Güncel
Aydın Ünal: "O zamanlar troller şimdiki gibi 'ahlaksız' değillerdi"
Yeni Şafak yazarı troller olarak bilinen sosyal medya hesaplarının tipolojisini kaleme aldı.
Sosyal medyada gizli kimliklerle politikaçıdan sanatçısına kadar birçok kişiyi hedef gösteren, hakaret eden ve küçük düşüren trol isimli sosyal medya hesaplarına bir tepki de Aydın Ünal'dan geldi. Trollerin tarihçesine kısa bir atıfta bulunan Ünal, trollerin başlangıçta bu kadar tehlikeli olmadığını ve halisane niyetlerle hareket ettiğini iddia etti. Geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanı Erdoğan'nın "ülkeyi troller değil biz yönetiyoruz" çıkışından sonra Ünal trol hesaplarının geldiği tehlikeli boyutu gözler önüne serdi.
Yazının Tamamı
Trol” ve “trollük” kavramlarıyla ÅŸahsen ilk karşılaÅŸmam Gezi Olayları sırasında oldu.
2013 yılı Mayıs ayı sonlarında sosyal medyadaki yüzlerce hesap, “kod isimler” altında terör estirmeye baÅŸladı. Gezici trollerin belli merkezlerden yönetildiÄŸi, arkalarında bir ya da birkaç reklam ajansının bulunduÄŸu, operasyonlarını belli bir strateji doÄŸrultusunda yaptıkları besbelliydi. Sosyal medya üzerinden yalan haber yayıyorlar, asılsız fotoÄŸraflar kullanıyorlar, iftira atıyorlar, linç ediyorlar, saf solcuları tahrik ederek sokaÄŸa ve çatışmaya yönlendiriyorlardı. Milyonlarca takipçisi bulunan ve birkaç mesajla sokakları karıştıran bu hesapların önemli bir kısmı FETÖ tarafından yönetiliyordu.
Gezicilerin sosyal medya terörünü o günlerde bizim cepheden, yani “millet cephesinden” sadece bir avuç trol göğüsledi.
O zamanlar troller ÅŸimdiki gibi “ahlaksız” deÄŸillerdi.
En baÅŸta eski troller baÄŸlantısızdı. Genç, dinamik, heyecanlı çocuklardı. Parti teÅŸkilatlarında barınamamış, disiplin altına girememiÅŸlerdi. Ele avuca sığmıyorlardı. Parayla pulla iÅŸleri yoktu. Recep Tayyip ErdoÄŸan’ı karşılıksız sevmiÅŸ, kendilerini O’na ve davaya adamışlardı. Klavye kahramanı deÄŸillerdi. Mitingse miting, kavgaysa kavga, mücadeleyse mücadele… Sokakta da varlardı, klavye başında da. Her türlü saldırıyla göğüs göğüse mücadele ediyorlardı. Fedakardılar. ErdoÄŸan “öl” dese seve seve canlarını verecek kadar serdengeçtiydiler. Koca koca adamların sustuÄŸu, korktuÄŸu, çekindiÄŸi, saklandığı anlarda bütün gövdeleriyle ortaya çıkıp sarsılmadan ErdoÄŸan’ın arkasında duruyorlardı. Sözlerini sakınmıyorlardı. Denge gözetmiyorlardı. “Ortada bir kavga var, bu kavgaya girilecek” diyor ve sonlarını düşünmeden giriyorlardı.
Gezi’den sonra bu troller 17/25 Aralık darbe giriÅŸimine ve sonrasındaki sürece de aslanlar gibi direndiler. FETÖ’nün adeta kabusu oldular. “Muhterem Hocaefendi Fetullah Gülen” algısını kısa sürede paçavraya çevirdiler, maskeyi düşürdüler.
Bu trollerin bir kısmı deÅŸifre oldu; kimlikleri sosyal medyada yayınlandı, hedef yapıldılar. FETÖ’cü savcılar tarafından bazılarına onlarca dava açıldı. Fetullah Gülen bazılarıyla bizzat uÄŸraÅŸtı.
10 AÄŸustos 2014 CumhurbaÅŸkanlığı seçimlerinde de bağımsız/baÄŸlantısız “ahlaklı troller” sosyal medyada iyi iÅŸ çıkardılar. Zafer kutlamalarında kahramanlara yer bulunamaz. Zafer sonrasında ve barış döneminde kahramanları kimse hatırlamaz. Bağımsız ve baÄŸlantısız troller meydanı yavaÅŸ yavaÅŸ fırsatçı trollere bıraktılar. Boynunu eÄŸip gitmeyenlere de zaten meydan dar edildi.
Eski zamanlarda trollük mücadeleydi. Åžimdilerde trollük tetikçiliÄŸe, ÅŸantajcılığa dönüştü. Eskiler kendilerini lidere adamışlardı; ÅŸimdikiler kendilerini paraya adayıp birer “elektronik bodyguard” oldular.
Zamane trollerinde fedakarlık duygusu, ruh, heyecan, dava şuuru yok, ahlak ve ilke hiç yok.
Nevzuhur troller, öncüllerini örnek almak yerine Gezici trolleri, FETÖ’cü trolleri örnek alıyorlar. Artık sadece kod isim deÄŸil kendi isimlerini de kullanıyorlar. Sadece sosyal medyada deÄŸil medyada bile trollük yapıyorlar. Sinsice arkadan vuruyor, MoÄŸol sürüsü gibi önlerine ne gelirse yakıp yıkıyorlar. Tehdit, ÅŸantaj, komplo, iftira… Ne derseniz var. Sırtlarını kendileri gibi ahlaksız güçlere dayayıp pervasızca saldırıyorlar. Beslendikleri kapıların bekçiliÄŸini yapıyor, “saldır!” denildiÄŸinde saldırıyor, tasmaları ne yöne çekilirse oraya gidiyorlar. Bukelamun gibi her renge hızlıca uyum saÄŸlıyorlar. Temiz insanları kirletmekten tarifsiz zevk alıyorlar. Partinin, teÅŸkilatın içine sızıp fitneyle, fesatla, fücurla hareketi zehirlemek istiyorlar. Gerçek dava insanlarını tek tek küstürüp, tasfiye edip, kendileri gibi yüzsüzleri destekliyorlar. Kimi zaman örgütlü hareket ediyor, çekirge sürüsü gibi, bir tarlayı kemirip diÄŸerine konuyorlar.
Eski zamanlarda troller karşılık beklemezlerdi; şimdinin trolleri parayla çalışan müzik kutularına, paralı askerlere, lejyonerlere benziyorlar.
Ah nerede o eski troller!… Çok zekiydiler, ince esprileri vardı, naziktiler, hakka hukuka riayet ederdiler… Gezicilerin, FETÖ’cülerin kabusuydular. Hiç birinden iz, eser kalmadı, kaybolup kenara çekildiler.
Åžimdiki troller kirli hesaplar peÅŸinde bayağılık saçıyorlar…
“Sadıkları tahkir ile red kaide oldu/ Hırsızlara ikram u inayet yeni çıktı” diyor Ziya PaÅŸa… Velhasıl o güzel troller güzel atlara binip gittiler. Meydan “ahlaksız trollere” kaldı…
Yeni Åžafak Gazetesi
Henüz yorum yapılmamış.