılık sektörü olarak dünyada 11. sıradaydık, yarattığımız deÄŸer ise 2 milyarın üzerindeydi. Krizden sonra 16. sıraya gerileyerek, yarattığımız deÄŸer 1 buçuk milyara düÅŸtü. E-kitap uygulaması da çözüm deÄŸil. Zaten e-kitapta sadece baskı ortadan kalkıyor. Onun haricindeki bütün hazırlık aÅŸaması yapılıyor. E-kitap, dünyada da basılı meta gibi bir sonuç getiremedi. Ä°nsanlar cep telefonlarında kitap okumak yerine, baÅŸka ÅŸeyler yapmayı tercih ediyor.
Bu iÅŸin içinden çıkmak için kâğıt üretiminin teÅŸvik edilmesi ÅŸart. SEKA döneminde kâğıt bulmanın zor olduÄŸu ve kalitesiz kâğıtlar ürettiÄŸi doÄŸrudur, ama bunlar bahane deÄŸil. Alt yapısı deÄŸiÅŸtirilerek yeniden üretim yapılabilir. Vergilendirme konusu da yayıncılık sektörünü zorlayan uygulamalardan. Yüzde 18 kitap için büyük bir KDV oranı. Ä°thalat devam etmeli, ancak ithalatta da giriÅŸ yaparken vergiler indirilerek kolaylıklar saÄŸlanabilir. Bunlarda düzenleme olursa belki bir rahatlama olur. Bizim üyemiz olan yayınevlerinin büyük bir çoÄŸunluÄŸu ÅŸu anda fiyatlarıyla oynamadı bile. Böyle bir basiret de gösterdiler. Her ÅŸeye raÄŸmen yayıncılar direniyor.”
FRANSA Ä°LE REKABET EDÄ°YORDUK
Yayıncılara düÅŸük faizli kredi imkanının tanınabilmesini alternatif bir çözüm olarak sunan Profil Yayınları Sahibi Münir Üstün, yeni yazarları önemsediklerini ancak ÅŸartlardan dolayı ilk eserlere daha az yer verilebileceÄŸinin altını çiziyor. “Ülkemizde ÅŸu zamanlarda yayıncılar kur artışları nedeniyle ayakta kalma savaşı veriyor. Yerli kâğıt üretilmediÄŸinden dolayı yayıncılık sektörü kitap kâğıdında yurtdışına bağımlı kaldı. Meselemiz sadece kâğıt da deÄŸil, yurtdışından telif aldığımız eserlerin avans miktarı aynı kaldı ama kur artınca %50 daha fazla ödemek zorunda kalacağız. Bu miktarlar bizi fazlasıyla zorlayacak. Henüz matbaalar bir zam yapmadı ama yeni sezon ve yeni hammadde alımıyla matbaalar da zam yapacak. Bu durumda yayıncılar daha seçici olacak. Yerli yazara ilgi artacak. Yabancı kitapların avans ödemelerinde bir deÄŸiÅŸiklik olmazsa artık dünyadan kitapları çok seyrek göreceÄŸiz. Umarım yurt dışındaki yayınevleri durumun farkına varır! Ki biz anlatmaya çalışıyoruz. Ayrıca yeni yazarları desteklemeyi ne kadar önemsesek de ÅŸartlardan dolayı ilk eserlere daha az yer vermek zorunda kalacağız.
Bu tip krizlerde öncelikle devlet kendi içinde yapılan masrafları masaya yatırmalı ve radikal tedbirler almalı. Sonra olabilecek, yapılabilecek, ütopik olmayan isteklere cevap vermelidir. Bir de yıllardır devam eden KDV alacağı meselemiz var. Biz yayıncıların %80 maliyetleri %18 KDV üzerinden. Bizim fatura çıkışlarımız %8, aradaki miktarın mahsuplaÅŸma yolu ile halledilmesini talep ediyoruz. Acil olarak yayıncılara düÅŸük faizli bir kredi imkanı tanınabilir. Ve son olarak yine Bakanımız Ekim ayında Kütüphanelere bir kitap alımının müjdesini verdi bizlere. Bu alım az da olsa yayımcılarımıza nefes aldıracaktır.
2017 yılında 408 milyon adet bandrollü. 150 milyon adet bandrol taşıması zorunlu olmayan ve MEB’in ücretsiz öÄŸrencilerin sıralarına gönderdiÄŸi 200 milyon kitabın üretildiÄŸi bir ülkeyiz. Ciddi bir üretimimiz var. 2017 yılında 60.313 kitap ilk defa çıkmış! Biz buna yeni baÅŸlıkta yayımlanan kitaplar diyoruz ve Fransa ile kafa kafaya rekabet ediyorduk! Ä°nÅŸallah bu kriz süreci yayıncıları fazla silkelemeden bir an önce geçer. Yoksa iÅŸimiz çok zor.”
