Sosyal Medya

Kürsü

Murat Bardakçı- Öğrenciyi Allah korumuş

Murat Bardakçı- Habertürk



Önce şu güzel, zarif, âhenkli, tantanalı, mânâlı, füsunlu, iç gıcıklayıcı, vesaireli şâheser ifâdeleri okuyup hatmederek Türkçemizi geliştirelim:
 
“…SöylenmiÅŸ olanlar Usun ereksel etkinlik olduÄŸu söylenerek de anlatılabilir. Sözde bir DoÄŸanın yanlış tanınmış düşüncenin üzerine yükseltilmesi, ve herÅŸeyden önce dışsal erekselliÄŸin yadsınması genel olarak Erek biçiminin saygınlığına gölge düşürmüştür. Gene de, Aristoteles’in de DoÄŸayı ereksel etkinlik olarak tanımladığı anlamda, erek dolaysız ve dingin olandır, devimsizdir ki öz-devimlidir, ve böylece Öznedir. Onun devinme kuvveti, soyut olarak alındığında, kendi-için-varlık ya da arı olumsuzluktur. Sonuç baÅŸlangıç olanla aynıdır, çünkü baÅŸlangıç erektir; ya da, edimsel olan kendi Kavramı ile aynıdır, çünkü dolaysız olan, erek olarak, ‘kendi’yi ya da arı edimselliÄŸi kendi içinde taşır. Yerine getirilmiÅŸ erek ya da varolan edimsel ise devim ve açınmış ‘oluÅŸ’tur; ama tam olarak bu dinginliksizlik ‘kendi’dir; ve ‘kendi’ baÅŸlangıcın o dolaysızlık ve yalınlığı gibidir, çünkü sonuçtur, kendi içine geri dönmüş olandır, - kendi içine geri dönmüş olan ise yalnızca ‘kendi’dir ve ‘kendi’ kendisi ile bağıntılı özdeÅŸlik ve yalınlıktır”.
 
“…Edim ancak içsel olarak benim tarafımdan belirlenmiÅŸse benim Amacım ve Niyetimdir. Edimde yalnızca bildiÄŸim sonuçlardan sorumlu olmam Amaçtan Niyete geçiÅŸ kıpısını oluÅŸturur.
 
Amaçta sonuçlar konusunda sorumluluğum ikircimli kalabilir. Niyet ise Eylemin ortaya çıkardığı sonuçların bilinçli olarak bana ait olduğunu gösterir.
 
Amaç Eylemin üzerinde etkili olduÄŸu belirli-Varlıkta birçok sonuç getirebilir. Bunlardan hangisinin benim sorumluluÄŸumda olduÄŸunu Niyet belirler. Niyet kavramsal olarak Amaçta kapsanır, ve Niyet de bir Amaçtır. Ama Niyeti Amaçtan sonuçlardaki ‘bilme hakkı’ açısından ayrılır. Bu nedenle çocuklar, budalalar, deliler vb. durumunda hesap verme yeteneÄŸi dikkate alınır. (Niyette Amacın kıpı olarak kapsanması iki sözcük aralasındaki semantik benzerliÄŸi açıklar.)
 
Amacın tüm sonuçları bana saltık olarak değil, göreli olarak yüklenebilir. Bu Niyet için böyle değildir. Niyet saltık olarak bana aittir.
 
Biri insan öldürmüş olabilir, ve hiç kuÅŸkusuz bunu amaçlamıştır. Ama gene de burada dışsal edimin Amacından ayrı olarak yakın zamanlarda ‘güdü’ denilen ÅŸey aranır, çünkü Güdü bilinçli olduÄŸu düzeye dek Niyettir.
 
Amaç karşısındaki bütün belirli-Varlığın yalnızca tek bir noktasında etkili olmakla aynı zamanda bütünün kendisi üzerinde etkili olur. Amacın hedeflediÄŸi tikel nokta kendini evrensel olarak gösterir, çünkü dizgesel bir bütündeki tikellik olmakla o denli de bütün bir evrensel ile bağıntılıdır, kendinde evrenseldir”.
 
“…Tin ÅŸimdiye deÄŸin içinde varolduÄŸu ve imgelediÄŸi dünya ile bozuÅŸmuÅŸtur ve onu geçmiÅŸe gömme düşüncesini taşımaktadır. Bundan böyle kendi dönüşümünün emeÄŸi içindedir. Hiç kuÅŸkusuz hiçbir zaman dinginlikte deÄŸildir, tersine her zaman ilerleyen devimi kavramıştır. Ama nasıl çocukta uzun dingin bir beslenmeden sonraki ilk soluk o salt nicel geliÅŸimin dereceliliÄŸini kırarsa -nitel bir sıçrama ve çocuk ÅŸimdi doÄŸmuÅŸtur oluÅŸumu içindeki Tin de öyle yavaÅŸ ve usulca yeni ÅŸekline doÄŸru olgunlaşır”.
 
