Güncel
Abdurrahman Dilipak: Yani ulusal media ölmüş de ağlayanı yok
Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak medya sektöründe yaşanan satın almalar sonrası oluşan tabloyu ve medyanın geleceğini köşesine taşıdı.
Hürriyet’in satılmasından sonra ulusal basında sıralama deÄŸiÅŸti. Artık Hürriyet 1. Sırada deÄŸil. Sabah listenin en üst sırasına yükseldi. Hürriyet 2. Sırada
Görünen o ki, yakın gelecekte 300.000 bandında hiçbir gazete kalmayacak. Sabah 305.000 seviyesinde. Hürriyet 297.000.
200 bandından Sabah ve Hürriyet’ten sonra Sözcü, Posta, Habertürk var. Bir zamanlar Posta 2. Sırada idi. 5. Sıradaki Habertürk 4. Sıraya yükselebilir. Posta 5. Sıraya gerileyebilir.
Zaten bu 5 gazete dışındakiler 100.000 bandında yer alıyor. 100.000 bandında 10 gazete var. Bu 10 gazetenin 2’si spor. 50.000 bandında 5 gazete var.
Media grublarında şimdi Hürriyet grubu lider. 4 gazeteleri var: Hürriyet, (297.000) Posta (215.000), Vatan (102.000), Milliyet (129.000), Fanatik (105.000) Toplam: 850.000 gibi.
CHP, sol ve bir kısım anti AK Partililer Hürriyet ve Posta’yı boykot ediyorlar. Her iki gazetedeki tiraj kaybı devam edecek gibi gözüküyor.
Sabah Grubu; 305.000 Sabah ve Takvim: 114.000, Foto Maç:150.000, Yeni Asır 50.000 gibi... Toplam 610.000.
Star Grubunda Star gazetesi, Akşam ve Güneş var. Toplamı 310.000 civarında.
3 grub ulusal basının toplam tirajının yarısına sahip.
Tabii, internet dünyasındaki izlenme oranları çok farklı.
Muhalefetin “koç başı” durumundaki Sözcü gazetesi ilk 3 arasında, 300.000’e ulaÅŸtı. Cumhuriyet 40.000 gibi çok alt sıralarda.
Toplam ulusal basının 3 milyon gibi bir tirajı var. Bunun 1 milyon civarındaki bir kısmı kamu alımı. Bir milyon kadarı kurum alımı, vakıf, dernek, oda, şirket, otel, berber vs. ve promosyon alımları. Geriye kalan 1 milyon ise bayi satışı ve kişisel abone. Yani ulusal media ölmüş de ağlayanı yok.
Böyle giderse zaten 2019 seçimlerinden sonra artık büyük çöküş başlar. Zaten naylon tirajlarla elde edilen resmi ilan desteği olmasa bugünden ulusal basının üçte biri, Anadolu basının dörtte üçü kapanır.
Taksicilerin ÅŸoförsüz otomobili beklemeleri gibi bizim media da eli böğründe bekliyor. Ne “itilen media”, ne “Çekilen Media”, ne “Nish media”, “iliÅŸkilendirilmiÅŸ media”, “Hibrit media” umurlarında. Ne POI Media’dan haberi var çoÄŸunun ne Immmersive Media’dan, New Media’dan.. Ä°yi ki, bir sosyal Media’yı öğrenmiÅŸler. O da çok önemli ama, konuya bütüncül bir bakış yok. Bunun felsefesi, ahlakı, teknolojisi ile ilgili bir çabaları yok. Mediadan anlamayan adamlar mediayı yönetiyor. Savunduklarını sandıkları deÄŸerlere zarar veriyorlar.
Bakın bu Media, sadece siyasi tercihlerinizi deÄŸil, tüketim davranışlarınızı, yaÅŸam tarzınızı, algınlarınızı, inançlarınızı da dönüştürecek. “Yapay zeka”lı ajanlar artık evinizin içinde!
Mesela bizim yerli sosyal media uygulamaları da çıkıyor ortaya. Ama, Big Data, data center, süper bilgisayar, Cyber Securit’i altyapısı konusunda çok yetersiziz. Niye kimse bu iÅŸe el atmaz bilmiyorum. Yıllardır anlatıyorum, maalesef bir ilerleme saÄŸlayamıyoruz. Bir Konya projesi vardı. Åžimdi bir de Ankara’da kamu için büyük bir proje hayata geçirilecek ama bu yeterli deÄŸil. Birileri ayak diretiyor, ayak sürüyor. Evet ama yetmez.
