Güncel
Hayrettin Karaman'dan kendisine yönelik ithamlara tepki
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Şafak yazarı Hayrettin Karaman kendisine yönelik ithamlara köşesinden sert tepki gösterdi. Karaman : "Benim davam ortayol Müslümanlarının, İslâmcıların davasıdır; bana iftira ederek, itibarsızlaştırarak sonuç almak isteyenlerin davaları nedir?" diyerek kendisine iftira edenlere seslendi.
Şahsıma yapılan itham ve iftiralar temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp piyasaya sürülüyor; benim 60 yıldır yaptıklarım ve yazdıklarım ortada, benim davam ortayol Müslümanlarının, İslâmcıların davasıdır; bana iftira ederek, itibarsızlaştırarak sonuç almak isteyenlerin davaları nedir?
Elliden fazla kitabım, binlerce yazım var, bunları bırakıyorlar, yirmiden fazla yazarı olan bir ortak kitapta (Polemik DeÄŸil Diyalog), yaptığım bir konuÅŸmanın karışık bir ÅŸekilde yazıya dökülen kısmını bana mal ederek atıp tutuyorlar. Yazılarla cevap verdiÄŸim gibi Ä°z Yayıncılık’tan çıkan “Diyalog ve Necat Tartışmaları” isimli kitabımda da gerekli açıklamaları yaptım, bunu okumuyor, görmezden geliyor, iftiraya devam ediyorlar. Bir vâiz, bir köşe yazarı, bir akademisyen… meselâ benim “Kur’ân, Peygambere iman edin demiyor” ÅŸeklinde bir ifadem olduÄŸunu bu kitaba dayanarak ileri sürüyorlar. Halbuki bu söz, Kur’ân’da Ehl-i Kitab’a hitap eden ve onları imana davet eden âyetlerle ilgili bir yorum olup, “Ä°slâm’da peygambere imanın ÅŸart olmadığı” gibi bir saçmalıkla ilgisi yoktur. Peygambere imansız din olmaz, Ä°slâm olmaz. DoÄŸru dürüst yazıya geçirilmemiÅŸ olan o konuÅŸmanın bu haliyle bile altına üstüne baksalar maksadı anlayacaklar, ama kasten bakmıyorlar, görmüyorlar, iÅŸlerine gelen kısmı alıp iftiralarına mesnet kılıyorlar.
Verdikleri sayfanın karşısında (s.36) bakın ben ne diyorum: “Dikkat edin, bu anlayış; yani Hz. Muhammed’i (s.a.) bırakmak hepsini bırakmak demektir; çünkü bunların da (ÅŸirke sapmayan ve amel-i salih iÅŸleyen Ehl-i Kitab’ın) kurtuluÅŸlarının olacağını kim söylüyordu? Hz. Muhammed (O’nun tebliÄŸ ve tatbik ettiÄŸi Kitap) söylüyordu. Ä°ÅŸte bunu ortadan kaldırırsan ayağın boÅŸa basar.”
Bir de ilahiyat fakültelerini itibarsızlaÅŸtırmak için çabalayanlar var. Bunlardan biri “Ä°lâhiyat Fakülteleri Kapatılmalıdır” baÅŸlıklı bir yazı yazmış, Hristiyan Forum da bu yazıyı, mal bulmuÅŸ maÄŸribî gibi sitesine koymuÅŸ. Bu talihsiz yazının giriÅŸ kısmında ÅŸu cümleye bile yer verilmiÅŸ:
“Ä°lâhiyat Fakültesinden mezun olmaksa Allah’ın dininin reddedildiÄŸinin, onun tek kapsayıcı ilim olduÄŸuna karşı çıkılmasının adeta bir kaydıdır.”
Bir daha tekrar edeyim:
Ä°mam Hatip Okulları, Ä°lahiyat Fakülteleri ve Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı Allah Teâlâ’nın aziz dinini doÄŸru öğrenmek ve yaymak için bahÅŸettiÄŸi çok önemli kurumlardır, fırsatlardır, imkânlardır. Aynı hedefe ehliyetle yürümek isteyen baÅŸkaları varsa onlar da deÄŸerlidir ve birini diÄŸerinin yerine koymaya kalkışmak, arada fitne, nifak ve tefrika çıkarmak günahtır, hıyanettir, cinayettir.
