Kürsü
Piyer Loti Türk dostu da Alâeddin Arabî Efendi Türk düşmanı mıydı?
Follow @dusuncemektebi2
Osmanlı'nın yedinci şeyhülislamı olan Alâeddin Arabî Efendi, aynı zamanda Eyüp Sultan mezarlığına defnedilen ilk Osmanlı şeyhülislamıdır. Ancak Piyer Loti kahvesinin bitişiğindeki türbede Alâeddin Arabî Efendi’ye dair ne bir kitabe ne de iz kalmış. Öte yandan Nidayi Sevim yazdı.
Yaklaşık 13 seneden beridir fırsat buldukça Eyüp Sultan’ımızın ebedi misafirlerini tanımaya, keÅŸfetmeye çalışıyoruz. Gün geçmiyor ki tarihe mal olmuÅŸ, iz bırakmış bir deÄŸerimizle, büyüÄŸümüzle karşılaÅŸmayalım. Kimler yok ki bu mezarlıklar ÅŸehrinde? Esasen bu teveccühün, raÄŸbetin sebebi hepimizin malumudur. Hazreti Peygamber Efendimizi (sas) hanesinde yaklaşık yedi ay süreyle misafir edebilme bahtiyarlığına mazhar olmuÅŸ, mübarek fethin ilham kaynağı, Halid Bin Zeyd Ebu Eyyub El-Ensari’ye (ra) yakın olma arzusu. Onun ruhaniyetinden, bereketinden nasipdar olmak. Ne güzel bir duygu deÄŸil mi?
Fatih Sultan Mehmed Han, Ä°stanbul’un fethinden hemen sonra AkÅŸemseddin hazretlerinin keÅŸfi ile Eyüp Sultan hazretlerinin kabrinin olduÄŸu muhitte onun adına bir türbe, cami, hamam inÅŸa ederek burayı adeta Medine-i Münevvere’ye kardeÅŸ ÅŸehir yaptı. Ahde vefanın, kadirÅŸinaslığın, misafirperverliÄŸin gereÄŸi de bu deÄŸil midir?
Evet, kadim medeniyetimizin bin bir nadide izini bünyesinde barındıran tarihi Eyüp Sultan sokaklarını arşınlarken karşılaÅŸtığımız manzaralar bazen beni sevindirir, mutlu eder. Bazen de bu gözlemlerim, incelemelerim esnasında derin düÅŸüncelere dalar ve hüzünlenirim. GeçmiÅŸ ile günümüzün mukayesesini, hatta geleceÄŸimizin muhasebesini yaparım. “Bu da yapılır mı? Böyle bir ÅŸey nasıl olabilir? Yarın torunlarımıza bunun hesabını nasıl veririz?” dediÄŸim çok olmuÅŸtur.
Molla Gürânî’den ders aldı
Yine Eyüp Sultan’da tarihe mal olmuÅŸ bir büyüÄŸümüzün kabri başındayız. Belki önünden her gün on binlerce insanın geçtiÄŸi fakat bihaber olduÄŸu bir deÄŸerimiz. Bu büyüÄŸümüzün ismi Alâeddin Arabî Efendi’dir. Müderris ve Osmanlı ÅŸeyhülislamıdır. Çelebi Alâeddin Arabî Efendi, Alâeddin Alî Arabî ve Molla Arab olarak da bilinmektedir. Halep doÄŸumlu olması sebebiyle “Arabî” lakabıyla meÅŸhur olmuÅŸtur. DoÄŸum tarihi kaynaklarda yer almaz.
Mehmet Nermi Haskan’ın bildirdiÄŸine göre Alâeddin Arabî Efendi, Ä°mam Seferi’den ders almış, babası Mehmed’den Rufaî, Alâeddin Halvetî’den ise Suhreverdi izni alıp ÅŸeyhiyle birlikte Osmanlı ülkesine gelerek Edirne’ye ulaÅŸmıştır. Molla Gürânî’nin derslerine devam ettiÄŸi, bir süre Hızır Bey’in hizmetinde bulunduÄŸu ve talebesi olduÄŸu muhtelif kaynaklarda dile getirilir. Edirne Dârülhadis müderrisi Fahreddîn-i Acemî’ye muîd olarak göreve baÅŸlamış, daha sonra Bursa Kaplıca Medresesi’ne müderris tayin edilmiÅŸtir. Bir müddet sonra bazı sebeplerden dolayı ÅŸeyhi ile birlikte Manisa'ya sürgüne gönderildiÄŸi rivayet edilir. Mehmet Ä°pÅŸirli, Alâeddin Arabî Efendi’nin Manisa’daki sürgün yıllarında Åžehzade Mustafa’dan himaye gördüÄŸünü, onun tavassutuyla bir müddet sonra affedilerek Sahn-ı Semân Medresesi’ne (Ä°stanbul Üniversitesi) müderris tayin edildiÄŸini zikreder. Yine çeÅŸitli kaynaklarda Alâeddin Arabî Efendi’nin Sultan II. Beyazıt döneminde (Nisan 1495) ÅŸeyhülislâm olduÄŸu, bir yıl kadar bu görevde kaldıktan sonra 1496 yılında vefat ettiÄŸi dile getirilir.
