Güncel
Yasin Aktay: Onunla iş tutanlar ona benzemek zorunda kalır!
Yeni Şafak Yazarı Yasin Aktay Mısır'da yaklaşan seçimleri kaleme aldı.
Yasin Aktay, Mısır'da yaklaşan seçimlerde Sisi'nin ağır yaptırımlarının diğer adayları akarte ettiğini belirtirken tüm bunlara rağmen halkın bulduğu ilk fırsatta darbeci Sisi'ye direndiğini iddia etti. Aktay, tüm bu yaşananların Türk dış politikasınn Mısır ile olan ilişkisinde belirleyici olduğunu yazdı.
Yazının Tamamı
Mısır’da 16-18 Mart tarihinde baÅŸkanlık seçimine gidiliyor. Seçim diyorsak da aslında lafın geliÅŸi. Bu tarihte yaÅŸanacak olana “seçim” deniliyor ve bütün haberler böyle bakıyor, ama iÅŸin aslı ortada tercih yapabilecek seçenekler yok. Bütün adayların ve aday olma ihtimali bulunanların adaylık süreci esnasında veya öncesinde tutuklanmasıyla birlikte Mısır’da adeta tek adayla seçime gidilmiÅŸ olacak. Seçmene beÅŸ yıl önce gerçek bir seçimle seçilmiÅŸ olan CumhurbaÅŸkanı Muhammed Mursi’ye darbe yaparak iktidarı ele geçiren Sisi’ye oy vermekten baÅŸka bir seçenek bırakılmamış durumda.
Aslında bu seçeneği kullanıp kullanmamak da pek bir işe yaramıyor. Yani muhtemelen hiçbir seçim niteliğinin olmadığı, sonucu hiçbir şekilde etkilemeyecek olan bu oy verme işlemine Mısır halkının büyük kısmı katılmak istemeyecektir.
Ä°stemeyecek, çünkü hem sonucu deÄŸiÅŸtirmekten yana umudu yok hem de böyle bir maskaralığa meÅŸruiyet kazandırmak istememe eÄŸilimi var. Ne var ki, bu bile durumu kurtarmayacaktır, çünkü seçime katılım oranı düşük olsa bile olacak ÅŸey bellidir. Üç güne yayılmış seçimde açık oy gizli tasnif olacağı için, halk her ÅŸeye raÄŸmen yanlış bir oy kullansa bile oyu “düzeltilecek” veya katılım oranı üçüncü gün sandık görevlileri tarafından istenen seviyeye ayarlanacaktır.
Tıpkı dört yıl önce, yani darbeden hemen sonra sergilenen seçim tiyatrosunda olduÄŸu gibi. Yine darbeci general Sisi’nin tamamen göstermelik adayı karşısında yapılan ve önceden iki gün olarak duyurulmuÅŸ olan seçimin ikinci gününün sonunda katılım oranının yüzde onun altında gerçekleÅŸtiÄŸi anlaşıldığında seçim üçüncü güne uzatılmış ve üçüncü gün katılım oranı yüzde 47’ye “çıkarılmıştı” (ÅŸimdi tedbiren seçim süresi baÅŸtan itibaren üç gün olarak düzenlenmiÅŸ durumda).
Tabi tahmin edileceÄŸi gibi bu süreç Sisi’nin yüzde 97 ile seçimi kazanması ÅŸeklinde sonuçlanmıştı. Tıpkı eski günlerdeki gibi… Yüzde yüzlere varan seçim sonuçları Arap Baharı sürecinin yaÅŸandığı ülkelerin traji-komik manzaralarıdır. Tabi Sisi’yi takdir etmek gerekir ki, OrtadoÄŸu’daki bütün diktatörlüklerin hepsini baskıda, keyfi ve pervasız uygulamalarda aÅŸmış durumda.
