Kenan Alpay: Affa Ä°cbar, Ä°ttifaka Mecbur Edebilir mi?
Kenan Alpay - Yeni Akit
“Yok yok, kesinlikle af deÄŸil” deyip adını “infaz süresinde indirim öngören özel kanun” ya da “ÅŸartlı indirim ve salıverilme” koyunca karşılaÅŸacağımız manzara deÄŸiÅŸmiyor. Netice itibariyle Devlet Bahçeli ve MHP kurmay kadrosunun “kader mahkûmları” adına Mayıs ayından bu tarafa siyaseti ve toplumu bir af tasarısı etrafında tartışmaya mecbur ve mahkûm ettikleri ortadadır. Lakin kader mahkûmlarının liste başında bulunan, MHP’den bir grup milletvekilinin düzenli olarak ve Genel BaÅŸkan Devlet Bahçeli’nin de bir kez cezaevinden hastaneye çıkarıldığı bir vakit ziyarete gittiÄŸi kiÅŸinin kimliÄŸini, iliÅŸki biçimini ve organize ettiÄŸi icraatları akıldan çıkarmak büyük bir risk olacaktır. Zaten af teklifini MHP adına Meclis’e getiren Genel BaÅŸkan Yardımcısı Feti Yılmaz teklifin kapsamı baÄŸlamında kimlerin yararlanıp yararlanamayacağını izah ederken kurduÄŸu cümle ÅŸöyle baÅŸlıyordu: “(Çakıcı’nın) avukatlarına da sorduk…”
Meclis’e getirilen tasarıya göre “Organize suç örgütü kurmak ve yönetmek, uyuÅŸturucu imal ve ticareti, hırsızlık ve nitelikli dolandırıcılık, gasp ve yaralama, evrakta sahtecilik, tehdit ve ÅŸantaj, insan ticareti ve göçmen kaçakçılığı, yaÄŸma ve kumar, ihaleye fesat karıştırma ve tefecilik” gibi pek çok suç af kapsamına alınacak. Bu arada “devlete karşı iÅŸlenen suçlar af kapsamına asla alınamaz” gibi söylemlerle mezkûr tasarı güya topluma bir güvence, ülkeye bir teminat olarak takdim ediliyor. Birey ve toplumun ne hepten sarsılan adalet duygusu ne de ağır bir tehdit altına iteklenen huzur ve selameti gözetiliyor. Aksine tüm bunlardan her nasılsa tümden bağımsız olduÄŸu var sayılan uyduruk ve dogmatik bir devletin bekası arkasına saklanarak yapılıyor tüm bunlar.
Kapasite Doldu, Boşaltalım Affı
Yapılan itirazlara tutarlı bir cevap bulabilene aÅŸk olsun! NeymiÅŸ efendim “RahÅŸan Affı” gibi sonuçlar doÄŸurmaması için tüm tedbirler alınmış. 28 Åžubat sürecinde MHP’nin de ortağı olduÄŸu AnaSol-M Hükümetinin Adalet Bakanı ve RahÅŸan Affının mimarı Hikmet Sami Türk bugünkü tasarının muhteva ve kapsamını deÄŸerlendirirken ÅŸöyle diyor mesela: “MHP’nin getirdiÄŸinin 1999’da getirilenden bir farkı yok, hatta birçok maddesi de aynı.” Zaten sorunlu olan suç ve suçluyla mücadelenin hem toplum için hem de yargı ve adli kolluk için hiçbir inandırıcılığı olmayan basit bir masala dönüÅŸeceÄŸi kimseye sır olmasa gerek.
Af tasarısının gerekçesini izah sadedinde MHP listesinden Meclis BaÅŸkanvekili olan Celal Adan’ın yaptığı açıklamalara bir bakalım: “Hapishanede insanlar sırt sırta yatmaktadırlar. Hapishanelerin kapasitesi tutuklu sayısını taşımamaktadır.” Bu yaklaşım biçiminde ciddi bir tuhaflık, endiÅŸe verici bir tutarsızlık göze batıyor. Cezaevleri mevcut kapasitelerinin çok üstünde hükümlü ve tutukluyu barındırıyor ve cezaevi içinde ilave ceza yaÅŸatılıyor, bunu kimse inkâr edemez. Fakat ÅŸu gibi soruları sormamız gerekiyor: Suç ve suçlu tanımı doÄŸru yapılıyor mu? Yargılama ne düzeyde adalete uygun? Suç ve suçlu patlamasında yargı ve siyasetin üzerine düÅŸen sorumluluklar nelerdir? Cezaevlerinin neden ıslah edici olmak yerine suçlu karakterini perçinleyip mahkûmları tümden ifsad edici bir misyonla mücehhez olduÄŸunu tartışamıyoruz? Doldur-boÅŸalt, doldur, boÅŸalt! Bir ülke nereye kadar, ne zamana kadar bu fasit dairenin içerisinde yaÅŸayabilir.
