Güncel
Yasin Aktay: Vahy mutlak olsa da Peygamber dışında onu anlayan hiçbir insanın idraki mutlak değildir
Yeni Şafak Yazarı Yasin Aktay Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başlayan İslam'ın Güncellenmesi meselesini yazdı.
Yasin Aktay Erdoğan'nın "İslam'da Güncelleme" sözlerinin ardından Mecelle kanunlarından atıfla söylediği "Ezmanın teğayyuru" sözlerinin hangi anlama karşılık geldiğini ve neyi ifade ettiğini yazdı. Aktay İslam'ın vahyinin mutlak, ama onun yorumunun sabit olmadığını belirterek zaman bağlamının değişmesiyle bazı değişikliklerin hasıl olacağını söyledi.
Yazının Tamamı
Zamanın teğayyürü ve insanın zamana bağlı oluşu, yani zamansallığı, insan varlığının kaçınılmaz, esaslı bir boyutudur. İnsan akıp giden zamanın şekil verdiği bir varlık. Zamanın insanların dilini, örfünü, düşünme ve yaşam biçimini değiştirmesi onun tabiatındandır. İnsan olarak biz bir söze, bir mesaja, bir metne, bir söyleme kendi zamanımızın ufkunda muhatap olur, onunla kendi zamanımızda karşılaşırız. Her karşılaşma kendiliğinden bir anlama-yorumlama sürecini harekete geçirir.
Bu yorumlama, kaçınılmaz olarak kendi zamanımızın, kültürümüzün ve dilimizin sınırları içinde cereyan eder. Bizim o metnin sadır olduğu, yazıldığı veya bir vahy ise, vahyedildiği ortama giderek onu anlamamız mümkün değildir. Ne yaparsak yapalım kendi çağımızın idrakiyle malulüz.
Kendisi bir tarihten gelip bizi kendi tarihimizde bularak gerçekleşen bu karşılaşma aslında zannedildiğinden çok daha fazla çetrefil bir konudur.
Bir yandan da aynı zaman dilimi içinde farklı coğrafi bölgelerde, ülkelerde veya şehirlerde çok farklı düşünce ve yaşama biçimlerine şahit olunur. Bir başka yandan zamana atfedilen bu kutsal güç karşısında hiçbir direnç göstermeden muhafazakar bir teslimiyeti telkin etmek gibi bir tehlike var. Yanlış bulduğumuz şeyler de, itiraz edip değişmesini istediğimiz şeyler de zamanın akışı içinde önümüze getirilmiş şeylerdir ve bizim insanlığımız aslında tam da orda başlar. Zamanın önümüze getirdiği, ilkelerimizle, inancımızla veya ideallerimizle bağdaşmayan şeyler karşısında sergilediğimiz tavır imtihanımız olur.
Ä°slam’ın evrensel bir din olduÄŸu, kitabının Allah tarafından vahyedilmiÅŸ mutlak bir kitap olduÄŸu konusunda hiçbir müminin kalbinde tereddüde yer yoktur. Ancak o Kitabın vahyedilmiÅŸ mutlak bir kitap olması onun insan aklı ve idrakine her yansımasının da mutlak olduÄŸu anlamına gelmiyor. Orada zamanın tesiri en açık biçimde kendini hissettirir.
Vahy mutlak olsa da Peygamber dışında onu anlayan hiçbir insanın idraki mutlak deÄŸildir. Herkes kendi tarihinden ve kendi çevresinden ÅŸekillenen idrakiyle onu muhatap alır, ondan etkilenir. Bunu aslında bütün Müslümanlar bilir, ama bilindiÄŸi halde, tarihte insanların Ä°slam’dan anladıklarını Ä°slam’ın kendisiyle karşılaÅŸtırma, Kur’an’dan anladıklarını Kur’an’ın kendisiyle özdeÅŸleÅŸtirme hatası en yaygın hatalardan biridir. Böylece kendilerine yapılan itirazı sanki kutsal kitaba yapılmış bir itiraz gibi algılayıp, itiraz edeni adeta din dışına itme yanlışı da sıkça yapılan bir hata.
