Kürsü
Kadınlarda depresyon erkeklerden iki kat fazla görülüyor
Follow @dusuncemektebi2
Kadınlarda depresyonun erkeklerden iki kat fazla görüldüğünü söyleyen İngiltere Psikofarmakoloji Derneği Başkanı Prof. Young, bunda hormonal denge gibi biyolojik sebeplerin etkisi olduğunu vurguladı ancak kadın olarak yaşamanın zorluğuna da dikkat çekti: Dünya genelinde düşünecek olursak kadınların hayatı daha zor.
Depresyon konusunda dünyanın en önemli bilim insanları arasında gösterilen ve 10. Uluslararası Psikofarmakoloji Kongresi ve 6. Uluslararası Çocuk ve Ergen Psikofarmakolojisi Sempozyumu dolayısıyla Antalya'da bulunan İngiliz Psikofarmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Allan Young, bir insanın yaşam süresi içerisinde herhangi bir mental bozukluğa maruz kalma riskinin yüzde 25 olduğunu söyledi.
KADINLARDA DEPRESYON DAHA FAZLA
"Yüzde 25 çok ciddi bir oran ve oldukça yaygın olduğunu söyleyebiliriz bu bozuklukların. Kadınlarda depresyonun erkeklere göre iki kat fazla görüldüğünü söyleyebiliriz" ifadesini kullanan Young, depresyonun kadınlarda daha fazla görülmesinin hem biyolojik hem de sosyal nedenlerden kaynaklandığını vurgulayarak şu değerlendirmede bulundu:
"Bunun çeşitli sebepleri var. Temel olarak psikososyal sebeplerden kaynaklandığı düşünülüyor. Dünya genelinde düşünecek olursak kadınların hayatları daha zor. Ayrıca kadınlar mevcut semptomlarla ilgili kendilerini daha net bir şekilde ifade edebiliyor, yani daha dürüst bir şekilde ifade edebiliyor. Bu sebeplerin haricinde biyolojik sebepler de var. Kadınların aldığı hem östrojen hem progesteron hormonu içeren oral kontraseptif ilaçların, doğum kontrol açısından bir fayda getirmekle birlikte depresyona yol açabildiği görülmüş. Danimarka'da sağlık sistemi içerisinde herkesin kayıtlarını görüntüleyebiliyorsunuz. Doğum kontrol hapı kullanan kadınlarda depresyonun daha sık görüldüğü tespit edilmiş. Bunun haricinde erkeklerin de kullandığı progesteron enjeksiyonu var, sperm üretim formasyonunu azaltmak için. Onun da aynı şekilde depresyona yol açabildiği tespit edilmiş."
DEPRESYONUN AVRUPA’YA MALÄ°YETÄ°
Depresyonun maliyeti konusunda birçok araştırma yapıldığını anlatan Prof. Young, rahatsızlığın ekonomik bir yük oluşturduğunu söyledi:
"2013 yılında yapılan bir çalışma, klinik depresyon rahatsızlığının yarattığı maliyetin tüm Avrupa'da bir yılda yaklaşık 113 milyar avro olduğunu ortaya koyuyor. Şu anda da Avrupa'da yıllık en az bu kadar maliyet yarattığını söyleyebiliriz."
Young, bunun içerisinde ilaç, doktor, hemşire, hastanede yatarak ve ayakta tedavi giderlerinin bulunduğunu, bu maliyetin içerisinde ilaç masraflarının yüzde 10'un altında olduğunu belirterek, "Bu maliyet kalemlerinin içerisinde aslında en büyük kalem insanların hastaneye yatması ve bunun beraberinde getirdiği maliyet" diye konuştu.
Doğrudan maliyetlerin haricinde toplumun ve ailenin yüklenmek zorunda kaldığı giderler bulunduğunu ifade eden Young, şöyle devam etti:
“DEPRESÄ°F BOZUKLUÄžU OLANLAR ÖNCEDEN TESPÄ°T EDÄ°LMELÄ°”
"İnsanlar tedavi gördükleri için çalışamayabiliyor, iş performansları düşüyor. Bu çalışamama durumu da topluma bir maliyet getiriyor. Bu dolaylı maliyetler aslında doğrudan maliyetlere kıyasla çok daha fazla. Bir de depresyon bilişsel olarak da dikkat seviyesi ve hafıza kapasitelerinde ve konsantrasyon durumlarıyla ilgili de sorunlara sebep oluyor. Bir de üçüncü maliyet kalemi var ki bunu nicel olarak ifade etmek kolay değil. Bu da ailenin ve sevdikleri kişilerin yüklenmek durumunda kaldığı maliyet."
Depresyondaki kişilerin kendilerini suçlamamaları, bir an önce yardım almaları gerektiğini ifade eden Young, bu açıdan yüksek risk grupları bulunduğunu, aile öyküsüne göre toplum içerisinde tarama çalışmaları yapılması ve depresif bozukluğu olanların önceden tespit edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Henüz yorum yapılmamış.