Özel / Analiz Haber
Ölüm Metaforu Üzerine Sinematografik Bir Yolculuk / M.Mazlum Çelik
![](resimler/detay/162296.jpg?1537803590)
Kafka’nın Türkçe çevirisini henüz bulamadığım minik bir hikâyesi vardır: Fellowship. Beş adam ardı ardına yürür bir birliktelik oluşturur ve varlıkları görünür hale gelir. Bu ortaya bir cemaat duygusu çıkarır, birilerini dışarda bıraktıracak bir birlikteliktir bu, zaten cemaatlerin en çekici özelliği de budur: Birilerinin dışarda kalmış olması. Sonrasında ‘varlık’larını intiharla sonlandır bu beş adam ve ‘Hiçlik’e doğru yol alırlar.
Stop!
3-2-1 ve Kayıt:
“Seni öldüreceÄŸiz babalık! Hepinizi. Seni ve o domuzu. Ve ÅŸu insan evladını!”
“Åžaka yapıyorsun deÄŸil mi? Peki neden? Suçumuz ne ki? Neden bizi? Bizim suçumuz ne?”
“Buradasınız. Buradasınız babalık! Suçunuz bu hepimizin suçu bu. Burada olmak!”
Lady in a Cage(1964) filminden alınan bu sahneler aslında Kafka’nın Dava romanın bir uyarlamasıdır. Bir gün birileri tarafından Josef ansızın suçlanır ve yargılanır; ancak suçunun ne olduÄŸuna dair bir bilgisi olmadığı gibi suçunun ne olduÄŸuna dair arayışında da herhangi bir cevap bulamaz.
Bu sahnedeki diyaloglar Fellowship öyküsünün sonunda cemaat oluşturmuş beş kişinin beklenmedik intiharıyla zihnimizde bir bağlantı oluşturmaktadır. Onların intiharının oluşturduğu sembol, bir araya gelerek görünür kıldıkları varlığının sonunda, insan varoluşundaki anlamsızlığını görmeleri ve onunla yüzleşmesi yatmaktadır.
Burada ölüm metaforunun Kafka’da varlığın keÅŸfi ile derin bir anlamsızlık içinde bir kaçınma eylemi olarak ele alınabileceÄŸi gibi bir Türk filmi olan Adak (1979) filminde varlığın anlamlandırılması açısından yerine getirilmesi gerekilen zorunlu bir eylem olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz.
“Allah verir Allah alır”
Bu filmde Müslüm’ün oÄŸlunu Allah’a kurban olarak sunması yalnızca verdiÄŸi bir sözün icrasını deÄŸil, varlığın anlamlandırılması için ölüm gerçeÄŸini icra etmesi gerekir. Dava, Lady in a Cage ve Fellowship’te varlığını keÅŸif ile ortaya çıkan anlamsızlık ve neticesindeki kaçış eylemi olan ölüm, tersine bir mantıkla iÅŸletilerek – eÄŸer - gerçekleÅŸmeyecek bir ölüm varlığı anlamsızlaÅŸtırmaktadır.
Åžimdi burada geriye dönüp baktığımızda Josef’in suçunun ne olduÄŸunu sorması (Dava) Babalık’ın ölüm gerekçesini bilmemesi (Lady in a Cage) ile Müslüm’ün oÄŸlunun ölüm gerekçesindeki malumatsızlığı (Adak) bizi aynı noktaya getirmektedir.
Dücane CündioÄŸlu bu belirsizlikleri ‘Abes’ kelimesiyle kavramsallaÅŸtırmaktadır. Yani koskocaman bir saçmalık, yani boÅŸluk ve hiçlik. Ä°nsanın yüzüne beklenmeyen bir çıplaklıkla çarpan temel nokta nedir o halde?
Ölüm.
Anlamı bulunmayan hiddet ile beklenmedik bir şekilde varlığı ortaya çıkaran mecaz: ölüm.
Nitekim ölümle varlık sancısının ortaya çıkarttığı anlam bunalımını şair şöyle açıklamaktadır:
AteÅŸten zehrini tattım bu okun / Bir anda kül ettin can elmasını / Sanki burnum deÄŸdi burnuna ‘yok ‘un / Kustum öz aÄŸzımdan öz kafatasımı
Kafka’da varlığın keÅŸfi ile bir hiçliÄŸe doÄŸru yol alınır, o hiçlik ölümdür. Adak’ta ölüm neye ircadır? Lady in a Cage’de Babalık’ın ölümü neyi anlamlandırmaktadır? Fellowship’te beÅŸ arkadaşın toplu olarak ölümü neyi kanıtlamaktadır?
