Sosyal Medya

Güncel

Eğer 15 Temmuz darbesi olmasaydı, muhtemelen Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı

Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur 15 Temmuz'un kritik rollerinden birini üstlenen Mehmet Şanver'in hatırlarını köşesinde değerlendirdi.



Yıldıray Oğur, Eskişehir Havva üsünde darbecilere karşı önemli bir pozisyonda görev alan Mhmet Şanver'in o geceye dair bilinmeyen pek çok şeyi kaleme aldığı kitabı köşesinde tanıttı. Kitaptaki diğer bir ayrıntı da Uludere Vakası hakkında az bilinen bazı gerçekleri içermesi.

Yazının Tamamı

Türkiye’de fikri takip geleneÄŸi her zaman zayıf oldu.
 
Bundan köşe yazarlarına düşen yüzlerce yazınız olan bir mesele üzerine niye hiç yazmadığınızla ilgili hesap soran, ithamlarda bulunan, sizi son yazdığınız cümleyle tartan hafızasız okur tepkileri.
 
Ülke gündemine düşeni ise tabii ki daha ağır. Bir anda parlayan, patlayan herkesin konuştuğu, hakkında bin türlü komplo teorilerinin üretilmiş olaylarla ilgili daha sonra ortaya çıkan bilgilerin, tanıklıkların çok az kişinin ilgisini çekmesi sonucu ortaya çıkan kanaat çöplüğü.
 
Üzerinden iki sene bile geçmeyen 15 Temmuz da bundan nasibini aldı.
 
Takip edilmeyen davalar, okunmayan iddianamelerle oluÅŸan kanaat çöplüğü en çok da darbenin esas hikayesini eÄŸip bükerek kafası karışmış kendi taraftarları için alternatif bir hikaye yaratmaya çalışan FETÖ’cü algı operatörlerine yaradı.
 
Tabii buna üst düzey isimlerin Meclis komisyonuna, mahkemelere zamanında vermedikleri ifadelerden doğan boşluklar da eklendi. O yüzden geçen haftalarda Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının mahkemelerde verdiği ifadeler çok az ilgi çekti, zaten dava dosyalarına, ifadelere hakim insan sayısı da az olduğu için karşılaştırmalı analizler pek fazla yapılamadı.
 
15 Temmuz darbe giriÅŸiminin merkez üssü olan Hava Kuvvetleri’nin iki numaralı ismi Korgeneral Mahmet Åžanver’in “15 Temmuz: Kartal Yuvasının Ä°stilası” anıları da aynı ilgisizliÄŸin kurbanı oldu.
 
Halbuki darbe girişimiyle ilgili şu an kadar ordu içinden yazılmış bu ilk hatıratta, sadece 15 Temmuz hakkında değil, Rus uçağının düşürülmesi gibi yakın tarihin kritik olayları hakkında önemli bilgiler ve tanıklıklar var.
 
Mehmet Åžanver, 1972 yılında Yozgat’ın Yerköy ilçesinden on beÅŸ yaşındayken girdiÄŸi Kuleli Askeri Lisesi’nden Hava Harp Okulu’na geçmiÅŸ ve Hava Kuvvetleri’nin iki numaralı koltuÄŸu olan EskiÅŸehir Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı’na kadar yükselmiÅŸ bir isim.
 
Aslında kariyerinin beklenen bir sonraki durağı orgeneral rütbesiyle Hava Kuvvetleri Komutanlığı’ydı.
 
Bu yolda önüne çıkan ilk engel 2015 YAÅž’ında Akın Öztürk olmuÅŸ.
 
O Åžura’da Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı Abidin Ãœnal’a devreden Akın Öztürk’ün tuhaf bir ÅŸekilde emekli edilmeyip, YAÅž üyesi yapılmasıyla, Hava Kuvvetleri’nin iki orgeneral kadrosu boÅŸalmamış ve böylece Åžanver de Korgeneral rütbesiyle Türkiye’deki bütün uçuÅŸlar ve üslerin baÄŸlı olduÄŸu, Hava Kuvvetleri’nin esas beyni olan EskiÅŸehir’deki Muharip Hava Kuvvetleri’nin komutanı olmuÅŸtu.
 
Eğer 15 Temmuz darbesi olmasaydı, muhtemelen Hava Kuvvetleri Komutanı olacaktı.
 
