Güncel
Deizim tartışmalarına bir katkı da Hayrettin Karaman Hoca'dan: Ehlinden yardım almadan hata yapmaları kaçınılmazdır
Follow @dusuncemektebi2
Son günlerin hararetli tartışması muhafazakar gençlerin deistleşmesi meselesine Hayrettin Karaman Hoca da konuyu Yeni Şafak'taki köşesine kaleme alarak dahil oldu.
Durumun hasar tespitinin yapılıp ehlince yaklaşılmasını tavsiye eden Hayrettin Karaman Hoca bu konuyu gündeme getirenlere tepkisel davranmanın sorunun çözümüne katkı sunmayacağı uyarısında bulundu.
Yazının Tamamı
DeÄŸerli ilim ve düşünce adamı Prof. Dr. Ä°hsan FazlıoÄŸlu çok önemli bir probleme dikkat çekince bir süredir tartışılan ve üzerinde düşünülen “Gençlerin din ile iliÅŸkisi” konusu yeniden alevlendi. Konu ile ilgili olarak okuduÄŸum son yazı Gerçek Hayat’ta, Emeti Saruhan’ın “Anne Ben Deist Oldum” baÅŸlıklı yazısı. Bu yazının özelliÄŸi ve deÄŸeri ÅŸudur: Masa başında kendi dünyası ve ufku içinde gençlerle ilgili ahkâm kesmiyor, hedefin dışına atışlar yapmıyor, problemin taşıyıcıları ve muhatapları olan gençlerle, velilerle, öğretmenlerle, eÄŸitimcilerle yapılan bire bir görüşmelere, saÄŸlam tespitlere, isabetli tahlillere dayanıyor.
Özetlemek gerekirse ülkemizde gençlerin iman ve amel (dini yaşama) bakımından göze çarpacak ve Müslümanca yaşamayı amaç edinen insanımızı üzecek boyutta dinde uzaklaştıkları, ikame olarak da deizmi, ateizmi, boşluğu, hatta intiharı seçtikleri tespiti yapılıyor. Ne kadar gencin, gençliğin yüzde kaçının bu noktaya geldiği hususunda bilgimiz yok. Umarım bu tespit, gençlerimizin çoğunu değil, azını içine alıyordur; ancak rakam ve oran ne olursa olsun vakıa üzücüdür ve üzerinde önemle durmayı hak etmektedir.
Gençlerin dinden uzaklaşmalarının iç ve dış sebepleri var. Dış sebepler arasında başka bir dinin veya dinsizliğin misyonerlerinden söz ediliyor; yüzlercesinin ülkemize geldikleri, gençlerle daha kolay ve başarılı ilişki kurabildikleri haber veriliyor. Yine dış sebeplere dahil olan elektronik ve dijital iletişim araçları var. Bu araçların içindeki bilgiler, oyunlar, filimler vb. ile ilgili ne bir süzgeç var ne de orada biz varız. Eskiden bu araçlar yüzünden yabancıların evlerimize girdiklerinden söz ederdik, şimdi hem maddi hem de manevi olarak ceplerimize de girdiler.
İç sebepler arasında çocukluk ve gençlik dönemlerinde tabii olan biyolojik ve psikolojik deÄŸiÅŸimler, bu deÄŸiÅŸimlere uygun eÄŸitimin eksikliÄŸi, din dilinin gençlerin kalplerini açamaması, kafaları ile de uyuÅŸamaması, eÄŸitim çevremizin ve genel olarak milli eÄŸitim politikasının amaca uygun olmaması, dindar ailelerin çocuklarından ölçüsüz ve dengesiz beklentilerinin olması ve bu yüzden onlara fazla yüklenmeleri sonucunda hasıl olan “din yorgunluÄŸu” … sıralanıyor.
Durum tespiti özetle böyle. Peki ne yapalım?
Bu yakıcı sorunun cevabını büyük ölçüde sonucu doğuran sebepler veriyor. Sebepler üzerine eğilmek, topyekûn bir eğitim seferberliği ile olumsuz sonuç doğuran sebepleri ortadan kaldırmak, amaca en uygun yöntemleri danışmalar yoluyla bulup uygulamak gerekiyor.
Bazı çevreler FazlıoÄŸlu’nun uyarısından alındılar ve savunmaya geçtiler. DoÄŸru olanı bu deÄŸildir, doÄŸru olanı özeleÅŸtiridir, herkesin nerede hata yapıyoruz sorusunu sorması ve kendi sorumluluÄŸunu tespit ederek gereÄŸini yapmasıdır.
Bir de bizim hidayet inancımız vardır; Sevgili Peygamberimiz (s.a.) insanları Ä°slam’a en güzel örneklik ve usul ile davet ettiÄŸi halde muhataplarının bir kısmı imana gelmemiÅŸ, hidayete ermemiÅŸlerdir. Bizi üzecek olan sorumluluÄŸumuz çerçevesinde gerekeni yapıp yapmadığımızla ilgilidir. “Gereken”in tespitini de ehline danışarak bilmemiz zarureti vardır. Ehlinden yardım almadan kendi bildiÄŸine gidenlerin hata yapmaları kaçınılmazdır.
Henüz yorum yapılmamış.