Murat Bardakçı: Deizm bir modadır, zamanla geçer, gider!

Yazının İlgili Kısmı

KONYA’daki çalıştayda durup dururken gündeme getirilmesinin ardından, günlerdir bir “deizm” tartışmasıdır gidiyor...

Gençlik zamanlarımda sık sık ÅŸahit olduÄŸum bir hadise vardı: ArkadaÅŸlarımdan bazıları “Marksist” olduklarını söyler ve etrafta olup biten herÅŸeyi buna göre yorumlarlardı. Öğrencilerin evlerindeki masanın üzerinde o zamanların modası olan ama Türkçe sol literatüre önemli katkıları bulunan Sol Yayınevi’nin kitaplarından bazıları, genellikle de Marks’ın Kapital’inin tuÄŸla kadar ciltlerinden biri dururdu. ÇoÄŸunun kapağı dahi açılmamıştı ama o senelerin entel görünme ve diyalektiÄŸe sığınma vasıtalarından idiler, dolayısı ile görünür bir yere konmaları ÅŸarttı.

Marksist olduklarına inanan arkadaÅŸların dillerinden düşmeyen, sık kullandıkları ve hemen her meseleye uyarladıkları iki kavram vardı: “Artı deÄŸer” ve “sermaye birikimi”... Türkiye’nin hemen her derdinin sebebi onlara göre “artı deÄŸer” idi, sermaye birikiminin mevcut olması yahut olmaması da memleketi berbat ediyordu!

BİLEN TEK KİŞİ ÇIKMAZDI!

Bu arkadaÅŸlarıma Marksist iktisat teorisinin âyet gibi sarıldıkları bu iki kavramının ne olduÄŸunu sormayı âdet edinmiÅŸtim: “Neyin nesidir bunlar?” dediÄŸimde herkesten baÅŸka cevap alırdım. Kimisi “Kapitalistler işçiyi çalıştırır ama parasını vermez” derdi, bir diÄŸeri iÅŸin tekniÄŸine girmeden “Sömürü iÅŸte, baÅŸka ne olsun? Ahlâksız patronların sömürüsü” diye haykırırdı, arada bir cehlini gizlemek için “Bunlar derin meseleler” diyenleri de çıkardı ama Marksizm ve diyalektik meraklısı olup da “artı deÄŸer”i dillerinden düşürmeyenlerin hiçbiri Marksist ekonominin temel unsurlarından olan bu kavramların ne demek olduÄŸunu bilmezlerdi.

Hiç mübalâğa etmiyorum, bilmiyorlardı! Ä°ktisat talebesi deÄŸil iseler hiçbirinin haberi yoktu ve moda gereÄŸi bir “artı deÄŸer” diye tutturmuÅŸ gidiyorlardı!

“Sen nereden biliyordun?” diye sorabilirsiniz ama bilmeye mecburum, zira her iki kavram da ders konumuz idi ve imtihanlarda özellikle de sermaye temerküzünü doÄŸru dürüst anlatamayanın rahmetli Prof. Aziz Köklü’den geçer not alması mümkün deÄŸildi!

Deizm de şimdi işte bunun gibi bir iştir, yani zamanın modasıdır ama oldukça dar sınırlar içerisinde kalmış bir özentidir fakat böyle hiç lüzumu yokken gündeme getirilmesi üzerine takipçilerinde az da olsa bir artış olacaktır!

Meselenin konuÅŸulmaya baÅŸlanmasından sonra üniversite, lise ve imam-hatip hocası olan bazı tanıdıklarımla konuÅŸtum ve hepsinden aynı cevabı aldım: “Ortada öyle dikkat çekecek derecede deizme sapma diye birÅŸey yok, tek-tük de olsa meraklılarına rastlıyoruz” dediler ama bir endiÅŸeyi de dile getirdiler: YoÄŸunlaÅŸan deizm tartışmasının bu iÅŸi moda hâline getirmesi ve arayış içerisindeki gençlerden bazılarını yollarından çevirmesi ihtimalinden...

EKRAN MERAKLILARININ SUÇU!

Sayıları az da olsa bazı gençlerin meselenin gündemde olmadığı günlerde deizme sapmalarının iki ana sebebi vardır: TV ekranlarında ahkâm kesen, akıllarına gelen herşeyi pervasızca söyleyen ve yeni bir din uydurur gibi konuşan ilâhiyatçılar ile aile kurumundaki, daha doğrusu gelenelerdeki bozulma...

Adamları her Allah’ın günü ekrana çıkartır ve “Hadis yoktur, sünnet yoktur, âyetlerin gerçek mânâsını zaten ÅŸimdiye kadar kimseler anlamadı, dinin doÄŸrusunu gelin benden öğrenin” demelerine izin verip de Türkiye’nin kimliÄŸinin temellerinden olan ehl-i sünnet gelenekleri ile oynamalarına ve diÄŸer an’aneleri sarsmalarına izin verirseniz, olacak olan budur; tereddüde düşenler kendilerine yeni bir yol ararlar! Bu saçmalığa aile kurumunda deÄŸiÅŸiklikler, meselâ dinin okulda deÄŸil ailede ve bilhassa anneanne yahut babaanne gibi büyükler tarafından öğretilmesi âdetinin zayıflamasıyla boÅŸlukta kalan bazı gençlerin baÅŸka inanç yollarına sapmaları kaçınılmaz olur.

YAZININ TAMAMI İÇİN HABER TÜRK