Sosyal Medya

Dünya

'PYD ve YPG, ana örgüt PKK'nın unsurlarıdır'

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, PYD/YPG'nin PKK'nın unsurları olduğunu belirterek "İlgili ABD kurumları bu ilişkiyi birçok kez dile getirmiştir ancak ABD yönetimi, PKK'yı resmen terör örgütü olarak kabul ederken bu durumu resmi olarak önemsemiyor gözükmektedir." ifadelerini kullandı.



Eski ABD Ankara Büyükelçisi James JeffreyPYD/YPG'nin terör örgütü PKK'nın unsurları olduÄŸunu belirterek "Ä°lgili ABD kurumları bu iliÅŸkiyi birçok kez dile getirmiÅŸtir ancak ABD yönetimi, PKK'yı resmen terör örgütü olarak kabul ederken (YPG ile ilgili) bu durumu resmi olarak önemsemiyor gözükmektedir." dedi.

2008-2010 yılları arasında ABD'nin Ankara Büyükelçisi olarak görev yapan Jeffrey, ABD'nin terör örgütü PYD/PKK'ya desteğini ve bu desteğin Ankara-Washington hattında neden olduğu gerilimi değerlendirdi.

Jeffrey, PYD/YPG ile PKK arasındaki ilişkinin bir sır olmadığına ve bazı Amerikan istihbarat kurumlarının da bu ilişkiyi kabul etmeye başladığına işaret etti.

"PKK'NIN KONTROLÜ ALTINDA"

Emekli diplomat Jeffrey, "Hiç şüphe yok ki PYD ve onun askeri kanadı olan YPG, ana örgüt PKK'nın unsurlarıdır ve genel anlamda onun kontrolü altındadır." diye konuştu.

Jeffrey, "İlgili ABD kurumları bu ilişkiyi birçok kez dile getirmiştir ancak ABD yönetimi, PKK'yı resmen terör örgütü olarak kabul ederken (YPG ile ilgili) bu durumu resmi olarak önemsemiyor gözükmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatının (CIA) ülkelerin terör tehdit analizlerine yer verdiği resmi internet sayfasında "YPG'nin PKK'nın Suriye kolu olduğunu" yazdığını hatırlatan Jeffrey, aynı şekilde ABD İstihbarat Topluluğunun önceki ay Kongreye sunduğu resmi raporda da "YPG'den PKK uzantısı" şeklinde bahsedildiğinin bilindiğini ifade etti.

Jeffrey, ABD'nin henüz PYD'yi bir terör örgütü olarak ilan etmediğini ve dolayısıyla şu anda "teknik olarak" onunla iş birliği yapabileceğini savundu.

"DEAÅž KARÅžITI KOALÄ°SYON YAÅžAMAK Ä°STÄ°YOR"

ABD'nin terör örgütü DEAŞ'la mücadelesini henüz tam olarak bitiremediğini kaydeden Jeffrey, Suriye'nin halen bazı bölgelerinde DEAŞ militanlarının olduğunu ayrıca "DEAŞ Karşıtı Koalisyonun" bürokratik bir yapı olarak biraz daha uzun yaşamak istediğini söyledi.

Jeffrey'nin bu yorumu, Suriye ve Irak'ta DEAŞ'a karşı kurulan koalisyonun iç yapısını ve bürokratik durumuna ilişkin birtakım soru işaretlerini de gündeme getirdi.

ABD'nin, "DEAŞ'la mücadele" yasal zemini çerçevesinde Suriye'de binlerce askerini bulundurabildiğine dikkati çeken Jeffrey, bu sebeple ABD yönetiminin DEAŞ'la mücadeleyi son noktasına kadar sürdürmeye niyetli olduğunu ifade etti.

"AMAÇ SURİYE'DE KÜRTLERİ OTONOM GÜÇ HALİNE GETİRMEK DEĞİL"

"ABD'nin PYD/YPG ile iş birliğinin en önemli nedeni, ABD'nin Suriye içinde askerlerini bulundurabilmesinin ve Esed rejimine karşı koyabilmesinin en kolay yolu olmasıdır." diyen Jeffrey, "Bu iş birliğinin amacı, Suriye'de Kürtleri otonom bir güç haline getirmek değildir." ifadesini kullandı.

Washington'dan sağladığı askeri ve psikolojik desteği kendine göre farklı amaçlarla kullanmak isteyen tarafın PYD/PKK olduğuna dikkat çeken Jeffrey, yine de asıl belirleyici olan unsurun, ABD yönetiminin desteğini sürdürüp sürdürmeyeceği olduğunu vurguladı.

"TÃœRK VE AMERÄ°KAN ASKERLERÄ° KARÅžI KARÅžIYA GELMEZ"

Jeffrey, iki ülke arasındaki ilişkilerin birçok yapısal boyutunun bulunduğunu, mevcut sorunlardan bazılarının da bu yapısal konularla ilgili olduğunu kaydederek sorunların çözümünün zaman alacağını belirtti.

"Türkiye ile ABD arasındaki önemli görüş ayrılıklarının çözülmesi zaman alacak ancak Türk askeri ile Amerikan askerlerinin herhangi bir şekilde karşı karşıya gelmeyeceğine eminim." yorumunu yapan Jeffrey, bu ay sonunda koltuğunu terk edecek olan ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın son Ankara ziyaretinde özellikle Menbiç konusunda önemli görüşmelerin yapıldığına işaret etti.

Sonraki Suriye konulu teknik heyet görüşmesinde de Menbiç konusunun masada olduğunu belirten Jeffrey, bu konuda devam eden görüşmelerden olumlu sonuçlar beklenebileceğini dile getirdi.

"STRATEJÄ°K TEHDÄ°TLER PYD/PKK VE ESED-Ä°RAN-RUSYA"

Diğer yandan Jeffrey, Türk-Amerikan ilişkilerindeki PYD/PKK kaynaklı sorunlardan farklı olarak bölgedeki iş birliklerinin dinamiklerine daha yakından bakılması gerektiğine dikkat çekti.

Suriye bağlamında Türkiye için iki stratejik tehdidin PYD/PKK ve Esed-İran-Rusya üçlüsü olduğunu savunan Jeffrey, "Esed-İran-Rusya üçlüsüne karşı Türkiye için tek uzun vadeli müttefik ABD'dir. Ancak ABD de Suriye'de bu üçlüye karşı asker bulundurabilmek için PYD ile iş birliğine gereksinim duymaktadır." ifadelerini kullandı.

"ABD, TÃœRKÄ°YE'YÄ° RUSYA'YA Ä°TMEMELÄ°"

Jeffrey'nin de işaret ettiği, "NATO müttefiki Türkiye'nin Rusya'ya itilmemesi" ve "ABD'nin bu konuda aynaya bakması" gerektiği yaklaşımı, son dönemde Washington kulislerinde daha fazla dile getirilen bir argüman olmaya başladı.

Nitekim Wall Street Journal yazarı Walter Russell Mead de 12 Mart'taki yazısında, Türkiye ile ABD arasındaki buzların, Ankara-Moskova hattında yakınlaşmaya zemin hazırladığını ve Trump yönetiminin bu konuda bir şeyler yapması gerektiğini vurgulamıştı.

Mead, Türkiye ile ABD'nin İran-Rusya eksenine alternatif bir eksen oluşturabileceğini ve bu tür bir girişimin iki ülkenin de çıkarına olacağını savunmuştu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.