“…Tikellik ilkin genelde istencin evrenseline karşı belirli birÅŸey olarak öznel gereksinimdir ki, nesnelliÄŸine, e.d. doyumuna (a) ÅŸimdi baÅŸkalarının gereksinim ve istençlerinin eÅŸit ölçüde mülkiyeti ve ürünü olan dışsal ÅŸeylerin aracılığı ile, ve (b) öznellik ve nesnellik yanlarını dolaylı kılan etkinlik ve emek aracılığı ile eriÅŸir. EmeÄŸin ereÄŸi öznel tikelliÄŸin doyumu olduÄŸu için, ama baÅŸkalarının gereksinimleri ve özgür özençleri ile iliÅŸkide evrensellik kendini geçerli kıldığı için, bu ussallık görünüşü bu sonluluk alanında Anlaktır, irdelemede herÅŸeyin gelip dayandığı yandır ve bu alanın kendisinin içersindeki uzlaÅŸtırıcı öğeyi oluÅŸturur”.
 
“…Bilginin Bilim olmasının iç zorunluluÄŸu onun doÄŸasında yatar ve bunun doyurucu açıklaması ancak felsefenin dizgesel betimleniÅŸinin kendisidir. Dış zorunluluk ise, kiÅŸiden ve bireysel güdülerden gelen olumsallık bir yana bırakılarak genel bir yolda anlaşıldığı ölçüde, iç zorunluluk ile aynıdır, ya da,baÅŸka bir deyiÅŸle, zamanın kendi kıpılarının belirli varlığını sergileyiÅŸ ÅŸeklinde bulunur. Felsefenin Bilim düzeyine yükseltilmesi zamanının geldiÄŸini göstermek öyleyse bu amacı güden çabanın biricik gerçek aklanışı olacaktır, çünkü bunu yapmak amacın zorunluluÄŸunu tanıtlayacak, üstelik aynı zamanda onun yerine getirilmesi olacaktır”.
 
“…Gerçek bütündür. Bütün ise ancak kendi geliÅŸimi yoluyla kendini tümleyen özdür. Saltık üzerine söylenmesi gereken onun özsel olarak sonuç olduÄŸu, gerçekte ne ise ancak erekte o olduÄŸudur; ve doÄŸası, e.d. edimsel, özne, ve kendisinin kendiliÄŸinden oluÅŸ süreci olmak tam olarak bunda yatar”.
 
“…KoÅŸulsuz buyruk, pratik aklın özerkliÄŸinin, yani akılsal istencin kendisi yoluyla belirlenmesinin anlatımı olmalıdır. Evrensel olarak geçerli bir yasa olmalıdır. Ä°stenç ancak ona kendisi tarafından verili bir yasayı gerçekleÅŸtirdiÄŸinde özerktir. KoÅŸulsuz buyruk itkilere, güdülere göre deÄŸil düzgülere/maximlere göre ve akılsal olarak isteyen tüm insanlar için evrensel yasama olacak ÅŸekilde, eylememiz gerektiÄŸini söyler. KENDÄ°SINDEN EYLEDÄ°ÄžiN DÃœZGÃœ/MAXÄ°M ISTENCÄ°N YOLUYLA EVRENSEL BÄ°R DOÄžA YASASI OLACAKMIÅž GIBi EYLE”.
 
“…Özgür ve gerçek düşünce kendi içinde somuttur ve böylece Ä°deadır; ve bütün bir evrenselliÄŸi içinde ise genelde Ä°dea ya da Saltıktır. Bunun bilimi özsel olarak dizgedir, çünkü somut olarak Gerçek yalnızca kendini kendi içinde açındırarak ve birlik içine getirip bir arada tutarak, e.d. bütünlük olarak vardır ve ancak ayrımların ayırt edilmeleri ve belirlenmeleri yoluyladır ki bütünlüğün zorunluluÄŸu ve bütünün özgürlüğü olanaklıdır”.
 
TALEBEYÄ° ALLAH KORUMUÅž!
 
Hiçbirşey anlamadınız değil mi, Vallahi ben de anlamadım!
 
Peki, saksaÄŸanı yahut aÄŸaçkakanı bile kıskandırıp “Ben niçin böyle takırdayamıyorum?” dedirtecek derecede hırıltılarla dolu bu ifadeler neyin nesidir biliyor musunuz?
 
Felsefe Türkçesi imiş!...
 
Türkçe olduÄŸu iddia edilen bu cümlelerden bazılarını üniversitelerimizdeki felsefe bölümlerinin ders notlarından, bir kısmını da felsefî yayınlardan aldım…
 
Haberlere göre üniversitelerin felsefe bölümlerine yapılan baÅŸvurular ülke çapında yüzde 56 oranında azalmış, bunun üzerine bazı bölümlerin kapanması ihtimali baÅŸgöstermiÅŸ ve felsefe hocaları feryad ü figan ediyorlarmış…
 
Üniversitelerin en işe yaramaz bölümünün bile kapanacak olması tabii ki üzüntü verecek bir hadisedir ama maalesef söylemeden edemeyeceğim:
 
Öğrenciyi “ders” niyetine böyle gevelemelere mahkûm olmaktan Allah korumuÅŸ Allah!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.