Hiçbir kural tanımayan, kendi toplumuna veya uluslararası topluma hiçbir hesap verme gereÄŸi duymayan, gelmiÅŸ geçmiÅŸ en acımasız, en pervasız ÅŸekilde yapıyor yapacaklarını. Halk desteÄŸi yüzde birlere düşmüş olduÄŸu halde bu desteÄŸi bir seçimde yüzde 99 olarak sunmaya kalkışacak kadar beceriksiz bir sihirbaz. Beceriksiz, çünkü göz boyamayı baÅŸaramıyor, sadece zor gücüyle “ben yaptım, oldu” diyerek iÅŸi baÄŸlamış oluyor.
Toplumla, hatta baÅŸta Sisi’yi destekleyip ÅŸimdi “bu kadarına da pes artık” diyen diÄŸer kurumlarla Sisi’nin arasındaki ip giderek inceliyor. Åžimdi nereden ve ne zaman kopacağı konusunda kitlesel bir beklenti oluÅŸmuÅŸ durumda.
Mısır’dan bir sahne, aslında bütün tabloyu en net biçimde gösteriyor.
2013’teki darbenin kısa bir süre sonrasından itibaren Mısır’da futbol maçları seyircisiz oynanmaya baÅŸlanmıştı. Çünkü taraftarların tribünden yaptığı tezahüratların büyük çoÄŸunluÄŸu maçtan ziyade darbecilere karşı tezahürata dönüşmüştü. Bu durumda seyirciyi bir iki maçlığına deÄŸil tamamen devre dışı bırakmak gibi bir yola bile tevessül edilmiÅŸti.
GeçtiÄŸimiz günlerde dört yıl sonra ilk defa maçlara seyirci alındı. En büyük taraftar kitlesine sahip Nadi-Ehli’nin maçında seyirci yine kendisinden korkulanı yaparak Sisi’yi ve darbeyi protesto eden tezahüratlar yaptı. “Zamanında söyledik ey diktatör, bize lazım olan özgürlük, özgürlük, özgürlük”, “Ey zalim düzen, anla artık talebim belli, özgürlük, özgürlük özgürlük” gibi sloganlar maç boyu en yüksek sesle tekrarlandı.
Tabi bu korkulan olunca, arkasından gelecekleri de tahmin etmek zor değil. Sisi, maçtan sonra hemen bu olaya dahli olanlardan tespit ettiklerinden veya istediklerinden yeni ve geniş bir tutuklama dalgası başlattı.
Bunca baskıya rağmen stadyumlarda ortaya çıkan bu protestolar aslında sadece siyasi muhalefetin değil, ortalama Mısır halkının tavrını ve duygularını yansıtıyor. Böyle bir halk manzarasından, daha şimdiden seçimden çıkacak sonucun belli olması sıradan Mısır halkını kahrediyor.
Birileri hala niye Mısır’la aramız bozuk diye dövünüyor olabilir. Bunu gerçekten de Türk dış politikasının kazanımları açısından samimi olarak düşünüyorsa, onlara sadece Mısır’da ÅŸu anda kendi ülkesinin çıkarlarını düşünebilen ve deÄŸerlendirebilen bir devletin olmadığını, dolayısıyla devlet makamında oturanlarla iliÅŸkileri iyi tutmanın kazandıracağı hiçbir ÅŸey olamayacağı gerçeÄŸini hatırlatmak isterim. Çünkü kendi ülkesinin çıkarını bilmeyenin baÅŸkasına verebileceÄŸi bir ÅŸey de yok.
Halkını ne kadar temsil ediyor olduÄŸunu geçelim, ÅŸu anda yarın ne yapacağı bile kestirilemeyen, bir esnaf mantığından bile yoksun bir yönetici var. Onunla iÅŸ tutanlar ona benzemek zorunda kalır. Oysa Mısır’da Türkiye’nin ortaya koyduÄŸu ilkeli ve ısrarlı tutum, uzun vadede sadece Mısır’ın deÄŸil bütün bölge halklarının gönlünde çok saÄŸlam bir yer edinmesini saÄŸlıyor. Eninde sonunda kendi ülkelerinde iradeyi eline alacakların gönlündeki yer… Türkiye’ye yakışan o gönüllerdeki yere oynamaktır. Kim ne derse desin...
Henüz yorum yapılmamış.