Ä°slamcılık eleÅŸtirileri yapıldığında Ä°slamcılık adına savunmaya geçen bir eÄŸilime karşı söylediÄŸimiz bir ÅŸey vardı. Ä°slam ne kadar ilahi bir din ise, Ä°slamcılık o kadar beÅŸeri bir anlayıştır. Bu elbette onun deÄŸerini düşüren bir ÅŸey deÄŸildir. Ä°slamcılık hataları, sevapları olan Ä°slam’ı kendi çağının idrakiyle anlayıp katılım göstermeye çalışan bir Ä°slam yorumudur. O yüzden her Ä°slamcılık eleÅŸtirisini Ä°slam’ın eleÅŸtirisi gibi algılamanın bir gereÄŸi yoktur. Ä°slam’ın bir yorumunu eleÅŸtirmek her zaman bizzat Ä°slam’ı eleÅŸtirmek anlamına gelmiyor.
Mehmet Akif Ersoy “DoÄŸrudan doÄŸruya Kur’an’dan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz Ä°slam’ı” derken, Ä°slam adına hassasiyet sergileyen bazı entelektüeller onu asrın idrakine gereÄŸinden fazla prim vermekle, hatta böylece reformist olmakla eleÅŸtirmiÅŸlerdi. Oysa her neslin, her asrın hatta bir yere kadar her bireyin kendi fani idraki vardır ve Kur’an neticede bu fani idraka muhatap olur. Neticede Kur’an’da “her kavme o kavmin diliyle” hakkı söyleyen bir elçinin gönderildiÄŸi buyurulur. Bu hakkın veya hak kelamının deÄŸiÅŸtirildiÄŸi anlamına gelmiyor, o dil ve idrak içinde de o sözün karşılığının en uygun dilde ifade edilmesi, anlamına geliyor.
Bu deÄŸiÅŸim payı bilinmediÄŸinde bir dönem hak kelamının beÅŸeri yorumları baÅŸka zamanlar için kutsallaÅŸtırılmış ve onun yerine geçirilmiÅŸ olur. CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan’ın bahsettiÄŸi “güncelleme” ihtiyacı veya Ä°slami literatürde Peygamber efendimizin bir hadisine de dayandırılarak “tecdit” olarak bilinen bir temizlik iÅŸlemidir.
Bir dönem Ä°slam hakkında yapılmış, zamanı için geçerli olabilecek, ama sonraki zamanlarda geçerliliÄŸini yitirecek içtihatlar olabilir. Ä°mam Åžafii, Kufe’deyken yaptığı bazı içtihatlar yerine Mısır’da aynı konuda baÅŸka içtihatlarda bulununca görüşünden vazgeçmiÅŸ olduÄŸu deÄŸerlendirmesi yapanlara “Kufe’de verdiÄŸim fetva Kufe için hala geçerli, Kahire’nin fıkhı budur” demek suretiyle sadece ezmanın teÄŸayyurunu (deÄŸiÅŸimini) deÄŸil, mekanın teÄŸayyurunu da bazı içtihatların deÄŸiÅŸmesi için baz aldığını göstermiÅŸtir. O yüzden bu durum Mecelle’de “ezmanın teÄŸayyuru ile ahkamın teÄŸayyuru inkar olunamaz” ÅŸeklinde formüle edilmiÅŸtir. Her dönem bu güncellemeyi, bu tecdidi yapacak alimler, öncüler olur, olmuÅŸtur, olacaktır.
Bunu yaparken bilinmesi gereken iki önemli ÅŸey vardır ki, birisi eÅŸyanın aslında ibahatin olmasıdır. Açık olarak haram kılınmamış alanlar zannedildiÄŸinden çok daha fazladır. Dolayısıyla Ä°slami bir pratik için güçlü modeller ortaya koyabilmek için alabildiÄŸine geniÅŸ bir alan var. Bunun için, bir dönemin örfünde, geleneÄŸinde ortaya çıkan formları Ä°slam’ın kendisi gibi saymaktan çekinmek gerekiyor.
Aslında eÅŸyanın aslında ibahat olduÄŸu halde geleneklerle oluÅŸmuÅŸ kalıpları Ä°slam’ın aslı gibi görme yanlışından çıkıldığı anda Ä°slami düşünce alanında önemli bir ıslahat gerçekleÅŸmiÅŸ olur. Türkiye örneÄŸinde bu ıslahatın fikri ve pratik altyapısı yeterince mevcuttur. Pratik olarak ortaya konulanlar zaten ÅŸu anda Ä°slam dünyasının her yanında gıpta ile bakılan bir modeli sessiz sedasız ÅŸekillendirmiÅŸ durumda.
Türkiye her alanda olduğu gibi bu alanda da bir zihniyet devrimini yaşıyor zaten. Yaşadığımız tartışmalar o devrimin artçı dalgaları sadece.
Henüz yorum yapılmamış.