Dünya
KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı: Eski müzakere süreci kapandı
Follow @dusuncemektebi2
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmesinin ardından yaptığı basın toplantısında, Kıbrıs konusunda eski müzakere sürecinin kapandığını, sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir paket anlaşmayı hedeflemek gerektiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) CumhurbaÅŸkanı Mustafa Akıncı, BirleÅŸmiÅŸ Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York'ta BM Genel Merkezi'nde bir araya geldi.
GörüÅŸmenin ardından Türk gazetecilere açıklamalarda bulunan Akıncı, Guterres ile görüÅŸmesinde Genel Sekreter'in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiÄŸi geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un raporunun hazır olmadığını ancak ilerleyen günlerde kendisine ulaÅŸtırılacağını ve bu rapor ışığında taraflarla yeniden diyaloÄŸa geçeceÄŸini ilettiÄŸini söyledi.
Akıncı, "Guterres, bugün bize içinde bulunulan süreci nasıl deÄŸerlendirdiÄŸimizi bir kez daha dinlemek istediÄŸini iletti ve biz de kendisine düÅŸüncelerimizi etraflıca izah ettik. Her ÅŸeyden önce müzakere sürecinin 50'nci yılında olduÄŸumuz anımsatmasıyla baÅŸladık." ifadelerini kullandı.
'KIBRIS CESARETLÄ° ADIMLAR ATTI'
Kıbrıs'ta çözüm için yürütülen çabaların 1968 yılına dayandığını hatırlatan Akıncı, bu zaman dilimi içinde iki önemli kavÅŸak olduÄŸunu, 2004 yılında Annan Planı, son olarak da Crans-Montana Konferansı yapıldığını dile getirdi. Akıncı, bütün bu süreçlerde Kıbrıs Türk tarafı olarak yapılan olumlu katkılara Guterres'in de son süreçte ÅŸahit olduÄŸunu belirtti.
Tüm bu süreçlerde aldıkları inisiyatifleri bir kere daha Guterres'e hatırlatmak istediklerini ifade eden Akıncı, Genel Sekreter'in de bunların farkında olduÄŸunu bir kez daha kendilerine teyit ettiÄŸini belirtti.
Kıbrıs Türk tarafının tüm süreçlerde çözümü saÄŸlayacak adımları cesaretle attığını ancak bunların karşılıksız kaldığını vurgulayan Akıncı, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Crans-Montana süreci sonuçsuz kaldıktan sonra içine girilen uzun süreli durgunluÄŸu aÅŸmak ve çözüm yolunu yeniden açabilmek umuduyla ben geçtiÄŸimiz nisan ayında Sayın Rum lidere 30 Haziran tarihli Genel Sekreter çerçevesini olduÄŸu gibi çarpıtmadan sulandırmadan kabul edip etmediÄŸini sorguladım. Ne yazık ki o çaÄŸrımıza olumlu bir yanıt almadık. Bugün bile o 30 Haziran belgesinin sulandırıldığını ve çarpıtıldığını bir kez daha gördük. Bugün de Sayın Rum liderin yaptığı açıklamalar bize bir kez daha bunu teyit etti."
'ESKÄ° MÜZAKERE SÜRECÄ° KAPANMIÅžTIR'
CumhurbaÅŸkanı Akıncı, gelinen aÅŸamada bundan sonrası için nasıl bir yol izlenmesi konusunu yine geçen yıl Genel Sekreter'e ve daha sonra ziyarete gelen Lute'a ilettiklerini, bugün de bu toplantıda vurguladıklarını aktardı.
