Güncel
Mehmet Acet: İstihbarat teşkilatı, Afrin Harekâtının görünmeyen kahramanı
Mehmet Acet Afrin'e yönelik harekatın bilinmeyenlerini köşesine taşıdı.
Mehmet Acet Zeytin Dalı operasyonlarında çok dillendirilmese de operasyonun en büyük kahramanlarından olan MİT'in öyküsünü yazdı.
Yazının Taamamı
Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Ak Partili bir grup milletvekili ile yaptığı görüşmede “MÄ°T’e müteÅŸekkiriz” ifadesini kullanıyor.
İstihbarat teşkilatı, Afrin Harekâtının görünmeyen kahramanı.
Neden derseniz, 54 gündür yapılmakta olan hava ve kara operasyonlarında hedef koordinatların büyük bölümünü MİT veriyor.
PKK/YPG militanlarının mevzilendiği bölgeler, cephanelikler, sığınaklar insani ve elektronik istihbaratla tespit edilip lazerle işaretlendikten sonra hava ve kara unsurları tarafından vuruluyor.
Savunma Bakanı’nın “MüteÅŸekkiriz” ifadesine sivil siyasetin etkili bir isminin dile getirdiÄŸi “Ä°stihbarat birimi Suriye dosyasına hâkim durumda” sözlerini de ekleyince mevzu daha iyi anlaşılıyor.
Ayrıca, Genelkurmay BaÅŸkanı Hulusi Akar ile MÄ°T MüsteÅŸarı Hakan Fidan arasındaki ‘uyumlu çalışmanın’ TSK ve MÄ°T arasında ‘etkili bir paslaÅŸmaya’ imkân saÄŸladığını söyleyebiliriz.
MÄ°T’in Zeytin Dalı Harekâtına ikinci bir katkısı daha var.
Türk Silahlı Kuvvetleri ile birlikte cephede savaÅŸan Özgür Suriye Ordusu’nun yönetim ve koordinasyonuna destek vermek.
Kolay iÅŸ deÄŸil.
Birkaç yıl önce ABD ile ortak yürütülen “eÄŸit/donat programının” sadece 60 kiÅŸilik bir ÖSO gücü oluÅŸturabildiÄŸi, bunların da Suriye’ye geçtikten sonra DEAÅž tarafından tutuklandığı ‘komedi filminden’ sonra, Türkiye’nin kendi başına binlerce savaşçıya sahip yeni bir ÖSO gücü oluÅŸturmasından söz ediyoruz.
İçeride anamuhalefet partisinin, üstelik Afrin Harekâtının baÅŸladığı hassas günlerde ‘çapulcular’ diyerek aÅŸağıladığı bu grupların moral motivasyonunu yönetmek kolay olmamıştır herhalde.
MÜNBİÇ TAMAM PEKİ YA SONRASI?
Gelelim ABD ile Washington’da ilk turu yapılan Suriye konulu görüşmenin ‘çıktılarına.’
Türk ve Amerikalı yetkililer arasında yapılan görüşmelerin sonuçlarına dair haberler, Amerikan basınında da yer almaya başladı.
Yönetim içinden iyi haberler alan Washington Post, “ABD, Kürtleri Türkiye’nin isteÄŸi doÄŸrultusunda Fırat’ın doÄŸusuna çekecek, Münbiç’ten çıkaracak” diye haber yaptı.
Bu haber, Washington’daki toplantıdan çıkan somut sonuçlarından biri olarak görülebilir.
Dün, DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu’nun gazetecilere yaptığı açıklamalar da bu haberlerin içeriÄŸiyle örtüşüyor.
ÇavuÅŸoÄŸlu, Washington’daki komisyon görüşmelerinden çıkan Münbiç uzlaşısını şöyle özetledi:
“YPG Münbiç’ten çekildikten sonra orada güvenliÄŸi Türk ve ABD askerleri saÄŸlayacak. YPG’nin çekilmesine iki ülke nezaret edecek”.
Yeri gelmiÅŸken Münbiç’in kısa hikâyesini de paylaÅŸalım.
İşin bu kısmına şöyle bakabiliriz:
ABD, Münbiç’i PKK/YPG’nin almasını saÄŸlayarak Fırat’ın batısına geçmiÅŸ, Türkiye’nin güney sınırında bir PKK devleti kurmanın ilk adımını atmıştı.
İşler onların istediği gibi ilerleseydi, Münbiç ile Afrin birleştirilecek, bu proje tamamlanmış olacaktı.
Tamamlanmasına da ramak kalmıştı zaten.
24 AÄŸustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekâtı’nın baÅŸladığı günlerde Münbiç ile Afrin’in baÄŸlanması için arada sadece 7-8 kilometrelik bir mesafe kalmıştı.
Ama Türkiye harekete geçince, PKK devletini Fırat’ın batısına taşıma projesi akim kaldı.
Antrparantez, Amerika’nın her dediÄŸi, her istediÄŸi olur diye düşünen teslimiyetçi kafalar, bu bilgileri kulaklarına takıp, bir ömür boyu küpe olarak taşıyabilirler.
Sözün burasında, önümüzdeki süreçte karşılaşılması muhtemel “Münbiç’i alın, gerisine karışmayın” dayatmasının Ankara’da bir karşılığının olmadığını/olmayacağını söylemeliyim.
Nasıl mı?
BaÅŸta CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan olmak üzere, bu konularda demeç veren herkesin ortak bir dille “Önce Münbiç devamında Fırat’ın doÄŸusu” ifadesini her seferinde kullandıklarını biliyoruz.
Fırat’ın doÄŸusundaki PKK tehdidinin Türkiye’nin güvenliÄŸi açısından batıya göre daha büyük olduÄŸunu herkes biliyor.
ABD, 4 bin 900 TIR dolusu silahı PKK’ya bu bölgede verdi.
Bu silahların ileride uygun bir zemin bulunması halinde Türkiye’ye karşı kullanılacağına dair ‘irade’ orada olduÄŸu yerde duruyor.
Bu iÅŸin varacağı yer, Washington’un müttefikleri arasında taktiksel deÄŸil, stratejik bir tercih yapma noktasıdır.
ÇavuÅŸoÄŸlu’nun dünkü sözlerinin devamında yer alan bir cümle önemli.
Eğer gerçekten mutabık kalındığı gibi uygulanırsa bu durumu taktiksel değil, stratejik bir yönelim olarak kabul edebiliriz.
O cümle şuydu:
Henüz yorum yapılmamış.