Güncel
Çeyrek yüzyıl önce de satılacağına dair iddialar ortaya atılınca, Erol Simavî iddiaları yalanlamış ve İnsan hürriyetini satar mı? diye sormuştu
Star gazetesi yazarı Selahaddin E. Çakırgil Hürriyet gazetesinin satışını köşesinde değerlendirdi.
Selahaddin E. Çakırgil Hürriyet gazetesinin ilk defa satış konusuyla gündeme gelmediği barındırdığı değer yargıları ve politkaları ile bu topraklarla uyumlu olmadığını savundu.
Yazının Tamamı
Denilir ki, 1860’larda, Ä°stanbul’a modern bir çehre kazandırmak için Amerika’dan getirttirilen Hamlin isimli bir mühendis, Ä°stanbul’u tanımak için gezinirken, Rumeli Hisarı’nın bulunduÄŸu mekâna da gider ve oradan BoÄŸaz’ın muhteÅŸem güzelliÄŸine bakarken, ‘Sultan Muhammed, Bizans’ı bu tepelerden fethetmiÅŸ; ben de Bizans’ı buradan baÅŸlayarak ihya edeceÄŸim..’ der. Ve bir okul açmak ister oralarda.. Kimse yer vermez, Ahmed Vefîk PaÅŸa’dan gayri.. Hamlin’in Robert College adını verdiÄŸi okul böyle çıkar ortaya.. (Sonraları, 2. Abdulhamîd, A. Vefik PaÅŸa’nın mezarını Robert Kolej’in duvarları dibine naklettirir; hıncını ‘Taa Kıyâmet’e kadar, çan sesi altında uyusun..’ dercesine yansıtır..)
Ve Müslüman aileleri çocukları o okulda Pazar günleri oradaki Kilisenin çan sesleri altında çorbalarını içtikten sonra birer-ikiÅŸer Pazar âyinlerine katılmalara baÅŸlarlar. Ve zengin sınıfların veya siyaseten güçlü ailelerin çocukları, zamanla, kendilerinin veya ana-babalarının dinlerinden hemen hiçbir ÅŸey bilmezken veya öğrenmek arzusu içlerinde uyanmazken, ‘yüksek Batı kültürü’ diye yüceltilen o muzahrafât atmosferinde büyürler. Ki, onların arasından sonraları baÅŸbakan, bakan, yüksek bürokrat ve teknokrat olan niceleri de çıkar; baÅŸta B. Ecevit olmak üzere..
Ve Bizans’ın ne kadar hortlatılıp hortlatılamadığı da herkesin bakış açısına göre deÄŸiÅŸir. Ama, orada ‘yüksek kültür ve medeniyet deÄŸerleri’ adı altında asıl yükseltilenin kamuflajlı bir Bizans olduÄŸu da reddedilemeyecek bir gerçek olsa gerek.. Ve bunun Müslüman topluma, özellikle edebiyat ve medya vasıtaları yoluyla, hele de kemalist- laik resmî ideoloji döneminde nasıl zerk edildiÄŸi biliniyor.
***
Sedat Simavî’nin 1948’de kurduÄŸu ve 70 yıldır yayın hayatında olan Hürriyet gazetesi satılmış.. Çeyrek yüzyıl önce de satılacağına dair iddialar ortaya atılınca, Erol Simavî iddiaları yalanlamış ve ‘Ä°nsan hürriyetini satar mı?’ diye sorup, ‘Satmaz.. Ben de satmayacağım..’ demiÅŸ ve sonra da satmıştı Hürriyet’ini; Kelkit’ten geldiÄŸi bildirilen 1979’da da Milliyet’i Ercüment Karacan’dan satın alan Aydın DoÄŸan isimli bir sanayiciye..
O Hürriyet’i de alınca, daha bir esrarengiz hâle gelmiÅŸti. Gazetesi de, geçmiÅŸte olduÄŸu gibi, yine Silahlı Kuvvetler içinde yuvalanmış olan ‘darbeci kuvvetli silahlar’ın gayri resmî sözcüsü durumundaydı. KliÅŸe tabirle, ‘Statükonun Amiral Gemisi’ydi, o.. Statüko da mâlum; resmî ideoloji üzerindeki sosyo-politik yapı..
A. DoÄŸan’ın gücü, bu gazeteyle o kadar artmıştı ki, ayağına kadar gelen bazı baÅŸbakanları pijamayla karşılayacak kadar ÅŸiÅŸkin egolu birisine dönüştüğü söyleniyordu. Ama bu problemin ondan deÄŸil, siyasî hırs ve çıkarları için, biraz güçlü vehmettikleri karşısında taklalar atan siyasetçilerden kaynaklandığını, o havaya prim vermeyen Tayyip ErdoÄŸan göstermiÅŸti.
***
O gerçekte, o, Kelkit’in mütedeyyin ve mütevâzı bir aile çevresinden gelmeydi.. Sevap ve günahlar, fazilet ve rezîletler ÅŸahsîdir, geçelim. Bunu herkes kendi durduÄŸu yere göre farklı deÄŸerlendirebilir.
Şimdi o, 80 yaşına gelince artık, işi yürütemeyeceğini düşünmüş ama yaptıklarını gururla sahipleniyor.
Ama, milletimizin hâfızasında da geride kalan 25 yıldan öyle çarpıcı sahneler de kalmıştır ki, A. DoÄŸan’a da yeter onlar, gururlanması veya piÅŸmanlığı için..
‘(Ordu)Gerekirse silah kullanacak../ Tayyip artık muhtar bile olamayacak.. / Kaosa kalkan 411 el../367 Çıkmazı..' vs.. Saymakla bitmez ki.. Bu gazetenin, milletin büyük kesimlerini sevindiren baÅŸlıklarını saymak daha kolay oldurdu..
***
Bu el deÄŸiÅŸtirme üzerine bir yozdil şöyle yazmış: ‘Aydın DoÄŸan’ın yanında durmak, yurttaÅŸlık görevidir. Ya hep birlikte söndüreceÄŸiz.. Ya hep birlikte yanacağız.. Üçüncü seçenek yok.. (…) Aydın DoÄŸan’ın tasfiye edilmesi Türkiye için çoook çoook, çok kötü bir geliÅŸmedir.’
Zannedersiniz ki, -belki de öyledir- bir savaş veriliyor, bu satışla..
Bu gazeteyi ve baÄŸlı yayınlarını, 800 milyon Doları aÅŸkın bir muazzam servet ödeyerek satın alan Demirören Grubu’nun aynı çizgide götürmemesini temenni eden büyük kitleler olduÄŸu unutulmamalı..
Henüz yorum yapılmamış.