Bütün bunlarda ‘birine’ bir ÅŸeyin saçma olduÄŸunu göstermek amaçlanmaktadır. Fellowship’te altıncı üyeye bunu göstermek olabilir mi diye sorulabilir. Veyahut Lady in a Cage’de Babalık’ın ölümü katilin kendisine bu saçmalığı ispat edebilir. Peki ya Adak’ta saçmalık kime ispat edilmeye çalışılıyor olabilir?
Bu sorunun cevabını verebilmek için Müslüm’ün oÄŸlunu ne için kurban ettiÄŸini anlamak gerekir. Müslüm ilahi bir kıssa olan Hz. Ä°brahim hikâyesinden hareketle kendisini onunla özdeÅŸleÅŸtirmiÅŸtir. Dolayısıyla onun muhatabı burada Rabbidir. Yani Müslüm’ün ispata giriÅŸtiÄŸi eylemde muhatabı Allah’tır. Sırf bir yerde olduÄŸumuz için ölmemiz veya sırf bir söz verdiÄŸimiz için öldürmemiz, bu eylemler karakterleri biranda hiçliÄŸe götürür hepsinin araç olarak kullandığı ‘ölüm’dür. Çünkü varlık ölümle aniden hiçleÅŸir. Lakin yukarda belirttiÄŸimiz gibi varlığın anlaşılması hiçlikle gerçekleÅŸmesi Adak’ta tam tersi bir mantıkla anlatılır. Buna benzer bir kurguyu Abbas Kiarostami’nin Kirazın Tadı filminde de görmekteyiz. Filmin baÅŸkarakteri olan Bedi varlığının yükü altında derin bir hiçlik hissetmektedir. O da burada ölüm metaforuna baÅŸvurarak varlığını bulacağını en azından hiçlik duygusundan tamamen kurtulacağını düşünmektedir. Bedi de tıpkı Josef, Babalık ve Müslüm’ün oÄŸlu gibi ölüm konusunda bir sebebe sahip deÄŸildir. Ancak tüm bu karakterlerde bizi buluÅŸturan ortak nokta varlığın kendisinin ancak ölüm ile kaim olduÄŸu tezidir.
Burada bir anlamsallık veya rastgelelik deÄŸil, kafamızı karıştıran temel husus nedensizliktir. Çünkü insan zihni nedensiz olanı kavraması mümkün deÄŸildir. Ä°nsanın karşı karşıya olduÄŸu durumu anlayabilmesi ve anlatabilmesi için bir neden sonuç çizelgesi içinde izah etmesi gerekir. EÄŸer o duruma bir anlam verebilmiÅŸse ortaya nesnel algılanabilir bir durum çıkarmış demektir. Aksi takdirde hiçliÄŸe, kendine ve varoluÅŸa dair bir anlam üretiminden söz edilemez. Gerek Fellowship’te ve yukarıda zikrettiÄŸimiz tüm film ve hikâyelerde bu nedensellik ölümün kendisiyle saÄŸlanmış olmasından dolayı önemlidir.
Fellowship’te beÅŸ arkadaÅŸ birbirlerini neden öldürdü?
Lady in a Cage’de Babalık neden öldürülmeliydi?
Adak’ta Müslüm oÄŸlunu neden öldürmek zorunda hissediyor?
Kirazın Tadın’da Bedii kendisini neden öldürmek zorunda hissediyor?
Dava’da Josef neden öldürülmeli?
Tüm bu soruların cevabı için şöyle bir çıkarımda bulunabiliriz: Bu ölümlerin tümü içinde bulunan çevrenin anlamsızlığından kaynaklanmaktadır. Bu anlamsızlık kendi hayatımız içinde iktidarı elinde tutan hegemonyanın çarpıklığı, içinde yaÅŸadığımız geleneklerin dayatması ya da aydının kendi kopukluÄŸu vs. sebep olabilmektedir. EÄŸer ki cevabın kendisini üretecek sorular sorulamadığında ya da üretilen cevapların soruların kendisini karşılamamışsa o zaman kim bilir belki ‘Toplu olarak ölebiliriz’ ne dersiniz Kafka Fellowship’te toplu bir ölüm tasarlıyor olabilir mi?
Mehmed Mazlum ÇELİK
Henüz yorum yapılmamış.