İftiracılara, itibar düşmanlarına, gafillere en ikna edici cevap bu Fakültelerin ne yapmak istediklerini ve yaptıklarını açıkça ortaya koyan ifade ve davranışlarıdır. Her kurum, topluluk ve kuruluşta çatlak sesler, arızalı parçalar olur, bunları alıp tamamına mal etmek (genelleştirmek) insafa sığmaz, güzel ahlâk ile bağdaşmaz, şu halde şeriatta da yeri yoktur.
Belki birkaç yazı olacak ama varsın olsun, İlahiyat Fakültelerine atılmak istenen çamuru temizleyeceği için vakit ve yer harcamaya değer.
Müftüler toplantısı sonuç bildirisinde yaptığım gibi Dekanlar toplantısı sonuç bildirisinin de gerekli gördüğüm kısımlarını alacak, değerlendirme ve düşüncemi ekleyeceğim.
“Ä°lahiyat ve Ä°slâmî Ä°limler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı” 24. Toplantı idi. 23-24 Mart 2018 tarihleri arasında Ä°nönü Ãœniversitesi’nin ev sahipliÄŸinde 78 dekanın katılımıyla Malatya’da gerçekleÅŸtirildi. Toplantıya BaÅŸbakan Yardımcısı Sayın Bekir BozdaÄŸ, bakanlardan Sayın Bülent Tüfenkçi, Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Sayın Prof. Dr. Ali ErbaÅŸ, Yükseköğretim Kurulu BaÅŸkan Vekili Sayın Prof. Dr. Rahmi Er ve Milli EÄŸitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Sayın Nazif Yılmaz da katıldılar.
“Ä°ki gün boyunca devam eden geniÅŸ katılımlı toplantıda eÄŸitim ve öğretim faaliyetleriyle ilgili birçok önemli konu müzakere edilmiÅŸ; Ä°lahiyat ve Ä°slami Ä°limler Fakülteleri arasında eÅŸgüdüm saÄŸlamak, sorunlarına çözümler üretmek ve yüksek din öğretiminin niteliklerini daha da geliÅŸtirmek amacıyla Ä°lahiyat ve Ä°slami Ä°limler Fakülteleri Dekanlar Konseyinin kurulması kararlaÅŸtırılmıştır.”
İlahiyat Fakülteleri -ilkini ve Yüksek İslam Enstitülerini de göz önüne aldığımızda- 67 yıldır faaliyetlerine devam ediyor. Ömrümün önemli bir kısmı bu kurumların içinde geçti, nereden nereye geldiğimizi iyi bildiğimi sanıyorum.
Kurum ve kuruluşların da çocukluk, gençlik, olgunluk çağları vardır; mensupları ve diğer ilgililerin samimi gayretleriyle eksikler giderilir, durmadan değişen ihtiyaçlara cevap vermek üzere değişiklikler, ikmaller yapılır. İlahiyat Fakültelerinde de bu böyle oldu ve olacaktır.
Yanlış olan tepede birkaç kiÅŸinin oturup kesip biçmesidir. YÖK bunu tercih etmemiÅŸ, binlerce hoca ile danışma imkânı olan dekanlardan bir komisyon kurma yoluna girmiÅŸtir: “…eÅŸgüdüm saÄŸlamak, sorunlarına çözümler üretmek ve yüksek din öğretiminin niteliklerini daha da geliÅŸtirmek amacıyla Ä°lahiyat ve Ä°slami Ä°limler Fakülteleri Dekanlar Konseyinin kurulması kararlaÅŸtırılmıştır” cümlesi bizim için önemli bir müjde mahiyetindedir. “Ä°ÅŸlerimizin danışma ile yürümesi” ilâhî emirdir ve danışmanın ehli ile en geniÅŸ ölçüde yapılması da bu emre itaatin tabii bir sonucudur.
(Devam edeceÄŸim)
Kaynak: Yeni Åžafak
Henüz yorum yapılmamış.