NEFES KREDÄ°SÄ°
Yayıncıların kâğıdı peÅŸin alabilmeleri için kısa vadede finansman desteÄŸine ihtiyacı olduÄŸunu söyleyen Basın Yayın BirliÄŸi BaÅŸkanı Emrah Kısakürek, kâğıt ithalatında KDV muafiyetinin düÅŸünülebileceÄŸini söylüyor. “En büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi döviz bazlı zam görmüÅŸ kâğıdı, kur yükseldiÄŸinden dolayı ekstra zamlı almak zorunda kalmamız. Ä°lerideki fiyat tahmin edilemediÄŸinden dolayı vadeli satış da yapılamıyor. Ya peÅŸin alacak ya da ödeyeceÄŸi gündeki kur baz alınacak. 1-31 AÄŸustos arasında kurdan dolayı yüzde 32 zam görmüÅŸ. Çin’in üretimi bırakıp dünyadan kâğıt talep etmesinden dolayı daralan kâğıt piyasası iyice zora girdi. Yayıncılarımızın çoÄŸunluÄŸu hazırda nakit bulunduran ya da sermayeleri olan büyük holdingler deÄŸil. Yayın sektörü gönül iÅŸiyle yürüyor zaten. Döviz kurunun artışından dolayı maliyetlerin yükselmesi, yayıncıların bir kitabı basmak için iki kere düÅŸünmesine sebep olacak. Hatır için baskılar azalacak.
Yayıncılık sektörünü rahatlatmak için kâğıt ithalatında KDV muafiyeti düÅŸünülebilir. Nefes kredisi denilen kredinin kapsamı yayınevleri için geliÅŸtirilebilir. Kâğıt fabrikaları kurulsun gibi bir ütopyaya girmeyeceÄŸim. Zaten mevcut kâğıt fabrikaları ihtiyacı karşılayamıyor. Belki devletin giriÅŸimiyle, teÅŸviklerle üç dört sene içinde yeni kâğıt fabrikalarına özendirilebilir. Ama yayıncıların kâğıdı peÅŸin alabilmeleri için kısa vadede finansman desteÄŸine ihtiyacı var. Eylül ayıyla birlikte yeni sezona da baÅŸlamış bulunmaktayız. Fuarlara hazırlık olarak yayıncılar çok satacağını düÅŸündükleri kitapları basıyor. Eylül ayı zaten sezonun baÅŸlangıç ayı olduÄŸu için zam ayıydı. Maliyetler de bu kadar artınca, satışlardan geri dönüÅŸ alma imkanı olmayabilir.
Döviz krizinden sonra sektörde kötü haberler gelmeye baÅŸladı bile. Kendi kendine yetmeye çalışan Arka Kapak dergisinin kapandığını öÄŸrendik. Ardından Final Dağıtım’ın konkordato ilanı geldi. Bu aralar yayıncıların önündeki en büyük sıkıntı, Final Dağıtım’ın ödenemeyen çekleri. Final’in durumunu düzeltememesi birçok irili ufaklı yayıncının Aralık ayına kadar epeyce sıkıntı çekmesine sebep olabilir.”
DAYANIÅžMA Ä°ÇÄ°NDE ÇÖZECEĞİZ
Sermaye yapılarının zayıf, nakit akışının çok zor olduÄŸu, iÅŸlerin nakit dışı iÅŸlemlerle döndüÄŸü bir piyasada bu sürecin birçok yayınevini derinden etkileyeceÄŸini belirten Vadi Yayınevi Sahibi Bekir Cantemir, yayın emekçileri için endiÅŸelerini dile getirdi. “Türkiye’de yaÅŸanan ekonomik sürecin gayrimenkul fiyatlarında oluÅŸturduÄŸu yükseliÅŸ öncelikle kitap piyasasını etkiledi. CaÄŸaloÄŸlu’nda veya Ä°stiklal Caddesi’nde kitapçıların yerlerini; otel, restoran ya da kafelere terk etmesi krizin daha derinlerde baÅŸladığının bir göstergesi. Kitap maÄŸazalarının raflarının bir ücreti var. OluÅŸan gayrimenkul fiyatları her tür kitaba raflarda yer sunamadığı için, kitap satışlarının internet üzerinden gerçekleÅŸmesi, kitapevi zeminini ciddi ölçüde sarstı. Bu nedenle dünyada ve ülkemizde, yayıncılık krizinin son dönem kurlardan bağımsız olarak bazı iç çeliÅŸkilerle ortaya çıktığını düÅŸünmekteyim.
