Kürsü
Bir Yeniçeri'nin kendi kaleminden: Temeşvarlı Osman Ağa
Viyana Muharebesinin esir yeniçerisi Temeşvarlı Osman Ağa, o dönem içerisinde yazdığı hatıratları ile yeniçeri yaşamına ve esir hayatına ışık tutmuştur.
Osmanlı'nın düzenli ordusu Yeniçeriler, dönemin en çok bilinen askerleriydi. Girdikleri savaşlarla nam salan bu ordu her ne kadar fazla tanınırsa tanınsın, bu dönemden kalan eserler Yeniçeriler üzerindeki sır perdesini kaldırmaya yetmemektedir.
DÖNEMİN EN ÖNEMLİ TÜRK KAYNAĞI
Viyana Savaşı'nda Avusturyalılara esir düşen Temeşvarlı Osman'a ait hatıratlar bize dönemin şartlarını anlatan tek ve en önemli Türk kaynağıdır. 1849-1880 yılları arasında İstanbul'da araştırmalar yapan Avusturyalı A. Kremer tarafından bulunan bu hatıratlar bugün Londra Britih Museum'da sergilenmektedir.
Eser aslen Temeşvarlı osman Ağa'nın yaşadığı maceraları, talihsiz bahtını anlatsa da döneme ışık tutan önemli bir hatırattır.
BİR YENİÇERİ DOĞUYOR
1552 yılında Türkler tarafından fethedilen Temeşvar'da (Romanya) 1600'lü yıllarda doğdu Temeşvarlı Osman. Küçük yaşta kardeşi ve eniştesiyle at binmeye meraklı olan küçük Osman, daha sonra ailesinin vefatıyla eline geçen parayı silaha ve ata yatırdı, beladan kurtulmayacak hayatı işte burada başladı.
Bölgede akın ve talan girişimleri olduğu için genç yaşta silahını kuşanıp ata binmeye başlayan Osman, kısa süre içerisinde yanındakilerin de dikkatini çekerek Yeniçeri ocağına alındı. O günler Temeşvarlı Osman Ağa tarafından şöyle aktarılmaktadır.
"Muharebede ve akınlarda yanımakilerin nazarını celbettim. Nihayet babamın yakın dostu olan Farisani Evvel Ağası Piri Ağa beni çok beğendi ve kendine odabaşı tayin etti. Ağabeyim ve eniştem de bu tayine muvafakat ettiler ve bu vazife ile iki üç sene padişahın hizmetinde bulundum."
SAVAÅž BAÅžLIYOR
Askeriyede gerçekleştirilen hizmet sonrasında Osman Ağa'nın ilk ciddi savaş deneyimi Avusturyalılara karşı olacaktı. Macar ve Sırpların akınlarına karşı koyan Osman Ağa, Lipova kalesinde görevli topçuların maaşlarını götürmekle görevlendirildi. Birlik vazifesini zorlu zorlu koşullarda olsa da gerçekleştirmeyi başardı ancak Avutusryalıların yoğun kuşatması altında kaldılar.
Avusturyalılar kaleyi dev toplarla döverken, surda açtıkları gedik ile sardıkları duvarları geçerek içeri girdiler. Bu noktada kale ele resmen ele geçirilmese de subaylar teslim olmaya mecbur kaldı. Kalenin burcuna çekilen beyaz bayrak ile teslim olan kale ordusu, Osman Ağa'nın da esaret günlerini başlatmış oldu.
AVUSTURYA ZULMÜ
Kaleye gelen Avusturya askerleri vicdandan uzak bir tavır ile beğendiği kadın ve erkekleri esir olarak alırken, üzerlerinde ne var ne yok soyarak onları çırılçıplak bıraktılar. Tüm mallarına el koyulan esirler soyulduktan sonra yol kenarlarına atıldılar. Osman Ağa o muameleye tabi tutulmasa da esirlerden biri oldu ve Avusturyalı subaylara teslime dilerek köle edildi.
Türlü zulümlerle karşılaşan Osman Ağa Avusturyalı bir teğmene köle olarak verilirken, teğmen onu kaba saba tavırları ile peşinde sürükledi. Günlerden bir gün kendisini fidye karşılığında serbest bırakacağını söyleyen teğmen, Osman Ağaya'ya niyetini belli ettti. Bunu kabul eden Osman Ağa yerine bir kefil bırakmak kaydıyla parasını bulmak için serbest bırakıldı. Parayı temin eden Osman Ağa tam serbest kalacakken bu sefer de bir başka belanın içine düşü.
HAYDUTLAR, KAÇIŞ VE GELMEYEN SERBESTLİK
Dedik ya beladan kurtulmayacak başı diye, tam serbest kaldım diye sevinirken Osman Ağa bu sefer de denizci haydutlar tarafından yakalanarak parası çalınmaya çalışıldı. Onları alt edip ellerinden kurtulmaya çalışan Osman Ağa, içinde bulundukları tekneden atlayarak kendini Tuna Nehri'nin sularına bıraktı.
Uzunca bir süre kaçtıktan sonra izini kaybettirmeyi başaran Osman Ağa, daha sonra kaledeki arkadaşlarından birkaçı ile karşılaşır ve güvenli bir yola koyulurlar. Tabi şimdilik güvenli...
