Güncel
Yeni Şafak'ta sürpriz ayrılık
TRT Haber ve Spor Yayınları Dairesi Başkanı gazeteci Yaşar Taşkın Koç Yeni Şafak gazetesinden ayrıldı. Koç yaklaşık 5 yıldır Yeni Şafak'ta köşe yazıları kaleme alıyordu...
Yeni Şafak gazetesinde önemli bir ayrılık yaşandı. Gazetenin yazarlarından Yaşar Taşkın Koç, bugünkü köşe yazısında gazete ile yollarının ayrıldığını duyurdu.
Yazısında, "Herhangi bir iÅŸe baÅŸlarken ertesi gün ayrılacakmışım gibi yaÅŸadığım, uzun vadeli planlar yapmadığım için dün Yeni Åžafak Genel Yayın Yönetmeni Ä°brahim Karagül’den gelen nazik teÅŸekkür mektubuna da çok ÅŸaşırmadım. Hele ki bir baktım sizinle sevgili okuyucular beÅŸ yıl dört aydır birlikteyiz." diye yazdı.
Koç veda yazısına şu duygusal cümleler ile devam etti;
"Bu beÅŸ buçuk yıla yakın zaman köşe yazarlığı yapmama, beÅŸ yüzden fazla köşe yazısına, hatta sonunda bunlardan seçmelerin bir kitaba dönüşmesine imkân verdiÄŸi için öncelikle Ä°brahim Karagül olmak üzere baÅŸtan sona, sahibinden matbaa işçisine kadar bütün Yeni Åžafak ailesine ve bunca zaman boyunca bana ‘katlandığınız’ için de siz okuyuculara içtenlikle teÅŸekkür ederim.
Yeni Şafak, yazarı olmadan önce, ta ilk çıktığı günden bu yana benim için özel bir yerdeydi. Gün geldi yazarı olma onuruna da eriştim. Daha ne olsun."
İşte yazının tam metni;
- Elde var bir
Yazının başlığını biraz erken koymuştum.
Bazen öyle olur. Ne hakkında yazacağınıza dair şöyle böyle, yarım yamalak bir fikriniz olur ama nedense bazen başlık daha hızlı kesinleşir kafanızda.
Bu sefer de öyle olmuştu.
“Elde var bir”di baÅŸlık çünkü MHP Genel BaÅŸkanı Devlet Bahçeli’nin AK Parti’yle ittifak açıklaması bence siyasette bir tarafın netleÅŸmesi demekti.
Bunu yorumlayıp sonra “diÄŸer tarafa” yani siyasetin AK Parti ve MHP dışında kalan partilerine dair düşüncelerimi paylaÅŸacaktım.
Hatta ilginçtir, eski HDP milletvekili Hasip Kaplan’ın twitterda yaptığı ve çok tepki çeken açıklamaların bütün bu “elde var bir”le çok yakın ilgisi olduÄŸuna dair bir tahminde bulunacaktım. Yazı oradan muhtemelen Kürt siyasal hareketinin geleceÄŸine dair tartışmalar, giriÅŸimler, ihtimallere doÄŸru yelken açıp siyasette yakın zamanda olabileceklere dair baÅŸka yazılara kapı açacaktı.
Bu kadarını söylemiş olmakla yetineyim.
Çünkü bu yazı klasik anlamda bir köşe yazısı deÄŸil ama tam da “en klasik” anlamda bir ‘hoşça kalın’ yazısı.
İlk yazımı eşimin doğum gününde yazmışım, son yazımı kayınbabamın vefat yıldönümünde yazıyorum.
Bu yazıda belki hiç tanımadığınız ama benim ta çocukken hep beraber taşındığımız, yeni oluÅŸmuÅŸ Balgat İşçi Blokları’nın bir heves bahçesine domates, ayçiçeÄŸi, biber falan ektiÄŸi zamanlarda komÅŸuların henüz ham olan domateslerinden çaldığımız AyÅŸen’in bugün girdiÄŸi ameliyatının çok iyi geçtiÄŸinden bahsederdim.
Kim bilir…
Az deÄŸil.
Herhangi bir iÅŸe baÅŸlarken ertesi gün ayrılacakmışım gibi yaÅŸadığım, uzun vadeli planlar yapmadığım için dün Yeni Åžafak Genel Yayın Yönetmeni Ä°brahim Karagül’den gelen nazik teÅŸekkür mektubuna da çok ÅŸaşırmadım.
Hele ki bir baktım sizinle sevgili okuyucular beş yıl dört aydır birlikteyiz.
Bu kadar olduÄŸunu bilmiyordum gerçekten. Ä°brahim Bey’in arayıp yazarlık teklif ettiÄŸi zaman 2012 güzüymüş.
Aradan geçen zamanın kısacık gibi algılanmasının nedeni, sonrasında Türkiye’nin ard arda, aralıksız, soluksuz yaÅŸadığı onca ÅŸey olmalı.
Çözüm Süreci’nin en parlak döneminden terörün her yeri kana buladığı zamanlara, annemin beyin kanaması geçirmesinden Suriye’de çölde bir kuÅŸun ürkmesine, dershane tartışmasından 15 Temmuz’a, deniz kıyısındaki bir eski kahvehaneden çocukluk hatıralarına kadar hayat, siyaset, hayal ve gerçeklerin elimden gelen, aklıma esen ÅŸekliyle hissettirdiklerini, düşündürdüklerini sizlere aktarmaya çalıştım.
Bu beÅŸ buçuk yıla yakın zaman köşe yazarlığı yapmama, beÅŸ yüzden fazla köşe yazısına, hatta sonunda bunlardan seçmelerin bir kitaba dönüşmesine imkân verdiÄŸi için öncelikle Ä°brahim Karagül olmak üzere baÅŸtan sona, sahibinden matbaa işçisine kadar bütün Yeni Åžafak ailesine ve bunca zaman boyunca bana ‘katlandığınız’ için de siz okuyuculara içtenlikle teÅŸekkür ederim.
Yeni Şafak, yazarı olmadan önce, ta ilk çıktığı günden bu yana benim için özel bir yerdeydi. Gün geldi yazarı olma onuruna da eriştim.
Daha ne olsun.
Ve umarım, hiç olmazsa bazılarınızda küçücük de olsa hayatınıza dair yeni bir şey söyleme, farklı bir bakış açısıyla görmenize yaramıştır bütün bu öykü.
Yoksa bırakın yazarlığı, hayatın kendisi ne ki, bundan başka.
Yani, nihayetinde, hayat birbirimize farklı bir nota, deÄŸiÅŸik bir renk, cümle içinde böylesini ilk defa duyup heyecanlanacağımız bir kelime iletmekten baÅŸka nedir ki…
Allah’a emanet olun.
Henüz yorum yapılmamış.