Sosyal Medya

Güncel

Fuhşa ve alkole karşı sesini yükseltenlerin sayısı çok az! Çünkü sindirildik!

Düşünce mektebi yazarlarından Veysel Tepeli, Nurettin Yıldız ve Faruk Beşer'e medya üzerinden yapılan saldırıların arka planını yazdı.



Sanırım 2005 yılıydı. Zinanın boşanma sebebi sayılması için bir kanun taslağı gündemdeydi.

Bir akÅŸam TV’yi açtığımda bununla ilgili bir tartışma vardı. Sunucu ve 2 kiÅŸi vardı. Ekranın alt bandındaki bilgiden, Ak Parti ve CHP’den iki milletvekilinin “Zinayı” tartıştıklarını anladım.

Milletvekillerinden biri esip gürlüyordu. O kadar hararetli ve baskın konuşuyordu ki sözleri çok fazla anlaşılmıyordu. Diğer milletvekili ise süt dökmüş kedi misali kem küm ediyordu.

1-2 dakika kimin hangi partiden olduğunu anlamaya çalıştım. Kendimce, esip gürleyenin Ak Parti Milletvekili olduğunu düşündüm. Çünkü iffetli olmayı savunan, tarih boyunca tahkir görülen bir çirkinliğe karşı olan biri bu kadar dik durabilirdi.

Ama yanılmıştım; sizin de tahmin edebileceğiniz gibi zinayı savunan zevat, bunun kişisel bir özgürlük olduğu bu yüzden kimsenin karışamayacağını iddia ediyordu.

Ve gariptir ki zinayı yasaklıyor denen yasa taslağı, suç olan zinayı serbest kıldı.

Bu ülkede 100 yıldır iki kavram vardır ki kim kullansa medya tarafından linç ediliyor:

Namus/iffet/tesettür  ve içki/alkol karşıtlığı.

İffeti savunan, çıplaklığa veya alkole karşı çıkanların yaftası hazırdır:

Gerici, yobaz, aklı uçkurda, sapık vs…

Medyadaki bu tavır kimisi reflekssel olsa da aslında önceden planlanmış bilinçli tepkilerdir.

Son bir haftadır medyada Nurettin Yıldız ve Faruk BeÅŸer’in linç edilmesinin nedeni yine iffet savunuculuÄŸudur.

Faruk Beşer, hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde yatan insanların kadın erkek iç içe ve yarı çıplak vaziyette yatmalarını sorgulayıp bunların kadın erkek olarak ayrı bölümlerde ve kadınlara kadın doktorların bakmasını dile getirmişti.

Bizim mahallenin eskisi A. Hakan, Faruk Hocayı köşesine taşıyıp hasta yatağındaki insanların yarı çıplaklığını uçkur saplantısına bağlayarak ve bir zamanlar Gülen için yazdığı methiyeleri gündeme getirerek; kendisini ve söylediklerini itibarsızlaştırmaya çalıştı.

(Asansörde halvet iddiasını/fetvasını abartılı bulmama rağmen) Nurettin Yıldız Hoca, vaazlarında sürekli olarak aile yapısının korunmasını, gayri meşru ilişkilerin zararlarını, neslin ihyası ve inşasını gündeme getiriyor. Bunu öyle naif ve mantıklı şekilde işliyor ki karşıt olanlar bile söyleyecek bir söz bulamıyor. İslami hassasiyeti pek olmayan ve her geçen gün sayıları artan ciddi bir kadın kitlesi var Nurettin Hocanın. Bu yüzden Nurettin Hocaya medyada sistematik bir itibarsızlaştırma ve linç kampanyası devam ediyor.

Yaklaşık 100 yıldır, medyanın köşe baÅŸlarını tutan, çoÄŸu dönme ve Ä°slam düşmanı olan bir kesim var ki bunlar haberlerinde, köşe yazılarında, öykü ve romanlarında, filmlerinde, dizilerinde sistematik olarak aile kurumunu, namus algısını bombardımana tutuyorlar. Lüksü, içkiyi ve fuhÅŸiyatı cazip gösteriyorlar…

Erdem sahibi her insan fuhşu çirkin ve kötü görür. Aklı başında olan hiç kimse alkolün iyi olduğunu iddia edemez; bugün adli vakaların, trafik ve iş kazlarının, hastalıkların önemli bir kısmı alkol yüzündendir.

Fakat buna rağmen fuhşa ve alkole karşı sesini yükseltenlerimizin sayısı maalesef çok az. Çünkü sindirildik.

Haklı olduğumuz, inandığımız bir konuda bu kadar korkak/ürkek olmayı anlamakta zorlanıyorum.

A9’da Ä°slami sohbet altında Kerhane Ä°ÅŸletmecisinden farksız hezeyanlarını dile getiren Adnan Oktar için Diyanet’i göreve çağırmayan Ak Partili yetkililerin Nurettin Yıldız için Diyaneti göreve çağırmasını ve Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanının da Nurettin Yıldız’a atfen hazırladığı (içeriÄŸine katıldığı ama amacına katılmadığım) basın açıklamasını, medya baskısının sonucu yapılan yanlış bir tutum olduÄŸunu düşünüyorum.

Alkol ve fuhuş noktasında hep ifrat ve tefrit arasında olduk:

Ya insanların evinin içine müdahale ettik ya da evlatlarımızı elimizden alıp götürmelerine sessiz kaldık.

Evinde/mahreminde içki içen ve en azından 4 şahidi olmayan zina vakaları için kişilere dinen müdahale etmek bize yakışmayacağı gibi; neslimizi tehdit eden, fuhşiyatı ve alkol özendiren proje ve gayelere sessiz ve tepkisiz kalmak da bize yakışmıyor.

Hz Ali buyuruyor ki:

Mazlum, en az zalim kadar cesur olmadıkça zilletten kurtulamaz…”

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.