Özel / Analiz Haber
M.Mazlum Çelik: Beyninde Ölen Biri Var Mümtaz
Berna Moran’ın kavramsallaÅŸtırmasıyla bir huzursuzluÄŸun öyküsünü anlatan Huzur romanı Mümtaz karakterinin gözlerinden verilir okuyucuya. Sürekli dolaÅŸan, dolaÅŸtığı zaman gördüklerini bir video gibi kaydeden Mümtaz, bunları durmaksızın zihninde yorumlar. Bu yorumlamalar, sürekli sapmalar, arada kalmışlıklar, müphemlikler gerçek ile rüyanın iç içe geçmesine sebep olur. Görülen rüyalar ve halüsinasyonlar romanın sonunda ve başında birbirine muazzam bir işçilikle baÄŸlanarak Mümtaz karakterinin oluÅŸumunu ve iç dünyasını tüm çıplaklığıyla bize gösterir. (Sunat 2004, 432)
Rüya ile gerçeÄŸin iç içe geçtiÄŸi, halüsinasyonun zirve yaptığı son sahnede Mümtaz eczaneden ilaçla evine döndüğü sırada ruhsal bir kriz içine girerek romanda daha önce ölmüş olan Suat’ın yanında yürüdüğünü görür – hayal eder. Bu sahnede yaÅŸananlara dönmeden önce rüyanın Mümtaz karakteri üzerindeki etkisini daha net anlayabilmek için “rüya” mevhumunun romanın bütününde Mümtaz karakteri üzerinde nasıl inÅŸa edildiÄŸini saptamamız gerekir. GerçeÄŸin travmatik etkisini ve Mümtaz karakteri üzerindeki belirleyici etkisini henüz romanın başındaki iki olayla tespit ediyoruz. Bu olaylar bir süreklilik halinde Mümtaz’ın rüyalarında tekrar tekrar yorumlanır, sorgulanır ve zaman zaman ÅŸekil verilir. Bu belirleyici etkiyi Mümtaz’ın babasının öldürülmesi olayı ve ilk duygusal deneyimiyle tespit edebiliyoruz.
Öncelikle babasının ölümünde Mümtaz’ın gerçeÄŸi rüyaları ile birleÅŸtirdiÄŸinde bir suçluluk psikolojisi taşıdığını görüyoruz. Bu durum Mümtaz’da sürekli halüsinasyonlar sebep olur, gerçekte de babasının ölümüne verdiÄŸi ilk tepki babasının gömülmesi sırasında bayılmak olmuÅŸtur. Burada romanı Tanpınar’ın hayatı ile birlikte deÄŸerlendirdiÄŸimizde Tanpınar’ın kendi yaÅŸam öyküsünde annesini Musul’da topraÄŸa verdiÄŸini görüyoruz, burada annesini deÄŸil de Mümtaz’a babasını gömdürmesi hayal ile gerçeÄŸin arasında duran Mümtaz karakterinin aslında Tanpınar’ın zihninin içindeki bir karakter olduÄŸunu bazen Tanpınar’ın kendisi olduÄŸunu da görüyoruz.
Mümtaz karakterini belirleyen rüya mevhumunun diÄŸer bir sacayağının izlerini yine hemen romanın başında Mümtaz’ın ilk duygusal deneyimiyle görüyoruz. “A…” ÅŸehrine yolculuÄŸu sırasında bu minik muhacir çocuk, annesi ve hayatının geri kalanın da hayalini süsleyecek muhacir kadının arasında uyur. Bu hayal Mümtaz’ın karakterinde hep gerçekle rüya arasında kalmasına sebep olacaktır. Zaten romanın ilerleyen sayfalarında yazar bunu açık açık ifade eder: “Sözünü birdenbire kesti, neredeyse, ben hala çocuk gibiyim, diyecekti. Hayatında bir yığın, hülyadan baÅŸka ne vardı…”(Tanpınar 2017, 112)
Bu iki örnek ve daha sonra romanın tamamına sirayet edeceÄŸi üzere Mümtaz karakteri rüya ile gerçeÄŸin arasında sıkışıp kalmıştır. Dil bir rüyadan kopup gelmiÅŸ gibidir, sahneler bir rüyadaymışçasına daÄŸdalıdır. Mümtaz bazen sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığını yaÅŸarken bazen aynaların ardındaki felsefeyi sorgulayan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu rüya ve halüsinasyonların Mümtaz karakterini nasıl belirlediÄŸini final sahnesinde iyice görüyoruz. Buraya kadar rüya Mümtaz karakterinin oluÅŸumuna katkı sunar; ama Mümtaz’ı esir almaz. Yani baÅŸka bir deyiÅŸle zihnine kazınmış olarak hayal ettiÄŸi kızı baÅŸka suretlerde hayatında hayal ettiÄŸinde burada rüya araçtır. Son sahneye geldiÄŸimizde Mümtaz bir cinnet halindedir, Suat yanı başındadır ve yürümektedir. Bütün hayatı rüya ile gerçek arasında geçmiÅŸ olan Mümtaz’ı yakalayan kriz bu kez farklıdır. Mümtaz bugüne kadar kendisi rüyalarında çoÄŸu zaman irade sahibidir, bilincinin altında bütün rüyaların kendisi bir ÅŸekilde neden ve anlam vermiÅŸtir; oysa ÅŸimdi Suat karşısındadır ve Mümtaz’ın tüm iradesini esir alarak onu sorgulamaktadır. Önce Suat baÅŸkalarının hayatını kolayca harcamasını eleÅŸtirir. Suat bu karşılaÅŸmada sürekli olarak Mümtaz’a taarruz eder yaptığı küçük hesapları yüzüne vurur. (Moran 2015, 294) Bu son rüya ÅŸu ana kadar gördüğü tüm rüyalardan farklıdır çünkü ÅŸu ana kadar gördüğü tüm rüyalar Mümtaz’ın gerçek hayatına onu sevk eden ve ona olaylara yeni yeni yorumlar katmasını saÄŸlarken ÅŸimdi bu halüsinasyon Mümtaz’ı alıp götürmek ister.
Sonuç olarak söyleyecek olursak Mümtaz hayal ile gerçeğin arasında sıkışıp kalmış bir kişiliktir. Romanın bütününde onun karakterini belirleyen şey rüya ve halüsinasyonlardır; son sahneye geldiğimizde bu durum önceki rüyalarından başka bir noktaya evrilir, çünkü bu bir cinnettir.
KAYNAKÇA
Moran, Berna. Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış. İstanbul: İletişim, 2015.
Sunat, Haluk. Boşluğa Açılan Kapı. İstanbul: Bağlam Yayınları, 2004.
Tanpınar, Ahmet Hamdi. Huzur. İstanbul : Dergah Yayınları, 2017.
Henüz yorum yapılmamış.