Sosyal Medya

Güncel

Müslümanların birlik olması bir ütopya

10 yıl boyunca İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği Genel Sekreterliğini yapan Prof. Mahmud Erol Kılıç, İslam dünyası için yakın gelecekte parlak bir dönem görmediğini söyledi.



Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı Parlamento BirliÄŸi Ä°SÄ°PAB’ın 10 yıldır genel sekreterliÄŸini yapan Prof. Mahmud Erol Kılıç, görevini Senegal meclisi temsilcisi Muhammed KureyÅŸi Niyas’a devretmeye hazırlanıyor. Ä°slam Ä°ÅŸbirliÄŸi TeÅŸkilatı’nın kardeÅŸ kuruluÅŸu olan Ä°SÄ°PAB, 54 Müslüman ülkenin parlamentolarını tek çatı altında toplayarak tek tek üye ülkelere, bölgelerine ve dünyaya iliÅŸkin meselelere çözüm arama ve Müslüman ülke temsilcilerini bir platformda birleÅŸtirerek gündemlerindeki konuları istiÅŸare etmelerini saÄŸlamayı hedefleyen bir kurum. 2 dönemdir Türkiye adına bu kurumun genel sekreterliÄŸini yürüten ve Ramazan ayı öncesi görevinden ayrılacak olan Prof. Kılıç’la geçen 10 yılda neler hedeflediÄŸini, neler yaptığını ve neleri yapamadığını konuÅŸtuk.
 
İSİPAB İslam İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliği, o zamanki adıyla İslam Konferansı Örgütü Parlamento Birliği İKÖPAB genel sekreterliğine aday gösterilmeniz nasıl oldu? Adaylık sürecinizde neler yaşandı? Olaylar nasıl gelişti?
 
Tamamen tevafuklar ve tesadüflerle oldu. 2007 yılının son aylarında Mısır’ın Kahire ÅŸehrinde Mısırlılar ve Ä°spanyolların müştereken düzenlediÄŸi bir Muhiddin Ä°bn Arabi kongresinde tebliÄŸ sunmak üzere davet edilmiÅŸtim. Toplantının son günü kaldığım otelin lobisinde tanıdığım simalar gördüm. Türk Parlamentosu’ndan deÄŸiÅŸik partilere mensup milletvekilleri, eski dönem meclis baÅŸkanları ve o dönem meclis baÅŸkanı olanlar… Akademiden sonra aktif siyasete girerek milletvekili olan Prof. Ä°rfan Gündüz hoca da oradaydı. “Ä°slam Konferansı Örgütü Parlamentolar BirliÄŸi diye bir teÅŸkilat var. (Ä°SÄ°PAB’ın eski adı) Onun genel kurulu için geldik” dedi ve beni birlikte çay içmeye davet etti. Bülent Arınç, Köksal Toptan beyler de vardı. Çay içerken Ä°rfan Hoca, lafın arasında “Mahmud Bey’le beraber çalıştık yıllarca. Ä°lahiyatta hoca ama aslında siyasal bilgiler çıkışlıdır” dedi. Bülent Bey ve Köksal Bey “Aa bilmiyorduk” dediler. Ben de “Mezuniyetim siyasal bilgiler ama akademik çalışmam ilahiyat” diye izah ettim. Ben izin isteyip toplantıma geçtikten sonra olanlar olmuÅŸ. MeÄŸer teÅŸkilatın genel sekreterliÄŸini yürütmekte olan Mısırlı diplomatın görev süresi bitmiÅŸ. Seçim yapılacakmış. Endonezya, Yemen, Tunus gibi ülkeler aday çıkarmış. Türkiye kararsız kalmış.
 
ADAYIMIZI BULDUK
 
Neden?
 
Bir grup “Aday çıkarmayalım çünkü kazanamayız. Ä°slam Konferansı Örgütü Ä°KÖ başında zaten bir Türk var. Bu da ondan sonra gelen ikinci büyük örgüt. Ä°kisini birden bize vermezler” diyormuÅŸ. Bir grup da “Hayır bilakis, madem Ä°KÖ’nün başında bir Türk var bu da bir Türk olursa daha iyi çalışırlar, koordinasyon olur” diye düşünüyormuÅŸ. Bu tür uluslararası örgütlere genel sekreter seçiminde genellikle emekli büyükelçiler, diplomaside uzun süre çalışmış insanlar seçilir. Böyle bir eÄŸilim var. Adaylık için bazı diplomatlar önerilmiÅŸ ama ittifak edememiÅŸler. Çünkü aday Ä°slam ülkelerinin kültürünü bilecek, Arapça, Farsça bilse iyi olur… Ama bizim hariciyede bu özelliklere sahip kimse bulamıyorlar. Tam o esnada benimle karşılaşıp siyasal bilgiler çıkışlı olmamı öğrenmeleriyle de “Biz adayımızı bulduk” demiÅŸler. Ben toplantı sonrası gece uçağıyla Türkiye’ye döndüm. Sabah erken saatte telefonum çaldı. Ä°rfan Hoca, “Mahmud odadaysan aÅŸağı in, kahvaltı yapalım. Çok önemli bir ÅŸey konuÅŸacağım seninle” dedi. Ben döndüğümü söyleyince Türkiye dönüşü konuÅŸmak üzere sözleÅŸtik.
 