Kaç yıl oldu Ä°stanbul’da bir “Uluslararası Basın Merkezi” ile ilgili bir projem vardı. Ä°lerleyemiyoruz. Ankara’da siyaset ve bürokrasi kilit.. Küçükçekmece’de bir Uluslararası Kültür Sanat Merkezi” projesi var. Aslında konu 3. Havaalanı ve kanal projesi ile de ilgili, ama ilerleme saÄŸlanamıyor. Her ÅŸey CumhurbaÅŸkanı ile iliÅŸkilendiriliyor. Türkiye’nin, bölgenin, dünyanın gündemi malum ve ilerleme saÄŸlanamıyor.
Kıbrıs da bize benziyor anlaşılan. Noel Baba Vakfı BaÅŸkanı, Santa Claus’u “Coca Cola”nın tasallutundan kurtarmak için “Noel Baba Barış Köyü” projesi yapmıştı… Bu köy Antalya’da yapılacaktı, engellendi. Kıbrıs’a götürdüler, proje bitme noktasında bir baÅŸka engelle karşılaÅŸtı. Bu kez Rum Lobisi devreye girmiÅŸ, Santa Claus’u Türkiye’ye vermek istemiyorlar. Kendini “Yunan” sanan Anadolu Hrtistiyanlarının çocukları, içerideki dostları ile benim “DerviÅŸ Nicalaus” dediÄŸim, Ä°ncil hafızı bir adamın Coca Cola’nın elinden kurtarılmasına izin vermiyorlar.
Bakın, Media ve eÄŸitim yolu ile “Yunan”, “Grek”, “Rum” diye ayrı bir “Millet” icad ettiler. Yunan “Ä°on halkları” demek. Bu da Girit ve Mora’dan ibadet, Kartaca, Roma, Mısır, Mezopotamya, Helen, Balkan, Kafkas, Kuzey Halklarının temsilcilerinden oluÅŸan bir of-shore topluluÄŸu. “Grek” desen, Likyalı denizcilere verilen bir sıfat. Yunanca, Grekçe dedikleri “Likca”nın avamicesidir. O da “Güney batı Anadolu” halklarının dilidir. Alıştınız “GüneydoÄŸu”ya, “Güzey batı” da var. Hem de güçlü bir uygarlık var burada. Yunanca, Grekçe diye bir dil, uygarlık filan yok. “Rum” deseniz, Anadolu’daki halkların ortak adıdır “Rum”. “Ahiyan-ı Rum”, “Baciyan-i Rum”, “Gaziyan-i Rum”, “Rumi takvim”, “Rumi sanat”. “Rumeli”, “Arz-ı Rum”. “Rum” dedikleriniz “Anadolu Hristiyanları”dır. Biz de “Anadolu Müslümanlarıyız”. Rumluk tek başına “ırki” bir aidiyet ifade etmez.
Media’yı kaybedersek dilimizi, geleneÄŸimizi, tarihimizi de kaybederiz.
“Media” antik coÄŸrafyalarda, hazarın altyakasındaki coÄŸrafi bölgeye verilen addır. Rey ÅŸehri, Ä°pek yolu üzerinde sadece ipeklilerin, baharatın, altın, gümüş, deÄŸerli taÅŸlar, insanları gidip geldiÄŸi yer deÄŸildi. Oradan bilgi de akardı. “Media’ya düşen bilgi dünyaya yayılır”dı. Beytül hikme Media’dan beslenirdi. Timbuktu da Beyt-ül Hikme’den beslenir. Endülüs de Timbuktu’dan.. Roma, Paris, Endülüs’ten beslendi. Gün geldi, bilginin akış yönü deÄŸiÅŸti. Bilgi de, bilginin ÅŸekli, gayesi de deÄŸiÅŸti.
Mevsim bahardır. “OrtadoÄŸu” adını verdikleri coÄŸrafyada “kan kırmızı” çiçekler açıyor. Media’da ise mevsim sonbahar. Tiraj yaprakları soluyor ve tek tek düşüyor.
Bilmem ki, Diyanet, Basın yayın elbirliği etsek de Ramazan bayramı el birliği etsek de, yeniden, eskiden olduğu gibi Bayram gazetesi çıkarsak. Basın da, BYEGM de BİK de destek verse bu işe.
Peygamber “Resul” sıfatı ile “haberci”dir aynı zamanda. Onlar “Hakikat”in habercisidir. Bizim ruhumuza nakÅŸedilen, aynı zamanda ötelerin ötesinden “Hakikat”in bilgisini getirirler. Gazeteci ise, aslında “GerçeÄŸin bilgisi”ni taşır/taşıması gerekir.. Ki o gerçek, yaÅŸadığımız “zaman”a ve “mekan”a ÅŸahidlik görevi ile birlikte, bizi Hakikat’in aydınlığına götürecektir.
Selâm ve dua ile.
Henüz yorum yapılmamış.