Sosyal Medya

Güncel

Dilipak: Ribası ile sömürü düzeni ile hepimiz bir şekilde bu çarkın içine sürükleniyoruz ve yakamızı da bir türlü kurtaramıyoruz

Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak son günlerde Çiftlik Bank ve benzeri tartışmaların ışığında toplumsal sorunların kaynağını köşesinde irdeledi.



Yazının Tamamı

Dün “Global çiftlik bank”ı yazmıştım, biliyorsunuz. Bu arada Abdurrahim Karakoç’un bir ÅŸiiri geldi aklıma. Rahmetli ile hemÅŸehriyiz. Aynı gazetede yazdık. Karakoç’un, “Bütün Åžiirleri”ni de ilk ben yayınlamıştım, yayıncılığım sırasında.

Aslında o “sıradan insanlar” bu oyunun parçası olmasalar, bunların kendi baÅŸlarına ayakta durmaları, varolmaları mümkün deÄŸil. Bunların çevresindeki iÅŸbirlikçiler ve saflar aslında bu cinayetin suç ortaklarıdır.

Köpek balıklarının arkasında bir sürü artçılar vardır.

Biliyorsunuz, “AÄŸuyu altın tas içre sunarlar, bal da onun suç ortağı”. Bal olmadan zehri kolay yutturamazlar.

Aspirinin etken maddesi, salisilik asit diye bir madde. Onu size yutturmak için, etken maddenin on kat fazlası katalizör madde var.

Onun için denmiÅŸtir ki, “haksızlıklar karşısında susanlar dilsiz ÅŸeytandır”. “Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateÅŸ size de dokunur.” Aslında ÅŸairin dediÄŸi gibi, “Bir hayata çattık ki, hayata kurmuÅŸ pusu”. Ribası ile sömürü düzeni ile hepimiz bir ÅŸekilde bu çarkın içine sürükleniyoruz ve yakamızı da bir türlü kurtaramıyoruz. Varolan “sömürü düzeni” içinde kendimize bir çıkış yolu arıyoruz.

Sanırım bugün yapabildiÄŸimiz tek ÅŸey, bu düzenden “razı olmamak” ve yakamızı bu girdaptan kurtarmak için “çaba göstermek”tir. Yoksa bir ÅŸekilde bu çamur hepimizin üzerinde var.

Bu anlamda bizim dünya gerçeklerini iyi okumak ve tedrici bir geçiş sürecinin ardından mükemmel olanı hayatımıza hakim kılmak için bir gayret içinde olmak gibi bir sorumluluğumuz var.

Bu anlamda “öncelik def-i mazarrat” olmalıdır. KaÅŸ yapayım derken göz çıkartmamalıyız. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmamalıyız. Yapacağımız ÅŸeyin gerçek dünyada karşılığı olmalı ve bütün insanlığın hayrına olmalıdır. Uygulanabilir olmalıdır. “Ben yaptım oldu” olmaz. Ä°deolojik sloganlar ve sansasyonel politik ÅŸovlarla bir yere varamayız. Ä°limle, hikmetle, efradına cami, aÄŸyarına mani bir disiplinle bu meselenin üstesinden gelebiliriz. Bu iÅŸin felsefesi ilminden önce gelir. Bu iÅŸin estetize edilmesi gerekir. Ä°nsanlara doÄŸru anlatılması için “sual-i mukadderlere cevap” verilmesi gerekir. Ä°lmi ortaya konulurken fıkhının da saÄŸlam temellere oturtulması gerekir. Piyasasının saÄŸlıklı bir zemine oturması için hukuki mevzuatının oluÅŸturulması, teknik anlamda altyapısının kurulması, bu iÅŸin sistem olarak halka ve talebelere anlatılması gerekir. Uygulama alanında kadrolarının oluÅŸturulması gerekir.

Para konusunda, bana kalırsa ilk kez “Bitcoin” ile baÅŸlayan tartışma zemini, eÄŸer bu fırsatı iyi deÄŸerlendirecek olursak, hayati bir önem taşıyor. Biz hem finans, hem piyasa ve hem de gıdada, “Helal’e taktık kafayı. Helaller de haramlar da sınırlıdır. Aslolan “mübahattır”. Haram olmayan her ÅŸey mübahtır. Ve bütün bu tartışmaların zemininde “Ä°baha” olması gerekir. “Helal” konusu kulaÄŸa hoÅŸ gelse de, aslında müteÅŸabih alanı, içtihad alanını daraltan bir tartışma zeminine bizi hapsetmektedir.

Helal de var haram da, amenna! Ama Müslümanın hayatı helal ve haramdan ibaret deÄŸil. Kaldı ki, helal olan nesnenin haram sonucu doÄŸuran tasarrufları da sözkonusu olabilir.. EÄŸer “Ä°slam’ı asrın idrakine söyletmek” istiyorsak, bu konuları yeniden konuÅŸmamız gerek. 1950’lerin Ä°HL projesini bu güne uyarlamak mesela ne kadar doÄŸrudur. Åžartlar deÄŸiÅŸince hükmün deÄŸiÅŸmesi kuralını mesela neden burada iÅŸletmiyoruz.

Varolan düzen zulüm düzeni. Bugünkü kriz kapitalizmin ve Siyonizmin krizidir. Global kapitalizm küllerinden yeniden hamlesi baÅŸarısız olmuÅŸtur. FETÖ ve BOP, Emperyalizmin bizim üzerimizde Ä°slam dünyasını yutma hamlesi idi. Bitti! Åžimdi karanlığa küfretmenin ötesinde bizim yeni bir ÅŸey yapmamız gerek. “La ilahe” demeden Müslüman olamayız, ama “La ilahe” der kalırsak da Müslüman olmayız. “La” dediÄŸinizin karşısına ilahi rızaya dayalı bir çözüm göstermemiz gerek.

Yalan-dolan ile devran sürmeyi 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

Milletin başına çorap örmeyi 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

Rüşvet vermek, rüşvet almak nasıl ÅŸey 

Hazineden para çalmak nasıl ÅŸey 

Terlemeden zengin olmak nasıl ÅŸey 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

Erken palazlanıp erken ötmeyi 

DeÄŸirmenler kurup baÅŸ öğütmeyi 

Hele meydan meydan adam gütmeyi 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

Anlamayız kopya nedir, asıl ne 

Perde, sahne, solo, koro, fasıl ne 

Üçkâğıtta erkân nedir, usul ne 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

Viski, votka çekip keyif çatmayı 

Dansöz kucağında stres atmayı 

Milleti bölmeyi, vatan satmayı 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

(…)

Namussuzluk yapın derler... Yaparız 

El uzatır öpün derler... Öperiz 

Put gösterir tapın derler... Taparız 

Biz ne bilek beÄŸim, böyükler bilir. 

(…)

Âdettir gerekmez mâluma ilâm 

Taklide günaydın, asıla selâm 

Ne ki hınzırlık var hâsılıkelâm 

Biz ne bilek beğim, böyükler bilir.

Bizim de artık bazı gerçekleri öğrenme zamanımız gelmedi mi? Bize denmedi mi “İçimizdeki beyinsizlerin iÅŸledikleri yüzünden” biz de helak olabiliriz! Zalimlere yardım etmeyin, sonra ateÅŸ size de dokunur denmedi mi? Hiçbir Müslüman dünyada olup bitenleri görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkı yok. Hakk’ın ve halkın, gören gözü, iÅŸiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olalım diye.

 

Selam ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.