Güncel
Eğitim sistemini geleceğin insan emeğine ihtiyaç duyulan mesleklere göre yönlendirmek gerekiyor
Follow @dusuncemektebi2
Yeni Şafak gazetesi yazarı Ahmet Ulusoy, gelişen teknoloji karşısında artacağı düşünülen işsizlik kaygısını köşesine taşıdı.
Ahmet Ulusoy, işsizlik tehdidinin teknolojinin gelişmesinden kaynaklanmadığını yanlış yönlendirilen ve ikame edilen eğitim anlayışından kaynaklandığını iddia etti. Ulusoy, bunun çözmek için teknoloji ile savaşmak değil eğitim kalitesini artırarak gençleri doğru yönlendirmek gerektiğini dile getirdi.
Yazının Tamamı
on dönemde daha da hızlanan teknolojik yenilikler 4. Sanayi devrimi olarak adlandırılmaktadır.
Buhar makinesinin bulunması ve su gücünün üretimde kullanılmasıyla baÅŸlayan sanayi devrimlerinin 4’üncüsü, siber fiziksel sisteme dayalı üretimle, yapay zeka robotlarla, bulut bilginin takip etmesiyle, 3 D yazıcılarla, geliÅŸmiÅŸ yazılımlara sahip öğrenen makinelerle, blockchain uygulamalarla baÅŸladığı ifade ediliyor.
Düşünsenize artık robotlar zekâ kullanıyor. Robotların geliştirilmesi, dijitalleşmenin yaygınlaşması ve bilişim sektörünün ileri düzeyde kullanılmasıyla birçok işin robotlara bırakılacağı beklentisi oluştu.
Artık insansız kamyon ya da otomobil hayal değil. Ameliyatlarınızı doktorlar yerine robotlar yapacak.
**
Yeni teknolojilerin üretim sürecinde kullanılmasının işsizliği yaygınlaştıracağına inanan geniş bir kitle yanında, teknolojik gelişmelerin insan aklı ile birleştiğinde çok karmaşık problemlerin bile çözülebileceği, insanlığın yararına bir yapı ortaya çıkacağını söyleyenler de var.
Hatta bilim ve teknolojinin, bilgisayarın üretimde kullanılmasının yeni olmadığını, geçmiş sanayi devrimlerinde de yeni teknolojilerin kullanıldığını ve işsizliğin yaygınlaşmadığını örnekleyerek tezlerini savunmaktalar.
Sanayide teknolojinin yaygın kullanılmasının yeni iş alanları açacağı, yapısal olarak ortaya çıkan işsizliğin dönüşüme ayak uyduranlar için soruna neden olmayacağı belirtiliyor.
**
Artık yapay zekâlı (öğrenen) robotların sadece sanayi sektöründe değil hizmet sektöründe de kullanıldığını, dolayısıyla geçmişteki sanayi devrimlerinde boşa çıkan işgücünü hizmetler sektörünün absorbe ettiğini ve bu nedenle sorun olmadığını dile getirenler var.
Ve devamla bugünkü teknolojik gelişme ile bütün sektörlerde insan emeğini ikame edebilecek hüner, beceri ve donanıma sahip makineler üretildiği, dolayısıyla işsizliğin kaçınılmaz olduğu belirtiliyor.
Özellikle orta düzey iş alanlarında geliştirilmiş robotların rahatça kullanılabileceği, bu sayede orta direk mefhumunun ortadan kalkacağı ve gelir dağılımı adaletsizliğinin daha da sivrileceği, zengin ve fakir kesim arasındaki gelir uçurumunun daha da derinleşeceği iddiası da var.
Başka bir bakış açısıyla; robotlar nedeniyle işsiz kalan kitlenin satın alma gücünün düşeceği, robotlarla işbirliğinden üretilen malların alıcılarının azalacağı ve mal stokları oluşacağı iddia edilerek, üretimin anlamsızlaşacağı dile getiriliyor.
**
Daha iyimser bakan grup ise makineyle birlikte çalışan insanların daha hızlı, kaliteli, sağlam, güvenilir ve tam kapasiteyle üretimde bulunabileceğini, böylece üretime insanların daha az zaman ayıracağını söylüyor.
Çalışanlar artan zamanlarını gezmeye, dışarıda yemek yemeye, seyahate ve yeni tüketim alanlarına ayıracaklar. İnsanların bu yeni ihtiyaçları için de yeni iş imkânları doğacaktır.
Yani teknolojinin üretim sürecine sokulmasıyla, insan emeğine ihtiyaç duyulan yeni iş imkânları doğacaktır deniliyor.