Osman Ağa'nın sığındığı Avusturya karargahında parasını getirmek için söz verdiği Teğmenini güç de olsa buldu. Ona peşindeki Macar haydutları şikayet eden Ağa, haydutları ele vererek kurtulmayı başardı, ancak Osman Ağa yine serbest kalamadı. Ona serbest kalması durumunda başına nelerin gelebileceğini söyleyen Teğmen, Müslüman toprakları olan Bosnaya'ya gidince onu güvenle serbest bırakacağını söyledi, Osman Ağa çaresiz kabul ederken yine serbest kalamadı...
FİRAR GİRİŞİMİ, ZİNDAN VE DAYAK
Esaret altında yaşayan Osman Ağa bu beklemenin sonunun gelmeyeceğini anlayınca kaçma girişiminde bulunur. Yanındaki esirler ile birlikte kaçmaya çalışırken askerler tarafından fark edilince zindana atılan Osman Ağa burada uzun bir müddet boyunca tutulur. Burada hastalığa yakalanan Temeşvarlı ağır hastalandığı için Avusturya askerleri tarafından yol kenarına atılır ve ölüme terk edilir.
Yol üzerinde Müslümanlar tarafında bulunan Osman tam emin ellere düştüm derken bu sefer de yine teğmenine yakalanır ve çok ağır dayak yer. Bu dayağı neden yediğini anlamayan Temeşvarlı, Avusturya askerlerine nedenini sorarken, içlerinden tanıdık bir ses "Temeşvarı sana göstereceğim, orayı aklından çıkartacaksın" diyerek vurmaya devam eder. Dayak atan adam, yine belalı teğmenidir...
SONUÇSUZ FİRAR GİRİŞLİMLERİ VE KÖLELİK
Osman Ağa çaresiz kaderine razı gelirken Teğmenin işlerini yapmakla meşguldü. Aradan geçen sürede tam toparladım derken bu sefer yine bir bahtsızlığın pençesine düştü. Bir nalbant tarafından kaçmaya ikna edilen Osman Ağa, onunla birlikte kaçtı ancak burada da niyet onun kurtarılması değil, satılmasıydı. Nalbant Osman Ağa'yı kaçmak satmak için kaçırırken burada da başına işler geldi. Köle olarak Nalbant tarafından satılan Osman Ağa yine köle oldu.
Bir Generale hayvan bakıcısı olarak satılan Osman Ağa, bir süre onun yanında çalıştı, sonrasında General'in ölümü ile eşine hizmet etmek durumunda kalacaktır.
BÄ°R AÅžK MACERASI
Osman Ağa'nın tuhaf yaşantıları köle olduğu efendisinin ölümünden sonra da devam etti. Generalin eşi için hizmet eden Temeşvarlı burada memnuniyetsiz bir görüntü çizerek, hep aşina olduğu firar etme girişimini yine kafasına koymuştu. Bu durumu Belediye Başkanı ile paylaşan Temeşvarlı, Başkanın, hanımına kendisini serbest bırakmasını aksi taktirde kaçacağını söyledi. Bunu ona iletmesini söyleyen Temeşvarlı'nın talebi birkaç denemede kabul gördü. Ve Viyana yolu için hazırlığa geçildi. Ancak o gece çok tuhaf bir olay yaşandı.
Bir gece Temeşvarlı'nın odasına evin konteslerinden biri girerek ona aşkını ilan etti. Temeşvarlı bu durumu rüya sansa da durumun gerçekliğini farketti, kızı odasına yolladı. O da kızdan çok hoşlanmıştı ancak bu durum onun gidişine engel olamadı...
VÄ°YANA VE KURTULUÅž
Temeşvarlı'nın Viyana'ya gönderilmesinin üzerinden yedi sene geçti. Burada Almanca öğrenen ve işlerini titizlikle yapan Temeşvarlı daha sonraları iyi bir yaşam sürmeye başladı. Burada çeşitli işlerle uğraşan Osman Ağa, 1700 yılında çok arzuladığı, vatan toprağı olan, memleketi olan Temeşvar'a döndü. Burada, öğrendiği Almanca sayesinde resmi çevirmen olan Osman Ağa, 1715'te Avusturya ile başlayan yeni bir savaşta tekrar sıkıntılar yaşadı.
Komutan Eugene Savoy'un Temeşvar'ı ele geçirmesiyle Belgrad'a kaçan Osman ağa, 1717'de Belgrad'ın elden çıkmasıyla İstanbul'a geldi. Osman Ağa burada da çevirmenlik, diplomatlık yaparak hayatını idame ettirdi.
SON SÖZ
Osmanlı'nın en karışık dönemlerinden olan 1700'lü yıllar isyan ve kayıplarla dolu geçmiştir. O döneme ışık tutan kayıtlar belgeler, resmi evraklar fazlaca olsa da dönemi en güzel şekilde aydınlatan eser Temaşvarlı Osman Ağa'nın yazdığı "Gâvurların Esiri" adlı eseridir. Bu eser hem ulusal hem de uluslararası olarak Osmanlı'nın o dönemlerine ışık tutan önemli bir kaynak olup Eserin orijinali Londra'da bulunan British Museum'dadır.
Henüz yorum yapılmamış.