Sosyal Medya

Kürsü

Abdullah Yıldız- Haydi Camiye

Abdullah Yıldız- Yeni Akit



Ezan, günde beÅŸ kez bizi Rabbimizle buluÅŸmaya çağırır: “Haydi namaza! Haydi felâha!”
 
Bu çaÄŸrı camiye, namaza ve secdeyedir. Cami, kurtuluÅŸun ve Rabbimizle buluÅŸmanın merkezidir.
 
İslam medeniyeti bir anlamda cami medeniyetidir. İslam şehrinin merkezinde cami, caminin merkezinde de namaz vardır. Namaz ise ibadetin odağıdır.
 
Câmiler, Müslümanları toplayıp bir araya getiren, onların hayatını kuÅŸatan mekânlardır. 
 
Camiler, Ä°slam’ın sembolüdür, imzasıdır; Müslümanların güvencesidir. 
 
Camiler yeryüzüne vurulan Ä°slam mührüdür. 
 
Camiler “Allah’ın evi” olan Kâbe’nin ÅŸubeleridir. 
 
Camiler Allah’ın adının anılması için yapılan mekânlardır (Cin, 18). 
 
Ä°nsanlığın tarihi cami ile baÅŸlar; ibadet yeri olarak yeryüzünde yapılan ilk bina, Mekke’deki pek feyizli ve insanlar için hidayet rehberi olan Kâbe’dir (Âl-i Ä°mran, 96). 
 
Peygamberimizin (s.a) Medine’ye hicretinde ilk iÅŸi cami yapmak olmuÅŸtur. Bu, toplum hayatının kalbi camide atacak anlamına gelir. Bu tarihten itibaren cami Ä°slam toplumunda merkezi rol oynamıştır. Hem ibadet, hem eÄŸitim, hem dayanışma, hem de idare yeri olmuÅŸtur. 
 
Ä°nsan, camilere yabancılaÅŸtıkça Rabbine, kendine ve topluma yabancılaşır. Ä°nsan ancak Allah’ın evleri olan camileresığınarakkendini bulurveyeniden dirilir.
 
Bir insanın camide bulunması, Peygamberimizin (s.a) ifadesiyle, kiÅŸinin gurbetten yakınının eve dönmesi ile sevinmesi gibi Allah’ı hoÅŸnut kılar. (Bkz: Ä°bn Mâce, Mesâcid 19)
 
Bugün, her alanda yeniden bir diriliÅŸ ve öze dönüÅŸ çabası içinde olan Müslümanlar, modern dünyanın ifsad edici saldırıları karşısında, camileri yeniden bir sığınak, bir merkez haline getirmeli; camileri tekrar hayatın merkezine yerleÅŸtirmelidirler.
 
Her namazda okuduÄŸumuz Fatiha, bize cemaat olmayı emreder: “Yalnız Sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım isteriz” derken ben olmaktan çıkar, biz haline geliriz. Ä°ÅŸte Fatiha’daki “biz”in içini doldurabilmemiz için biz hepimiz camide omuz omza vermeliyiz. Cami, “ben”in gittiÄŸi, “biz”in geldiÄŸi; bencilliÄŸin bittiÄŸi, kardeÅŸliÄŸin dirildiÄŸi yerdir. Camide cemaat olmak, Fatiha’nın anlamını yaÅŸamaktır. Modern dünyanın ırk, renk, milliyet, sınıf ayırımcılığı ile parçaladığı bilincimizi onardığımız yer camidir. 
 
Dünya ve ahiret için neler istiyorsak, bunu camide dile getirmek bizim için sonsuz bir hazinedir. Bunun farkında olabilmek için ÅŸu kudsî hadisteki müjdeye kulak verelim:
 
“Benim dünyadaki evlerim mescitlerdir. Misafirlerim ise oraları bina edip ÅŸenlendirenlerdir. Ne mutlu o kuluma ki evinde abdest alır da Beni evimde ziyarete gelir. Ev sahibinin de evine gelen misafirine ikram etmek borcu vardır.” (Buharî, Ezan 36)
 
Cami, Peygamberimiz döneminde Allah›a secde edilen yer, ümmeti eÄŸiten, bilinçlendiren mekân, hayatın merkezi ve toplum faaliyetlerinin odağı idi; Ä°slâm›Ä±n güçlü, berrak çaÄŸlarında da öyle oldu.
 
Mescidin fonksiyonlarının aşındığı çaÄŸlar, Ä°slâm ümmetinin de güçten düÅŸtüÄŸü çaÄŸlardır. 
 
Öyleyse bizler mescidin yolunu yeniden keÅŸfetmeli deÄŸil miyiz? Mescidi yeniden bir ortak sevgi odağı haline getirmeli deÄŸil miyiz? Allah sevgisiyle mescit inÅŸa edenler, Allah sevgisi etrafında bir ümmet olmaya da karar verirlerse, iÅŸte o zaman Peygamber Mescidi, her mescitte hayat bulur... 
 
Camilerin Allah katındaki deÄŸerini kavrayabilmek için iÅŸte muhteÅŸem iki âyet:
 
“Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve âhiret gününe iman eden, namazı dosdoÄŸru kılan, zekâtı veren ve Allah’tan baÅŸka kimseden korkmayanlar imar eder. Ä°ÅŸte doÄŸru yola ermiÅŸlerden olmaları umulanlar bunlardır” (Tevbe, 18) “Allah’ın mescitlerinde, Allah’ın adının anılmasına engel olan ve onların harap olmasına çalışandan daha zalim kim vardır? Bunların oralara korka korka girmeleri gerekir. Bunlar için dünyada rezillik, ahirette de büyük azap vardır.” (Bakara, 114)
 
Allah’ın mescidlerini imar edersek, oradan ümmet olarak, yepyeni bir hayata doÄŸacağız. Harap olmasına göz yumarsak, zulme ortak olacağız.
 
Caminin imarı ancak “ibadet etmek ve namaz kılmak”la olur. Peki, biz hangi taraftayız?
 
Cemaat caminin süsüdür; cami cemaatle ÅŸenlenir, süslenir ve mamur olur...
 
O halde, camilerimizi cemaatsiz bırakarak harap etmeyelim! 
 
Ne mutlu yönünü Kâbe’ye, gönlünü Rabbine ve omzunu mümin kardeÅŸine vererek saf tutanlara!
 
(1-7 Ekim Camiler Haftası dolayısıyla, Namaz Gönüllüleri olarak 2008’de yayınladığımız “Haydi Camiye” bildirimizi özetledik.)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.