Sosyal Medya

Kürsü

Selahaddin E. Çakırgil: Çetin, ama, bir o kadar da şahsiyetli ve haysiyetli bir tavır

Star gazetesi yazarı Selahaddin Çakırgil ABD ile Türkiye arasında son dönemdeki ilişkileri ele aldı.



Selahaddin Çakırgil ABD ile Türkiye arasında son dönemde bazı çevreleri gururlandıran bazılarını da endişeye sevk ettiğini iddia ettiği ilişkileri köşesinde değerlendirdi.

Yazının Tamamı

Bazı çevrelerde, CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Amerikan emperyalizmine ‘kafa tuttuÄŸu’na dair görüşler dile getiriliyor. 

Bazıları bundan hoÅŸlanıyor, gururlanıyor; bazıları endiÅŸe ediyor. Hattâ bazıları, ‘Diplomatik görüşler halkı coÅŸturacak ÅŸekilde dile getirilir mi?  Bu konular kapalı kapılar ardında konuÅŸulur. Böyle CumhurbaÅŸkanı görmemiÅŸtik.’  diyor. 

Bu tereddüt veya itirazlara,  -geçmiÅŸte alışılmış kalıplara göre düşünülürse-, yanlış  da denilemez. 

Evet de, ErdoÄŸan’ın beÅŸer planındaki en büyük dayanağı, bu zamana kadar ülke ve milletin temel meselelerinden dışlanmış kitleler deÄŸil mi? 

Åžimdi iÅŸte bu cumhûr’un baÅŸkanı, cumhûrdan aldığı yönetme vekaleti yetkisiyle hareket ediyor ve neyi- niçin yaptığını da kendisine vekalet veren millete açık yüreklilikle izah ediyor, problemleri onlarla paylaşıyor.  Bu tavır, milleti ‘sürü’ kabul eden geçmiÅŸ dönemlerin alışılmış kalıplarına, evet uymuyor. Ama, ErdoÄŸan da esasen, ‘Ben alışılmış cumhurbaÅŸkanı olmayacağım..’ hatırlatmasında bulunarak girmemiÅŸ miydi, seçimlere.. 

*** 

Tayyib Bey’in, sıkça vurguladığı sözlerinden birisi de  ‘DikleÅŸmeyeceÄŸiz, ama, dik duracağız!’ ÅŸeklindeydi. Genel olarak bu ilkeye hem iç, hem de dışpolitikada titizlikle riayet ettiÄŸi anlaşılıyor. 

Buna en açık örnek, onun 21 Mart günü yaptığı konuÅŸma.. O konuÅŸmada dile getirilenler, bir yazarın makalesi deÄŸil, bir sıradan siyasetçinin sözleri deÄŸil; 82 milyonluk bir ülkenin CumhurbaÅŸkanı’nın sözüdür ve Amerikan BaÅŸkanı’na, halkımızın da, dünya medyasının da huzurunda açıkça söylenmektedir. Ve 100 yıllık geçmiÅŸimizde bir örneÄŸi de yoktur.   

Görelim, ne diyordu özetle: 

‘(…)Defalarca ilân ettiÄŸimiz operasyonlarımızın bundan sonraki hedefleri konusunda ileri -geri konuÅŸuyorlar.

NeymiÅŸ, Munbiç'ten çıkmayacaklarmış.

Bir defa bırakın oradan çıkmamayı, orada bulunmaya hakkınız yok. 11 bin kilometreden kalkıp buraya niye geliyorsun? Bu topraklar senin mi, senin ne alâkan var?(…) 

DEAŞ'ın hiç bir faaliyetinin kalmadığını söylediler. Peki siz niye duruyorsunuz orada hâlâ?

Bu sefer baÅŸka teklif yaptılar, 'yarısında siz olun, yarısında biz olalım' dediler. Kendilerine dedik ki, ne siz olun, ne biz olalımBuranın sahibi kim ise, onlar burada olsun.

 (…) Siz sadece kendinizi kandırırsınız, bizi kandıramazsınız. Terör örgütünün mensupları ile kucaklaÅŸarak, öpüşerek, kollarında Amerika'nın kokartları ile dolaÅŸtıklarını biz görüyoruz. Hepsinin bizde görüntüleri var. (…)

Obama döneminden beri görüştüğümüz tüm Amerikalı yetkililer bize DEAÅž tehdidinin ortadan kalkması ile terör örgütünün Munbiç'ten çıkartılacağı garantisini verdi.

Bunun için birkaç hafta ile sınırlı tarih verenler bile vardı.

Aradan değil birkaç hafta neredeyse birkaç yol geçti ama değişen bir şey olmadı

Ãœstelik, bu teröristlerin bugün Afrin'de, yarın kim bilir nerede, bize karşı savaÅŸmak için hazır bekletildiÄŸi anlaşılıyor. Bu kadar silah buraya niye geliyor?

910 kilometre sınırımız var, 350 kilometre de Irak sınırı var, (…) Türkiye'ye karşı kullanacaksın (…)

Ne olursa olsun Amerika BaÅŸkanı Sayın Trump'tan ülkemize yönelik politikalardaki bu kafa karışıklığını giderecek, artık hadsizlikboyutuna varan açıklamaların önünü kesecek bir tavır ortaya koymasını bekliyoruz.

Sayın Trump adına konuÅŸanlar ne dediklerinin farkında deÄŸiller. Sayın Trump'un bunlara bir ayar vermesi lâzım. Hele hele Türkiye aleyhine açıklama yapmak için âdeta sıraya girmiÅŸ izlenimi veren sözcülerin, yalana ve yanlışa dayalı fikirler beyan eden stratejistlerin, kin kusan medya mensuplarının gölgesinde biz bu iÅŸi sürdüremeyiz. (…)

***

Evet, bu sözler bir dikleÅŸmek deÄŸil, bir dik duruÅŸtur;  muhatabına, çeliÅŸkilerini açıkça ifade etmektir. Ve geçmiÅŸte, ‘Amerika bizim müttefikimizdir, biz ona inanırız..’ diyen Ecevit veDemirel gibilerin tersine,  Amerika ve benzerlerinin ne ÅŸeytanî planlar peÅŸinde olduÄŸunun milletimize de, uluslararası muhatablara da açıklıkla izah edildiÄŸi, dik baÅŸlı bir tavır sergileniÅŸidir. 

Elbette çetin, ama, bir o kadar da ÅŸahsiyetli ve haysiyetli bir tavır.. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.