Güncel
ABD bu riski alamaz! Türkiye F-35 dışında kalırsa...
Türkiye'nin sipariş verdiği 120 uçağı almaması, F-35 programını büyük ölçüde zarara uğratıyor. ABD'nin ise bu riski göze alamayacağı ifade ediliyor.
ABD'nin Türkiye'ye beÅŸinci nesil F-35 savaÅŸ uçağı satışını durdurmasının büyük zarar vereceÄŸi tahmin ediliyor. Son günlerde ABD Hava Kuvvetleri MüsteÅŸar Yardımcısı Heidi H. Grant'ın Türkiye'nin Rusya'dan S-400 alımı ile ilgili açıklamaları, Amerikan medyasında "Washington'un Türkiye'ye F-35 satışını durdurabileceÄŸi veya F-35 konusunda Ankara’ya yaptırım uygulayabileceÄŸi" yorumlarına yol açtı.
Ancak başından itibaren F-35 programının 9 katılımcısından biri olan Türkiye'nin programda 120 adet geleneksel kalkış ve iniş yapabilen F-35A tipi uçak siparişinin yanı sıra programın ortak parça üreticisi ve motor bakım yüklenicisi olması, Türkiye'yi programın dışına çıkarma ihtimalini oldukça zayıflatıyor.
Türk firmalarının programa teknolojik desteği de dikkate alındığında Türkiye'nin programdan çekilmesinin projenin teknolojik ilerlemesine de büyük darbe vuracağı değerlendiriyor.
TÜRK SAVUNMA ŞİRKETLERİ BÜYÜK ROL OYNUYOR
Türk firmaları sistem geliştirme ve tatbikat alanında F-35 projesi kapsamında da Lockheed Martin ile iş birliğine devam ediyor.
F-35 ELEKTİRİK HEDEF SİSTEM PARÇALARI ASELSAN'DAN
Türkiye'nin savunma sanayi devi ASELSAN F-35 uçaklarının Elektro Optik Hedef Sisteminin önemli parçalarını geliştirirken şirket aynı zamanda Amerikan savunma devi Northrup Grumman ile F-35 uçakları için CNI Aviyonik Elektronik Arabirim Kontrol Cihazı geliştirilmesi konusunda çalışıyor.
TUSAŞ-TAI'YE F-35 GÖVDESİNDE ÖNEMLİ ROL
F-35A uçağının en karmaşık yapısal bölümlerinden biri olan "orta gövdesi" ABD dışında tek kaynak olarak TUSAŞ-TAI tarafından üretiliyor.
Bununla birlikte, dış kaplama ve silah bölmesi kapakları ile fiber hava girişi kanallarının üretimini de yine TUSAŞ üstleniyor.
F-35 uçağının alternatif görev ekipmanlarının yaklaşık yüzde 50'sini üreten TUSAŞ, ünlü motor üreticisi Pratt and Whitney ile imzaladığı stratejik anlaşma doğrultusunda bakım, onarım ve modernizasyon konusunda bölgede tek tedarikçi firma olarak programda rol alıyor.
Diğer taraftan Alp Havacılık ise F-35 uçak gövdesi yapısal parçaları ve asambleleri, iniş takımı bileşenleri ve motor için F135 motoru titanyum entegre kanat rotorları üretiyor.
FÜZE UZAKTAN KUMANDA ARABİRİMİNİN TEK TEDARİKÇİSİ TÜRKİYE'DEN
F-35 savaş uçağının temel iki bileşeni olan füze uzaktan kumanda arabirimi ve panoramik kabin ekranının elektronik kartlarının tek tedarikçisinin Ankara merkezli Aydın Yazılım ve Elektronik A.Ş. (AYESAŞ) olması da Türkiye'yi F-35 programındaki vazgeçilmez ortaklardan biri haline getiriyor.
2005 yılından bu yana F-35 programını destekleyen Kale Havacılık ise TUSAŞ/TAI ile birlikte F-35 uçak gövdesi yapısal parçalarını ve düzeneklerinin üretimini yapıyor.
Elektronik harp ve savunma alanında önemli bir Türk savunma şirketi olan Mikrodalga Elektronik Sistemleri A.Ş (MiKES) ise, British Aerospace Engineering (BAE) ve Northrop Grumman için F-35 uçak bileşenleri ve parçaları sağlıyor.
Üç uçak tipinin de iniş takımı kilit parçaları için Heroux Devtek'i tek tedarikçi olarak destekleyen Kale Havacılık'ın ayrıca, motor donanımlarının üretimi amacıyla İzmir'de Pratt & Whitney ile bir ortak girişim oluşturduğu biliniyor.
ROKETSAN'DAN F-35'E FÃœZE
ROKETSAN, TUBİTAK ile beşinci nesil savaş uçağı F-35'te dahili olarak kullanılacak hassas güdümlü Stand-Off Füzesi'nin (SOM) geliştirme, entegrasyon ve üretimini yürütüyor.
Tüm bu faktörler göz önüne alındığında F-35 programının ana ortaklarından biri olan Türkiye'nin program üzerinden tehdit edilmesinin gerçekçi olmadığı değerlendiriliyor.
Türkiye’nin Müşterek Taarruz Programı olarak da bilinen F-35 projesinin ana yüklenicisi savunma devi Lockheed Martin'le iÅŸ birliÄŸi F-16 savaÅŸ uçaklarının alındığı 1990'lara dayanıyor.
Bu kapsamda Türk şirketlerinin F-35 programına yaptıkları katkının yine toplamda 12 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Mevcut 400 milyar dolarlık maliyetiyle, ABD'de zaten büyük tartışma konusu olan programa Türkiyesiz devam etmenin, diğer ortaklara 12 milyar dolardan fazla ilave yük getireceği tahmin ediliyor.
Henüz yorum yapılmamış.