Güncel
Osmanlı topraklarındaki Fransız mason localarının hedefinde ne vardı?
Follow @dusuncemektebi2
Gizliliğe çok önem vermeleri ve localara bölünmüş yapıları sebebiyle Masonluğu bir bütün olarak kavramak oldukça zor. Paul Dumont’un Fransız obediyansına ait belgelerden hareketle kaleme aldığı kitap sahaya taze kan niteliğinde. Sedat Palut yazdı.
Osmanlı Devleti çok uluslu bir devletti. KuruluÅŸundan itibaren devletin sınırlarını Batı’ya doÄŸru geniÅŸletmesi ve uyguladığı istimalet politikası gereÄŸince ele geçirdiÄŸi yerlerde çok sayıda gayrimüslim nüfusu barındırmış ve bu hoÅŸgörü sayesinde gayrimüslimler topraklarını terk etme ihtiyacı hissetmemiÅŸlerdi. Fakat devletin 18. yüzyılda zayıflamaya, 19. yüzyılda topraklarını önemli oranda kaybetmeye baÅŸlaması ve aynı dönemde Fransız Ä°htilali’nin etkilerinin çok belirgin olarak hissedilmesi gayrimüslim politikalarının farklılaÅŸmasına neden olmuÅŸtur.
Osmanlı Devleti bu dönemde çok uluslu yapısını koruyabilmek amacıyla Tanzimat ve Islahat Fermanlarını hayata geçirmiÅŸtir. Fakat bu fermanlar devletin demokratikleÅŸme çabalarına katkı saÄŸladığı gibi bağımsızlıklarını elde etme noktasında azınlıkların özgüven kazanmalarına da sebep olmuÅŸtur. Ayrıca bu dönemde azınlıklar, Batılı güçlü devletlerin de desteÄŸini almıştır.
Osmanlı Devleti’nin zayıflaması azınlıkların iÅŸtihanı kabartmıştır diyebiliriz. Ayrıca farklı amaçlar güden kuruluÅŸların, denetleme mekanizması bozulan Osmanlı sınırlarında rahat hareket etme imkanı buldular.
Bu kuruluÅŸlardan birisi de masonlara aitti. Malumdur ki, masonluk gizliliÄŸi ile ilgi çeken bir kurumdur. Hakkında efsaneler uydurulmuÅŸ ve yalan yanlış bilgilerle kamuoyunun hep dikkatini çekmiÅŸtir. Yakın zamanda bu konuda belgelere dayanılarak hazırlanan bir kitap yayımlandı: Osmanlıcılık, Ulusçu Akımlar ve Masonluk. Kitabın alt baÅŸlığı “Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nda Tanzimat’tan Mütareke’ye Fransız Obediyansına BaÄŸlı Mason Locaları”. Yazarı Paul Dumont olan kitap, Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı.
1945 Lübnan doÄŸumlu Dumont, çaÄŸdaÅŸ Türk dili, edebiyatı ve tarihi profesörüdür. Kendisi Strasbourg Üniversitesi’nin Türk AraÅŸtırmaları bölümünde ve CNRS bünyesindeki Orta Asya Türk ve Osmanlı Dünyası AraÅŸtırmaları Merkezi’ni yönetti.
MasonluÄŸu çalışmanın zorlukları
Dumont, benim yukarıda zikrettiÄŸim mason localarına dair belgelerin gün ışığına geç çıkması ile ilgili sıkıntılarını paylaÅŸarak okura selam vermiÅŸ kitabında. MasonluÄŸu hem bir bütün olarak incelemenin zorluklarına hem de loca loca belirlenmesinin araÅŸtırmayı zorlaÅŸtırdığına deÄŸinmiÅŸ. Kendisi kitabı oluÅŸtururken tamamıyla Fransız Obediyasıya kaynaklarından faydalanmış. Bu vesile ile kitabın mason incelemeleri için sadece bir tuÄŸla görevi gördüÄŸünü ifade ediyor. Kitap, belgelerin paylaşımı açısından oldukça zengin.
Osmanlı Devleti’nde mason locaları, yazara göre, Tanzimat döneminde 1850 ile 1875 yılları arasında kurulmuÅŸ daha çok. Locaların önemli bir kısmı Ä°stanbul, Ä°zmir, Beyrut ve Selanik’te faaliyet göstermiÅŸ. Yazar, bu önemli kitabında Fransa MaÅŸrık-ı Azam’a baÄŸlı dört locayı incelemiÅŸ: L’Etoile du Bosphore, L’Union d’Orient, Ser ve l Proodos.