**
Martin Feldstein, “GeçmiÅŸ sanayi devrimlerine insanlar nasıl ayak uydurduysa yeni dalgaya da öyle ayak uyduracak ve iÅŸsizlik artmayacak” demektedir. Dünyanın en ileri teknolojisini üretim süreçlerinde kullanan ABD’yi örnek göstererek iÅŸsizliÄŸin yüzde 5’in altında ve AB’deki ortalamanın yarısından az olduÄŸunu söylüyor.
1950’lerde ABD’de imalat sanayiinde 13 milyon insan çalışıyordu. Bugün bu sayı 9 milyona düşmüştür. Söz konusu süreçte sanayi üretimi yüzde 75 artmıştır. Bunun nedeni makineli üretime geçilmesidir.
Tarımda makinenin kullanımıyla açığa çıkan ve sanayide ileri teknolojinin kullanılmasıyla tasarruf edilen emek hizmet sektöründe iş imkânı bulmuştur.
Oysa yeni dalgada bütün sektörlerde makineli üretim yapacak ileri teknoloji dizayn edilebilmektedir. Dijitalleşme, yapay zekâlı robotlar, gelişmiş yazılım programları ve onlarca yenilik insan emeğini ikame etmektedir.
Robotla daha hızlı, kaliteli, güvenilir, yorulma bilmeyen ve düşük maliyetli üretim yapmak mümkün. Artık üretimi yönlendiren işgücü ucuz bölge yönelimi de ortadan kalkacaktır.
**
Genel eğilim, teknolojik gelişimin üretim sürecinde kullanılmasıyla çok sayıda çalışanın işini kaybedeceği yönündedir. Fakat süreçte yeni iş sahalarının açılacağı da doğru.
Burada işsiz grubun yeni işlere uygun beceri kazanması gerekiyor. Bunun yolu da mesleki, teknik ve hayat boyu eğitimdir.
Eğitim sistemini geleceğin insan emeğine ihtiyaç duyulan mesleklere göre yönlendirmek gerekiyor.
OECD tarafından yapılan bir çalışmada en fazla iÅŸ imkânı bulunan alanların fen, mühendislik, bilgisayar ve matematik alanları olduÄŸu, Türkiye’de bu alanların OECD ortalamasının (yüzde 29) çok altında tercih edildiÄŸi (yüzde 18) belirtiliyor.
Bir başka yanlış yönelim ise, okul sonrası iş bulma oranı düşük olan hukuk ve işletme bölümlerinin aşırı tercih edilmesidir.
İşin açıkçası gençlerin okul tercihinde halen sağlıklı yönlendirilemediği ya da bilgilendirilemediği söylenebilir.
**
Bütün geliÅŸmelere bakıldığında teknolojik yenilikler ister istemez herkesi tedirgin ediyor. Türkiye’nin genç nüfusa sahip olması teknolojiye daha hızlı uyum gösterebileceÄŸi noktasında avantaj. Ama nüfusun eÄŸitim niteliÄŸinde ve tercihinde sıkıntı var.
Türkiye’de genç iÅŸsizlik oranı 2017 yılı sonunda yüzde 19.2. Hem de genç nüfusun önemli bir kısmı okullarda ve iÅŸgücü kapsamında deÄŸil.
Genç nüfus iÅŸsizliÄŸi Avrupa’da daha vahim boyutlarda. Yunanistan’da yüzde 50’lere ulaÅŸmış, Ä°spanya’da yüzde 48, Ä°talya’da yüzde 40’larda. OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrika’da genç iÅŸsiz oranı yüzde 30 düzeylerinde.
Gençler iş bulmaktan ümidini kesmiş, başka çıkış yolları aramaktalar.
**
İşsiz gençlik sosyal, siyasal ve ekonomik risk unsurlarını beraberinde taşıyor.
Pek çok ülkedeki sosyal patlamaları ateşleyen, işsizlik sonucu gençlerin tepkilerini şiddete dönüştürmesiydi.
Gelişmekte olan ülkelerde yeni teknolojiye geçişle açığa çıkacak işgücüne yeni iş bulma esnekliği daha düşük. Çünkü yeni iş alanlarına ve yüksek teknolojili işlere boşta kalan insanların adaptasyonunu sağlayacak mekanizmalar henüz hazır değil.
İşsizliği önlemek için esnek çalışma şartları getiren, eğitim ve bilgilendirme ile topluma beceri kazandıran ülkeler bu süreçten kazançlı çıkacaktır.
Henüz yorum yapılmamış.