Döviz kurlarında yaÅŸanan dalgalanma, baÅŸta yurtdışı telif, kâğıt ve matbaacılık olmak üzere tüm yayın camiasını elbette ki fazlasıyla etkiledi. Sattığınız ürünün parasını ortalama altı ay vadede elde ettiÄŸiniz bir ticari yapıda, bastığınız kitabın tümünü satsanız bile zararda olabileceÄŸiniz bir durum ortaya çıkıyor. Sosyal bilim yayıncılığında satış adetleri belirlidir. Bu tür kitapları ticari bir deÄŸer oluÅŸturmasından ziyade, bir misyon gözeterek yayınlarsınız.
Döviz dalgalanmasının beni en çok düÅŸündüren tarafı yayın emekçilerinin durumudur. Türkiye’de kitap yazmaktan ev geçindirebilen yazar sayımız beÅŸ yüzü bulmaz. Ama çevirmenler, editörler, musahhihler, depo çalışanları gibi maiÅŸetini bu sektörden kazanan emekçiler bu süreçten her daim olduÄŸu gibi kötü etkileneceklerdir. Yayıncılık piyasasında küçülmeler ilk baÅŸta emekçileri etkileyecektir. Özel sektör yatırımlarına devlet destekleri bulunduÄŸu halde, bunların kurgulanış ve dağıtım biçimlerinin ülkemiz yayıncılığına bir katkı saÄŸladığını veya saÄŸlayabileceÄŸini düÅŸünmüyorum. Bu nedenle yayıncılar olarak kendi göbek bağımızı kendimiz keseceÄŸiz, nakit akışları nedeniyle en az yirmi dört ay sıkıntılı bir süreç yaÅŸayacağız. Yayınevi sahipleri, yayın emekçileri, kâğıt tedarikçileri, matbaalar, dağıtımcılar, kitabevleri ve okuyucular olarak bu süreçte dayanışma dışında bir çaremiz olduÄŸunu düÅŸünmüyorum.”
YAYINCILIKTA SPONSORLUK YÖNTEMÄ°
Krizden önce de uygulanan kota dolayısıyla kâğıt bulmakta zorluk yaÅŸadıklarını söyleyen Büyüyenay yayınları sahibi Mustafa Kirenci, kısa vadeli çözüm olarak yayıncılık sektöründe sponsorluk anlayışının geliÅŸmesinden söz ediyor: “Doların artışı dolayısıyla yayıncılar büyük bir darbe yemiÅŸ oldu. Mesela ben basmak istediÄŸim birçok kitabı erteliyorum veya yazarlarına ‘seni bekletmiÅŸ olmayayım, ben bu ortamda yayınlayamıyorum’ diyorum. Bazı kitapların da baskı adedini düÅŸürüyorum. Bu da bizim açımızdan iyi bir ÅŸey deÄŸil. Matbaa maliyeti açısından baktığımızda 500’le 3 bin adet arasında bir fark yok. Kâğıt maliyeti yükseldiÄŸi için baskı adedini düÅŸürmek zorunda kalıyoruz. Bizim gibi yayınevleri gelen gelirle kitap çıkartabiliyor. Bu durumda yayınlar azalır diye düÅŸünüyorum. Lüzumsuz kitapların çıkmasını engelleyerek bir faydası olabilir belki. Öte yandan nitelikli olmasa bile büyük sermayeye sahip yayınevlerinin çok satan kitap üretimi fazlaca yaygınlaÅŸabilir. Zaten bizim bastığımız kitapların çok okuyucusu yok. Onlara, yüzlere hitap ediyoruz. Bunu bile kısmaya çalışacağız artık.
Belediyeler zaman zaman yayınevlerinden kitaplar alıyor. Bu süreçte daha popüler olanı deÄŸil de, nitelikli yayınları tercih ederek bir katkı saÄŸlayabilirler. 300-500 sayfalık kitapları bir yayınevi kaldırabilir, ama ciltli kitapları kaldırmak zor. Ben kendi adıma 4 ciltlik bir kitap yayınlayacak olsam, altı yedi ay kitap çıkartmaya gücüm kalmaz. Åžirketler veya bir takım kuruluÅŸların eliyle yayıncılıkta sponsorluk anlayışı geliÅŸebilir. Mesela ÅŸehir kitapları çıkaranlara ÅŸehir belediyeleri sponsor olabilir. Seyahatname kitapları gibi kitaplara turizm ÅŸirketleri sponsor olabilir.”
GERÇEK HAYAT/SEVDA DURSUN
Henüz yorum yapılmamış.