Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Kurtulmuş: 'Müslümanlar daha Yasin Börü'yü Furkan Doğan'ı yazamamışken edebiyatı küçümseyemezler'

Şair ve yazar Şakir Kurtulmuş ile Düşünce Mektebi'ne özel bir söyleşi gerçekleştirdik. Kültür ve edebiyat alanındaki gelişmeleri ve Müslümanların bu alanlardaki etkinliğini masaya yatırdık.



DÜŞÜNCE MEKTEBİ / SÖYLEŞİ

M. Mazlum ÇELİK

Edebiyatın toplumsal hayatı dönüştürme gücünü nasıl açıklarsınız? Müslüman entelektüel zihin bundan ne kadar istifade ediyor?

Toplumların düştükleri yerden yeniden kalkabilmeleri için düşünce ürettikleri bir alandır edebiyat. Edebiyatla yeniden bir toplumun düşünce melekeleri harekete geçebilir, bir toplumu yeniden diriltebilmek için daha doÄŸrusu düşüncelerini yeniden harekete geçirebilmek için düşünürlerin, ÅŸair ve yazarların kullandıkları, çalıştıkları  alandır edebiyat. Bu güç bireylerin kendi sınırları içinde ortaya koydukları kimlik, hassasiyet, baÅŸarı gibi unsurlarla açıklanabilir. SaÄŸlam bir zemine oturmayan düşünce, önce kendi varlığını ayakta tutmakta zorlanacağı için baÅŸkalarına da bu konuda bir katkı saÄŸlama durumunda olmayacaktır. Her ÅŸeyden önce biz müslümanız ve bizi diÄŸer topluluklardan ayıran en önemli özellik budur. Ä°nsan olarak ÅŸeklimiz, saçımız, yüzümüzden çok düşüncemizle, inancımızla ayrılıyoruz . Bu inancın üzerimize yüklediÄŸi bir sorumluluk var. Bu sorumluluk gereÄŸi esas toplumu dönüştürecek, harekete geçirecek olan düşünceyi üretme, bu anlamda ciddi çalışmalar ortaya koyma ödevimiz vardır. İçimizdeki uÄŸultuyu sessizce harekete geçiren, çoÅŸkuyla dönüştüren asıl bu zenginliÄŸimizdir. Bu zenginliÄŸimiz ne kadar güçlü olursa, ödevimizi yerine getirme sorumluluÄŸumuz da o kadar etkin olacaktır.

 

Müslüman hassasiyetli entelektüel sınıfın kültürel alanda iktidarı elinde bulundurmadığı, yapıtlarının zayıf kaldığı eleştirilerine nasıl yaklaşmaktasınız?

Bu konudaki eleÅŸtirel söyleyiÅŸlere baktığımızda uzun bir süredir aynı tonda seslerin  yükseldiÄŸini görürüz. Esasen konu ile ilgili eleÅŸtiriyi bizzat iktidar sahipleri, sorumluluk makamında olanlar da yapıyor. Bunda hem sorumluluk sahibi olanların hem de sanat edebiyat adamlarının hem fikir olduÄŸunu düşünürsek, bundan sonrası için ne yapılabilir, buna bakmak gerekir. Sonuçların bugünkü halde önümüze geliÅŸinin asıl derinliÄŸine inerek tahlil etmekte fayda vardır. Neden bugünkü sonuçlarla yüz yüzeyiz. Niçin bugün böyle bir eleÅŸtirinin altında kalıyoruz. Buradan çıkış için yol haritamız nasıl olmalı. Bu sorunun cevabını hep birlikte arayıp bulmalıyız. Bu konuda sadece iktidarda sorumluluk sahibi olanlar deÄŸil toplumda sorumluluk sahibi olan, kültür insanlarının da  yükü omuzlamaya aday olmaları ve yapılan hataların nerelerde yapıldığını iyi tahlil etmeleri gerekir.

Şiir, özellikle İslami münevverlerin daha güçlü olduğu saha olarak gösterilmektedir. Öte yandan son dönemde Necip Fazıl, Sezai Karakoç, İsmet Özel veya Mehmed Akif gücünde güçlü şairlerin ortaya çıkmadığı eleştirilerine katılıyor musunuz?