Bu localar hakkında biraz bilgi vermekte fayda var. L’Etoile du Bosphore 1855’te kuruldu. Anlamı BoÄŸaziçi’nin Yıldızı. KurulduÄŸu dönemde on beÅŸ kadar üyesi olan bu loca, daha çok Fransız ve Ä°talyan üyelerden oluÅŸuyordu. Loca Fransız niteliÄŸini kapatılana kadar korumaya çalışmış. Zamanla üyelerini diÄŸer locaya kaptıran L’Etoile du Bosphore, diÄŸer locaların da zaman içinde gruplara bölünmesinin ardından yeniden toparlanma sürecine girmiÅŸtir, bu sefer daha kozmopolit bir yapıya bürünerek: “Esas olarak tüccarlardan, serbest meslek sahiplerinden, çeÅŸitli imar kuruluÅŸlarındaki idari ve teknik kadrolardan oluÅŸan ayrışık ve çok kozmopolit bir karışım içinde. Fransızların ağırlığı azalmıştı.”
Mason localarına nefes aldırmayan sultan
Yazarın baÅŸtaki padiÅŸahla göre mason faaliyetlerine dair söylemleri oldukça ilginç. Dumont; Abdülmecid, Abdülaziz ve V. Murad döneminde mason faaliyetlerinin geliÅŸmesi için göreli olarak ortamın uygun olduÄŸunu; ancak Sultan II. Abdülhamid döneminde durumun tam tersine döndüÄŸünü ifade ediyor: “Polisin tedirgin etmeye yönelik davranışları, yıldırma önlemleri, takibatlar. Yüzyıl sonuna doÄŸru locanın sadece on kadar düzenli üyesi kalmıştı. Fransız asıllı masonların çoÄŸu locayı terk etmiÅŸti. Ä°ki ya da üç Ermeni, birkaç Rum ve Ä°talyan himayesinden yararlanan Musevilerden baÅŸka kimse kalmamıştı.”
Yazar, II. Abdülhamid Han döneminde diÄŸer tüm mason localarının takibat nedeniyle zor zamanlar geçirdiÄŸini belirtiyor. Peki, L’Etoile du Bosphore locasının amacı neydi, ne için kurulmuÅŸtu? Yazarın belgelerden hareketle aktardığı bilgilere göre 19. yüzyılda ivme kazanan pozitivist düÅŸüncenin ve sayıları giderek artan laik okulların Türkiye’de nüfuzunun geliÅŸmesine katkı saÄŸlamak.
DiÄŸer bir mason locası, L’Union d’Orient… Bu loca, Osmanlı Devleti’nin çeÅŸitli etnik ve dini bileÅŸenlerinin kaynaÅŸmasını hedeflenerek kurulmuÅŸtur. Osmanlı toplumundaki ırkların birliÄŸi ve kardeÅŸçe bir arada yaÅŸamanın barış içinde gerçekleÅŸmesini saÄŸlamak. Üyelerinin önemli bir kısmı 19. yüzyılında Osmanlı topraklarında yaÅŸayan seçkin Museviler. DiÄŸer azınlıkları da bünyesinde barındıran loca, zamanla 148 üyeye ulaÅŸmış ve çetin tartışmaların ardından localarını Müslümanlara da açmışlardır: “Locanın 1868’de özellikle dikkat çeken iki kazanımı olmuÅŸtu: Ferik Ä°brahim Edhem PaÅŸa ve Mısır Prensi Mustafa Fazıl PaÅŸa. Ä°brahim Edhem tekris edildiÄŸi sırada Åžura-yı devlet reisiydi Daha öncede Maarifi Umumiye Nazırlığı yapmıştı. Mehmet Ali PaÅŸa’nın torunu olan Prens Mustafa Fazıl ise Osmanlı yüksek bürokrasisindendi.” Yalnız, Türkçenin tekrislerden çıkarılması ile birlikte Müslüman Türklerin locadan zaman içinde ayrıldığını görüyoruz.
