Sosyal Medya

Güncel

Selahaddin E. Çakırgil: Yargının işi evet zor ama bu gecikme için gerekçe olmamalı...

Selahaddin E. Çakırgil FETÖ davalarındaki son gelişmeleri kaleme aldı.



Selahaddin E. Çakırgil, FETÖ davalarında yargının geciktirildiğini, sanıkların mahkemeleri manüpüle ettiğini bu durumun da hakimleri karar alırken etkileyebileceğini iddia etti.

Yazının Tamamı

Ãœstelik de en alçakça ve kanlı bir ÅŸekilde giriÅŸilen bir askerî darbe teÅŸebbüsünün üzerinden 20 ay geçtiÄŸi halde yargılamalar büyük çapta devam ediyor. 

Bazı dâvalarda 400’ü aÅŸkın sanık bile olmasının zorluÄŸu da ortada elbette.. 

Ama, ‘Acele gitme, belâya yetiÅŸirsin’ denildiÄŸi gibi, ‘YavaÅŸ da gitme ki, belâ sana yetiÅŸir’ de denilmiÅŸtir. 

Ve geciken adâlet, adâlet deÄŸildir. Elbette adâlet, sadece intikam alma duygusuna dayanamaz, ama, intikamı alınamayan cinayetlerin insan ve sosyal bünyenin hâlet-i rûhiyesindeki olumsuz etkileri de unutulmamalıdır. 

Kamuoyu bütün bu yargılamalarda sanıklarca devamlı tekrarlanıp durulan mâsumluk iddialarını dinlemekten yoruldu. Hele de, hemen bütün sanıkların hiçbir ÅŸeyden haberleri yokmuÅŸ gibi davranmaları, askerlik mesleÄŸinin gerektirdiÄŸi, uykuda bile devamlı teyakkuz haliyle baÄŸdaÅŸmadığı bir yana, o kurum üzerine de yeni istifham iÅŸaretleri konduruyor. ÇoÄŸu sanıklar, sadece mahkeme ile deÄŸil, bütün bir kamuoyuyla da bir alay ediyorlar.  

Geçen gün bu dâvaları izleyen bir hukukçu arkadaÅŸ söyledi, (Y.S) isimli ünlü bir kiÅŸinin savunmaları 1 aydan fazla bir zamandır devam ediyormuÅŸ.. Çünkü, o kiÅŸi çok önemli bir mevkîde bulunduÄŸundan pek çok ÅŸeyler onun etrafında ÅŸekillenmiÅŸ.. Mahkemede sorulduÄŸunda da, ilgili-ilgisiz saatlerce ifade veriyor veya savunma yapıyor (gibi) yığınla laflar ediyor, mahkeme de ‘savunma hakkı kısıtlanamaz..’ kuralı gereÄŸi diye sabırla dinliyormuÅŸ.. Evet de, bir aydan fazla zamandır, her gün bir kiÅŸiyi saatlerce ve sanığın sözünü kesmeden dinleyen bir yargıç, sonunda nasıl saÄŸlıklı bir hüküm inÅŸa edebilir? 

Bu gibi örneklere, üzerinden 1.5 sene geçen darbe hıyaneti için iddianâmeleri henüz de hazırlanmamış dâvaları da ekleyelim..  

***  

Son olarak, Meclis’i ve Gölbaşı’ndaki Ã–zel Harekât Merkezi’ni bombardıman ederek 50’ye yakın polisi öldüren, Hüseyin Türk isimli bir pilot kur. yüzbaşının cezaevinde, ‘Bir Kur’aniçinde buldum’ dediÄŸi ve ince ince yırtıp attığı nottaki yazılar okunabilmiÅŸ.. Bu notta, 'KardeÅŸlerim, (…) sizin gibi yiÄŸitler az bulunur. (...) Rütbelerimizi almış olabilirler, olsun aldırmıyorum. Allah hepimizi kardeÅŸliÄŸe terfi ettirdi, bundan büyük rütbe mi olur. Buraların bize Allah’ın lütfu olduÄŸunu bilmek insana çok daha fazla güç veriyor. Bu günler Allah’ın izni ve inayetiyle elbet bir gün bitecek ve belki daha büyük görevler verilecek, belki asıl zorlu sınav o zaman baÅŸlayacak.(…)”

Bir inanç ve ideoloji baÄŸlılığı adına bir hareket veya mücadeleye atılanların bu gibi durumlarda yazabilecekleri tipten bir not örneÄŸi bu.. 

Yargının iÅŸi evet zor ama bu gecikme için gerekçe olmamalı.. 

*** 

Ve, bir NOT: (3 Mart günlü yazının bir bölümünde, bir gazetenin TV yayınında, bir yorumcunun, ‘Sivilleri öldürmek istesek niye taa Afrin’e gidelim..’ deyip, ‘Ä°stanbul’un bazı lüks semtlerini ve Meclis’i zikretmesini ‘akıl tutulması’yla bile te’vil edilemeyecek bir ruh hâli’ olarak nitelemiÅŸtim.  

O kiÅŸi iÅŸinden ayrıldı veya iÅŸine son verildi.. 

Ancaak, 6 Mart sabahı, bir kiÅŸi tlf. etti, isminin (…) olduÄŸunu ve  sözkonusu gazetede çalıştığını söyledikten sonra.. ‘Müslümanlara sahip çıkmak yerine, o yayını eleÅŸtirdiÄŸim için, benim de hainlerin safında yer aldığımdan söz ederek, ‘Yazıklar olsun!’ dedi; ‘O yayında dile getirilenler mâlum çevreler ve Meclis’teki …’li hainlerdi..’  diye de ekleyerek.. 

Karşımdakine, ‘O sözlerin Müslümanlıkla ve Müslümanlar adına söylendiÄŸini nasıl söylersiniz?’ dediysem de o dinlemeyip, yaylım ateÅŸine devam ediyordu. Sonunda, ‘Yurtdışında olduÄŸun sırada seni bu gazetenin desteklediÄŸini unutma..’  demek ‘inceliÄŸi’ni de gösterdi. 

Mâdem ki hatırlatıldı, belirteyim:  ‘Yurt dışında yaÅŸamak zorunda kaldığım 34 yıl boyunca hiçbir devletten yardım almaksızın, hayatımı kalemimle sürdürmeye çalıştım. Sözkonusu gazetede de Almanya’da bulunduÄŸum sırada, kesintisiz 8 sene kadar günlük yazı yazdım ve karşılığında da, aylık 1250 Euro ödendi. Bu rakam, Almanya’da  düşük gelirlilerin aldığı paranın alt sınırlarındaydı.

Sonra da, o gazeteden yıllarca boÅŸta kalmayı göze alarak ayrıldım.’

Ä°ÅŸbu kadardır, ol’hikâyet..

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.