Osmanlının yedinci ÅŸeyhülislamı olan Alâeddin Arabî Efendi, aynı zamanda Eyüp Sultan mezarlığına defnedilen ilk Osmanlı ÅŸeyhülislamıdır. Mezarı Ä°dris KöÅŸkü mevkiinde, Haliç’e bakan hâkim bir noktadadır. Mezarının alt kısmında ünlü ressamlarımızdan Hüseyin Avni Lifij’in kabri ve teleferik istasyonu bulunur.
Devrin faziletli âlimlerinden kabul edilen Alâeddin Arabî Efendi’nin tefsir ve fıkıh alanında geniÅŸ bilgi sahibi olmasına raÄŸmen herhangi bir eseri bilinmemektedir. OÄŸullarından Abdülbaki’nin kız tarafından torunu Mustafa Sabri Efendi divan ÅŸairidir. Mehmet Nermi Haskan, Alâeddin Arabî Efendi’nin Tire’nin 5 kilometre kuzeybatısında YahÅŸibey ovasında, cami, medrese, hamam ve çarşısının bulunduÄŸunu ve günümüzde külliyenin harap durumda olduÄŸunu zikreder. Ayrıca Sicil-i Osmanî, Bursa'da da bir camisinin olduÄŸunu bildirmektedir.
Karyağdı tepesinden Pierre Loti mezarlığına
BilindiÄŸi üzere bir Fransız deniz subayı ve yazar olan Pierre Loti, bir zamanlar Ä°stanbul’da kalmış ve vaktinin bir bölümünü Eyüp Sultan’da, Ä°dris KöÅŸkü mevkiinde bir kır kahvesinde geçirmiÅŸtir. Kendisini üne kavuÅŸturan “Aziyade” isimli romanını da burada yazdığı söylenir. Ahmet Bilgin Turnalı, o zamanlar buranın isminin “KaryaÄŸdı (Ali Baba) Tepesi” olduÄŸunu zikreder. Zira tesislerin bittiÄŸi noktada bulunan KaryaÄŸdı Baba Tekkesi günümüzde hâlâ ayaktadır. Kimi kaynaklarda ise bölge ismi olarak Ä°dris-i Bitlisi’nin adı geçer. Hakikaten burada Ä°dris-i Bitlisi’nin ve zevcesinin hatırı sayılır miktarda hayır eseri bulunur. Tesislere uzanan caddeye ve yakındaki bir parka da Ä°dris-i Bitlisi’nin adı verilmiÅŸtir.
Evet, maharetli Fransız subayı bir iki cilalı sözle kendini Türk dostu olarak kabul ettirmeyi baÅŸarmış. Veyahut badireli yıllarımızda “denize düÅŸen yılana sarılır” misali biz ondan medet beklemiÅŸiz. Bu durumun baÅŸka bir izahı yok. Zira Fransızlar ne zaman bir yere savaÅŸ açsa -ki bunlar genellikle Ä°slam ülkeleridir- bu romantik yazarımız ordunun en ön safında yer almıştır. Türk dostu, lakin Müslüman düÅŸmanı! Nitekim Pierre Loti’nin karanlıkta kalan Birinci Dünya Savaşı yıllarını, doktorasına araÅŸtırma konusu yapan Mesut Özekmekçi, Pierre Loti’nin Topkapı Rıhtımı’nda devlet töreniyle karşılanmasından sadece iki yıl sonra Birinci Dünya Savaşı için ülkesine döndüÄŸünü, Fransa ordusuna katıldığını ve Çanakkale Savaşı’nda Türklere karşı da savaÅŸtığını kaynaklarıyla gözler önüne serer. Bu sahte sevgiyi, doku uyuÅŸmazlığını vaktiyle en güçlü ifadeyle Nazım Hikmet’in dile getirmiÅŸ olduÄŸunu da belirtmekte yarar var.
