Türkiye ile AB arasında müzakerelerin devamının garantörü benim

Vatan Gazetesi yazarı Ercan Çitlioğlu Türkiye AB ilişkileri ve son dönemde dış politikada yaşanan bazı önemli gelişmeleri köşesine taşıdı.

Yazının İlgili Kısmı

Aklımız son günlerde birisi Varna’dan, diÄŸerleri Washington ve Paris’ten yankılanan üç açıklamaya takıldı.

Bunlardan birincisi Varna’da, Türkiye-AB iliÅŸkileri üzerine gerçekleÅŸtirilen Liderler Zirvesinde, AB Komisyonu BaÅŸkanı Jean-Claude Juncker’in net bir sonuca ulaşılamaması ve Avusturya BaÅŸbakanı Sebastian Kurz’un “Türkiye’nin AB’de yeri olmadığı” açıklaması üzerine belli ki soÄŸuyan havayı ısıtmak için söylediÄŸi bir cümle..

“Türkiye ile AB arasında müzakerelerin devamının garantörü benim.”

Ä°kincisi ABD Savunma Bakanı Mattis’in, “PKK’nın Sincar’dan çıktığını görmek isteriz!..” açıklaması.

Üçüncüsü ise Fransa Devlet BaÅŸkanı Macron’un, SDG heyetini Elysee Sarayı’nda kabul ederek Türkiye ve SDG arasında arabuluculuk önerisi…

Kurumlar ve devletler arasındaki iliÅŸkilerde etkin konumda bulunan siyaset dünyasından kiÅŸilerle, kanaat önderleri, iÅŸ dünyası mensuplarının yapıcı etkileri yadsınmaz bir gerçeklik olmasına karşın “garantörlük” kavramının “içinin boÅŸ olduÄŸunu” ve bir anlam ifade etmediÄŸini Sayın Juncker çok iyi bilecek bir konumda olsa gerektir.

Bir gönül alma ya da havayı yumuÅŸatmak için iyi niyetle söylenmiÅŸ bile olsa, Sayın Juncker’in kendisini konumlandırdığı yer ve anlamı açısından bu ifadenin Türkiye’yi rencide edici bir yaklaşım olduÄŸunu herhalde bilmesi gerekir.

Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakereleri; ilkeler, yürürlükteki mevzuat/müktesebat üzerinden hakkaniyet ve eÅŸitlik ölçülerine dayalı olarak samimiyetle yürütülmesi gerekirken AB’yi temsil ediyor olsa da Sayın Juncker’in kendinden menkul garantörlüğüne ihtiyaç elbette yoktur.

Türkiye, AB’den ayrıcalık ve atıfet deÄŸil yalnızca geçmiÅŸ uygulamalar ve eÅŸitlik temelinde hak talebinde bulunduÄŸuna göre bu talebin içi boÅŸ bir garantörlük kavramı ile sulandırılması, deneyimli bir devlet insanı olan Sayın Juncker adına şık bir davranış olmamıştır.

ABD Savunma Bakanı Mattis’in; “PKK’nın Türkiye’ye Irak üzerinden tehdit sergilediÄŸi ve Sincar’dan çıkmasını görmek istediÄŸi” açıklamasına gelindiÄŸinde; PKK’nın Suriye kolu PYD’nin Türkiye’ye sergilediÄŸi tehdidin, Suriye topraklarından attığı füzelerle sivillerin ölümlerine neden olduÄŸunun görmezden gelinmesi ne derece dürüst ve samimi bir yaklaşımdır?

PKK’nın Sincar’dan çıkmasını savunan Sayın Mattis, kendi bakanlığına baÄŸlı sözcülerin; Türkiye’nin Afrin’den çıkması, YPG’nin DEAÅž’la mücadelesinde dikkatinin dağıldığı, Zeytin Dalı Harekatını endiÅŸe ile izlediklerine iliÅŸkin açıklamalarını görmeyecek kalibrede birisi olmadığına göre Sincar’la ilgili sözlerini nasıl yorumlamamız gerekecektir?

Yazının devamı için