Özel / Analiz Haber
İslam'da 'vicdan hürriyeti' nasıl değerlendiriliyor?
George Washington Üniversitesi öğretim üyesi Irene Oh'un 'Rights of Gods' makalesinin 2. bölümünü Mehmet Mazlum Çelik sizler için Türkçe'ye çevirdi.
Ä°SLAM DEMOKRASÄ°LERÄ° HAYALÄ° -2
Suruş, Muvdudi ve Kutup ile entelektüel bir diyalog kurduğumuzda üçünün de vicdan hürriyetini temel bir insan hakkı olarak gördüğünü ve bunu ontolojik bir mesele olarak ele aldıklarına şahit oluyoruz. Üçü de vicdan hürriyetini kabul etmekle beraber buna dair nihai çıkarsamaları farklıdır. Vicdan hürriyeti; üç düşünür için ve bağlama göre farklı anlamları içinde barındırıyor. Anlaşılıyor ki bu düşünürler değişik metotlar ile ulaştıkları sonuçlar farklı da olsa insan hakları fikrini paylaşmaları onları nihai bir noktada birleştirme ihtimalini güçlendiriyor.
Daha evvel demokrasi kavramında gördüğümüz üzere SuruÅŸ, Mevdudi ve Kutup; vicdan hürriyetinin de Ä°slam’ın tabi haklarından biri olarak görür ve kaynaklarında bulunduÄŸunu iddia etmektedir. Onların savunmacı bir refleksle de olsa kaleme aldıkları metinlerde iddia ettikleri üzere özellikle Ä°slam’ın ilk dönem uygulamalarına baktığınızda hem mevcut tüm dinlerin hem de geçmiÅŸ ve mevcut tüm politik sistemlerin çok üzerinde insani bir tavır ile karşı karşıyayız. Yine üç düşünür de iddialarını kaynakları olan Ä°slam geleneÄŸinde konuyu çok farklı bir yaklaşım ve yorumlama yetisi ile ele almaktalar. SuruÅŸ meseleyi yorumlarken ‘Özgürlük’ terimini genel, vicdan hürriyetini daha özel bir mesele olarak tek hakikatin bir yansıması olarak görmektedir, bu zamana veya mekâna göre deÄŸiÅŸmez. SuruÅŸ’a göre vicdan hürriyeti evrenseldir, yalnızca Ä°slam’a dair bir bilgi deÄŸil; dünyaya dair bilgimizi de oluÅŸturan bir bilgidir. Kutup ve Mevdudi ise tek hakikatin yansımasını daha yerel görmektedir, onlara göre özgürlük veya vicdan hürriyeti istilacı Batı karşısında kendini savunabilme yetisinin ta kendisidir. Bu düşünürlere göre hürriyetin en büyük düşmanı Batıdır. SuruÅŸ da Mevdudi ve Kutup gibi Batının hürriyet vicdanını istismar ettiÄŸini kabul etmektedir. Onları ayıran nokta; ÖrneÄŸin, Kutup Müslümanları Batı’nın istismarından korumak için Batı ile olan tüm iliÅŸkiyi kesip Müslümanları boyunduruktan korumayı tercih ederken Suruç ise dikkatli ve yanlış anlamalara mahal vermeden fikir alışveriÅŸin devam etmesi gerektiÄŸini savunuyor. Mevdudi’de ise toplumsal baÄŸlam bambaÅŸka bir özgürlük manifestosu ortaya çıkarıyor.
Elbette diÄŸer birçok dinde olduÄŸu gibi vicdan hürriyeti, Ä°slam geleneÄŸinde çok önemli bir motif olarak ön plana çıkıyor. Demokrasi ve hoÅŸgörü gibi vicdan hürriyeti de Ä°slam’da temel haklardan birisidir, en azından Ä°slam kültüründe teorik olarak ulaşılması gereken bir ideal olarak mevcut. Demokrasilerde vicdan hürriyeti hükümetlerin temel dayanaklarından biridir. VatandaÅŸlardan vicdani hürriyetlerini gerek hükümete karşı gerekse kamusal mecrada özgürce icra etmesi beklenir ve teminat altına alınır. Hem vicdan hürriyetinin hem de dinlerin paylaÅŸtıkları ve ikisini de biricik kılan ÅŸeyin temelinde hoÅŸgörü bulunmaktadır. Din ve vicdan hürriyeti birbirlerinin mütemmim cüzzüdür, hoÅŸgörünün eÅŸsizliÄŸinde birbirlerini tamamladıklarında kusursuz olanı ortaya koyarlar.
Müslümanların övündüğü bir yaratıcı kelamı (Ayet) vardır: Dinde zorlama yoktur! (2:256) Bu deruni tanımlamaya göre hiçbir Müslüman bir baÅŸka insana iman dayatamaz. Buna göre eÄŸer biri sizin inancınızı paylaÅŸmazsa Ä°slam’ın tercihi farklılıkları olduÄŸu gibi kabul etmektir. Müslümanlar imanı Allah’ın bir lütfu olarak gördükleri için karşısındakini baÅŸka bir inanca zorlamazlar. Gerçekten de Ä°slam’daki vicdan hürriyeti eÅŸine az rastlanır bir toleransa sahiptir, evangelist bir politika yerine kiÅŸiyi olduÄŸu gibi kabul etmek Ä°slam’ın ÅŸiarları arasındadır. Elbette, tarihsel perspektifte Müslümanların kendi ideallerine sadık kalmadıkları dönemler de mevcuttur. Yine de Kuran’da belirtilen bir kanun olarak vicdan hürriyeti Müslümanlara ayetler ışığında defaten Allah tarafından hatırlatılmıştır.