Ermenilerin kurduÄŸu loca: Ser
1866’da kurulan Ser (aÅŸk) locasının üyelerinin çoÄŸu Ermeni ve tekris dili de Ermenice’dir. Bu locada zaman içinde din tartışmaları yoÄŸun bir ÅŸekilde yapılmış. Üyelerinin bir kısmı ateizmi savunurken, bazıları da ateizme karşı laikliÄŸi savunmuÅŸtur. Ateizmi savunlar ile ilgili olarak, “Tanrı’nın varlığına ve ruhun ölmezliÄŸine inancın masonik doktrinin baÅŸlıca temellerinden olmaya devam etmesi gerektiÄŸinin açıklanmasının” ardından bazı üyeler locadan ayrılmıştır.” Bu loca, yüzyılın sonunda Ermeni ayaklanmalarının artmasının ardından, Sultan II. Abdülhamid’in takibatında dayanamayarak 1894’de faaliyetlerine son vermiÅŸtir.
I Proodos locası Rumlar tarafından kurulmuÅŸtur. Faaliyetlerine yaklaşık 30 yıl devam eden bu loca, Tanzimat reformlarının gündeme getirdiÄŸi düÅŸüncelerden etkilenmiÅŸ; yöneticileri, halkların kardeÅŸliÄŸi düÅŸüncesini hayata geçirmek, masonik faaliyetlerle, Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nda kalıcı bir siyasi ve toplumsal barış saÄŸlama amacını taşımışlardır. Dilleri Rumca ve Türkçedir. Loca, Türkler arasında önemli izler bırakmıştır: “Åžehzade Murat, kardeÅŸi Nurettin, Åžehzade Kemalettin ve 19. yüzyılın en önemli Türk yazarlarından birine, Namık Kemal’e “nur-ı ziya” vermek ayrıcalığını yaÅŸadı.” Yazar, V. Murad ve kardeÅŸinin mason olma sürecini ve onların masonlukla ilgili düÅŸüncelerini, masonik faaliyetlerin yayılması için neler yapılması gerektiÄŸi ile ilgili fikirlerini Fransız mason arÅŸivlerinden bulduÄŸu belgelerle kitabın sonunda paylaÅŸmış. Bu belgelerin oldukça önemli olduÄŸunu düÅŸünüyorum.
Milli Mücadele’deki rolleri
Peki, bu mason localarının Milli Mücadele’deki rolü nedir? Bu sorulara net cevap verebiliyoruz. Fransız desteÄŸiyle kurulan bu localar Ermenistan konusunda hemfikirdir ve bu amaca göre hareket etmiÅŸtir: Savaşın sonunda büyük bir Ermenistan kurmak. Bunun dışında Ä°ngiltere’nin Anadolu’dan büyük bir pasta almaya çalışmasını engellemeye çalışmak.
Åžu cümleler Milli Mücadele döneminde 1920’de Fransız localarında yazılmış: “Türkiye fethettiÄŸi Asya ve Avrupa’nın bir parçasına hükmettiÄŸinden, yüzyıllardır uygarlık ve ilerlemeyi özümseyemediÄŸini tamamen kanıtladı. Zor kullanarak kazandığı fetihler sayesinde, bütün yaptığı sadece hayatını sürdürmekti. Bu korkunç savaÅŸ sırasında uygarlığı tehdit eden büyük bir tehlike içinde, Türkiye’nin DoÄŸusu önemli rollerden birini oynadı.”
Locanın bu düÅŸünceleri Mondros AteÅŸkes AntlaÅŸması ve Sevr AntlaÅŸması ile eÅŸdeÄŸer nitelik taşımaktadır. Mason localarının düÅŸünceleri Anadolu halkı Milli Mücadele’yi kazanıncaya kadar devam etmiÅŸtir. Mücadelenin baÅŸarı ile sonuçlanmasının ardından Fransa ile Türkiye’nin yakınlaÅŸması ve Ankara AntlaÅŸmasının imzalanması ile Fransız mason localarının politikaları da Türkiye lehine dönmüÅŸtür. Belgelere göre, mason localarına üye olan Rumlar Türk askerinin Ä°zmir’e girmesinden sonra Atina’ya kaçmışlardır.
Mason locaları devletin güçlü olmadığı ve savaÅŸ ÅŸartlarının hüküm sürdüÄŸü dönemlerde politikalarını hayata geçirebilmek için yoÄŸun çaba sarf etmiÅŸler. Belgelere göre de amaçlarına ulaÅŸmışlar. Pozitivizmi hayata geçirebilmek için aktif faaliyet gösteren Fransız mason localarının faaliyetlerini belgelere dayanarak okumak isteyenler için Osmanlıcılık, Ulusçu Akımlar ve Masonluk kitabı oldukça önemli bilgiler içermekte.
Henüz yorum yapılmamış.