Sosyal Medya

Güncel

Ülkede sağcısından solcusuna kadar kimse küçük düşünmüyor ve mütemadiyen herkes dünyayı, ülkeyi diğerlerinden kurtarmaya çalışıyor(!)

Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın, komplo teorileri ve zeminsiz hamasi söylemlerin toplumun kılcal damarlarına kadar işlediğini ve toplumsal olarak herkesin kendisini dev aynasında görmek alışkanlığında olduğu iddiasını köşesinde değerlendirdi.



Hakikaten çok ilginç bir ülkede yaşıyoruz.

Bu kadar sıra dışı, bu kadar dinamik ve bu kadar elektriği yüksek ülke, az bulunur.

Ä°nsan ülkemizdeki gibi bir gündemin içindeyken kendini ister istemez bolca “ADB, Ä°srail, emperyalistler, küresel güçler, yerli iÅŸ birlikçiler, makro plan, terörle mücadele, muhalefet, faiz lobisi, üst akıl” gibi laflar ederken bulabiliyor…

AK Partinin bir dönem sloganıydı: “Sen Türkiye’sin Büyük düşün!”

Hakikaten, “Hayaldi, gerçek oldu…”

Artık ülkede saÄŸcısından solcusuna kadar kimse “küçük” düşünmüyor ve mütemadiyen herkes dünyayı, ülkeyi diÄŸerlerinden kurtarmaya çalışıyor…

Kimse “büyük fotoÄŸrafa bakmak”, varken “küçük” yani daha insani ÅŸeyleri görmüyor, görmek istemiyor.

Hatta insanlar o “küçük” ÅŸeyleri yararsız ve zaman kaybı olarak görüyor.

Bakkal Ahmet Amcanın, emekli AyÅŸe Teyzenin facebook hesabı bile büyük siyasi hesaplaÅŸmaların, eÅŸikte bekleyen küresel kriz düellolarının, uluslararası mücadelelerin cirit attığı arenalara benziyor.  

Ä°nsanların memleketin meselelerini içselleÅŸtirmesi, takdire ÅŸayan elbette…

Ancak sadece “büyük fotoÄŸrafa bakmayı” ciddiye alıp, baÅŸkaca her bakış açısını peÅŸinen saçma ve yararsız görmenin kalbimizi katılaÅŸtıran sevimsiz bir yanı var. 

Tamam, kaynayan bir kazan kadar hareketli ülke gündemini takip edelim…

Tamam iç, dış düşmanların kaos planlarına konsantre olalım…

Ama “küçük ÅŸeyleri” yani insan olduÄŸumuzu, çevremizdeki insanlara, canlılara, topluma, karşı insani yükümlülüklerimiz olduÄŸunu da unutmayalım…

Bir imkan olarak bahÅŸedilmiÅŸ hayatı, ardı arkası kesilmeyen siyasal yeniÅŸmelerden ibaret görmeyelim…

ASRI SAADETTEN BİR ÖRNEK

Müslümanların dış düşmanlar karşısında sayıca ve ekonomik anlamda zayıf olduÄŸu, içerdeki fitnenin saldırmak için pusuda yattığı  bir dönemde Hz. Peygamber (S.A.V.), Müslümanlara bambaÅŸka bir bakış açısı, gözleri ufuklardan ayak uçlarına kaydıran bir hedef sunuyordu.

Bugün için bu hedef inanılmaz derecede önemli, inanılmaz derece hayatidir…

Çünkü bu bakış açısı olmadan her büyük zafer kaskatı ellerimizde küçülmeye, anlamını kaybetmeye mahkum olacaktır.

Bir gün Allah Resulü mescitte soruyor…

“Bugün kim bir cenazeye katıldı?

Bugün kim bir fakiri yedirdi?

Bugün kim bir hastayı ziyaret etti?

Bugün kim bir yetimin ihtiyacını gördü?”

Vs…

Bakınız…

Münafıklar ve müşriklerce; bugünkü deyimle söylersek, hem Roma gibi küresel güçlerle hem de münafıklar gibi yerli iÅŸbirlikçilerle kuÅŸatılmış bir cemiyette soruluyor bu sorular.   

Hepsine elini kaldırarak “Ben” diye cevap veriyor Hz. Ebubekir…

Hepsinin ve daha fazlasının yapıldığına, Allah Resul’ünün şüphesi yok!

Ve Allah Resulü, cennetliklerde bir araya gelmesi beklenen özelliklerin bunlar olduğunu söylüyor, ashabına.

Yani dış siyasetle ilgili gelişmeler, ekonomik anlamda planlanan işler değil sorulanlar.