Bir asrı aÅŸkın zamandan beri öyle ya da böyle yaklaşık üçyüz bin metre karelik Osmanlı-Müslüman Mezarlığı, “Pierre Loti Mezarlığı”, “Pierre Loti Tepesi” olarak telaffuz edilmeye baÅŸlandı! Oysa bahse konu kahvenin, hatta top yekûn tesislerin kapladığı alan bile bir iki dönümü geçmez. O tesislerin içerisinde, Zevki Kadın namazgâhı, Ä°dris-i Bitlisi sıbyan mektebi ve çeÅŸmesi, günümüzde emaresi kalmayan Mevlevihane ve Ä°skender Dedenin kabri, Attan düÅŸen Ali AÄŸa ve ailesinin mezarları ve Nahilbend Hacı Hasan AÄŸa’nın Türbesi bulunmaktadır.
At mezarı da nereden çıktı?
Pierre Loti tesislerinin içinde bulunan tarihi eserler yakın zamanda fazlaca zarar görmemiÅŸ. Ancak yolun hemen karşısında, kahvenin yanı başında bulunan Alâeddin Arabî Efendi’nin türbesinden geriye sadece bir duvar kalmış. Birkaç sıra taÅŸ. Bereket versin etrafı demir parmaklıkla çevrilmiÅŸ. Yoksa burası çoktan el deÄŸiÅŸtirmiÅŸ olacaktı. Yeni mezar yeri için bulunmaz bir fırsat!
Bir talihsizlik örneÄŸi olarak vaktiyle bu kabre “at mezarı” da denmiÅŸ. Ä°htimal daha ilerde tesislerin içerisinde yer alan “attan düÅŸen” Ali AÄŸa’nın mezarından hareketle duydukları “at” kelimesini buradaki mezara atfetti ÅŸaÅŸkın insanımız. Osmanlı ÅŸeyhülislamı mezarına at mezarı demek. Ne esef verici bir durum! Tarihiyle, geçmiÅŸiyle övünen bir milletin düÅŸtüÄŸü duruma bakar mısınız?
Refakatçiniz, rehberiniz, elinizde bir krokiniz olmasa burada bir kabrin, hatta bir ÅŸeyhülislamın medfun olduÄŸunu katiyen anlayamazsınız ve mezarını da bulamazsınız. Türbeden Alâeddin Arabî Efendi’ye dair ne bir kitabe ne de iz kalmış. Eski resimlerde görülen mezar kitabesi nerededir? Tahrip mi edildi, bir yerlere mi atıldı? Akıbeti belli deÄŸildir! GeçtiÄŸimiz yüzyılın ortalarına tarihleyeceÄŸimiz bir resim Eyüp Belediyesi arÅŸivlerinde halen mevcuttur. Rahmetli Süheyl Ünver üstadımıza ait. Bu resimde türbenin harap olmadan önceki hali bariz bir ÅŸekilde görünüyor. Ümidimiz bu resimden hareketle türbe projesinin yapılıp yeniden ihya edilmesi yönünde. Ä°nÅŸaallah bu üzücü durum kısa süre zarfında son bulur.
Pierre Loti kahvesinin bitiÅŸiÄŸindeki Alâeddin Arabî Efendi’nin içler acısı durumdaki mezarını düÅŸündükçe insan ister istemez ÅŸöyle bir soru sormadan edemiyor: “Pierre Loti Türk dostu da Alâeddin Arabî Efendi Türk düÅŸmanı mıydı?” Belki de Alâeddin Arabî Efendi’nin en büyük suçu veya günahı Arab olması. Kim bilir? Evet, ne olduÄŸu, kime hizmet ettiÄŸi tartışmalı bir Fransız’ın iki fincan kahve içtiÄŸi mekânı türbeye dönüÅŸtürüp, kendi geçmiÅŸine, deÄŸerlerine sırtını çeviren milleti yarın ne torunları ne de tarih asla affetmez.
Yakın zamanda Eyüp Belediyesi tarafından “Eyüp Sultan AraÅŸtırmaları Merkezi” isimli bir birim oluÅŸturuldu. Eyüp Sultan semti ile ilgili tarih ve medeniyet araÅŸtırmaları yapılacakmış bu merkezde. Umarız bahsekonu birim tabeladan ibaret olmaz, adına layık çalışmalar yapar da bu kadir kıymet bilmezliÄŸimiz bir nebze de olsa azalır. Zira unutulmuÅŸ, kaderine terk edilmiÅŸ, harap vaziyette o kadar çok tarihi deÄŸerimiz, kültür mirasımız var ki ömür biter bunları sayıp dökmeye vakit yetmez.
Nidayi Sevim
Henüz yorum yapılmamış.