Elbette ÅŸiirimiz, bir medeniyetin izlerinde büyüyüp serpilmiÅŸ ve oradan aldığı ahenkle, bugünlere kadar taşımıştır sesini. Yunus’tan gelip Mehmet Akif’le devam eden geleneÄŸin en güzel örneklerini  yaÅŸanılan son yüzyılın büyük ÅŸairlerinde görüyoruz. Büyük sanatçılar, zor zamanda zorluklara karşı hakikati savunan baÅŸkaldırının en güzel örneklerini ortaya koyan sanatçılardır. Cami minberinde konuÅŸarak halkı aydınlatmaya çalışan, gerçekleri görmeleri konusunda bir uyarıcı vazifesi gören Ä°slam ÅŸairi Mehmet Akif’i bugünkü gençlere anlatamıyorsak, sıkıntı burada bence. YaÅŸadığımız yüzyılın en büyük ÅŸairi Sezai Karakoç’un Yitik Cennet, Kıyamet Aşısı, Ä°slamın DiriliÅŸi, Ruhun DiriliÅŸi, Hızırla Kırk Saat, Tahanın Kitabı, Åžahdamar, Alınyazısı  gibi insanı derinden sarsan eserlerine bugünkü gençliÄŸi yakınlaÅŸtıramıyorsak, onları anlamaları için çaba sarfetmiyorsak sıkıntı burada. Gençlerin yol alışlarında yanlışlıklar var, önce bu yanlışlıkları doÄŸru bir istikamet üzere yöneltmeye çalışmalıyız. Gençlik verimsiz, anlamsız, derinliksiz eserlerle oyalanıyor sanki. Bu gidiÅŸe dur demek, onların yeniden kendilerini tanımalarına imkan verecek çalışmalara yönelmesini saÄŸlamak, onları ciddi, derinlikli eserlerle buluÅŸturup yeni ufuklara yol almalarını saÄŸlamak için çalışmalıyız. Çok çaba sarf etmeliyiz. Åžiir zor olanı, herkesin göremediÄŸini bulup ortaya koyan, hakikate çağıran bir güçlü sese sahiptir. Bu rüzgarın gençler üzerinde derin izler bırakabileceÄŸi ortamları hazırlamak, onların geniÅŸ ufuklara sahip olmalarına imkan verecek çalışmalara katılmalarını saÄŸlamak gerekir. Çalışmalar samimi olduÄŸu sürece verimli olacak, meyve verecektir. Hemen bir iki yıl içinde sonuç almayı deÄŸil, geleceÄŸe kalacak sesi çoÄŸaltmanın yollarını aramalıyız hep birlikte.

Roman konusunda, Müslümanların özellikle tarih içerikli romanlara karşı daha iştahlı olduğu görülmekte; özellikle bu alanla ilgili özgün yapıtlar ortaya çıkarılması için hangi tür okumalar üzerinde yoğunlaşması gerektiğine inanıyorsunuz?

Son zamanlarda sizin de belirttiÄŸiniz gibi tarih içerikli eserlere karşı bir ilginin olduÄŸu görülüyor. Bunda televizyonlarda yayınlanan kimi dizilerin de büyük payı olduÄŸu söylenebilir. Tarihe olan merakı yeniden su yüzüne çıkaracak bu giriÅŸimler ilerde geçmiÅŸe ait bilgilerin daha çok konuÅŸulmasına, bugüne taşınmasına imkan saÄŸlayabilir. Bu alanda özgün eserlerin ortaya çıkması için sahasında yoÄŸun çalışmalar,  Ã¶zel araÅŸtırmalar yapan yazarların daha verimli olacağı, konuyla ilgili etkili olabilecek eserler ortaya koyabileceÄŸi açıktır. Tarih zenginliÄŸi tek başına yeterli olmayabilir. Bu bilgi birikiminin geçmiÅŸten bugüne baÄŸ kurabilmesi, geçmiÅŸte yaÅŸananların yarınlara söyleyecek sözü olacak ÅŸekilde geniÅŸ açılı bir bakışla okumalar yapılması gerekir.

 

Aslında ‘Roman’ konusunda özellikle büyük bir boÅŸluk söz konusu gibi durmaktadır. Müslüman entelektüellerin romanı küçümseme ya da gereken önemi vermemesi söz konusu olabilir mi?