Türkiye’de ne oldu?
 
3-4 gün sonra Ankara’dan beni aradı. “Seni Allah gönderdi. Böyle böyle bir durum var. Herkes aday olarak seni düşünüyor. Ne dersin” dedi. Ben Ä°KÖ’yü biliyordum ama bunun bir de parlamentolar asamblesi olduÄŸunu bilmiyordum. “Ben bir istiÅŸare edeyim” deyince, “O kadar gecikme oldu ki, bütün ülkeler ilan etti bile. Biz karşımıza sen çıkınca ilan etmeye karar verdik. Sana bir saat süre” dedi. Telefonu kapattım, karşımda eÅŸim oturuyordu. “Hanım ne olduÄŸunu bilmediÄŸim bir ÅŸey teklif ediyorlar bana” deyip durumu anlattım. Ne dediÄŸini sordum. Hanım “Hayırlı olsun” deyince ben de Ä°rfan Hoca’yı arayıp “Hayırlı olsun” dedim. O da “Dur bakalım daha süreci var. CumhurbaÅŸkanına soracağız. Onaylarlarsa ilan edilecek. Bir ay sonra da seçim olacak. Rakipler de çok kuvvetli” dedi.
 
Ben de “Hocam ben iÅŸsiz güçsüz, iÅŸ arayan biri deÄŸilim. Teklifi siz yaptınız, biz de hayırlı olsun diyoruz. Olur olmaz orasıyla ilgilenmiyorum” dedim.
 
EKMELEDDÄ°N Ä°HSANOÄžLU ENDONEZYA’YI DESTEKLEDÄ°
 
Sonrasında problem çıkmamış olmalı ki aday oldunuz, değil mi?
 
Aslında anılarımı yazarken anlatacağım ÅŸeylerdi bunlar. Size öyle detay anlatmayı düşünmüyordum. İçinde siyasi isimler var. Fakat ben sadece olanı tasvir ediyorum. Kimseye kırgın da düşman da deÄŸilim ama bunlar oldu mu oldu? TBMM’de benim kazanmam için gece gündüz çalışan çocuklar aleyhimde neler döndüğünü çok iyi biliyorlar. O nedenle anlatıyorum.
 
Abdullah Gül Bey’e söyleniyor. Beni çok yakından tanımaz ama “Duydum kendisini, biliyorum. Hayırlı olsun” diyor. Tayyip Bey de o dönem baÅŸbakan. O da “Hayırlı olsun. Ä°nÅŸallah kazanırsınız” diye onay veriyor. Adaylık ilan ediliyor. Fakat hariciyemiz bunu duyunca, bir diplomat olmadığım için baÅŸta Ä°KÖ BaÅŸkanı Ekmeleddin Ä°hsanoÄŸlu bey olmak üzere hemen tavır alıyor. Endonezya’nın adayı çok kuvvetli bir adaydı. Uzun yıllar New York’ta BM’de çalışmış. Ban Ki-moon’un yardımcılığında bulunmuÅŸ. Ekmeleddin Bey, Abdullah Gül Bey üzerinde şöyle bir propaganda yapmaya baÅŸlamış: “Endonezya adayı çok güçlü. Kesin kazanacak. Mahmut dediÄŸiniz kiÅŸi, kimse tanımıyorum, ezilir gider. Türkiye de rezil olur. Biz de Ä°KÖ olarak hatta ben dahi Ä°KÖ Genel Sekreteri olarak Endonezya’yı destekliyorum. Arkadaşım, çok deÄŸerli Prof. Ahmet DavutoÄŸlu kardeÅŸim de aynı görüşteler. Hem bir ilahiyat hocası ne anlar bu iÅŸten.” Kendisi kimyager aslında ama tabi bunu söylemiyor hiçbir zaman. Ekmeleddin Bey böylece Abdullah Gül’ü ikna ediyor. Hasılı ortalık karışmış. Ekmeleddin Bey beni tanımayabilir ama Ahmet DavutoÄŸlu Bey benim arkadaşımdır. Beni tanıdığını zannediyordum o zamana kadar. Belki ben de onu tanımıyormuÅŸum. Bu menfi propaganda ile kafalar karışmış. Beni aradılar. “Mahmut Bey, üzücü bir haber var. Seni Endonezya lehine geri çekebiliriz. Endonezya’ya da bir jest yapmış oluruz” diye. Ben de “Teklif sizden geldi, ben talip olmadım. Çektik deyin çekin, ben üzülmem. Rahat olun” dedim. Fakat son dakikada “bunun vebali var” diyerek bir de Tayyip Bey’e soralım demiÅŸler.
 