Bu yüzden de kızının o yaz yapılacak düğünü için takvim belirlerken YAÅž toplantılarıyla geçecek AÄŸustos ayı elenmiÅŸ, Ramazan sonrasında gün belirlenirken de erkek tarafı, damat beyin annesinin de doÄŸum günü olan 15 Temmuz’u ve Moda Deniz Kulübü’nü seçmiÅŸti.
 
O gece basılana kadar Moda Deniz Kulübü’nde komutanların kurduÄŸu acil durum merkezinden darbeye karşı verilen ilk emirlerin, özellikle Mehmet Åžanver’in EskiÅŸehir’deki Birinci Hava Harekat Merkezi Harekat BaÅŸkanı Albay Ä°smail Ãœner’e verdiÄŸi emirlerin ve darbecilerin düğünü basıp komutanları Akıncı Ãœssü’ne götürmelerinden sonra da Albay Ãœner’in kontrolü eline aldığı EskiÅŸehir’deki Hava Harekat Merkezi’nin darbenin bastırılmasında oynadığı kritik rolü darbe iddianameleri okuyanlar fark etmiÅŸlerdir.
 
Kitaptan o gece 01.43’te Dalaman’dan kalkan CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ı taşıyan TC-ATA uçağının havadaki darbecilerin F-16’ları tarafından görünmemesinin sebebinin de yine EskiÅŸehir’deki Birinci Hava Harekat Merkezi’ndeki kıdemli bir kontrolörün uçağın izini askeri radar görüntülerinden sildirmesi olduÄŸunu öğreniyoruz.
 
Atatürk Havalimanı’nda kontrol saÄŸlanana kadar CumhurbaÅŸkanı’nın uçağı Biga üzerinde bekletilmiÅŸ ve ancak onu takip için havada olan darbecilerin F-16’sı yakıt ikmali için gidince uçak indirilebilmiÅŸ.
 
CumhurbaÅŸkanı’nın uçağını takip göreviyle Diyarbakır’dan kalkan, Ä°stanbul’da alçak uçuÅŸ yapıp, camları aÅŸağı indiren F-16 pilotunun ismi de Erdem ErdoÄŸan’mış.
 
Sembolleri çok seven bir örgütün bu tercihi herhalde tesadüf değildir.
 
Darbe gecesi havada ve hava üslerinde olan biten bütün faaliyetlerin dökümünün de yer aldığı kitap, CumhurbaÅŸkanı’nın uçağını Rusların koruduÄŸuna, Amerikalıların Ä°ncirlik Ãœssü’nden darbeye yardım ettiÄŸine inananlar için ise hayal kırıklığı olabilir.
 
Emekli Korgeneral Åžanver’in, kitap ve ardından verdiÄŸi röportajlardaki tespit ve eleÅŸtirilerinin 2016 YAÅž’ında beklendiÄŸi gibi Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanmayan bir komutanın hayal kırıklıklarına yorulması ise herhalde haksızlık olacaktır.
 
Çünkü kitaptan bu hayal kırıklıklarının tek sebebinin bir terfi olmadığı anlaşılıyor.
 
Darbe gecesi, kızının düğününden darbeye karşı ilk emirleri yayınlayan, sonra derdest edilip, Akıncı Ãœssü’ne götürülmüş, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın en güçlü adayı bir komutan, darbeden sonraki kaotik ortamda iki kez gözaltına alınıp serbest bırakılmış.
 
Ä°lki darbecilerin elinden kurtulup EskiÅŸehir’deki üssüne gitmeye çalıştığı gün Sabiha Gökçen Havaalanı’nda. Ä°kincisi EskiÅŸehir’de görevine baÅŸlayıp, savcılara müşteki olarak ifadesini verdikten sonra, YAÅž toplantısına beÅŸ gün kala. Polis aracıyla Ankara’ya götürülüp günlerce emniyette tutulup, ardından tekrar müşteki sıfatıyla ifadesi alınıp, bir kere daha özür dilenerek bırakılmış.
 
Kitapta darbe öncesinde orduda FETÖ ile nasıl mücadele edildiÄŸiyle ilgili de önemli bir tanıklık var. Çok tekrarlanan bir iddiaya göre FETÖcüler, 2016 AÄŸustos YAÅž’ında tasfiye edileceklerini anlayınca darbeye kalkışmışlardı.
 