Muhakkak bunlarda konuÅŸuluyor o mecliste.

Ancak dini bir ödev olarak yetimlerin, cenaze sahiplerinin, fakirlerin, hastaların, hayvanların, yolda kalmışların, biçarelerin hali o kadar önemli ki… Allah Resulü bir yandan makro hedefleri gözetirken diÄŸer yandan evimizin içindekini, sokağımızdakini, mahallemizdekini görmememizi, gözetmemizi salık veriyor bizlere. Bu ödevde insanlık ailesini birbirine baÄŸlayan bir hikmet olduÄŸunun altını çiziyor. 

Buradan ülke gündemine bakarsak…

Tamam, CHP’den on beÅŸ milletvekili Ä°YÄ° partiye katıldı.

Tamam, ülkemizde kaos oluşturmak isteyen amansız güçler var.

Tamam, Rusya ve ABD arasında denge siyaseti gütmek hayli zor bir iş.

Tamam, birileri dolar ve euro ile ekonomimiz üzerinde spekülasyon yapıyor.

Tamam…

Bu meselelerin üzerine gidelim, çözmek için mücadele edelim, ama…

Yukarıdaki alıntıda belirtilen insani çerçeveye sadık kalarak…

Ä°nsan olduÄŸumuzu, fani olduÄŸumuzu, “Kerim olan Rabbine karşı seni ne aldattı sorusuna” muhatap olacağımızı unutmayarak…

Ömrümüz büyükmüş izlenimi veren gündemlerin daÄŸdaÄŸasında ziyan olup gidiyor…

Referandum, seçim, erken seçim derken seneler, dönemler birbirini kovalıyor…

Biz küresel güçlerle mücadele ederken yardım bekleyen çocuklarımız, ailelerimiz, akrabalarımız avuçlarımızın içinden kum taneleri gibi akıp gidiyor.

Bizde, Yunanlı Ulis’in gemicileri gibi rüzgarlarla dolu tulumları mücevherlerle dolu çuvallar sanarak dünyayı kurtarmaya soyunuyoruz!   

Ä°NCE KALPLÄ° ABÄ°D’Ä°N HÄ°KAYESÄ°

Sadi, meÅŸhur Gülistan’ında bilgelik sofraları kurar. Kim o sofralara kurulursa orada benzersiz lezzetler, çeÅŸit çeÅŸit tatlar bulur. O sofralara nice ÅŸahlar, vezirler, ulular kurulmuÅŸtur ÅŸimdiye kadar… Ama Sadi’nin eli cömerttir, sofrasına oturan, aç kalkmaz.  

Ä°ÅŸte Sadi’nin o bilgelik sofrasından bir hikaye…

“Bir hırsız, bir abid’in evine girdi… Aradı taradı, bir ÅŸey bulamadı… Canı sıkıldı… Abit, olup biteni öğrenince, üzerinde yattığı kilimi, mahrum dönmesin diye, hırsızın yoluna attı…

Sadi hikayeciÄŸe ÅŸu notu düşüyor: Ä°ÅŸittim ki Allah yolunun erleri, düşmanların gönüllerini bile sıkmamışlardır. Sen ki dostlarınla çekiÅŸip boÄŸuÅŸuyorsun, bu makam sana hiç nasip olur mu?” 

DÃœNYAYI KURTARMAYA AZMEDENLERE GOETHE’DEN ÖĞÜTLER

Diyor ki:  YaÅŸamaya zaman ayırın, zira zaman bunun için yaratılmıştır. Vakit öldürmek intihar etmektir.

Çalışmaya zaman ayırın, muvaffakiyetin bedeli budur.

Düşünmeye zaman ayırın, iktidarın kaynağı budur.

Etrafınızdakilere nazik davranmaya zaman ayırın, saadete giden yol budur.

Hayal kurmaya zaman ayırın, dünyanın dertlerinden kısa bir zaman unutmak için en tatlı çare budur.

Etrafınıza bakmaya zaman ayırın, günler insanın egoist olmasına müsaade etmeyecek kadar kısadır.

Gülmeye zaman ayırın, ruhun musikisi budur.

Çocuklarla oynamaya zaman ayırın, bu zevklerin en büyüğüdür. Terbiyeli olmaya zaman ayırın, bu cemiyet insanının sembolüdür.

Biz de bu anlatıya ÅŸunu ekleyelim…

Yaratılışı ve Allah’ın yarattıklarını düşünmeye zaman ayırın, zira bu hem Allah’ın kudretini tefekkür imkanı verir hem de yaratılmışların halini anlamanızı, onların ruhuyla temas kurmanızı saÄŸlar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.