Sosyal Medya

Kürsü

Yusuf Kaplan- Dünya da, Müslümanlar da İslâm’ın evrensel kozmopolis’ine gebe...

Yusuf Kaplan- Yeni Åžafak



Peter Watson, 16. yüzyılda, dünyaya uzaydan gelen bir yaratığın, dünyanın Pasifik’ten Atlaktik’e kadar Ä°slâm’ın yayıldığı bir yer olduÄŸu kanaatine varacağını söyler.
 
18. yüzyıla gelindiÄŸinde, Ä°slâm’ın dünya üzerindeki topraklarının Hıristiyanlığın üç katı olduÄŸuna dikkat çeker.
 
Bügün bu tablo tam tersine dönmüÅŸtür.
 
Ä°yi de, neden?
 
Bu soru, üzerinde ayrıca kafa patlatılmayı hak eden hayatî bir soru.
 
Bu yazıda, Ä°slâm medeniyetinin biricikliÄŸi meselesinin ve dünyanın da, Ä°slâm dünyasının da Ä°slâm’ın evrensel kozmopolis’ine neden gebe olduÄŸu sualinin izini süreceÄŸim...
 
BATILILARI, TARÄ°HE MÜSLÜMANLAR KIÅžKIRTTI
 
BirleÅŸik Avrupa fikri, hayaldir; sürgit hayalete dönüÅŸmüÅŸ bir ham hayal!
 
BirleÅŸik Avrupa fikrini, tarih boyunca, kısmen de olsa, hayata geçirebilen güç, yalnızca Hıristiyanlık oldu, ortaçaÄŸlarda.
 
Hıristiyanlığı da, sonraki süreçte modernliÄŸi de harekete geçiren itici güçse, Ä°slâm’ın muazzam tarihsel yürüyüÅŸüydü: Ä°slâm medeniyeti, her alanda gerçekleÅŸtirdiÄŸi atılımlarla, tarihte ilk defa Müslümanların hayata geçirdikleri benzeri olmayan çığır açıcı yolculuklarla Avrupa’yı tarihe kışkırtan, toplarlanmasına yol açan itici güç oldu: 9., 12. ve 15. yüzyıllarda gerçekleÅŸen üç büyük rönesansın gerisinde de Ä°slâm medeniyeti vardı. Batılı tarihçilerin de tartışmasız kabul ettikleri önemli bir gerçektir bu.
 
Ä°SLÂM MEDENÄ°YETÄ°NÄ°N EVRENSEL KOZMOPOLÄ°SÄ°
 
Tarihte yalnızca Müslümanların gerçekleÅŸtirdiÄŸini söylediÄŸim benzeri olmayan yolculuklar nelerdi, peki?
 
Öncelikle, bütün medeniyetlerle temasa geçen, hiç birini yok etme ilkelliÄŸine soyunmayan, hepsinden -vahyin kuÅŸatıcı filtresinden geçirerek- yararlanmasını bilen, ölmekte olan kültürlere diriltici ruh üflemekten çekinmeyen yegâne medeniyet tecrübesini, üstelik de bir asır gibi kısa bir süre içinde Pasifik’ten Atalantik’e kadar dünya coÄŸrafyasının kahir ekseriyetine yerleÅŸebilen bir medeniyet mefkûresini hayata geçirmeyi baÅŸardı Müslümanlar.
 
Dikkatinizi çekerim: Burası, geleceÄŸin nasıl ÅŸekil alabileceÄŸi sorusunun cevabının gizli olduÄŸu son derece hayatî bir yer’dir.
 
Ä°slâm medeniyetinin özgünlüÄŸünü, biricikliÄŸini, benzersizliÄŸini yansıtan bu çığır açıcı yolculukların teorik temellerine yakından bakalım öyleyse...
 
Birincisi, kendisini yegâne hak din olarak gören bir din’in bütün dinlere, kültürlere, medeniyetlere hayat hakkı tanıyan tarih boyunca gerçekleÅŸtirilmiÅŸ ve bu anlamda aşılamamış bir medeniyet tecrübesini insanlığa armaÄŸan ettiÄŸi gerçeÄŸi hâlâ diriliÄŸini, canlılığını koruyan son derece çaÄŸdaÅŸ, yeniden hayata ve harekete geçirildiÄŸinde insanlığın önünü açacak bir gerçektir.
 
ÇaÄŸdaÅŸtır; çünkü bugün insanlığın en temel varoluÅŸsal / ontolojik sorunu, farklı dinlerin, kültürlerin, medeniyetlerin nasıl bir arada yaÅŸayabileceÄŸi sorunudur.
 
Bu sorunun anlam haritaları da, yol haritaları da Müslümanlar tarafından geliÅŸtirilmiÅŸtir ama trajik olan ÅŸu ki, Müslümanlar, aÅŸağılık kompleksine gömüldükleri ve o yüzden de zihinleri çaÄŸdaÅŸ hurafeler çöplüÄŸüne dönüÅŸtüÄŸü için üzerinde oturdukları hazinenin farkında bile deÄŸiller.
 
Gür sesle, ikna edici, güçlü, derinlikli söylemlerle bu hakikati haykırmanın vakti çoktan geldi de geçiyor bile.
 