 

Eskiden beri tartışılagelmiÅŸtir roman üzerinde. Bazı dönemlerde sizin de belirttiÄŸiniz gibi Müslüman sanatçıların romana gereken önemi vermediÄŸi, hatta Ä°slami edebiyat alanında kayda deÄŸer romanın olmadığı ÅŸeklinde açıklamalara rastladığımız doÄŸrudur. Belki tamamen yok denecek ÅŸekildeki  Ã¶ngörüler ciddiye alınmayabilir ama yaÅŸadığımız günleri, geçmiÅŸi bugüne taşıyan önemli olayları yazacak ciddi eserler ortaya koyacak adımlara ihtiyaç var. Yazar madem ki çağının tanığıdır, içinde bulunduÄŸu çağı anlatmalıdır. Sadece tanık olmak yeterli midir, elbette  deÄŸildir. Tanık olmanın ötesinde baÅŸkalarının göremediklerini de görüp ortaya koymalı, yazmalıdır. Åžimdiki zamanın öncesinde ve ötesinde insanlığa hayatı, yaÅŸanılan dünyayı yeniden anlatacak, yorumlayacak sanatçılara ihtiyaç var. İçinde bulunduÄŸumuz yüzyılda özellikle Ä°slam coÄŸrafyasında korkunç yıkımlar, zulümler, iÅŸgaller, iÅŸkencelere maruz kaldık. Bu bölgelerde yaÅŸanılan zulme karşı koyan Müslümanlara karşı büyük baskılar uygulandı, ateÅŸ açıldı pek çok yıkım oldu. Bosna’da, Hama’da dünya ülkelerinin gözünün içine baka baka zulüm ve iÅŸkenceler yapıldı. Aradan geçen onca yıla raÄŸmen hala bu konularla ilgili ciddi manada büyük eserler ortaya konabilmiÅŸ deÄŸildir. Ãœlkemizde yaÅŸanan olaylar için de aynı ÅŸey söz konusu. Bir Yasin Börü olayını, bir Furkan’ı anlatacak derin anlamlar yüklü büyük eserler hala yazılabilmiÅŸ deÄŸil. Bu gerçekler ortadayken bizim romanı veya baÅŸka sanat dallarını küçümseme lüksümüz olmamalı diye düşünüyorum.

 

Müslümanların roman, şiir veya diğer yapıtlarda çokça düştüğü hamaset, edebi eserin niteliğine zarar verici boyutta olduğu eleştirileri söz konusudur. Müslümanlar kavga etmeden yapıtlarını nasıl inşa edebilir, hangi tarz, biçim ve akımlar kullanılarak Müslüman yapıtlar arzu edilen düzeye ulaştırılabilir? Yani hem edebi zevki ve estetiği korumak hem de edebi ürünü Müslüman bireye indirgemenin yolları neler olabilir?

 

Fransız bir yazarındı yanılmıyorsam şöyle bir sözü var:’Güçlü eserler güçlü inançlardan doÄŸar.’Biz bu düşünceyi şöyle de açabiliriz. Tarih boyunca büyük eserlere baktığımızda, onu ortaya koyan insanların da büyük düşüncelere sahip olduklarını görürüz. Olaya biraz böyle bakmalı diye düşünüyorum. Hamasetten uzak büyük düşüncelere sahip olduÄŸumuz ölçüde nitelikli, özgün ve geleceÄŸe bırakabileceÄŸimiz saÄŸlam eserler ortaya konabilir. Günlük politikanın içinde sığ denizlerde yüzme biliyor olsak bile çok dolaÅŸmamakta fayda var, çünkü bir süre sonra politikanın ezici gücü altında yavaÅŸ yavaÅŸ kendimizin dönüştüğünü görürüz ki bu duruma gelmek istemeyiz. Biz bir kültür adamı olarak çabalarımızla toplumun düşüncesini, hissiyatını harekete geçirmekle sorumlu olduÄŸumuzu asla unutmadan bu yönde çabalarımızı artırmalıyız. Bu baÅŸarının reçetesi olamaz ancak önümüzde yapılabilecek, izlenebilecek yol açıktır. Sadece okumak, çok okumak, iyi okumak ve iyi tahlil yaparak iyi eserler üretebiliriz. Tabi daha önce sözünü ettiÄŸimiz gibi geçmiÅŸimizi önce çok iyi okuyarak yola çıkmak durumundayız.

