Sosyal Medya

Güncel

Hüseyin Akın: Bir tür sükût suikastı deniyor buna

Milli Gazete yazarı Hüseyin Akın vefatının sene-i devriyesi münasebetiyle hakkında çeşitli yazılar yazılan Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili söylenenleri köşesine taşıdı.



Hüseyin Akın kıymetli insanların hayattayken değer görmediği özellikle yazar kısmının kalemini bu tür insanlar için kolay kolay oynatmadığını belirterek eleştirdi.

Yazının Tamamı

Kemal Öztürk ile hiç yüz yüze tanışmadım. Kendisini yazdıklarından ve de ekranlardan takip ediyorum. SevdiÄŸim birkaç yazardan biridir. Açık konuÅŸur, insaflıdır ve de aklımızla dalga geçenlerle dalga geçer. Altına imzamı atacağım çok yazısını gösterebilirim. Hangi konudan bahsederse bahsetsin yaklaşımları bana hep siyaset üstü gelmiÅŸtir. Åžu satırları onun sözünü esirgemeyen harbi ve de hasbi yanına iÅŸarettir: “Son dönemlerde birçok kıymetli insan hayata gözlerini yumdu. Birçok insanın da ölüm yıl dönümleri nedeniyle aynı günlerde anma programları yapıldı, mesajlar yayınlandı. Törenleri izledim, mesajları okudum, insanların tutumlarını gördüm. Bir insanı kaybettikten sonra kıymetini bilmenin, bir insanın yokluÄŸunda onun deÄŸerli olduÄŸunu anlamanın ne kadar yanlış ve ne kadar üzücü olduÄŸunu bir daha fark ettim. Daha vahim olanı ise, yaÅŸarken kıymetsiz biriymiÅŸ gibi davranılan, hakkı verilmeyen, hatta hakkı yenilen insanların ölümünden sonra, ortaya dökülen dramatik cümleler, vicdan sızlatan sözler ve yürek hoplatan methiyelerdir.” (27.03.2018-Yeni Åžafak) Kemal Öztürk bu sözleri memleketimizde kıymetleri öldükten sonra dile getirilen siyasi kiÅŸilikler için söylese de bunu her alanda hissetmek mümkün. “Veda ederken temizlenir ruhlarımız / Ölünce biz de iyi insan oluruz.” diye boÅŸuna söylememiÅŸ ÅŸair. Ey ÅŸairler, ey dokuz köyden kovulan doÄŸrucu Davutlar kıymetimizi bilen tek bir kiÅŸi bile yok diye üzülmeyin, öldükten sonra arkanızdan çok güzel laflar edilecek, badem gözlü olacaksınız! Bugün bir ÅŸair o kadar yazıp çizmesine raÄŸmen tek bir cümleyle marifeti iltifata dönüşmüyorsa ölüme konu, yaÅŸayanlara malzeme olmadığı içindir. Ölür ölmez en güzel ve en çiçekli kelimeler kabir toprağına serpilecektir. Ölü sevicilik çağın hastalığı. YaÅŸayan yaÅŸayana hep tehdit, hep barikat ve hep rakiptir. Ölünce rekabetten çekilen insan yaÅŸayanlara derin bir oh çektiriyor. ‘Oh olsun!’ der gibi.

HAYDİ, ÖLÜNCE DAHA GENİŞ KONUŞURUZ!

 

Bir insanın yapıp ettiklerinin görünür ve dile getirilir olması o insanın yaşıyor olduÄŸunun en doÄŸal kanıtıdır. DiktiÄŸi aÄŸacı, söylediÄŸi sözü, yazdığı ÅŸiiri baÅŸkaları görsün takdir etsin ister insan. Yazarın uzaklara ulaÅŸan sesini kısmak onun o bölgelerdeki mevcudiyetini ortadan kaldırmaktır. Bir tür sükût suikastı deniyor buna. Yazarın yazarlığının kıymetini bilmeyip yeteneÄŸini körelterek ucuz iÅŸlere, piyasaya ve de gündelik hayata yönelmesi kendini öldürmesi demektir. Ortaya olaÄŸanüstü çabalarla ustaca eserler koyduÄŸu halde bu çabayı yok sayıp o güzelliÄŸin üstünü örtmeye çalışmak yazarın kalemini kırıp yazdıklarını kamufle etmek yani o yazarı öldürmek demektir. Bir de kültürel iktidar, edebi imkânlar dünyası ve de seyyar mikrofon sizin elinizde ise istediÄŸiniz yazarı istememe hakkını kendinizde görür sizin gibi yazmayan adamları ‘Ä°stenmeyen Adam’ ilan edebilirsiniz. Uzun süredir adı hiçbir edebi mahfilde, kültürel platformlarda geçmeyen insanların yalnızlığını yürürken saÄŸ adımlarını sol adımlarına uyduramadıklarından biliyoruz. Bir usta yazar ölünce aslında hiç kimseye yol açılmaz. Bilakis hatlar kopar, direkler devrilir ve yollar kapanır. Yine de ÅŸunu önemsediÄŸimi söylemeden geçemeyeceÄŸim: Ölünce herkesin yüzü netliÄŸe kavuÅŸur. Ä°nsanın yüzünün iki yakası bir araya gelir. Kim ki bir yazarın önünü kapatıyorsa güneÅŸine ve ışığına mani oluyor demektir. YoÄŸun bakım ünitesindeki yazar telefonuyla zorlukla konuÅŸabilir. Son cümlesini yakalayabiliyorum ‘haydi ölünce daha geniÅŸ konuÅŸuruz!’.

ESKİDEN HİÇBİR ŞEY KOLAY KOLAY ESKİMEZDİ!

Eskiden başörtüsünü çıkarmak dine dair bir şey söylemekti, şimdilerde başörtülü ateistlerden bahsediliyor!

Eskiden bir adamı eleştirdiğinizde o adam size minnet duyar teşekkür ısmarlardı, şimdilerde bir adamı eleştirmek bir adamı eleştirmek olmaktan çıktı ve bütün sülalesini, kabilesini ve hatta cemaatini ilgilendirir hale geldi.

Eskiden birilerini tenkit ettiğinizde sadece tenkide muhatap olan kişi kendini savunur, birileri devreye girmezdi, şimdilerde bütün devreler yandı, trafolar patladı ve tanımadığınız insanlar saldırıya geçer oldu.

Eskiden eleÅŸtiriyi biraz vurgulu yaptığında ‘aÅŸk olsun’ tarzı sitemlerle karşılaşırdık, ÅŸimdilerde yakası açılmadık küfürlerle karşılaşıyoruz.

Sözde İslamcı kesim küfürle ve sövgüyle tanıştı. Eskiden en fazla argo kullanılırdı.

Eskiden küsleri barıştırmak birinci vazife addedilir, sabırla dargınların arası bulunurdu, ÅŸimdilerde küslerin barıştırılması ‘iÅŸe karışmak’ veya ‘iÅŸi karıştırmak’ olarak algılanırken yüzyıl dargın durmaya ahdetmiÅŸ insanlar tebcil ediliyor.

Eskiden hiçbir şey üzerinden zaman geçse de eskimezdi, şimdilerde ilkler değil sadece ilkeler de eskiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.