Güncel
A.İzzetbegoviç: İslam bütün iyilikleri içinde barındırıyor fakat biz Müslümanlar öyle değiliz
Milli Gazete yazarı Fatma Tuncer modern zamanda karşılaştığımız sorun ve yanı başımızdaki acılara karşı Aliya İzzet Begoviç'in sözlerini gündeme getirerek köşesinde irdeledi.
Aliya Ä°zzetbegoviç 1997 yılında Tahran’da yapılan Ä°slam Konferansı Örgütü toplantısında, “Ä°slam toplumlarının sürekli ÅŸekilde Batı çöküntü içinde deyip kıyıya çekildiklerini, oysa Batı’nın ekonomik ve bilimsel çalışmaları bakımından çok daha ileri olduÄŸunu, kentlerinin bizim kentlerimizden daha düzenli, kendi insanlarına yardım bakımından bizden daha önde olduklarını” belirtir ve “Ä°slam bütün iyilikleri içinde barındırıyor fakat biz Müslümanlar öyle deÄŸiliz, Batı kötü deyip kıyıya çekilmek yerine onlarla rekabet edebilmeliyiz” der. Batı zihniyetinin küresel hesapları uÄŸruna katlettiÄŸi deÄŸerleri, sömürdüğü kaynakları dile getirirken bu zümrelerin bu eylemlerini hangi cesaretle yaptıklarını da sormak zorundayız. Onlar kötü biz iyiyiz deyip kıyıya çekilmekle bir ÅŸey elde edemeyiz. KaybettiÄŸimiz deÄŸerleri yeniden kuÅŸanmak ve düşmanın silahı ile silahlanmak zorundayız.
Ä°ÅŸgal edilen toprakları, katledilen masum insanları, ÅŸiddete maruz bırakılan çocukları, köleleÅŸtirilen toplumları ve onların makûs kaderlerini gündeme getirip oturduÄŸumuz yerden “ah” demekle hiçbir sorunun üstesinden gelemeyiz. Batı toplumunun ahlaki dejenerasyonunu dile getirerek biz daha iyi durumdayız demekle de ise hiç bir kazanım elde edemeyiz. DoÄŸru… Bugün bütün dünyada ÅŸiddet ve teröre kaynaklık eden Batı toplumu ahlaki yozlaÅŸmanın göbek noktasında yer alıyor. Bu toplumlarda aile kurumu çökmüş vaziyette, gençlerin büyük çoÄŸunluÄŸu suça eÄŸilimli hale gelmiÅŸ, zina sıradanlaÅŸmış, gayr-i meÅŸru çocukların sayıları artmış, cinayet ve gasp gibi sorunlar hat safhaya ulaÅŸmıştır. Fakat bu kokuÅŸmuÅŸluÄŸu dile getirip biz daha iyi durumdayız demekle hiçbir sorunun üstesinden gelemeyiz. Zira karşı mahallenin göbeÄŸinde bir leÅŸ varsa bu leÅŸin kokusu er geç bizim mahalleye de ulaÅŸacaktır ki, zaten ulaÅŸmış durumda. O nedenle dünya üzerinde adaleti saÄŸlamakla sorumlu olan Müslümanlar her zaman olduÄŸundan daha fazla çalışmak, bilimsel, ekonomik, siyasi ve kültürel alanda beklenilen baÅŸarıyı göstermek zorundalar.
Az ötemizde masum insanlar eşi görülmedik işkencelere tabi tutuluyor ve katlediliyorsa, bunun sorumlusu öncelikle İslam toplumlarının yetiştirdiği siyasetçi, âlim, mütefekkir ve söz sahibi yetkin kişilerdir. Bu kişiler olayın sadece tespiti ile yetinmemeli, onlar kötü biz iyiyiz deyip kıyıya çekilmemeli. Ümmetin birliği için etkin bir adım atmalı ve çözüme bir şekilde ulaşmalıdırlar.
Kendilerini âlim, mütefekkir ve öncü olarak gören bir kişi çıkıp, mezhep ve etnik çatışmaları körükleyecek açıklamalarda bulunursa bırakın sorunlarımızı çözüme götürmeyi düşmanın ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Nitekim bugün bunun bariz örneklerini görmekteyiz.
Kimse, Allah Resulünün önüne geçmeye kalkmasın, ona muhalif olacak tutum ve davranışlar sergilemeye yeltenmesin. Nitekim o insanları baÄŸlı bulundukları etnik yapıya, kabileye ve variyete göre deÄŸerlendirmemiÅŸ, inandıkları deÄŸerlere göre deÄŸerlendirmiÅŸ ve fertleri Ä°slam ÅŸemsiyesi altında toplamıştır. Bugün sorumluluk bilinciyle hareket eden her Müslüman’ın Efendimizin takip ettiÄŸi bu metoda sımsıkı sarılmaya ihtiyacı vardır. Bu bir gerçek!
Henüz yorum yapılmamış.