 

Genç yazarların kendi yapıtlarını yayınlama ve bunun doğru bir eleştiriden geçme süreci yayıncılık camiasında nasıl olmaktadır?

 

Yayıncılık konusunda bugün eski dönemlere göre imkanlar çok ve oldukça çeÅŸitli  alternatifler var. Eskiden kitap basmak bugünkü kadar hiç kolay deÄŸildi. Herkes kitap bastıramazdı. Çok büyük sıkıntılarla yayınlanıyordu kitaplar. Bugün yayın dünyasına baktığımızda maalesef bu konuda imkanların arttığını ve iÅŸlerin de çok kolaylaÅŸtığını görüyoruz. Ä°ÅŸlerin kolaylaÅŸmış olmasından sıkıntı duyarak söz ediyorsak burada dikkat çekmek istediÄŸimiz baÅŸka bir önemli konu var. Kitap basmak artık o kadar kolaylaÅŸtı ki baskı maliyeti kadar bir miktar parayı biriktiren her kes kendi kitabını yayınlayabiliyor. Zor ÅŸartlar her zaman kaliteyi de beraberinde getiriyor. Böyle olunca bugünkü kolaylık bu konuda titizliÄŸi ortadan kaldırmış oluyor. Eskisi gibi kitapla ilgili hassasiyetlerimiz zedeleniyor. Kitabın kalitesi, içeriÄŸi ne olursa olsun kitabın maliyetini karşılayacak bir miktar paraya sahipseniz kitabınızı yayınlama imkanına da sahip oluyorsunuz. Bu durum belki gençlerin kitaplarının yayınlanması noktasında olumlu gibi görünse de daha ciddi eserlerin çıkışının önünü keseceÄŸi dikkatlerden uzak tutulmamalı.

 

İyi bir okur ve iyi bir yazar nasıl olunur?

 

Sizin sorunuzdaki sıralama önemli. Önce bunu belirtelim. ÇoÄŸu zaman konuyla ilgili benzer sorularla karşılaşıyoruz ve önce nasıl iyi bir yazar olunur diye yöneltiliyor soru. Böyle olunca baÅŸtan yanlış bir çıkış noktası ile karşı karşıya kalıyoruz. Yazar olmadan önce iyi bir okur olmalı. Hatta sadece iyi bir okur deÄŸil, ‘çok iyi bir’ okur olmalı. Åžimdi genç arkadaÅŸlara bakıyorsunuz okuma kültürü yok, bir alt yapıya sahip deÄŸil, ama çok iddialı kitaplar yazmaya, yayınlamaya hevesleniyorlar. Sonuç elbette, bebek ölü doÄŸuyor. Sadece yazarın okuma zorunluluÄŸu yok, bunun da altını çizmeliyiz. Ä°yi bir düşünce yapısına sahip olmak için yazar olup olmaması önemli deÄŸil, birey olarak hepimiz iyi bir okur olmalıyız.   

 

Okurlarımıza mutlaka okumasını tavsiye edeceğiniz kitaplar hangileridir?

 

Kitap listesi vermek benim çok tercih ettiÄŸim bir ÅŸey deÄŸil. Ancak okumalar konusunda ÅŸu ÅŸekilde tavsiyelerimiz olabilir. Öncelikle kendini tanıma noktasında Müslümanların, bulunduÄŸu konumu, tarihe bakışı, geleceÄŸe bakışı için çok okumaları gerekir. Kendileri için gerekli olan bir zorunluluk bu. Bir de toplumu harekete geçirmek üzere çaba sarf eden, yeni bir düşüncenin, hissiyatın harekete geçebilmesi için  gayret gösteren edebiyat alanında önemli çalışmalar ortaya koyacak kültür adamlarının, sanatçıların daha çok okumaları gerekir. KiÅŸilerin burada ilgi alanlarına göre okumalar yapması doÄŸaldır. Åžiirle, hikaye ve romanla  ilgilenenlerin daha çok ilgilendikleri alanla ilgili çalışmalara ağırlık vermeleri  gerekmektedir. Fakat gündemi asla boÅŸ bırakmadan..günümüzü, geçmiÅŸi daima okumaya devam ederek…Vesselam..

Kaynak: dusuncemektebi.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.