Sosyal Medya

Güncel

Murat Bardakçı'dan Altaylı'ya hakkaniyet ölçüsü dersi!

Medyada Nurettin Yıldız'a karşı başlatılan linç kampanyası sonrasında 'Fetva' konusunu yazan Murat Bardakçı kendisine yönelik tepkiler nedeniyle ikinci bir yazı daha yazdı. Özellikle Fatih Altaylı'nın sorularını cevaplayan Bardakçı herkese Türkiye'nin müslüman bir ülke olduğunu hatırlattı ve ekledi 'basınımız fetvaları yahut verilen cevapları takdir buyurmuyor diye millet sormaktan vazgeçmeyecek, bundan böyle de soracaktır!' dedi.



ÖNCEKÄ° gün Nurettin Yıldız’ın “asansör fetvası”ndan bahsettim,“Fetvalar, gelen sorulara dinî kurallar doÄŸrultusunda verilen cevaplardır” dedim, bir soru üzerine verilen asansör fetvasındaki “halvet” ifadesinin dinî bir kavram olduÄŸunu söyledim ve “Fetvadaki hükmü beÄŸenip beÄŸenmemek yahut benimseyip benimsemek size ait bir meseledir” diye yazdım.

Gazetedeki oda komÅŸum, arkadaşım ve dostum Fatih Altaylı dün köşesinde Nurettin Yıldız’ın uyku, yatak ve yorgandan bahsettiÄŸi bir baÅŸka açıklamasını gündeme getirip bana, “Battaniyeden tahrik oluyor musun Murat?” diye sordu. Her meseleyi abartıp tıklama vasıtası yapmaya ziyadesi ile meraklı internet medyası durur mu? Hepsine gün doÄŸdu ve Fatih’in yazısını hemen “Altaylı’dan sert cevap”, “Bardakçı’yı fena susturdu”, “Vurdu”, “Kırdı”, “Oturttu” gibisinden slogan baÅŸlıklarla naklettiler.

KİMSENİN AVUKATI DEĞİLİM!

Önce, sosyal medyada “Bardakçı, Nurettin Yıldız’ın avukatlığına soyundu” gibisinden düşünce tembelliÄŸi misali yorumlara yahut “Yıldız’ı savunmak için aldığı talimatı yerine getirdi” ÅŸeklindeki zihnî tuhaflık eseri iddialara karşı ifade edeyim: Nurettin Yıldız ile hiç teÅŸerrüf etmedim, yani tanışmadım, sadece tek bir defa telefonda bir-iki dakikalığına konuÅŸmuÅŸluÄŸumuz var, o kadar... Ama birçok kiÅŸinin yazılarını ve konuÅŸmalarını takip ettiÄŸim gibi onu da okuyorum, dinliyorum, fakat avukatlığına falan kalkışmıyorum, sadece geçmiÅŸi asırlar öncesine dayanan ve ÅŸimdi bazı kesimlerde hedef haline getirilen fetva geleneÄŸinden sözediyorum. Yani gündemimde Nurettin Yıldız’ın sözleri deÄŸil, “fetva müessesesi” var.

Åžimdi, “Ä°z’an ÅŸart olan bir haslettir ama bilgi ile daha da mükemmelleÅŸir” dedikten sonra, aziz dostum Fatih’in bana sorduÄŸu soruların bazılarına cevap vereyim:

“Fetva” baÅŸka, “görüş beyanı” yahut “tavsiye” baÅŸkadır FatihciÄŸim! Nurettin Yıldız’ın “Ä°yice yorgun düşüp yataÄŸa yatar yatmaz uyuyacak hale gelmeden sakın ha yataÄŸa girmeyin. Yattığınızda hemen uyumazsanız yatak, yorgan, battaniye ÅŸehvet uyandırabilir” ÅŸeklindeki ifadeleri fetva deÄŸil tavsiyedir, bu sözlerin dinî boyutu yoktur, bir üniversite öğrencisinin “Åžehvet baskısından kurtulamıyorum, ne yapmam lâzım?” ÅŸeklindeki sorusuna verilmiÅŸ cevaptır. Açıkçası benim de pek katılmadığım bu ÅŸahsî kanaati “Ä°slâmî yorum” zannetmek hatâdır, kaldı ki internet siteleri aslı uzun olan konuÅŸmanın sadece kırk saniyelik kısmını cımbızlayarak kullanmışlardır!

Fatih bana hitaben “EÄŸer dediÄŸin gibi fetvacılar önemli bir hizmet yapıyorlarsa ve Müslümanlar da bunu dinleyip yaÅŸamlarını ona göre organize ediyorlarsa bu beyefendilere ben sorayım” diyor ve soruyor:“Sayın fetvacıbaşı, çocuk yaÅŸtaki kızları taciz etmek caiz midir?”, “Fiziken daha güçsüz diye bir kadına ÅŸiddet uygulamak, erkek kulun hakkı mıdır?”...

DEVLET BEY’DEN ÇOK ÖNCE

Nurettin Yıldız bu hususlarda çok daha önceden fetva vermiÅŸ FatihciÄŸim. Ä°lk sorunun cevabını “Küçük çocuÄŸa taciz, normal zinadan daha ağır bir suçtur. Ölüm cezasının bile takdir edilebileceÄŸi bir suç olarak karar merciine bırakılmıştır” diye cevaplamış, yani “yaÄŸlı urgan”ı Devlet Bahçeli’den birkaç sene önce gündeme getirmiÅŸ; diÄŸer soruya da “Kimsenin kimseye ÅŸiddet uygulaması caiz deÄŸildir ki, erkeÄŸin eÅŸine uygulaması caiz olsun. Åžiddet zulümdür, zulüm haramdır” fetvasını veriyor.

Yani sorulmuş, cevabını vermiş ama basınımız ya gözünden kaçtığı yahut bahane yapamayacağı için yazmamış!

Nurettin Yıldız’ın Fatih’in dünkü yazısında sorduÄŸu diÄŸer sorulara önceden verdiÄŸi cevapları bulmayı da artık bu bahsin meraklılarına bırakıyorum ama hatırlatayım:

Tekrar söyleyeyim: Fetvalardaki hükmü beÄŸenip beÄŸenmemek yahut benimseyip benimsemek size kalmıştır ama ÅŸahsî kanaatin “fetva”olduÄŸunu zannetmek yanlıştır!

Mevcut fetvalara raÄŸmen bazı sapıkların mel’anetlerine devam etmeleri ise dinin hatâsı falan deÄŸil, o kiÅŸilerin cibilliyetleridir ve aynı dert Vatikan’ın bünyesini de kemirmektedir!

Ä°ÅŸin tuhaf tarafı, gazetelerde Güzin Abla yahut Haydar Dümen gibi psikolojik desteÄŸi andıran tavsiyelerde bulunanlara yollanan akla gelmesi bile zor sorular ile verilen cevapların “normal” kabul edilip fetva yahut dinî tavsiyelerin bugün “tuhaf” karşılanır olmasıdır.

Unutmayalım: KimliÄŸi “Türk” ve “Müslüman” olan bir memlekette yaşıyoruz; bin küsur senedir hocalardan fikir alınıyor ama bu toprakların kültüründen ve âdetlerinden bir türlü haberdar olamayan basınımız fetvaları yahut verilen cevapları takdir buyurmuyor diye millet sormaktan vazgeçmeyecek, bundan böyle de soracaktır!

Kaynak: Haberturk

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.