Tayyip Beyin basireti orada devreye girmiÅŸ. “Bir kere aday gösterdik. Ä°lan da ettik. Mahmud Beyi uzaktan da olsa tanırım. Kazanamadım diye kalkıp bunalım yapacak bir insan deÄŸil. Kazandık kazandık. Kazanamazsak da sonunda ölüm yok ya. Devam edin” demiÅŸ. Tekrar aradılar beni, adaysın dediler. Ama bu anti propaganda seçim gününe kadar devam etti. “Türkiye son dakikada adayını çekebilir” diye karşı propaganda yaptılar.
 
AVANTAJ SAĞLAYIP SEÇİMİ KAZANDIK
 
Peki Endonezya adayı çok güçlü. Dışişleri ve kendi ülkemizden olan İKÖ Başkanı bile desteklemiyor sizi. Nasıl kazandınız seçimi?
 
Seçim günü Suudi Arabistan, BAE, Ä°ran gibi bazı anahtar ülkelerin heyetleri adaylarla görüşmek istediler. CV’miz de var onlarda. Benim avantajım Arapça konuÅŸabilen biri olmamın yanı sıra Arap dünyasında yaÅŸamışlığım da var. Ä°ngilizce ve Farsça da biliyorum. Suudi Arabistan heyeti beni odalarına çağırdı. Ä°ngilizce “Welcome” diye baÅŸladılar ben Arapça cevap verdim. Sohbete Arapça devam ettik. Onlarla Ä°slami anlayışlarımızın farklılıklarına dair kıran kırana bir konuÅŸma yaptık. Ä°ran, Afgan, Tacikistan delegasyonuyla Farsça konuÅŸtum. Türki Cumhuriyetlerle Türk olmam hasebiyle avantaj saÄŸladık.
 
Ä°lk turda salt çoÄŸunluÄŸu almak için 16 oy ve yukarısını almak gerekiyor. Ben 15 oy aldım. Endonezya 14, Yemen 2, Tunus 1 oy aldı. Herkes ÅŸok oldu. Bu kadar oy alacağım beklenmiyordu. Bir oyla Endonezya’yı geçtim ama 16’yı yakalayamadım. Ä°kinci tura en çok oy alan 2 kiÅŸi giriyor. Endonezya 2. Tura baÅŸlanacakken bize geldi. “Bizi geçtiniz. Ä°kinci turda da geçeceksiniz gibi görünüyor. Biz Türkiye lehine adayımızı çekiyoruz. Size jest yapıyoruz ama karşılığında siz de Unesco Kültür Dairesi Genel Sekreterlik seçiminde bizi destekleyin” dediler. Türkiye orada zaten aday deÄŸildi. Tamam dedik. Bunun üzerine Endonezya adayını çekti. Kazandık. Bizim hariciyemiz çok bozuldu. Ekmeleddin Ä°hsanoÄŸlu Bey ve deÄŸerli kardeÅŸim Ahmet DavutoÄŸlu ki o zaman cumhurbaÅŸkanının dış politikadan sorumlu baÅŸdanışmanıydı, resmi hiçbir hayırlı olsun dileÄŸinde bulunmadılar. Abdullah Gül Bey, BaÅŸbakanımız ErdoÄŸan ve Meclis BaÅŸkanımız tebrik etti.
 
DÄ°PLOMATÄ°K PASAPORT VERMEDÄ°LER
 
Seçilmenizle birlikte sorunlar bitmiştir umarım. Bitti mi?
 
Hariciye bana tavır koymuÅŸtu. ‘Allahaısmarladık’ demek için Ankara’da Tayyip Bey’i ziyaret ettim. “Yolun açık olsun Mahmut Hoca. Bir eksiÄŸin bir ihtiyacın var mı?” diye sordu. O ana kadar hiçbir ÅŸey söylememiÅŸtim. “Bir eksiÄŸim yok ama ben üniversite profesörüyüm ve yeÅŸil pasaportum var. Bu diplomatik göreve yeÅŸil pasaportumla gidiyorum” dedim. Çünkü bir aydır beklememe raÄŸmen diplomatik pasaportumu alamamıştım. Tayyip Bey, “Ne demek ya. Sen artık uluslararası bir örgütün başına seçilmiÅŸ bir adamsın” diyerek derhal DışiÅŸleri’ni baÄŸlattı. “2 saat içinde Mahmud Bey ve ailesinin pasaportları buraya gelecek” talimatını verdi saÄŸolsun. 2 saat içinde benim diplomatik pasaportlarım geldi. 2 dönem toplam 10 yılı tamamladım ve görevim bitti.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.