Kitaptan öğrendiÄŸimize göre darbeden önce (tam tarih belirtilmemiÅŸ) üst düzey komutanların katıldığı Yıllık EÄŸitim DeÄŸerlendirme Toplantısı’ndan sonra Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar, bütün komutanlarla ÅŸahsen görüşerek TSK’daki FETÖ yapılanmasıyla ilgili tespit ettikleri isimleri ve kanaatleri kendisiyle paylaÅŸmalarını istemiÅŸ. Sıra Åžanver’e de gelmiÅŸ:
 
“Nihayet görüşme sırası bana geldi ve içeri girdim. Girmem ile birlikte görüşmenin o kadar da özel olmadığını gördüm. Üçüncü bir kiÅŸi daha vardı odada. Koskoca Genelkurmay BaÅŸkanı özel görüşmesine ortak ettiÄŸine göre güven, tam olmalı diye düşündüm... Tahmin edileceÄŸi üzere Genelkurmay BaÅŸkanı’nın yanındaki ÅŸahıs, Genelkurmay Personel BaÅŸkanı Korgeneral Ä°lhan Talu’ydu.”
 
Ä°lhan Talu’nun o akÅŸam MÄ°T müsteÅŸarının karargahta olduÄŸunu görerek, darbe saatinin erkene çekilmesini saÄŸlayan kiÅŸi olduÄŸunu, halen darbe ve FETÖ üyeliÄŸinden müebbetle yargılandığını hatırlatalım.
 
(Zaten daha önce 15 Temmuz Çatı iddianamesinde, eÄŸer darbe olmasaydı ve 2016 AÄŸustos YAÅž’ı yapılsaydı, yapılacak atamalarla ilgili Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire BaÅŸkanı TuÄŸgeneral Nerim Bitlislioğlu’nun yaptığı bir bilirkiÅŸi raporu yer almıştı. Raporda “terfi ettirilecek personelin büyük çoÄŸunluÄŸunun darbe faaliyetlerine katılmış örgüt üyeleri olduÄŸu anlaşılmıştır” tespiti yapılmıştı.)
 
 
Kitapta 15 temmuz darbesi dışında dikkat çeken iki başlık daha var.
 
Birincisinin sadece baÅŸlığı bile dikkat çekici; “Ä°kinci Uludere Vakası”. Okuyalım:
 
“Bir grup terörist Kara Kuvvetleri’nde uçurulan Ä°HA tarafından tespit edilmiÅŸ, bölgedeki kara unsurlar tarafından hedef olarak deÄŸerlendirilmiÅŸ, 2. Ordu onayı ile de ani istek kapsamında hava desteÄŸi talep edilmiÅŸti Geçen süre de uçaklar havalanmış bölgeye yaklaÅŸmamaktaydı, biz de pür dikkat Ä°HA görüntüsünü izliyorduk. Kalabalık bir gruptu izlenenler... Grubun hareket tarzı...beni iÅŸkillendirmiÅŸti... ArkadaÅŸlarımdan grubun tekrar deÄŸerlendirilmesini istedim. Biz bu deÄŸerlendirme faaliyetlerini icra ederken uçaklar da hedeflerine yaklaÅŸmakta ve silah atış kontrollerini yapmaktaydı... Hedefin sorgulanması neticesinde ilk cevap Jandarma’dan geldi. Harekat Merkezi’ndeki tüm personel Jandarma’nın ikazı üzerine adeta ÅŸok geçirdi. Hedef olarak verilen ve Ä°kinci Ordu tarafından hedef olduÄŸu onaylanan grup tarlada çalışan masum sivil insanlardı. Beklemeden görevi iptal etti ve uçakları iniÅŸe gönderdim... 2. Ordu’yu aradım. UlaÅŸabildiÄŸim generale durumu bayramlık aÄŸzım ile sordum. AÄŸzıma ne geldiyse sıraladım.”
 
Ä°kinci dikkat çekici bölüm ise hala Türkiye’nin dış politikası üzerinde çok etkili olan, üzerine çok fazla komplo teorisi üretilmiÅŸ, siyasi tartışma yapılmış 24 Kasım 2015’teki Rus uçağının düşürülmesi.
 
