Kürsü
Mehmet Ocaktan: Ayağımızın altındaki toprak kayıyor ama bizim haberimiz yok
Follow @dusuncemektebi2
Karar gazetesi yazarı Mehmet Ocak'tan İhsan Fazlıoğlu ile başlayan "Başörtülü ateist" tarışmalarına değindi.
Son dönemde Türkiye’de oluÅŸan tuhaf din algısı yüzünden, nasıl bir mecraya doÄŸru sürüklendiÄŸimizin açıkçası çok da farkında deÄŸiliz. Neredeyse her sabah akıl ve mantık dışı merdiven altı fetvalarla tatsız bir iklime uyanıyoruz.
Biz ‘yanmayan kefen’in faziletlerini tartışırken, ayağımızın altındaki toprak kayıyor ama bizim haberimiz yok. GeçtiÄŸimiz günlerde bir eÄŸitimciler toplantısında konuÅŸan Ä°stanbul Medeniyet Ãœniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ä°hsan FazlıoÄŸlu’nun, başörtülü öğrenciler arasında ‘ateist’ olanların dahi olduÄŸunu söylemesi açıkçası dehÅŸet verici.
***
Hoca’nın ifadeleri aynen şöyle: “OkuduÄŸum Ä°mam Hatip okulundan bir heyet gelerek benimle fikir alışveriÅŸinde bulunmak istediklerini söylediler. Deizm yayılıyor, bu çocuklara ne anlatalım, ne yapalım diye sordular. Dedim ki, konuÅŸmayı bırakın, yapın artık. Dini temsil makamındaki insanların bu durumu sürdüğü müddetçe 10 yıl sonra neslimiz bizimle kavga edecek. Bu dinin bir faydası olsa babama anneme olurdu diyecekler. 15 Temmuz’dan bu yana benim odama 17 tane başörtülü deist bile deÄŸil tanrı tanımaz öğrenci gelip benimle bu konuları konuÅŸtular. Başörtülü öyle geleneksel de deÄŸil bildiÄŸin başörtülü. Aileleri de örtülü aile.”
Maalesef sahnede kanaat önderi olarak yer alan insanların eylemleri ve devletin en üst katlarına kadar her aşamada ortaya konulan örnekler, nesillerimizin geleceği açısında hiç de umut vadetmiyor. Eğer şu anda içinde çırpındığımız kirliliğin farkına varıp, perişan halimizle yüzleşemezsek, korkarım yirmi-otuz yıl sonra bilgi, kültür ve ahlaki anlamda övünebileceğimiz donanımlı nesillerimiz de olmayacaktır.
Prof. Dr. Ali BardakoÄŸlu Hoca’nın, “Alnı secdeden kalkmayan Müslümanlar dünyevileÅŸmeye lanetler okuyarak dünyevileÅŸiyorlar” ifadesini her okuduÄŸumda, bugün neden bu halde olduÄŸumuzu çok daha iyi anlıyorum. Din bütün hayatımızı kuÅŸatan bir rahmet olması gerekirken, ne yazık ki Ä°slam’ı belli sembollere ve ritüellere hapsetmiÅŸ durumdayız. Bugün eÄŸitimden ekonomiye, siyasetten toplumsal hayatın bütün katlarına kadar her alanda ahlakın, hukukun, liyakatin ve merhametin hiçbir anlam ifade etmediÄŸi bir süreci yaşıyoruz.
Zihinsel olarak bu yüzyılda yaşadığımızın farkına varmadan, klasik İslam kültüründen devraldığımız bilgileri tekrar ederek bir dindarlık anlayışı oluşturmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bu çağda Müslümanca düşünmenin ve Müslümanca bir hayat inşa etmenin nasıl mümkün olacağını da bilmiyoruz.
***
Ä°ÅŸte bu görsel dindarlık anlayışı yüzünden de, Kur’an’ın mesajıyla yeni nesillerin dünyasını buluÅŸturamıyoruz. Semboller ve ritüeller dinin muhtevasından daha çok önem arzeder hale geldiÄŸi için ticarette, siyasette, okulda ve ailede dünyevileÅŸmiÅŸ bir dindarlık anlayışı egemen olmaya baÅŸladı.
EÄŸer gençlerimize dinle ahlakın, hatta ahlakla hukukun birbirinden ayrılamayacağını öğretmeden, dindarlığı sadece sakal, kılık-kıyafet ve ibadetin dar bir alanına hapsedersek, yani ahlak hayatımızdan buharlaşıp giderse başörtülü kızlarımızın zihin dünyalarını Ä°slam’ın muhtevasıyla buluÅŸturamayız.
Bilelim ki eğer din sosyal hayatta, ticarette, siyasette ve hayatımızın her alanında bizim ahlaklı, adaletli, merhametli, hakkaniyetli olmamızı sağlamıyorsa yeni nesilleri dinin rahmetiyle buluşturamayız.
Bir gerçeÄŸi artık anlamamız gerekiyor ki, iletiÅŸim imkanlarının çeÅŸitlendiÄŸi bambaÅŸka bir çaÄŸda yaşıyoruz ve yeni kuÅŸakları geleneÄŸin oluÅŸturduÄŸu ÅŸartlarda geleceÄŸe hazırlayamayız. Önemli olan, din ile yaÅŸanan tecrübeleri birbirinin alternatifi gibi görmeden, dinin hayatımıza yön veren temel ilkelerinin yorumunu Kur’an ve sünnetin mesajı doÄŸrultusunda güncelleyebilmeliyiz. Aksi taktirde bu kaotik çaÄŸda nesillerimizi kaybedeceÄŸiz.
Henüz yorum yapılmamış.