Kürsü
Erol Göka: Yaşlılık artık bilgelik manasına gelmiyor
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Şafak yazarı Erol Göka, dünyada yaşlılara ve yaşlılığa karşı değişen algıyı köşesinde yorumladı.
“YaÅŸlılar için hayat giderek zorlaşıyor mu?” diye sormuÅŸ, dünyanın durumunu, zengin Kuzey-yoksul Güney farkını belirtmeden “evet” ya da “hayır” cevabı vermek mümkün deÄŸil demiÅŸtik. Sonra da zengin Kuzey ülkelerinde yaÅŸlıların durumlarının önceki zamanlarla kıyaslandığında pek de fena görünmediÄŸinden, eleÅŸtiri oklarını aile içindeki ve kuÅŸaklar arasındaki etkileÅŸimlerin ve insan iliÅŸkilerinin niteliÄŸine doÄŸru çevirmek gerektiÄŸinden bahsetmiÅŸtik. Devam edelim zira Batılı (ya da zengin Kuzey) toplumlarının yaÅŸlılarının durumu hakkında söyleyeceklerimiz bitmedi.
Dikkatle bakıldığında Batılı toplumlardaki yaÅŸlıların yaÅŸam stillerinde belirgin deÄŸiÅŸiklik olduÄŸu görülüyor. Artık bu toplumların yaÅŸlıları, kendi çocuklarına bağımlı ve yük olarak yaÅŸamaktansa, kendi baÅŸlarının çaresine bakmayı ve bağımsızlığı yeÄŸliyorlar. ABD’nde 65 yaşını aÅŸtığı halde çocuklarının yanında kalan yaÅŸlıların sayısı %15’lerin altına inmiÅŸ ve zaten onların da büyük kısmı kendilerine bakamayacak kadar hasta ve yoksul olanlar. Sanılanın aksine araÅŸtırmalar bağımsızlığı seçmenin, yaÅŸlıların kendi tercihleri olduÄŸunu gösteriyor. Onlar asla bir kenara atıldıklarını düşünmedikleri gibi yalnızlığı seçmelerine karşın yakınlarıyla, özellikle torunlarıyla iliÅŸkilerini olabildiÄŸince sürdürmeye çalıştıklarını belirtiyorlar. Zengin Kuzey’in yaÅŸlıları artık nesnel, geleneksel akraba iliÅŸkilerine deÄŸil de öznel, duygusal iliÅŸkilere önem verdiklerini söylemeye baÅŸlamışlar. Ãœstelik araÅŸtırmalar, yaÅŸlıların ne kadar güvenebileceÄŸi dostları varsa saÄŸlıklarının ve yaÅŸam doyumlarının da o kadar yüksek olduÄŸunu bildiriyor.
Günümüzde de geleneksel toplumda olduÄŸu gibi kadınlar erkeklerden daha uzun ömürlüler. (Bu arada, özelikle batılı toplumlarda aradaki farkın giderek kapandığını belirtelim.) Kadınlar, daha uzun ömürlü olmalarından ayrı olarak bir de genellikle kendilerinden büyük erkeklerle evleniyorlar. Bu durum, kadın yaÅŸlılarda daha yüksek dulluk oranlarına neden oluyor. YaÅŸlı erkeklerin yaÅŸlı kadınlara oranla 5 kat daha fazla evlendikleri olgusunu tabloya eklendiÄŸimizde, 65 yaşın üstünde (ABD için) bekâr kadınların erkeklere oranla 3 kat daha fazla olması gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bütün bunlar, yaÅŸlılık sorununu belli ölçülerde “yaÅŸlı-yalnız kadın” sorunu haline getiriyor. Tüm dünyada yalnız yaÅŸayan ya da yalnız kaldığı için yakınlarına, kurumlarına sığınmak durumunda olan yaÅŸlı kadınlar artıyor. Ama tam da bu noktada “yaÅŸlı-yalnız kadın” sorununu hafifleten bir gerçeÄŸi de belirtmeliyiz: AraÅŸtırmalar, kadın yaÅŸlıların arkadaÅŸlarıyla erkeklerden daha derin ve anlamlı iliÅŸkiler kurabildiklerini gösteriyor. Bu nedenle eÅŸlerini yitirdiklerinde daha zor durumda kalan yaÅŸlı erkekler, “asıl bize dikkat edin!” diye adeta feryat ediyorlar.