Akıncı, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:
"Eski müzakere süreci kapanmıştır artık. Aynı ÅŸeyleri tekrarlayarak farklı yerlere varmak mümkün deÄŸil. Dolayısıyla ucu acık müzakerede ısrar eden Rum tarafının aslında çözümsüzlükte ısrar ettiÄŸi çok net ortada. Sonuç odaklı, takvimli ve stratejik bir paket anlaÅŸmayı hedeflemek gerekiyor. Sonuç odaklı olmayacak, takvimsiz, ucu acık süreçlerin bir yere varamayacağı çok net görüldü, anlaşıldı. Dolayısıyla bu yanlışta ısrar etmemek gerekiyor. Takvimli, sonuçlu odaklı ve stratejik bir paketi öngörecek bir yaklaşım söz konusu olursa, Genel Sekreter'in de buna kiÅŸisel olarak dahil olmasının, katkı yapmasının çok önemli olacağını Sayın Genel Sekreter'e ilettik. Bu çerçevede sadece Kıbrıs'taki iki tarafın deÄŸil, BirleÅŸmiÅŸ Milletler'in yanı sıra Crans-Montana'daki diÄŸer katılımcıların da bu sürece katkı yapmalarının gerekli olacağı üzerinde durduk."
'KIBRIS TÜRK HALKININ O DOÄžALGAZDA HAKKI VAR'
DoÄŸu Akdeniz'deki hidrokarbon olayının Kıbrıs sorunundan bağımsız düÅŸünülemeyeceÄŸine dikkati çeken Akıncı, bu konunun çatışma yerine iÅŸ birliÄŸi alanı haline dönüÅŸtürülmesi gerektiÄŸini ifade etti.
Kıbrıs Türk halkının da o doÄŸalgazda haklarının olduÄŸuna vurgu yapan Akıncı, "O zenginlik, deniz altındaki olası zenginlik sadece bir topluma ait deÄŸildir. Kıbrıs Türkleri'ne de aittir ve orada yaratılacak olan iÅŸ birliÄŸi potansiyeli Türkiye'yi de içerecek bir ÅŸekilde ele alındığı takdirde çok olumlu bir noktaya doÄŸru evrilebilir. Yani çatışma kültürü yerine iÅŸ birliÄŸi anlayışı geliÅŸtirilirse, enerji denkleminden Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı dışlanmadan formüller üretilirse bu Kıbrıs sorununun elbette çözümüne de katkı yapabilir." deÄŸerlendirmesinde bulundu.
Akıncı, Türkiye'nin Avrupa BirliÄŸi (AB) ile iliÅŸkilerini son derece önemsediÄŸini anlattı.
Bu konuda yeni bir süreç yaÅŸanabileceÄŸini kaydeden Akıncı, "Gümrük BirliÄŸinin güncellenmesi ile baÅŸlayacak olan yeni bir yakınlaÅŸma öyle inanıyorum ki Kıbrıs sorununun çözümüne de katkı yapma potansiyelini içinde barındıracaktır." diye konuÅŸtu.
'KIBRIS SORUNU BAÄžLAMINDA Ä°YÄ° OLACAK'
Akıncı, Türkiye'nin AB üyeliÄŸini öteden beri desteleyen bir politikacı olarak, bir uzaklaÅŸma döneminden sonra yeniden yakınlaÅŸmanın baÅŸlamakta olduÄŸunu görmekten memnuniyet duyduÄŸunu söyledi.
CumhurbaÅŸkanı Akıncı, "AB sürecinde ilerleyen bir Türkiye'nin Kıbrıs sorunu baÄŸlamında da daha iyi olacağını düÅŸünüyorum. Yani Avrupa'ya yakın duran bir Türkiye, Kıbrıs için her zaman daha iyidir diye düÅŸündüm geçmiÅŸte, bugün de aynı kanaatteyim." deÄŸerlendirmesini yaptı.
Kıbrıs sorununun çözümünde BM dışında farklı bir yola mı girildiÄŸi yönündeki soruya ise Akıncı, "BirleÅŸmiÅŸ Milletler çerçevesinin dışına çıkmak söz konusu deÄŸil çünkü biz burada BirleÅŸmiÅŸ Milletler'deyiz, BM Genel Sekreteri ile görüÅŸüyoruz. Bir çözüm olacaksa bu çerçevede olacaktır. Bunun dışında bir çözüm arayışı söz konusu olmayacaktır." yanıtını verdi.