Üyelerini idare etmek isteyen herhangi bir topluluk, bu dini bir cemaat olacağı gibi bir devlet de olabilir, ifade ve inanç özgürlüğünü o topluluğun sürekliliği için temin etmek zorundadır. İnsanlar bu topluluğa üyeliklerini sürdürmekle beraber ipotek altına alınmış bir irade ile bu topluluklara karşı aidiyetlerini kaybederler, bu beraberinde bu topluluğun yıkımını getirecektir. Yine fikir hürriyetinin sınırları da topluluğun kanunları çerçevesinde bir hüviyete büründürülmezse o topluma yönelik yıkıcı bir karakter de kazanabilir.
Toplumlar vicdan hürriyeti ve fikir özgürlüğünün negatif etkilerini bilgelikle dengelemelidir, bu eleştirinin sesini kesmek değildir; eleştirinin sesini kısan topluluklar karanlığı aydınlatamaz ve hastalıklarına derman üretemezler. Tarihsel olarak sabittir ki vicdan hürriyetinin hâkim olduğu toplumlar daha hoş görülü bir yönetim iradesine sahip olmuş ve yaratıcılıklarını korumayı başarmışlardır. Yine fikirlerin sağlıklı olgunlaştığı toplumlar ispatlamışlardır ki hür inanç ve hür fikirler bireyin de toplumun da gelişip güçlenmesini sağlamıştır.
Kültürel Bağlamda Vicdan Hürriyeti
Mevdudi’nin nüshalarını elinize aldığınızda ayan olan Batı karşıtlığının ve malum polemiklerin yanında sizi anında yakalayıveren olaÄŸanüstü bir vicdan hürriyeti manifestosu söz konusudur. Onun eserlerini kaleme aldığı baÄŸlama baktığımızda ne Ä°ranlı SuruÅŸ ne de Mısırlı Kutup’un aksine Hinduların içinde bir azınlık olan Müslüman toplumunun bir üyesi olarak eserlerini kaleme aldığına ÅŸahit oluyoruz. Mevdudi bir azınlık temsilcisi ve sözcüsüdür aslında, onun yaÅŸadığı coÄŸrafyada Hindular ve Müslümanlar birbirlerinin statülerine dikkat etmek zorundadırlar. Bu baÄŸlam Mevdudi’yi vicdan hürriyeti konusunda Batı tezinin aksine yazılmış klasik bir anti-batı modelinin ötesine zorlamıştır. Bu yüzden Mevdudi’nin tezi diÄŸer tezlerin aksine farklılıklar ile neden birlikte yaÅŸanacağı ve uyumun nasıl gerçekleÅŸeceÄŸi meselesine yoÄŸun ÅŸekilde eÄŸilmektedir. Vicdan hürriyeti meselesini enine boyuna ele alan Mevdudi bunun nasıl uygulanacağı, nasıl ifade edileceÄŸi ve tatbik edileceÄŸi hususunda çıkarsamalara varmıştır. Mevdudi’ye göre bireye diÄŸer inançlara saygı duyulması, onun tahkir edilmemesi ve uyum içinde yaÅŸanılması Kuran’ın emirlerindendir.
Vicdan hürriyeti meselesini en temelden iÅŸleyen Mevdudi Müslüman bir yöneticinin tutumunun nasıl olması gerektiÄŸinden konuyu ele alarak bir gayri-Müslümanın hukukunun nasıl korunması gerektiÄŸine kadar birçok konuyu Kur’an’ı referans alarak açıklamaktadır, bu çıkarsamalarla Kitap ehli olarak tanımlanan diÄŸer unsurlar Kuran’ın güvencesi ve koruması altındadırlar. Bunu yaparken Müslümanlar en hakiki din olan Ä°slam’ı diÄŸer insanlara tebliÄŸ etmekle de yükümlü tutulurlar; lakin bunu yaparken kaba kuvvet ve cebir kullanmaktan Müslümanlar kesinlik Allah tarafından men edilmiÅŸlerdir Mevdudi’ye göre. Ä°nsanlar eÄŸer Ä°slamiyet’i seçecekler ise bunu kesinlikle kendi hür iradeleriyle yapmalıdırlar, Ä°slam dininde zorlamaya yer yoktur. Ä°slam’ın tüm dinlerden üstünlüğüne inan Mevdudi Müslümanları hâkim oldukları yerde gayri – Müslümlere politik ve ekonomik ÅŸiddet uygulamasını haram olarak niteleyerek insanları bu ÅŸekilde asimile edilmesine de karşı çıkmaktadır.
Mevdudi Müslümanların yabancı topluluklar ile iliÅŸkisini yine Kuran’dan bir ayet ile inÅŸa etmiÅŸtir;
“İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilahîmız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O´na teslim olmuÅŸuzdur." (29:46)
Bu konudaki iddialarını daha da öteye taşıyan Mevdudi Ä°slam’ın kullandığı dilin dahi zarar veri olmaktan kaçınması gerektiÄŸini belirtiyor. Mevdudi’nin görüşü; Ä°slam yasalarına göre bir gayri-müslüm sürekli olarak Ä°slam’ı eleÅŸtirse dahi Müslüman toplumla beraber yaÅŸaması sivil yasalarca güvence altına alınmıştır. Özetle yasalara uygun olduÄŸu sürece bir gayri-müslümün Ä°slam’ı eleÅŸtirme hakkı Ä°slamca güvence altına alınmıştır. Mevdudi bunu söylerken Ä°slam eleÅŸtirisi karşısında da her Müslüman’ın mutlaka savunma yapmasını ama bu savunmada asla ÅŸiddet veya cebire yer yoktur.
Henüz yorum yapılmamış.