İlk kez Rus uçağını düşüren uçağın bağlı olduğu Muharip Hava Kuvveti Komutanı ağzından olay anlatılıyor.
 
Emekli Korgeneral Åžanver, olayı anlatmaya, 22 Haziran 2012 günü Suriye’de Türk keÅŸif uçağının düşürülüp, iki pilotun ÅŸehit olduÄŸu olaydan sonra CumhurbaÅŸkanı baÅŸkanlığında toplanan güvenlik zirvesinde angajman kuralının deÄŸiÅŸtirilmesiyle baÅŸlıyor.
 
H-182 kodlu angajman kuralı deÄŸiÅŸikliÄŸiyle “Türk hava sahasını ihlal eden, bu sahada izinsiz uçuÅŸ yapan Suriye’ye ait hava vasıtalarına ateÅŸ açmak” yetkisi BaÅŸbakanlık’tan Genelkurmay’a, oradan da hiyerarÅŸik olarak Hava Kuvvetleri’ne oradan da Muharip Hava Kuvveti Komutanı’na devredilmiÅŸti:
 
“Ä°crada kolaylık nedeniyle.. aynı mantık ile bu yetki pilot-kontrolör iÅŸbirliÄŸine kadar indirgenmiÅŸtir. Hal böyle olunca, herhangi bir anda, belirtilen bölge veya sınırdan Suriye’ye ait bir hava aracı Türk hava sahasını ihlal ettiÄŸi zaman, o anda skop başında bulunan kontrolör astsubay ve havada devriye uçuÅŸu gerçekleÅŸtirmekte olan pilot ikilisi ihlal yapan Suriye hava vasıtasını düşürebilecek yetkili konuma getirilmiÅŸti...doÄŸası gereÄŸi sorumluluk yetkiyi devreden makamda kalmıştı. Bu yüzden angajmana girmeden yani düşürme amaçlı ateÅŸ etmeden önce eÄŸer mümkünse Muharip Hava Kuvveti komutanından ya da Hava Kuvvetleri Komutanı’ndan izin almak gerekli idi”
 
Uçağın düşürüldüğü 24 kasım 2015 günü Åžanver bir test uçuÅŸunda olduÄŸu için o izin eski Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ãœnal’dan alınmış:
 
“Benim uçuÅŸla meÅŸgul olduÄŸumu ancak Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ãœnal’ın makam odasında ve müsait olduÄŸunu öğrenmiÅŸlerdi. Ä°ki uçaktan oluÅŸan Rus görev kolunun sınırımıza yaklaÅŸtığını gören sistem, önce ikazlarını yapmış, ikazların bir iÅŸe yaramadığını gören arkadaÅŸlar, Rus pilotları ikaz etmeye devam ederken uçakların rotalarının deÄŸiÅŸmediÄŸini görünce, devriye uçaklarımızı bölgeye sevk edip diÄŸer taraftan Hava Kuvvetleri Komutanı’nı aramışlardı. Komutanın odasında bulunan hava sahası ekranında karşılıklı durum teatisinden sonra,... birinci uçağın ihlaline müteakip, ikinci uçağında ihlal yapması üzerine, daha önce atış pozisyonuna geçirilen hava savunma nöbetlerimize telefonda an be an olayı takip eden komutan onayıyla ateÅŸ emri verilir. 17 saniyelik ihlal gerçekleÅŸtiren iki numara vurulur.”
 
Emekli Korgeneral Åžanver’in, bir asker olmasına raÄŸmen sonuçları Türkiye’nin dış politikasını doÄŸduran etkileyen böyle bir ateÅŸ açma yetkisinin askerlere verilmesinden rahatsız olduÄŸu anlaşılıyor:
 
“Yetki devri iyi tartışılmadan veya sonuçları iyi irdelenmeden verilmiÅŸ olacak ki Muharip Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na indirgenen, Rus uçaklarına yönelik düşürme yetkisi tekrar geri alındı.”
 
Tabii ki bütün hatıratlar bir olayı anlamak için tek güvenilir kaynak olamaz.
 

 

Ama belki bu hatırattaki iddialar, pek hatırat yazma geleneÄŸi olmayan Türkiye’de baÅŸkalarını da hatıratlarını yazmaya teÅŸvik eder. Biz de gerçeÄŸe farklı açılardan biraz daha yaklaÅŸmış oluruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.