'50 YIL HARCAMA LÜKSÜMÜZ YOK'
Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünün zemininin belli olduÄŸunu belirtti.
Bu konuda çok somut çerçevelerin de gündeme geldiÄŸine deÄŸinen Akıncı, "Bunları sulandırmadan, çözüm niyeti varsa bunları oturup bir sonuca götürmek için çaba harcamak lazım ama sürekli olarak bunların etrafında dolanıp bir 50 yıl daha harcama lüksümüzün olmadığını da herkes bilmelidir. Dolayısıyla herkes Kıbrıs Türk tarafı gibi kararlı, ne istediÄŸini bilen bir tavır sergilerse bir yere varmak mümkün olur." diye konuÅŸtu.
Bulunacak çözümün adı ve içeriÄŸi ne olursa olsun, o çözüm içinde o adada yaÅŸayacak olanların Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olduÄŸunu ifade eden Akıncı, günün sonunda garantörlerle de istiÅŸare ederek, iÅŸ birliÄŸi yaparak, BM ve gözlemci olan AB'nin de katkısıyla bu çözümün ana sahiplerinin Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar olacağını dile getirdi.
Kıbrıs'taki BM Barış Gücü'ne iliÅŸkin deÄŸerlendirmede de bulunan Akıncı, bu misyonun sorunun deÄŸil çözümün bir parçası olması gerektiÄŸini anlattı.
'ORTAKLIK 'ÖLDÜ BÄ°TTÄ°' DEMEK YANLIÅž'
CumhurbaÅŸkanı Akıncı, Barış Gücü misyonu için bir çırpıda "adadan çıksın" demenin kolay olmadığını ancak sorunun bir parçası halinde Rum tarafına rahatlık yaratarak bu ÅŸekilde de devam edemeyeceÄŸini vurguladı.
Federasyon çözümünün "ölüp ölmediÄŸi" yönündeki bir soru üzerine Akıncı, ÅŸunları kaydetti:
"BirleÅŸmiÅŸ Milletler parametreleri yıllar içerisinde birike birike Crans-Montana'ya kadar bizi getirdi. Bunun içinde iki kesimlilik vardır, iki kurucu devletin siyasi eÅŸitliÄŸi vardır, Kıbrıslı Türklerin etkin katılımı vardır ve en son Crans-Montana'da tabii kabul edilmedi ama Genel Sekreter'in çerçevesinde ikiye bir oranında dönüÅŸümlü baÅŸkanlık vardır. Biz bunları öldürmeyiz. Niye öldürelim ki? Bunu öldürmek isteyenleri de onaylamayız. Rum tarafı bunlardan kaçmak istiyor. Bütün adanın tek sahibi olma imtiyazını sürdürmek istiyor. Kıbrıslı Türklerle ne yetkiyi ne zenginliÄŸi paylaÅŸmak istiyor. Bunca yıl içerisinde ortaya çıkmış olan bu kazanımları bir çırpıda itme lüksüne sahip deÄŸiliz. Rumların ekmeÄŸine yaÄŸ sürmekten baÅŸka bir iÅŸe yaramaz. Bizim için federal çözüm; iki kesimli, iki toplumlu siyasi eÅŸitliÄŸe dayalı, Kıbrıslı Türklerin dönüÅŸümlü baÅŸkanlığını içerecek, iki eÅŸit kurucu devlete dayalı bir federal ortaklık. 'Öldü bitti' demek son derece yanlış olur."
Akıncı, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs sorunu için görevlendirdiÄŸi geçici özel danışmanı Jane Holl Lute'un raporunun bir iki hafta içinde Guterres'e ve 15 Ekim'de BM Güvenlik Konseyine sunulacağını, 30 Ekim'de ise raporun görüÅŸüleceÄŸini sözlerine ekledi.
Henüz yorum yapılmamış.