Ama kabul etmeliyiz ki, yaÅŸlılıkla ilgili söylediÄŸimiz alışık olmadığımız ÅŸeyler, akıllara baÅŸka sorular da getirmiyor deÄŸil. ÖrneÄŸin “Dünyada yaÅŸlanmayı geciktirmek, önlemek üzere kurulmuÅŸ çok karlı bir sektör olan “anti-aging” geliyor hemen aklımıza. Bu sektörün kurulması bile, yaÅŸlılığın bir korku nesnesi olarak kurgulanmasıyla ilgili deÄŸil mi? diye sorabilirsiniz. DoÄŸru ama insan ömrünün uzaması, toplumun yaÅŸlanması ile narsisizm kültürünün bir madalyonun iki yüzü gibi olduÄŸunu hatırımızdan çıkarmayalım. Ömrün uzaması, insanların, bedenlerine sanki hep genç tutulabilir bir ÅŸeymiÅŸ gibi bakmalarına, ölüm karşısındaki hayat stratejilerinin deÄŸiÅŸmesine neden oldu ve yaÅŸadığımız zamanların en ilginç görünümlerinden birini ortaya çıkardı. Yarın medyadan “ölüme çare bulunduÄŸu” ÅŸeklinde bir yalan ifÅŸaat olsa bile insanların bir kısmı buna inanacak halde. Evet, yaÅŸlılık istenmeyen, ölümü çaÄŸrıştıran kötü bir ÅŸey olarak görülüyor. Ä°ÅŸte tam da bu yüzden gençliÄŸiyle ve dinçliÄŸiyle övünenler ya da parmakla gösterilenler daha ziyade yaÅŸlılar arasından çıkıyor.
Zengin Kuzey ülkeleri için madalyonun bir yüzü böyle. YaÅŸlılık algısı, yaÅŸlıların düşünme ve yaÅŸama biçimleri büyük ölçüde deÄŸiÅŸmiÅŸ durumda ve araÅŸtırma bulgularına göre durumları “pek fena” deÄŸil” Ama bir de diÄŸer yüz var. Mesela akrabalığın önemini yitirmesinin “yalnız yaÅŸlılık” problemini çok daha fazla ÅŸiddetlendirdiÄŸi görülüyor. Yine aynı ÅŸekilde geleneksel toplumlarda yaÅŸlılık ve bilgelik arasında kurulan baÄŸdan ve yaÅŸlılara sırf yaÅŸlı olmalarından ötürü gösterilen saygı ve itibardan eser yok. Batılı yaÅŸlıların halini gösteren manzara, özellikle yaÅŸamın anlamı, insan iliÅŸkilerindeki nitelik ve derinlik açısından birçok eleÅŸtiriyi hak ediyor. Modernlik ve yeni tıbbi teknolojiler, insan yaÅŸamına birçok katkı yaptı şüphesiz ama bu arada geleneksel toplumun ve inançların saÄŸladığı bilgeliÄŸi ve direnç noktalarını da ortadan kaldırdı. Öyle sanıyorum ki, saÄŸlıklı yaÅŸam için harcanılan enerji ve paranın hiç deÄŸilse bir kısmı, insanlık ve bilgelik yolunda harcanmış olsaydı, dünyamız bu halde olmazdı. Peki, kendi modernleÅŸme yolumuzdan ilerlerken biz ne durumdayız ve ne yapmalıyız?
Henüz yorum yapılmamış.