MHP cenahından yapılan açıklamalara bakılırsa ana hedef “sadece sosyal sebeplerden dolayı sıkıntıya düÅŸmüÅŸ, hata yapmış vatandaÅŸlarımızın hürriyetlerine kavuÅŸması” olarak tayin edilmiÅŸ. Fakat perdeyi biraz aralayınca, tasarıyı biraz eÅŸeleyince birey ve topluma karşı hasım kesilmiÅŸ, ahlak ve huzura kast etmiÅŸ ne kadar melanet unsur varsa hiçbir ÅŸey olmamış gibi toplumun arasına karışsın isteniyor adeta.
Cumhur Ä°ttifakı, MHP Ä°poteÄŸine DönüÅŸmesin
Günü kurtarmayı bırakın da yeniden yargılamayı etraflıca tartışalım. Devletin bekasının ancak birey ve toplumun bekası üzerine korunabileceÄŸini kabullenelim ve en geniÅŸ katılımla ceza kanununu tekrar ele alalım. Haklı da olsa öfke ve korku reflekslerine oynamayı bırakıp siyasi suçların tarifini resmi ideoloji ve devlet sınıflarının fanatik tasallutlarından kurtarmak üzere neler yapılabileceÄŸine kafa yoralım.
MHP, CumhurbaÅŸkanlığı ve genel seçimler öncesinde elde edemediÄŸini ÅŸimdi yaklaÅŸan yerel seçimler vesilesiyle zorluyor anlaşılan. 160 binden fazla insanın, 160 binden çok daha fazla ailenin kulak kabarttığı duygusal bir iklimi yönetmek elbette ki çok zor. Hükümette hiçbir sorumluluÄŸu olmayan MHP kontrolü zor bir toplumsal iklimi oluÅŸturup AK Parti’nin omuzlarına yükledi. Bu son derece ağır ve oldukça riskli yükü reddetmek bir dert ama taşımak da bin bir türlü derde davetiye çıkarmak demek. Cumhur Ä°ttifakı her nasılsa MHP’ye öyle bir yetki ve sorumsuzca hareket etme ayrıcalığı verdi ki danışmadan, konuÅŸmadan, ortak noktaları belirlemeden AK Parti’yi istediÄŸi konuda icbar edebilme hakkını rahatça kendinde görür oldu.
Yerel seçimler arifesinde nasıl iÅŸleyeceÄŸi tekrar tartışma konusu olan Cumhur Ä°ttifakı bir yönüyle kazanımlar ihtiva etse de diÄŸer yönüyle AK Parti aleyhine küçümsenemeyecek riskler ve tehditler de taşımaktadır. Tıpkı af meselesinde olduÄŸu gibi yerel seçimlerde ittifak meselesinde de MHP lideri Bahçeli hızlı bir hamle yaparak, refleksif bir konum alarak AK Parti’yi bu pozisyona uygun bir duruÅŸa zorluyor. Bahçeli çok sevdi bu önden hamle yapma iÅŸini çünkü kendisi ve partisi adına resmen hayat kurtarıcı oldu. BahsettiÄŸimiz hayat kurtarıcı hamlenin son örneÄŸi MHP’nin Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi için aday göstermeyeceÄŸini ilan etmesiydi.
Ä°ttifakın yerel seçimlere taşınmasına dair tartışmaya yakından bakarsak ne görürüz? MHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Semih Yalçın “yerel seçimlerde de mahalli dinamiklere zarar vermeyecek bir ittifak” konusunda görüÅŸmelere baÅŸlanması yolunda bir mutabakat olduÄŸunu beyan etti. Ancak Yalçın’ın hedefinde AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik vardı. Çünkü Çelik nerede aday gösterilecek, nerede aday gösterilmeyecek tartışmalarına çok net bir cevap vermiÅŸti: “AK Parti’nin bir yerde seçime girmemesi söz konusu deÄŸil.” Ä°ÅŸte AK Parti adına bu çıkıştan rahatsız olan Semih Yalçın, Ömer Çelik için ÅŸu ifadeleri kullanıyordu: “Hangi akla hizmet etmektedir?” Tabi takiben, Bahçeli’nin stratejisini algılayamadığı, doÄŸru anlayamadığı, ittifak görüÅŸmelerinin saÄŸlıklı zeminde ilerleyemeyeceÄŸi filan falan gibi müstaÄŸni söylemler akıp gidiyor. Benzer bir tavrı MHP’li Celal Adan da gösterirken Ömer Çelik ve Numan KurtulmuÅŸ’u açıkça hedef haline getiriyordu: “Cumhur Ä°ttifakını kavrayamadıklarını görüyoruz. Akıllarına geldiÄŸi gibi konuÅŸmaları son derece yanlış.”
Tepeden bakış, müstaÄŸni konuÅŸmalar, akıl kapasitesini sorgulamalar, tehdit ve ÅŸantaja dönüÅŸen gündem oluÅŸturmalar saÄŸanağı altındaki Cumhur Ä°ttifakı bakalım nasıl bir menzile ulaÅŸacak. Küçük ama kritik, kendi iç sorunlarıyla boÄŸuÅŸan bir partinin manevra kabiliyetiyle siyaseti ne düzeyde tanzim edebileceÄŸini birlikte izliyoruz.
Henüz yorum yapılmamış.