Ä°kincisi, Ä°slâm medeniyeti, Batılıların bütün medeniyetlerin kökünü kazıdıkları bir zaman diliminde, Hindistan’dan Balkanlar’a, Orta Asya’dan Afrika’ya kadar insanlığa adaletin, hakkaniyetin, sulhün ve hukukun hükümran olduÄŸu bir medeniyet fikri ve gerçeÄŸi armaÄŸan etmiÅŸtir.
 
Üçüncüsü, vahye, tevhid ilkesine dayanan Ä°slâm medeniyeti, Batılılara, kendilerini, Batılıların pagan felsefî köklerini öÄŸretmiÅŸtir. Hıristiyanlar, Müslümanlardan önce pagan Greklerle temasa geçmeyi denemiÅŸler ama Ä°skenderiye’de ve Bizans’ta pagan gelenekler, hem Hıristiyanlığın paganlaÅŸtırılmasıyla hem de Hıristiyanların pagan Grek felsefesinden de, Hint düÅŸüncesinden de yararlanamamalarıyla sonuçlanmıştır.
 
Müslümanlar olmasaydı, Batılılar, kendi köklerine aslâ dönemeyecekler, modern meydan okumayı da, fikrî, siyasî ve iktisadî devrimleri de gerçekleÅŸtiremeyeceklerdi.
 
Dördüncüsü ve en önemlisi de, Ä°slâm medeniyeti, benzeri aynı ölçekte henüz gerçekleÅŸtirilememiÅŸ, herkese hayat hakkı tanıyan, gerçek anlamda yegâne küresel ve evrensel bir kosmopolis geliÅŸtirmiÅŸti.
 
Müslüman kozmopolis’i, dolayısıyla Ä°slâm medeniyeti, dünya demekti. Dünyanın felsefî, kültürel olarak yuvarlak olduÄŸu, yalnızca Ä°slâm medeniyetinin hâkim olduÄŸu çaÄŸlarda gerçeÄŸe dönüÅŸmüÅŸtü. Müslümanlardan önce doÄŸan ama Müslümanlardan sonra tarih sahnesine çıkan -Hıristiyan- Batılılar, dünyanın, yalnızca kendi dünyalarından ibaret olduÄŸunu düÅŸünecek kadar miyoplar -hâlâ!
 
Üstelik de bu miyopluk, insanlık çapındaki büyük medeniyetlerin kökünü kazılmalarıyla ÅŸiddete, kana, katliama bulaÅŸmış bir miyopluk!
 
BeÅŸincisi, dördüncü maddeyle irtibatlı, dördüncü maddede ifade ettiÄŸim küresel kozmopolis’i yalnızca müslümanların gerçekleÅŸtirebilmelerini mümkün kılan üç sütun yalnızca müslümanlar tarafından gerçeÄŸe dönüÅŸtürülebilmiÅŸti.
 
Birinci sütun, Dârü’l-Ä°slâm / Ä°slâm Yurdu.
 
Ä°kinci sütun, Dârü’s-Selâm / Selamet, Emniyet, Barış Yurdu.
 
Üçüncü sütun ise, Dârü’l-Ä°nsan / Ä°nsanlık Yurdu.
 
Tarihte bu üç sütunu hayata ve harekete yalnızca Müslümanlar geçirebilmiÅŸ ve insanlığın önünü yalnızca Müslümanlar açabilmiÅŸti.
 
GELECEK, Ä°SLÂM’A GEBE. BÄ°Z DE.
 
Sözün özü: Ä°slâm medeniyeti, Latin Amerika ve kısmen Afrika kültürleri hâriç, bütün medeniyetlerle, kültürlerle ve dinlerle temasa geçmiÅŸ, insanlığın birikiminin üzerine oturmuÅŸ, bu birikimleri yok etmemiÅŸ, aksine canlandırmış, yaÅŸatmış, böylelikle farklı dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin birbirlerinden beslenerek, birbirlerini besleyerek nasıl birlikte yaÅŸayabileceklerinin ve insanlığın önünü açabileceklerinin yegâne modelini insanlığa armaÄŸan ermiÅŸtir.
 
O yüzden gelecek, Ä°slâm’a gebe. Büyük savrulmalar yaÅŸayan, Ä°slâm’dan uzaklaÅŸan, Ä°slâm’ın ruhunu, dinamizmini kavramaktan uzak düÅŸen Müslümanlar da Ä°slâm’a, Ä°slâm’ın evrensel kozmopolis’ine gebe.
 
Yeniden hakkıyla MüslümanlaÅŸabilirsek, bunun için de 3 Z formülüyle izah ettiÄŸim, Müslüman Zihni’ne, Müslümanca yaÅŸama Zemin’ine ve Müslüman Zaman’ına bütün boyutlarıyla yeniden kavuÅŸabilirsek, ÅŸu çivisi çıkmış dünyanın ontolojik felâketlerine biz son verebilir ve insanlığın önünü biz açabiliriz bir kez daha, taze bir ruhla ve dinamizmle -Allah’ın lûtfu ve keremiyle...
 
Çok çalışmamız, eÄŸitimde, kültürde, fikirde, sanatta, hayatın her alanında bu medeniyet mefkûresini özümseyecek ve yeniden dünyaya sunacak büyük atılımlar yapmamız gerekiyor.
 
Ä°ÅŸimiz vaktimizde çok.
 
Vesselâm.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.